30 Mayıs 2014 Cuma

Serviste son günüm

Bir etkinlik var gündemde Kardeş Blog diye bir şey. Galiba süresi dolmuş ama bilmiyorum siz bakın birde. Ayrıntılar için Işınlanmak için son 3 saniye..








Evet konumuz servis! Ulan son günde de olaylıyım yahu. Nankör’e mesaj attım yeni Adam’a hatırlat beni diye. Sonra oda mesaj attı beni Laz aldı sen Yeni Adam’ı ara istersen diye. Aradım, Laz gelecek onu ara dedi. Arıyorum meşgul arıyorum meşgul, Nankör’ü aradım, ‘’söyle şuna ben arıyorum meşgul çalıyor beni bu alacakmış’’ neyse beklediğim otoparkın girişinde durdu araba mal gibi yola doğru bakıyor. Bende derince otobüsü var ona bakıyor sandım, Nankörle konuşunca anladım ki beni tanımıyor mal mal oradaki insanlara bu mu şu mu yapıyormuş. Neyse öğrenciler söylemiş geldi aldı beni ama yol boyunca dikiz aynasından kötü kötü bakıp durdu. Bende o baktıkça ezildim büzüldüm. Paramla rezil oluyorum ya neyseeee. Nankör’ün dediğine göre beni alacağını öğrenince ‘’bu da bela olacak başımıza iyice he…’’ diye söylenmiş birde utanmaz adam. Ben napayım olum git Yeni Adamla kavga et, o beni senin başına sarıyor cık cık cık. Benim suçum ne yani? Ulan son günüm olaysız geçeydi iyiydi. Okulda da ders erken bitti, Gülle yemeğe gidecektik ama onun arkadaş tayfası gelince ben şe edemedim.

Kütüphaneye gittim ama yok kitap falan almadım ki yanıma. Hava da birden yağmaya başladı ama nasıl bir dakika da suya girip çıkmışçasına ıslanırsın. Siyah dün evine gitti, bugün bayağı yalnız kaldım anlayacağın. Laz’ın kötü bakışlarından sonra tekrar onun servisiyle de dönmek istemedim, bindim Derince dolmuşuna geldi. Verdiğim yol parasına acıdım. Neyse artık sınavlarımda halama gideceğim orda kaçak internet bulursam gözüm buralarda olur. Ve birde şey bu dönem derslerim bayağı iyi inşallah %10luk dilime girer harç paramı kurtarırım. Yarın ya da öbür gün yolcudur Abbas bağlasan durmaz. Bavulumla yollara vuracağım kendimi 

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Etkinlik yaptım koşun gelin =)

                                        ETKİNLİK!
Uzun zamandır düşünüyorum bir etkinlik yapmayı, ancak nasıl bir şey olacağına bir türlü karar vermedim. Bu etkinlik bünyesinde her zamanki tabularımızı yıkacak bir şey olmalı! Düşündüm taşındım ve şöyle bir şey yapmaya karar verdim.
1.       İlk olarak sokakta gördüğünüz bir sokak hayvanına yemek ısmarlayın! Ha ben sokak hayvanı görmüyorum diyorsanız, balkonunuza yada açık alanda yüksek bir yere birazcık ekmek ufalayın kuşlar için şahane bir sofra olacaktır bu!

2.       Havalar ısınmaya başlıyor. Sokakta yaşayan ve bol tüylü kürkü olan hayvanlar için işkence başlıyor. Onların ulaşabileceği yerlere birer kap su koysak?

3.       Bulunduğumuz ortamdaki insanlara gülümseyin, selam verin. Bu kişi her gün yolda karşılaştığınız bir kimse olabilir.

4.       Dışarıda yere çöp attığını gördüğünüz birini uyarın. Çekingenim diyemem diyorsanız attığı çöpü alıp çöp kutusuna atın.

5.       Çok değil birkaç lirayla ufak şeker, çikolata alıp çocuklara dağıtın. Mümkünse durumu olmayan çocuklara ulaşın.

6.       Bunları mümkün olduğunca sık yapmaya çalışın!
Bunu mümkün olduğunca çok insanın yapmasını sağlayın. Gerçekten zor bir şey değil. Eğer zaten yapıyorum diyorsanız yapmayanları teşvik etmeye çalışın. Sonucunda ne mi kazanacağız? Bir sevap pointleri biraz da iç huzur belki birazcıkta olsa kendisinden insanlık bulunmayanlara bunun zor bir şey olmadığını göstermek.

Eğer eklemek istediğiniz madde varsa söyleyin ekleyelim. Bunu her zaman yapıyorum derseniz durup düşünün tabularınızı yıkacak güzel bir eylem bulun ve uygulayın. Bir benimle ne olacak demeyelim. 

27 Mayıs 2014 Salı

Sendromlu Myna

Bugün servisi beklerken gene ağaç oldum. Kendi elmalarımdan bir tane kopartıp yedim. Saat ilerledikçe tutuştum Nankör’e mesaj attım beni unuttunuz mu diye. Maalesef kaza olmuş ondan trafik çok fenaymış. Üzüldüm. Servise bindim yer yok, hemen telefonumu Nankörün kucağına attım. Çantanı da ver dese de ağır değil diye vermedim. Bir oğlan kalkayım diye hamle yaptı. ‘’yok yok otur sen mesafe kısa zaten bir şey olmaz. Valla otur ya otur otur.’’ Oturttum çocuğu rica minnet. Kocaman olsa laf dinlemiyor, yer verip kankası olan kızların yanına oturuyor. İkili koltuğu dörtlüyor. Evet kendisi iki kişiye bedel bir popoya sahip. Kızlara üzülüyorum, cama yapışıyor garipler. Neyse benden 10 dakika sonra ki bu da yolun yarısı eder, benim arkadaşımı da aldık servise. Bu sefer Yeni Adam arabadan indi bagajdan tabure çıkardı. Ulan ben ayakta dururken o tabureler niye çıkmadı bagajdan? Çok sinir oldum. İki tane çıkardı ama iç içe geçmişti ve aman dedim. Arkadaşıma sen otur dedim, oda zaten sıkışmış ehe diyip çöktü tabureye.


