31 Mart 2014 Pazartesi

Ödev dediğin nedir ki

    Benim bir dünya ödevim varken açtım film izledim,sonra orada burada gezdim... O lanet ödevin başına geçmemek için olabilecek tüm saçmalıkları yaptım. Ve anladım ki ödev yapma bilinci gelişse de yaşın kaç olursa olsun o ödevi hiç yapmak istemiyorsun. Ben ilkokulda dahi bu kadar ödev yaptığımı hatırlamazken üniversitede ödevden başımı kaldıramıyorum. Gençliğim ödev yaparken geçiyor, gözümün feri söndü. Bıktım yahu... Birde ödev veren hocanın kelekleri olmasa ne iyi olacak. Adam ödev veriyor, verdikçe veriyor ve süreyi de kısa tutuyor. Neyse Sabahlayarak da olsa yapıyoruz. Bu defa yapmayanlara bir hafta daha süre tanıyor. ''Yok ben öyle demedim siz yanlış anlamışsınız, onu ödev vermedim, versem bilirdim, benden iyi mi bileceksiniz!'' gibi atar yapıyor utanmaz. Geçen hafta da aynı muhabbet döndü. daha önce verdiği ödevi tekrar verdi. Anlatıyoruz yok efendim vermemiş onu. Birde artistleniyor p..... Üst sınıftan birine verdiği ödevi yazdırdı sonra kolunu bizden tarafa sallayarak ''sonra itiraz ediyorlar, ver şu kağıdı haftaya görüşürüz'' diyor. Tut ağzına tuvalet terliğiyle vur!! Kendisi genç yaşta bunamış gelmiş bize bık bık ediyor. Bölüm başkanı birde. Öyle olmasa tenhada kıstırıp dövmeyi dahi düşündüm. Evet minyon biriyim ama gayette adam dövebilirim. Sinirlendim mi on kaplan gücünde olanlardanım. Heheyt sen kime laf çatıyorsun. Bu ödevi yapmazsam tabi ki koca bir sıfırı yüzüme yapıştıracak ya neyse. Yaşı ilerledikçe ödev yapmayı seven biri var mı acabası? O kadar nefret ediyorum ki ilkokula giden kardeşime yaptırmaya uğraşıyorum. Ha o yapmış ha hiç yapmamışım aynı şey. Ama ödev ahlakımdan ötürü o hocaya kıytırıkta olsa bir ödev gitmek zorunda.
     Neyse ben gideyim de ödevimle başbaşa romantik bir gece geçireyim :/ iyi geceler...
                                                                                                   Sakar Myna

29 Mart 2014 Cumartesi

Zoruma gidiyor...

Dün gayri ihtiyari okula gittim ama herkes seçim bahanesiyle erkenden evlerine gittiler. Sınıfta bir avuç insan vardı. Ben başlarda bir arkadaş edinmiştim, daha doğrusu ben öyle sanmışım. Ona ıımmmm….Nefret diyeceğim. Bununla benzer durumlarımızdan dolayı beraberdik sonra ben vize haftasından bir hafta önce ek tercihlerle bizim sınıfa gelen kızla tanıştım. Zavallım geç geldiği için herkes gruplaşmıştı pek bir yalnız kalmış. Ben salak üzüldüm haline insanlık yapayım dedim. Aldım bunu getirdim Nefretle tanıştırdım ortamıma soktum. Sen misin öyle yapan dercesine bunlar Nefretle bir kaynaştılar ki anlatamam. Derken bir gün beni ortada mal gibi bırakıp gezmelere tozmalara başladılar. Beni çağırdıkları yok yüzüme baktıkları yok. Neyse ona da Nankör diyeceğim. Besle kargayı oysun gözünü misali. Bir gün olsun beni beklememiş olan Nefret bir de bakıyorum derse geç kalmış olsa da bekliyor Nankör’ü.  Olacak iş mi ben Nankörle aynı servisteyim.  Şansıma tüküreyim! Açıkçası bazen zoruma gidiyor onları fik fik konuşurken gülüşürken gördüğümde. En azından Nefret gördüğünde selam veriyor gerçi benle takılırken selam vermekle kalmaz gidip o kişinin yanana uzun uzun konuşurdu. Böyle olunca sinirleniyorum haksız mıyım? Düşünüyorum bu duruma nasıl geldiğimizi, onları kıracak bir şey yapıp yapmadığımı ama yok bir şey bulamıyorum. Onlar uzaklaştıkça yanıma yaklaşan insanlarla hala görüşüyorum. Eğer sorun bende olsaydı bunlarda uzaklaşırdı değil mi? Yani onlarla gerzek muhabbetler yapmaktan kurtulduğuma sevinmeliyim.  Neyse dün bir avuç öğrenci vardı sınıfta sonra  arkadaşım Gömlekle takıldım. Erken bitince ders hadi çay içmeye gidelim dedik.  Gömlek bir çocuğa kahve borcu varmış onu da çağırdı hep beraber gittik. Bu çocuk çok efendi çok çekingen biriymiş. Buna Gözlük diyeceğim ona bu isim çok yakışır bence.Sohbeti de güzeldi ve bu geçen sene gelmiş iki gün okula gelmiş burası beni bozar diyip dönmüş. Bu sene de girmiş sınava pek niyetli değil bölümü bitirmeye. Yine de çok tatlı çocuk ve bazı notları ikinci sınıf arkadaşlarından alıp Gömlek’e veriyor. Arayı sıkı tutmak hem faydalı hem eğlenceli olacak. Gerçi bölüme ayıla bayıla gelen en fazla on kişi vardır. Önü açık değil diye herkes çekiniyor, gelecek için başka şeylere yöneliyorlar. Öğrendiğim diğer bir şey de okulda kesinlikle siyaset konuşmamak. Herkes öyle bir çirkefleşiyorlar ki anlatamam.


