29 Nisan 2013 Pazartesi

Lise Yılları...

    Lisede en eğlendiğim zamanları yaşadım desem yalan olmaz. Lisede aklımız ermeye başlamıştı. Gene saftiriktik ama uyanık olduğumuzu sanıyorduk. Şimdi dönüp bakıyorum lisenin ilk yılında çekildiğim fotoğraflara ıyyyyy bu ne be diyorum. Saf Saf geziyormuşum ortalarda. Hangimiz değildik. Kimse iddia edemez ben mükemmel giyiniyordum, saçım başım harikaydı diye. Varsa söyleyin?
    Lisenin en güzel yanlarından biri ise çoğumuzun o yıllarda öğrendiği harika ötesi olan 'BOŞ DERS'le tanışmamızdı. İlkokulda sınıf öğretmeniniz sayesinde boş derse matematik koyan, yağmurlu havada beden dersini iptal edip fen bilgisi işleyen bizler için boş ders nimetti. Boş derste uzun eşşek oynayan, oynarken pantolonları yırtılan erkek öğrencilerin koştur koştur terziye gitmeleri, ses yaptığımız için idareden hoca gelirse diye kapıda ayrı camda ayrı gözcülük yapanlar..... Birde okulun en bela sınıfı, tüm hocaların yaka silktiği sınıf olur ya hani? İşte ben daima o sınıflardaydım. Hatta bizi düzeltme umuduyla 'bu dönem sizden şikayet duymim söz bowlinge götürücem sizi' diyen müdür yardımcılarımız olmadı değil. Tabi ki o bowlinge hiç gidemedik. Hatta bir edebiyat hocamız vardı. Sınıfa küsüp triplere girer camdan dışarıyı izler iki gözyaşı akıtır sonra kitaplarını kaptığı gibi müdür yardımcısına koşardı. Ağlayarak acıtasyon yapmaya çalıştığını biz biliyorduk da gel bunu müdür yardımcısına anlat. O yıl derslerin %90 nı hocanın kitaplarını kapıp koşmasıyla geçti. Daha sonra sınav da başka bir hocayı öyle bir çıldırttı ki bir arkadaşımız, hoca ayakkabısını çıkartıp çocuğu kovaladı sınafta. Bir hocanın okuldan ayrılmasına sebep olduk. Oldukça sabıkalıydık fakat bizi hötleyerek susturan hocalarımız da vardı. Hasan hocamız vardı çok kral adamdı. Bazı dersler hep birlikte lak lak ederdik ama iş ders işlemeye geldi mi gıkını çıkarıp kaynatmaya çalışanı yakardı.  Asıl mesele otoriteyle alakalı.
    Sınıfta bazı elemanları lakapları vardı. Affedersiniz ama birine sığır birine bazen fare derlerdi. onlarda gülüp geçerlerdi. Sınıfta ortalığı kızıştırıp kenara çekilen tipler vardır ya bizde de vardı. Hatta bunu tek fark eden yeni edebiyatçımız olmuştu ve bunun üzerine 'cirmi küçük cürmü büyük' lafını yapıştırdı çocuğa. O hocamızın özel lafları vardı. 'Görgülü kuşlar gördüğünü işler, görmedik kuşlar ne görsün ki ne işler? Gibi lafları vardı. Birde hoca bağırdığında öyle tiz notalara çıkardı ki kulaklarını tıkamak için can atarsın. Sonra yaşlı bir coğrafyacımız vardı. Kadın bağırdığında o tonton teyze gider yerine cehennem zebanisi gelirdi. Ama dersi onun gibi kimse anlatamazdı, çok bilgiliydi ve bunu güzel aktarıyordu. Eeee sonuçta yılların tecrübesi. Bazı öğrenciler bu hocamız için: ' Niye emekli olmuyor ki ay yazık bunun yarısı ceset kokuyor resmen' derlerdi.
    Ben çok eğlenceli 4 yıl geçirdim lise de peki siz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Söyle Söyle İçinde Kalmasın