Bu sırada Yeni Adam liste yaptınız mı diye bir şeyler dedi. Nankör’ün önünde oturan kız listeyi gözüme soktu. Aldım tam Nankör’ün kucağına koydum yazıyorum adam viraja öküz gibi giriyor, tam yazacağım saçım kağıdın tamamını kapatıyor, tam yazacağım kalem tutukluk yapıyor. Acı çektim oracıkta o listeyi hımınımını diye parçalamak istedim. Pembe bir mezarlık olmak istedim..
Derste kalemimle bileklerimi kesmek istedim. Çok istedim kendimi asmak. Acaba hoca ne kadar sıkıcı olduğunu biliyor mu? O ders anlatırken bedenim dururken beynim uyuşuyor, vücudum uyanıkken beynim uyuyor. Çok saçma bir şey oluyor bana o ders anlatırken. Birde her kelimenin arasında istisnasız eeeeee mi denir! O ee dedikçe ümüğüne çöküp bir daha dicen mi diyesim geliyor. Ders bitti ama genel tekrar yapacağım isteyen gitsin isteyen kalsın dedi. Baktım servis saatime daha var, bizim kızlardan da hiç biri yoktu bekleyeyim dedim. Anlatıyor anlatıyor ama hiç bitmiyor! Bazen beynimin uyanık kalabildiği zaman işittiği şeylerden bahsedince cevap verdim. Yazık kadına kimse cevap vermiyor. Dersteyken inatla soru soruyor bu akıllı o ayrı, bugün şöyle oldu
-        -  Kurum nedir arkadaşlar?
-        +  …..
-         - Kurum neydi?
-          +…..
-          -Kurum hani bir ara gelen insanların kurduğu şeye denmiyor muydu?
-          +…..

Kadına inatla cevap vermiyoruz o derece ama o hala uğraşıyor. Bazen üzülüyorum ama o kadar. Baktım konuyu uzatıyor kalktım durağa giderken başka sınıfın camından geçen dönemin en bela hocasını gördüm. Bunun adı Bela olsun. Çok özlemişim. Sınıfın büyük kısmı o adamdan kaldı ben rahat geçtim, bunun tam tersi olan durumda yani kolay hocadan ve herkesin geçtiği dersten kaldım. Ama asıl önemli olan şu ki birinden öğrendiğime göre bu okulda bana gerçekten bir şeyler katabilecek hocalardan birisiymiş bu Bela. Bazen saçma tripleri olsa da dersi çok güzel anlatıyor herif yahu. Hatta dedikodulara göre buna aşık olan öğrenciler varış. Bir kızın anası gelip konuşmuş kızım çok seviyor seni falan demiş. Deli galiba bunlar. Gerçi Bela’nın k*çı b*klu. Bir öğrencisiyle birlikte olmuş sonra kızı bırakmış sanırım ki kız idareye bunu şikayet etmiş. Bunu okuldan atmışlar, sonra bir şeyler olmuş geri gelmiş diğer hocalar bu geldi diye triplere girmiş vs. bizim okul dedikodu kazanı. Ama adam belalı ya serseri sıfatına yakın şekilde uzak durulması gereken bir tip olduğu için kızları bu kadar cezp ediyor olabilir. Evet çıkarımda yaptığıma göre ağlayarak ödev yapabilirim. İyi geceler canlar 
                                                        Sakar Myna

26 Mayıs 2014 Pazartesi

SOBEEEEE.!

                                 Sobeledim!  Hangisi?
Arkadaşınız saçlarını boyatmış, hiç yakışmamış. Nasıl olmuş? Sorusuyla karşına dikilmiş. Ne dersin?

Valla bu durumu bizzat yaşadım ve olan olmuş artık yapacak başka bir şeyi de olmadığı için saçlarının iyi olduğu konusunda onu ikna ettim. Kendine güveni yerine gelince o kadar da kötü gelmedi gözüne.
Evinizde hangisinin olmasını istersiniz?

Evde dediğinde işin rengi değişir. Maalesef evde köpek olmuyor gerçi babam kediye de müsaade etmiyor. Bana kalsa üçünü de alırdım o kadar hayvan delisiyim
Diğer hangisi?
İntikam?

a.   Soğuk yenen bir yemektir
Elbette soğuk yenen bir yemektir ama ben hiç şe edemem. Ya kıyamam ya da unuturum, öfkem saman alevi gibi hemen diner.
b.  Tatlıdır
c.   Gereklidir
d.  Gereksizdir
e.   Diğer (açıklayın)
Ülkeyi kötülerden temizlemek için hangisi olmak isterdin?
a.   Bir süper kahraman

Süper kahraman olmak uuuvv çok havalı. Düşünsene herkes yürüyor sen uçuyorsun, gözlerinle eşyaların içini görebiliyorsun (kesinlikle hiçbir eşyamı kaybetmezdim)
b.  Kill Bill’deki Gelin
c.   Cezalandırıcı
d.  Diğer Hangisi?