                                                                                                                                              Sakar Myna

22 Mart 2014 Cumartesi

Gelmesen de olurdu YGS

      Geldi yine tipine mıçtığım sınav. Allah’tan bu sene ben giremiyorum, daha doğrusu giremiyorum. Artık beni kabul etmeyeceklerinden de hafiften tırsmaya başladım. Bu sene giremiyorum çünkü sistem öyle uyanık ki. Ama bu tuzağa düşmemek gibi bir lüksünüz yok. Ya her şeyi riske atacaksın ya da unutacaksın. Nasıl mı? Anlatayım şöyle ki : üniversiteye girdiğin yıl sınava giremezsin! Girersen zaten azıcık olan okul puanını kırpıp hiç edecekler çünkü. İlk yıl okula geldin ne oluyor burada hacııı? Diye sudan çıkmış balık gibi oluyorsun. Arkadaş edinme çabalarındasın, hocaların soru tarzlarını anlayıp ona göre çalışmaya uğraşırsın, ders kitabındakini harfi harfine yazarsın ama aldığın not sana bir şey bilmiyorsun ha ha ha gerizekalı! diye bas bas bağırır. Aynı zamanda yeni insanlara ne kadar güvenebilrsin ki? Herkes ayrı telden çalar. Senin kafa dengin birini arar durursun. İlla arkadaş şart mı tek başına da olabilirsin deseniz de kazın ayağı pek öyle değil. Ben çıkar ilişkisine karşıyım!! Arkadaşlığa gerçekten değer veriyorum ve verdiğim değerin biraz da olsa bana yansımasını istiyorum. Çok mu?
   İlk başta bulduğun insanların senin için doğru arkadaş olma ihtimalinin yüzdesi kaçtır? Gerçekten merak ediyorum. O ihtimalin %-10000 olarak bende geri tepmesinin bilimsel bir açıklaması var mı acaba? Neyse konuyu dağıttım.
    Sistem sana ilk yıl girme diye caydırıcı teklif yapıyor. Bir sonra ki sene de bütün bilgilerin uçup gitmiş olduğu için gel gel gir sınava hiç bir şey yapama otur aşağıya diyor. Bu sene giremesem de girecek olan arkadaşlarıma bol bol başarılar diliyorum. Allah gönüllerine göre versin, istedikleri yerleri kazanırlar, emeklerinin karşılığını alırlar umarım.

   BAŞARILARRRRR!!!! =)                                                                                         Sakar Myna

20 Mart 2014 Perşembe

Mutsuz olmamak ne mümkün?

  Servisin beni unutup durmalarından bıktım artık. Babama diyorum ki seneye ne yapacağız. Servisle gitmek istemiyorum, eve çıkartacaksan beni bilim de ona göre çevre yapem diyorum. Ona da ı ıh diyordu. Eee o zaman ben şimdiden başlayayım direksiyon öğrenmeye seneye  yarım dönem servisle gider ondan sonra da arabayla tıs tıs giderim diyorum. Hele ehliyetini al da öyle direksiyonu iyice öğrenirsin diyor. Öyle mi ulan! Gittim iki gün önce yazıldım ehliyete yazıldım. Benim eve çıkmama bık bık eden adam birden bire ben sana ev bulayım ikinci el eşya şe ederiz, olmadı o dediğin apartlara çıkartırım seni demeye başladı. Bu 360derecelik dönüşe ilk anda anlam veremedim. 5dakika düşündükten sonra uyandım. O lafın alt mesajı aynen şöyle : kızım ben şimdi araba alamam, çenen dursun diye ehliyeti bahane ediyordum şimdi o bahaneyi de aldın elimden napayım seni adada bir eve kakalayım da çeneni çekmim, araba yok sana avcunu yala , çok konuşma sus otur aşağıya! Yuh dedim bu kadar komplike nasıl çalışıyorsun be adam?

