8 Haziran 2013 Cumartesi

Bu defa o olmasın!

        Gene içim içime sığmıyor... Heyecan falan değil. Sadece sıkıntıdan dolayı. Evin hiçbir köşesine sığamıyorum, hiçbir yerinde oturamıyorum. Üç kardeş olduğumuz ve evimizde ayrı oda imkanı olmadığı için (ayrıca odamız ufak olduğundan dolayı) 3lü ranzamız var. Tabi ki en büyük çocuk olarak tepelerde hüküm sürmek bana  kaldı. Başkasının yatağına oturmayı da pek sevmem. Çünkü kimse gelip benim yatağımı koltuk gibi kullansın istemem. İstemediğimi başkasına da yapamam. Odama gittiğimde taaaaaaaaa.....ranzanın tepesine tırmanman lazım. Gün içinde çok uykum olmadıkça tırmanmaya cesaret edemediğim bir dağ figüründe yatağım. Salonumuz öğlenden itibaren tüm güneş ışınlarını bünyesinde toplamak için ayrı bir çaba sarf ettiği için salonda da oturulmuyor. Balkona çıktığınız anda buharlaştığınız için tavsiye etmiyorum. Yani dicem o ki bugün ev bana dar geldi. Minyon biri olarak bunun avantajını hep kullandım fakat; bugün hiçbir yere sığamadım. Bedenim sığsa ruhum sığmadı. Heralde sınava az birazcık kaldığı için streslendim. Artık ÖSS'nin müdavimlerinden sayılırım. Yakında kadrolu falan olurum diye düşünmüyor değilim... 
       Son 20 gündür babanem hastanelerde. Ve ben ilk kez fark ettim ki sevdiğim yakınım olan birini kaybetmedim henüz. Hep başkalarının başına gelir böyle şeyler, bana ucu dokunmazdı.... Ölümün seninde kapını çalıcağını yada senden sevdiklerini koparıp alıcağını biliyorsun ama hiçbir zaman buna hazır olamıyorsun. İstesen de hazır olamazsın ki. Bende ölümün onu benden alıp götüreceğini hep biliyordum ama hep benim de düğünümü görür diye umuyordum. Ailede bekar 4 kuzen kaldık. Bizimde mutluluğumuzu görür diye umuyordum. Hiçbir şey umduğumuz gibi gitmiyor.
      Birde benim hep önemli sınavlarımın öncesinde aileden uzaktan çok uzaktan benim tanımadığım birilerinin vefatıyla çakıştı. İnsan ne kadar tanımasa da üzülüyor illa ki. Fakat asıl olay; tanımadığım aile büyüklerinin, uzantılarının salya sümük: 'Ahhhh! yavrummm!' diyerek benimle kucaklaşmaları. Sonuç itibariyle o kadar göz yaşı ve aşırı samimiyete maruz kalınca bir takım devreler 'ERROR!' veriyor haliyle. Her önemli sınavımdan önce bir ölüm yaşadığım için korkuyorum. 'Bu defa babanem mi?' diye kendimi yiyorum. Ölüme çare yok tabiki ama insan kolay hazmedemiyor sonuçta..