 Sobeledim sizi :)

25 Mayıs 2014 Pazar

Bir pazar macerası

Hazır takipçi sayım 41 olmuşken ben bu işi zirvede mi bıraksam? Evet saçmalıyorum. Neyse bugün annem babam bizim bahçeye kiraz toplamaya gitti. Evde üç kardeş kaldık. Tabi ki ortanca kardeşim sabahın köründe kalkmış sonra ufak olan kalkmış,  ben mi? Camış gibi uyumuşum kardeşim sabah başıma gelip beni uyandırma şerefine nail oldu. Kahvaltı filan ettik ama öğlenden sonra karnım acıktı. Bir ara kardeşim arka odaya gidip camı açtı. Ev havalansın diye her gün açıyoruz, yazın hiç kapanmaz o camlar. Neyse konu bu değil ben şaka yapayım dedim kapının arkasındaki anahtarı sökmeye çalışırken bu duruma uyandı kapıya koşmaya başladı. Bende panik oldum kaçayım derken kapıyı da yanımda götürme gafletinde bulundum. Kapının eşiği yüksek değil ve benim ayağımda terlik olmasına rağmen ayak başparmağımı kapının altına sıkıştırdım. Bunu gören kardeşim olduğu yere çöktü yarım saat kadar güldü. Ben hem güldüm hem çok acıyor hepsi senin suçun  gibi cümlelerle suçu onun üstüne atmaya çalıştım.


Karnım açıktı ya hadi pıt pıt ( bizim evde patlamış mısıra pıt pıt denir küçüklüğümden beri böyle) yapsak mı diye söyleniyorum. Bir yandan da üşeniyorum kardeşime işi kakmaya çalışıyorum. Senin yüzünden parmağım acıyor git yap falan desem de boş. Başta tamam dedi ama sonra saçma şeylerle benimle uğraşmaya başladı. Mesela kitap okuyorum( evet uzun bir aradan sonra tekrar okumak çok iyi geldi) bu gelip benle uğraşıyor. Masadan peçete alırken şarkı söylüyor belki üstümüzden bir kuş geçer, kanadından bir tüy düşer.. işte o son kısımda akıllı elindeki peçeteden ufak parça koparmaya uğraşıyor. Kanadından düşen tüyü canlandırma olarak şey edecekmiş bana. Lan git dedim ama nafile bu defa okuduğum kitabın yazarının( gördün mü zincirleme isim tamlaması yaptım)(yazarımız ne yaptığını kendisi de bilmiyor ölümüne sallıyor) başka birkitabını okumuş oradaki olayı anlatıyor. Lise gibi bir yerde geçiyormuş bir ara dedim kendi okulunu mu anlatıyor acaba? Nerede geçiyor bu dedim okulda diyor. Dinliyorum ama okulda öyle bir şey yok yani. Benim mezun olduğum liseye gittiği için biliyorum. Yok efendim havalandırmaya çekirge salmışlar uslu bir ergen olursan sende duyabilirsin gibi şeyler diyor. Şuursuz de git şuradan desem de nafile.

Sonra baktım bunun bana pıt pıt yapacağı yok ben yapayım dedim. Mutfağa o kadar yabancıyım ki mısır patlatmak için tencereye yarım kilo yağ döktüm diyeyim siz anlayın. Neyse baktım msırlar pıtlıyor tencerenin kapağı yamuk. Onu kapatmaya yerine oturtmaya uğraşırken kardeşim gene benle uğraşıyor. Bir şeyi becer be çevir kapağı çevir. Ahhhh..!!  Evet   tencerenin kapanmayan kapağının arasından yağ sıçradı. Bırak şunu! Diyip işe el attı ama o daha kapatamadan bu defa gene yağ sıçradı ve oldukça geride duran benim, başka müsait yerimi bulamamış gibi gözüme sıçradı. Kör oldum sandım. İşte ocaklar tehlikeli ve korkutucu, kısacası mutfak bana göre bir yer değil. Kek yaparım ve iddialıyımdır bu konuda, profiterol de yaparım güzelinden. Ama yine de markette gidip profiterollere ağzımın suyunu akıta akıta bakarım o ayrı. Neyse gözüm sağlam henüz kardeşimi öldürme girişiminde de bulunmadığıma göre durumumuz kontrol altında şimdilik. Diyeceklerim bu kadar.                                                                             Sakar Myna

23 Mayıs 2014 Cuma

Ah servis yuh servis!

Gene servisin beni almadığı bir günün akşamından herkese selam. Son son nasıl kazık atarım diye dert edindiklerini düşünmüyor değilim. Çarşamba günü okula gitmek için durağa çıkıyorum anam bir baktım, servis geliyor. Hemen pıtı pıtı koştum durağa servise atlayıverdim. Binerken Nankörle selamlaştım, inince yürürken seslendi bana. Yanımdan yürümeye başladı. Bende o sırada telefonla konuşuyorum sonra baktım bu bır bır konuşuyor. Bana mı laf ediyor diye dönüp baktım. Meğer manitasıyla telefonda kavga ediyormuş. Şimdi konuştuğum insana da dur az şunları bir dinleyeyim diyemiyorum. O bana bir şey söylüyor hıı evet evet falan diye geçiştiriyorum. Mübareğin lafı da bitmiyor. Neyse ben kapadım telefonu zaten sınıfa gelmiş bulunduk. Farklı sıralarda oturduğumuz için ayrıldık. Soramadım ya la! Neyse hoca bu defa gelip gerçekten ders anlattı. Ders sırasında bir baktım Nankör kalktı gitti. Heh kesin manitası gelmiştir ağzına mıçacak kesin ne biçim kavga ettiler kim bilir diye geçirdim içimden.