    Olan bana oluyor ben çekiyorum valla yakında saçlarım beyazlar bu gidişle. Bugün hoca da dersi erkenden bitirdi iki buçuk saat bekle babam bekle. Artık okulun oradaki otoparkta kendi arabam için yer bakıyorum. O derece manyak’a bağladım.
    Geçen  pazartesi tekrar bir pazartesi sendromu yaşadım. Servis gene almadı beni. Gene kırk dakika yolda bekledim. Beni unutmuşlar gene bu defa ben telefonda gaza gelip kavga ettim. Kendime hayret ettim , bu servis beni geliştirdi galiba, yoksa ben kim laf söylemek kim. Ama o gün adam baya tırsmış ki geçende bıraktık sorun olmasın filan dedi. Bu defalık idare ederim dedim ya adam bugün iyi akşamlar  felan demelere başladı.  Sonuç olarak bazıları gerçekten fırçadan anlıyormuş onu anladım. Seneye ola hayrola diyorum artık.
                                                                                                                    

                                                                                                                            Sakar Myna

8 Mart 2014 Cumartesi

Ömrüm bekleyerek tükeniyor

       Şu aptal ikinci dönem başladığından beri çok canım sıkkın. Hocalar yarım saat ders işleyip bırakıyorlar. Buna sevinmen gerek salak diyeceksiniz tabi. Ama kazın ayağı öyle değil işte kuzum.  Hoca yarım saat sonra bıraktıktan sonra 3 saat mal gibi beklemek zorunda kalıyorum. Çünkü anca o saatte ilk servis kalkıyor. Benimle beraber bekleyecek arkadaşım da yok ki. Olanlar evine yurduna gidiyor. Bir bekler iki bekler daha fazla beklemez, zaten niye beklesin ki bir yerden sonra insanın tahammül sınırını geçiyor. Allah var kızlar çok iyiler evi yakın olan soruyor servisin kaçta ne yapacaksın?   Ama el insaf yani insanları da bıktırmamak lazım.Birkaç kez gittim ama bir yere kadar. Adama demezler mi buda hep işi düştüğünde geliyor hiç hoş değil…..  Kızların bir şey diyeceğinden değil ama işte insanlık hali böyle demezler de başka şey derler rahatsız olurlar. Durduk yere insanları kendimden soğutmanın anlamı yok. Zaten arkadaş edinme konusunda biraz sıkıntı yaşıyorken anlamsız  atraksiyona hiç hiç hiç hiç gerek yok. 
Sonra diğer bir seçenek otobüsle gitmek ama oda içime sinmiyor. Ben servise o kadar para gömmüşüm bir de yol parası mı bayılcam? Oğlum bodrum katta para falan basmıyorum yok yani. Her ne kadar babam bu doğrultuda şakalar yapsa da yok öyle bir şey. Olsa ben anlar ve onu bir güzel söğüşlerdim. Yok eğer yedirmem kafasında olursa da polise ihbar ederdim. Böyle de kötü bir evladım.
Zaten bizim evin üvey, bencil, pislik, kötü kalpli, gaddar, vb özelliklerini taşıyan çocuğu benim. En cefakarı, en mazlumu, en masumu ortanca kardeşim. Babam öyle diyor. Ortanca kardeşimde az uyanık değil yani. Beni bin kere kaldırıp iş buyurduklarında tepkimi hep gösterdiğim için böyle görülüyorum. Ama o çakal yok mu o çakal! Hiç ses etmeden yapar, kimsenin olmadığı, kimsenin onu duymayacağından emin olduğu zaman bir ağız dolusu küfür ederek kendini deşarj eder.
    Bak konuyu dağıttım. Neyse diyeceğim o ki şu servis yüzünden haytan soğudum. Otobüsler ayrı bir dert zaten. Seneye ne yapacağımı düşünürken karnıma ağrılar giriyor. Adada eve çıksam açlıktan ölürüm. Kalkıp kendime yemek yapmak yerine açlıktan ölmeyi tercih edebilirim. Benim için en iyisi araba almak!!! Hadi inşallah araba alınır. Yaza alıyorum ehliyeti, arabada geldi mi benden mutlusu olmaz

                                                                                                                     Sakar Myna