Ders çıkışı kütüphaneye gidip Gömlek'in ödevini yapmasına yardım ettim, tabi ki öküz gibi tuşlara basarak hızlı hızlı yazdım. Klavyeyi kırabilirdim gerçi şuan yazarken de aynı şekildeyim. Annem bazen kızım yavaş yaz o bilgisayar sana lazım olacak gene öldürme onu diyor. Neyse konumuz bu değil, yardım ettim sonra servise indim. Yeni adamın arabasının kapısı da açıktı ama içinde kimse yoktu, baktım Laz’ın arabasında birileri var bindim o arabaya. Duraktan tam çıkıyoruz anam birde baktım yeni adam arabasındaki üç kişiyle çıktı yola. Neyse bizde çıktık derken Özdilek’e yaklaşınca Laz , Yeni Adamla telefonda konuşuyor ‘’Özdilek bende mi?’’ dedi evet dedik. ‘’Ula kaç kere dedim size Özdilek’i bana vermeyin….’’ Diye bayağı söylendi. Ulan beni indiriyorken sorun oluyor ama az ilerde kendi yolcusu var onu indirirken sıkıntı yok.  Nasıl sinir oldum anlatamam. Oranın istenmeyen simitçisi benmişim. Servisten inerken gene insanlık bende kalsın diyerek ‘’iyakşamlaaar’’ dediysem de içimden ağız dolusu sövmek geldi.
Dün hocanın bilmem nesi varmış ders olmayacakmış gelmeyin dedi. Adamsınız dedik. En azından haber veriyor sıpa =) böyle hocaları çok seviyorum. Bugün Yeni Adamı arayıp geleceğim haberin olsun koç alt mesajı içeren bir konuşma yaptım. Durakta bekle babam bekle gelen giden yok. Derse yarım saat kala aradım servis nerede hacı ağaç oldum buralarda der gibi olduysam da sadece servis nerelerde dedim. Ne dese beğenirsin? ‘’seni almadılar mı?’’ yok aldılarda ben can sıkıntısına seninle kafa buluyorum. Şurada bir haftacık daha katlanacağım sonra bitiyor ama beni deli etmeden gitmeye niyetleri yok sanki! Allah’ım neydi günahım?  Birkaç saçma cümlecikten sonra iyi ya gelmiyorum dedim. Adanalıya böyle desem tutuşurdu aynı tepkiyi beklerken tamam o zaman dedi telefonu kapadı. Mal gibi kaldım öyle. Ulan sen kimsin kim kim kim? Kafamın içinde eko yaptı. Kös kös döndüm eve yapacak bir şey yok. Bu servisten bıktım ya ömrümden ömür gidiyor.
İyi kötü bir seneyi geride bıraktım. Artık çömez değilim kıh kıh kıh.. Ödevler bitmiyor ilkokul yıllarımı aramıyorum. Vizeler geçeli tam bir ay oldu ama hala açıklanmayan derslerim var. Notumu söyleyin de finallere ona göre asılayım be insanlar. Son dakika golü atmaya bayılıyorlar doğrusu. Hadi bakalım nasip kısmeeeeet.

                                                                                       Sakar Myna

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Düzenli Olarak Sakarım

Evet düzenli olarak düşerim ben sanırım bahsetmiştim. Bu konuda çok yetenekliyim bunu iddia ederim her kulvar da gözüm kapalı yarışırım. Mesela bir gün sofra kurulu ve ben bir şey için kalktım sanırım tuz almaya gidiyordum. Bir yandan da konuşuyorum. Sanki bedenimden çıktım da sofranın öbür tarafından kendimi izliyormuşum gibi oldum. Konuşarak giderken biranda ortadan kayboldum. Az sonra aşağıdan bir kafa çıktı. Tabi ki ben! Kendi paçama takılıp küt diye düşüvermiştim. Kendimi uzaktan izliyor gibi olunca daha da komik olmuştu.
Geçen yaz kardeşimle çıktık sitenin etrafında yürüyüş yapıyoruz. Küçük kardeşime de yeni bisiklet almışlardı. Heves ettim aldım bisikleti biraz gezeyim dedim. Kardeşimde bir yerde oturmuş beni bekliyor. Ben aklım sıra artistlik yapacağım ya kızın önünde azıcık kum var orada teker kaydırayım dedim. Ama naptım bir sor? Ne saçmalık yapmış olabilirim bir tahmin etmeye çalış. Hızlandım gidiyorum frene bastım neredeyse kafa üstü çakılıyordum. Meğer ben salak ön frene abanmışım. Bisikletin dilini anlamadan artistlik yaparsan patlatırsın kafayı a Myna! Neyse ki ellerimle korudum kendimi ama ellerim ve dizlerim sonuçtan pek memnun çıkmadı. Elim dizim kanıyor ben oturmuş kahkahalarla gülüyorum salaklığıma. Kardeşim tam bir ay alay etti benimle.


Bu kardeşim çok fena benim ya. Beni hep korkutuyor. Korkarken öleceğim bu gidişle. Geçen odamdayım eşya mı katıyorum ne bir şey yapıyorum kapı kapalı. Bu köpekte antre de ben duymayayım diye terliğini bile çıkarmış. Odaya lök diye daldı ve aynı anda çığlık attı. Allah’ım ölüyorum sandım nasıl korktum anlatamam. Ben onun üç katı çığlık attım. Sonra geçenlerde süpürgeyi açacağım onunla debeleniyorum bu ardamdan gelip höh diye dürtükledi beni. Lan bir şey yok ortada ama nasıl çığlık attıysam artık, üst kattaki noluyo lan diye inecek aşağı kesin diye bekledik. O derece bağırmışım. Gerçi sabah onu n kızıyla ettiği kavgalara uyanmıyor değilim. Kız höykürerek ağlıyor anasına inat gidiyor. Anası da deliriyor bağrışıyorlar. Geçen kızın ağlamasına uyandım. Annesi kızmış herhalde anneeeeğ gelllll diye uluyarak ağlıyordu. Yan komşumuzun da ufak oğlu vardı sabah onların sesine uyanırdım onlar taşındı bu defa karşımıza üç bebeli bir abla geldi. Gömlek bizdeyken salonda yattık sabah üçlü ağlama senfonisini dinleyerek uyandım. Biri ağlayınca diğerleri vardır bunda bir hikmet diye ağlamaya başlıyor. Bol çocuklu bir apartmanız bu arada. Şimdi gideyim biraz ödev yapayım. Okul bitti ödevler bitmedi kescem lan kendimi artık! Bugünlük isyan hakkımı doldurduğuma göre huzur içinde ödev yapabilirim.

                                                                  Sakar Myna

Bol saçmalık dolu bir yazı

Bugün Nankör’e şoföre hatırlat beni demiştim. Gerçi iki haftadır işimi öyle götürüyorum yeni adamı aramak gelmiyor içimden. Yeni bir ilişkiye hazır değilim şoför yolcu ilişkisine giremem. Neyse ben durakta sap sap beklerken yeni adam geldi aldı beni. Tam bindim ‘’Unuttular mı seni ehe ?’’ her şeyden habersiz Myna ‘’ Bilmem unuttular mı?’’ o kadar habersizim ki durumdan. Adam benim tepkime daha çok güldü tabi. Sonra arabada benimle beraber üç kız vardı. O ikisi de hem adaş hemde kankiydi. Kanki deyince bugün hoca derste aşırılığı anlatıyor aşırı cesura atik, aşırı yakın arkadaşa ne denir deyince kızın teki bağırdı Kankiii!. Sonra derste de çok saçma şeyler oluyor. Sanırım doğru yerdeyim.
Neyse servisteki bu adaşlar gerzek muhabbet yapıyorlar adamı da katıyorlar. Tamam yaşı genç ama adıyla hitap edecek kadar değil bence. Kız ismiyle hitap edip durdu gerzek bir doğum günü sürprizinden bahsetti. Bir kere de benim doğum günüm adam akıllı kutlansa ya, harbi gözüm açık gideceğim he. Arkadaşına feci harika sürpriz yapacakmış nasıl ballandırıyor. Sonra selfie yapıyorlar. İki koltuğun arasından gerizekalı gibi çıkmayayım diye kıvrandım. Bu defa derste Gömlek çekiştirip durdu gel çekilelim diye. Bir iki çekildim sonra kendini çekmeye başladı. Arada atladım resme dahil oldum. Başka servisten kızlarla konuştum memnun musunuz diye. Bir dokun bin ah işit oldu. Onlarda servisten bir dertlilermiş ki sorma. Yeminle şükrettim halime o derece.


Son günlerde Kocaman’ı görmüyorum okulu bıraktıysa kıymık kadar sebep olmuşumdur diye dert ederim. Saçma şeylere vicdan yapıyorum. Bu arada Gömlekte yurdunda sorun yaşıyor ve bana ‘’Sen Afyonda olanları anlatırken aman Myna da ne nazlıymış, ana kuzusuymuş diyordum. Şimdi seni anlıyorum  bende bırakacağım nerdeyse de annemler izin vermiyor.’’ Ben kime konuşuyorum yani. İnsanlar beni takmıyor, ben ailemden uzaktayım diye ilk iki gün hüngür hüngür ağladım. Sonra interneti verdiler elime sustum. Ben ailemi özlüyorum diye ağlamadım hiç. Küçüklüğümde hep köye babanemin yanına kalmaya giderdim. Biraz daha büyüdüm evlenen kuzenlerime gitmeye başladım. Ben evden uzakta kalabiliyorum sadece yemek olayım sıkıntı gerisi kolay yani. Finallerde halamda kalacağım mesela. Gül gel bize gene diyor da Ekosüperpeçete yok yea diyor olmaz öyle her zaman her zaman.  Halamın başına biraz musallat olayım. Kuzenim beni dövüp durur orada. Halamın evinde internet yok kaçak hat çekiyoruz. Aslında kaçakta değil arayıp konuştuk şifre istedik onlarda verdi şey etmediler. Tam kaçak değil yani memur bey.
 Bugün ana dersten hoca quiz yaptı ve cevaplar tahtada yazıyordu. Bu kağıdıma da 100 vermezse Bu da mı gol değil ulan! Diye kendimi çatıdan atacağım. Adam not vermiyor yahu deli ediyor bizi. Hatta bugün ortalaması 3ün üstünde olan var mı deyince kimse el kaldırmadı yuh o kadar mı eziyoruz sizi dedi. Kendi bile farkında değil. Şimdilik okulla ilgili kararım üniversitede kalmaya çalışacağım öğretim görevlisi olmak istiyorum da bakalım olacak mı? Umarım kendi okulumda öyle hak kazanırım. Ah ah en kazıkçı hocalardan çok rahat geçiyorum, orta halli çok kasmayan hocalardan kalıyorum ne kadar saçma bir insanım anlayın. Bayağı saçmaladığıma göre gönül rahatlığıyla gidip uyuyabilirim. İyi geceler

                                                                                 Sakar Myna

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Geçen Hafta'm

Geçen haftamı özetlemek istiyorum. Çarşamba günü Gömlek bize geldi ödev yapmak için. Şu hale bakın kaç yaşına geldik hala ödev yapmak için evde toplanıyoruz. Çok sinir bozucu ama ödevden gelecek her bir puan zerresine ihtiyacımız olduğu için el mahkum. Neyse o gün hocayı bekliyoruz sınıfta, adam sınıfa geldi ‘’Bugün ders yapmayacağım gidebilirsiniz’’ Sınıftan bir isyan nidası ise ‘’Ne yani bu kadar mı? (Bunun için mi geldik biz ayıp ya)’’ Bunu duyan hoca ‘’Daha mı uzun söyleyeyim onu mu istiyorsun?’’ Adama bak hem suçlu hem üste çıkıyor. Cık cık cık… Sonra biz Gömlekle koşturarak durağa gittik. Derste yok napcaz 8.30a kadar deli miyiz biz? Dolmuşa bindik ama nasıl.
Dolmuş tam duraktan çıkıyordu ki hop diye atlayıverdik içine. Ayakta haldır haldır gittik. Yolda annemi aradım yola çık çantalarımızı al biz Özdilek’e çıkacağız dedim. Çantaları verdiğimiz gibi pır soluğu Avmde aldık. Üst katta giyim kuşam vardı, Gömlek oradakiler bir gömüldü ki sormayın şunu mu alsam bunu mu alsam. Sonuç hiçbir şey almadı. Market kısmına indik ben tavuk delisiyim gittim tavuk alıyorum bir baktım Gömlek yok. Sonra baharat alırken birde baktım bizimki kola almış cips almış pıtı pıtı geziyor markette. Neyse kasaya geldik. Sen geç poşetle dedim güya oradan o karışamayacak ben ödeyeceğim hesabı zehir gibi kafa var bende. Kız cipsi kolayı geçirecekti ki Gömlek’in içinden bir Godzilla bir canavar çıktı hayır olmaz diye kavga etti. Kasiyer de benim kadar korkmuş olacak ki sessizce dediğini yaptı. Marketten çıktık eve yürüyoruz bizim akıllı bu defa ‘’ Lan laptop yok lan nerede bıraktım onu’’ diye tutuştu. Durakta vermedik mi eve yollamadık mı kızım diye höykürdüm. Evet misafir gelen kıza bir güzel höykürdüm. Odunum ben ne var, hem o anlar beni yani umarım.
Evde sofra kuruluyor Gömlek atlıyor yardım edeyim, sofra kalkıyor aynı. Annem mutfağı toplayacak kız kolları sıyırık mutfağa gidiyor. Bir ara annem onu kovaladı. Meğersem akıllı bulaşık yıkayim demiş. Annemde kızım deli misin yürü git ödevini yap aldırma terliği elime diyerek kovmuş. Çok güldüm bu duruma. Gömlek yük olmama derdin de tamam ama kızım burası öğrenci evi değil burada bir tabak fazla yıkasak, bir tabak fazla yemek yapsak batmayız. Sonra ödev filmini izlerken Gömlek uyudu uyandı. Filmi kapatıp yattık camış gibi. Gündüz öyle böyle hazırlandık durağa çıkıyoruz anam bir yağmur ki sorma. Güneş parlıyor bir yandan da yağmur yağıyor. Psikolojim bozuldu çok saçmaladın gökyüzü diyecek oldum. Ağaçların altında pusuya yattım hem ıslanmamak için hemde servis kaçmasın diye gözüm yolda. Servis geldi bindik Gömlekle. Bende artislik yapıyorum öküz gibi sürüyor servisçiler kızım uçuyoruz, ölcez bigün diyorum. Allah’ım gelen amca tın tın giderken yaşlandık yolda. Bildiğin beni mors etmek için evren elinden geleni yaptı.
Sonuç ödev bitmedi ama Gömlek bu yakınlarda gelmem size ayıp olur diyor. Ailen çok tatlı çok şekerler çok sevdim de diyor. Ben ne kadar onların deli olduğunu söylesem de inandıramadım. Galiba ben evlatlığım başka bir açıklama bulamıyorum.

                                                                                          Sakar Myna

Kocaeli Kitap Fuarı

 Fuara gittim Etkinlik ajandası oldukça dolu :) Sanırım birkaç defa daha gideceğim.
 Yeni cicilerim bunlar. Öyle çok dolu değiller biliyorum. Bunlar dünyadan uzaklaşmak istediğimde, kafa dağıtmak istediğimde okuduğum şeyler. Evde bir dolap dolusu dünya klasikleri var yani onları da okuyorum cahil demeyin bana.
Evet arada Platon var ne var yani. Tamam ya Felsefe okuyorum, bunu nedense saklamak istemiştim de şimdi saçma olduğunu düşünüyorum. Devlet kitabından sınavda olduk ama ilerde lazım olur diye aldım. Herkes kazıklandı ben fuardan çok çok ucuza aldım :) Şimdilik bu kadar yazının devamı gelecek.

18 Mayıs 2014 Pazar

Kedidir o kedi

      Çok kısa bir şey diyip gidiyorum. Bugün iki aile pikniğe gittik. Piknik alanında bir sürü kedi vardı. Gelen ailelerin çocukları bu kedilere pek ilgiliydi. Seven ayrı, pislik yapan ayrı ve buna gülen ebeveynler ayrı. Çocuğunu videoya alan baba, elindeki dal parçasıyla kediyi seven oğluna ''Öyle yapma canı acır.'' dese de ne kadar inandırıcı? Kedinin üstüne birkaç defa inip kalkan o dal parçası ve gülen çocuk. Babasından başka tepki yok.
       Otururken hep gözüm kedilerdeydi. Çok seviyorum hayvanları ne yapayım. Ayrıca içimde bir kedilik var uçan kuşu tek hareketle yakalamışlığım var onu bir ara anlatırım. Neyse şöyle bakarken ne göreyim. kedi kendi halinde yürüyor bir fırlama arkasından sinsi sinsi yaklaşıyor. Ben hop ne yapıyorsun diyene kadar hayvanın poposunu ayağıyla dürtüp korkttu. Ben tepki göstermesem belki daha sert vuracaktı belki de daha fazla şey yapacaktı. Ben bağarınca döndü ailesinin yanına gitti hemen. Çok sinirlendim. Aklın ermiyor diyemem yaklaşık 10-11 yaşlarındaydın çocuk! Annen baban olmasa seni orada terlikle döverdim.
   Mangal yapanların yanına yaklaşan kediyi kovalamasına lafım yok. Kovarsın tamam ama şiddete gerek yok ve yarıca ona atacağın bir parça etle sevap işlersin be insan. Çocuğuna kardeşiyle paylaşmayı öğretirsin de bir kediye bir parça etini paylaşmayı çok görürsün ya ben daha ne diyeyim.
   Soma Faciasından dolayı başıma gelen komik şeyleri anlatmak istemedim. sanırım yarın ve ya öbür gün bu matem havasından kurtulmak için yazacağım şimdilik hoşça kalın..

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Yetmez mi bu kadar acı?

Kötü haberler neden üst üste gelir? Arkadaşım Siyah’ın yengesi birkaç gündür hastane de yoğun bakımdaydı. Bugün haber geldi vefat etmiş iki çocuk annesi..Birinin dünyası annesinden ibaret diğeriyse dünyanın biraz daha farkında iki güzel çocuk. Şimdi onlara kim anlatacak artık annelerinin yanlarına gelmeyeceğini? Okuldaki toplantılara annelerinin gidemeyeceğini, ödevlerine yardım edemeyeceğini kim söyleyecek? Gerçekten çok zor, çok acı..
Bugün kitap fuarı açıldı. Geçen sene bu dönem babanem 3gün İzmit’te hastanede yatmış fuarın ilk günü taburcu olmuştu. Hatta bende yanındaydım onun arabaya binmesine yardım ettik giderken al sallamıştı. İki gün sonra tekrar hastaneye kaldırıldı bu defa bir tarafına felç inmişti. Sakarya da yattı bu sefer ben gidememiştim. Salak üniversite sınavına hazırlanıyordum. Belki de iyi oldu onu öyle hatırlamak istemezdim. Benim tercih işimde biraz uzamıştı, onu hallettim ertesi gün haber geldi. İftara 15dakika kala. Ben gerçekten olayı idrak edemedim gene gülüp eğleniyordum.  İnanmıyordum! Benim boncuk gözlüm gitmiş olamazdı, daha benim düğünümü görecekti. Ciddi ciddi ben inanmıyordum cenaze evinde halalarım ağlıyordu. Köyde yaz ayları için soğutmalı tabut alıp camiye bağışlamış nenem. İçine de ilk o girdi. Tabut evde durdu tüm gece yanından geçtim durdum ama inatla inanmadım. Hala bile çok inanmıyorum, anlamıyorum. Belki de kabul etmek istemiyorum bilmiyorum.
Geçen hafta babam Özdilek’e cumaya çıktı, telefonunu evde bıraktı. Bir arkadaşı aradı ben açtım evde yok filan dedim. Neyse yarım saat içinde babam geldi. Myna gel senin bedavan var senden arayalım dedi. Neyse aradı konuştu, sonra adamın yanına çıktı. Adam buraya gelmiş babamı çağırıyormuş meğer. Babam onun yanından bir cemiyete gitti. Akşam oldu evde otururken telefon çaldı açtım sabahki amca :’’ hastaneye kaldırıldı baban..durum iyi baban yok mu? Babanla konuşayım, hastanede biliyor, haberiniz var…’’ o kadar saçma şeyler diyor ki biran için babama bir şey oldu hastaneye kaldırdılar sandım. Sonra adam baban nerde dedi. Yok dışarıda dedim gelince arasın dedi. Allahım ne kadar korktum anlatamam. Yarım saat içinde babam geldi. Ferahladım anlattım. Meğer adam burada fenalaşmış babam ambulans çağırmış durumum iyi demeye çalışmış adam.

Bütün bunlar böyleyken SOMA haberini alınca çok üzüldüm. Benim üzülmem o insanların acısını hafifletmiyor. Ben babam hastanede sandığımda ne kadar kötü olduysam onların halini düşünemiyorum. Gerçekten çok acı, korkunç… İnsan hayatı bu kadar ucuz olamamalı. Hadi o çocuklara da anlatın babalarının bir daha eve gelmeyeceğini? Nasıl anlatacaksınız? Mümkün mü böyle bir şey. ben dahi burada onlara üzülüp ağladıysam onları düşünemiyorum. Sedye kirlenmesin diye çizmesini çıkarmak isteyen işçi, arkadaşının eşi hamile diye beni bırakın onu kurtarın diyen işçi….korkunç bir tablo ve pırıl pırıl insanlar ve can veren arkadaşları aileleri. Ben daha fazla bir şey söylemek istemiyorum. Sadece daha fazla ölüm haberi duymak istemiyorum.

13 Mayıs 2014 Salı

Meşhur Anne Yalanları

Deep bana mim şey etmişse bana da yapmak düşer. Bu mim Anne Yalanları konulu.
Şöyle düşünüyorum da annem otorite kurmak için yalandan ziyade blöfleri çoktu. Ben sahil kasabasında büyüdüm ama yazın yövmiye için doğudan çok fazla işçi gelirdi. Hırlı mı hırsız mı bilemezsin. Annemde bana hep akşam ezanı okundu mu eve gel, ezan bitmeden evde ol derdi. Ben biraz şapşal bir çocuktum, eve uzak olan parkta oynardım. Bir gün o uzak parkta oynuyorken bir baktım ezan okunuyor. Allah tutmayın beni! Eve koşuyorum ama nasıl ciğerim vücudumu terk etti o derece koşuyorum. Ama ezan bitmişti ben eve vardığımda. Annem kapıda beni bekliyor.
Ayy ne güzel evladını merak etmiş demeyin! Neden mi? Çünkü elinde benim nüfus cüzdanım var. Ben geldim kapıya ‘’Al bunu bu saate kadar neredeysen git oraya!’’diyip kapıyı kapadı. Allah nasıl tutuştum kapıyı vuruyorum annneeeeğğ aç bi daha yapmicam nolur diye ağlıyorum. İki dakika sonra kapı açıldı tabi. Bir daha geç geldin mi eve diye sorun. Tövbe valla, o korku yetti. Bazen kız kardeşim böyle yapardı, ona da aynısını yapardı. Kapıyı kapatınca bana ‘’Git al şunu içeri ama benim haberim yokmuş gibi yap’’derdi. Küçükken anlamazdım kızardım da şimdi anlıyorum, bu ülkede çocuklarımızı ne kadar korusak az! Beni yemek konusunda kandıramazdı. Çok yemek seçiyorum. Evet hala seçiyorum ne var yani? Ders konusunda çok gaz vermeye çalıştı ama ben fos çıktım. Annemden ziyade komşumuz var o beni çok kandırmaya çalışıyor. Ayran içmezdim önceden yeni yeni alıştırıyorum kendimi ama ev ayranı bana çok tuzsuz geliyor. Kadına ev ayranı içmiyorum ben diyorum. Aaaa olur mu bu hazır ayran mis gibi iç hadi diye kakalıyor. Anlıyorum tabi ama kadın o kadar uğraşıyor diye öğürerek içiyorum gene. Benim annemin öyle kandırma huyu yoktur. Sıkıysa yapma der ve olay orada biter. İlla anne yalanı diyorsanız şunu söyliyeyim, tatlı yerken sonu kaldığında ben doydum sen ye der hep. Bende son zamanlarda asıl ben doydum öğ midem bulandı sen ye diye onu kandırıyorum =)
Kimleri mi mimliyorum:

Siz Hiç....?

BeyazGemi Bloguna Sevgilerle..

SİZ HİÇ? MİMİ

Siz hiç gerçek aşk nedir bildiniz mi?
Bildim bildim onu ben ya şey değil miydi? Bir yerimizi sızlıyordu kalp miydi ciğer miydi neydi o işte.
Siz hiç acı çektiniz mi?
Acıların çocuğuyumun yeni versiyonuydum o derece.
Siz insanların ta gözlerinin içine baktınız mı?
Bakarım içine içine hemde ama daha saçma şeyler gelir aklıma göz rengine çok takılırım
Siz hiç salıncakta sallanıp bulutları yakalamaya çalıştınız mı?
Onu değil de tepeden tam tur dönmek için deli gibi sallanırdım, bir gün salıncağın bir zinciri koptu ölüyorum sandım, sonra da bu bir işaret diyerek hedefimden caydım.
Siz hiç ayağınız takılıp düştüğünüzde bayılana kadar güldünüz mü?
Benim her düşüşüm çok komik olduğu için hepsine fix 15-20dakika gülüyorum. Sadece bende değil düşüşümü gören herkescikler gülüyor neşe şaçıyorum etrafıma =)                                                                                                                                                                                                                                Siz hiç parmak yarışı yaptınız mı?
Ufuuuu buradan bir yere kadar köprü olur neresi olduğuna siz karar verin bence
Siz hiç kafanızı su dolu bir kovaya koyup nefesinizi ne kadar tutabildiniz mi?
Kovada yapmaya kalksam annem beni gerçekten o kovada boğardı. Bende biz küçükken sahil kasabasında oturduğumuz için göle kafamızı daldırıp en çok kim durcak yarışı yapardık.                                                                                                                                                                                        Siz hiç ruh çağırdınız mı?
Ben 6.sınıftayken sınıftaki diğerler arkadaşlar yapmıştı ben kendi dünyamda takılırken elektrikler gidip gelmişti, bayağı bir ip s*çmıştık.                                                                                                         Siz hiç altın günü yaptınız mı?
Altın günü değil de para biriktiremediğimiz için paralı gün yapardık lise de, parayı aldığım gün puuufff oluyor anlamıyorum.         
 Siz hiç pamuk şeker yerken yüzünüze gözünüze bulaştırdınız mı?
Ben yediğim cipsi bile saçlarımdan ayıklayan biriyim ne olabilir sizce?                                                    Siz hiç gece yarısı uyanıp sevdiğiniz birinin nefesini dinlediniz mi?
Biraz öküz diyeceksiniz ama ben bir uyudum mu kolay kolay uyanamıyorum ki…                                  Siz hiç saatlerce köpük banyosu yaptınız mı?
Çok istiyorum ama daha küvetli bir ev alamadı babam! Ama kuzenim evine küvet yaptırdı gidip deniyeceğim o keyfi çok merak ediyorum, buruş kırış olana kadar yatacam o küvette..
Siz hiç çimlerin üzerinde çıplak ayak yürüme keyfini yaşadınız mı?
Aşırı aşırısı elektrikli biriyim yapmam lazım da tüm aksilikler gibi arıları üstüme çekersem ayağımı sokarsa diye korkumdan kuytu köşelere gidip basıyorum                                                                                                                                                                                                                                          Siz hiç yağmur altında çılgınca koştunuz mu?
En sevdiğimdendir, yağmurda ıslanmaya bayılırım. Suyu çok seviyorum, yağmur altında çok güzel anılarım vardır o yüzden.                                                    
Siz hiç bir günü hayıflanmadan geçirdiniz mi?
Çok şükür şükretmeyi biliyorum, en azından bildiğimi düşünüyorum. Pek az isyan edip hayıflanırım o da 15dakika sonra unutmak kaydıyla                                                                                                                                                                                             Siz hiç sesiniz kötü olsa da bir şarkıyı bağıra bağıra söylediniz mi?
Çok yapıyorum ve bu girişimlerim hep bir terlik yemekle, bana karşı kurulan komplolarla sonuçlanıyor ne hikmetse?                                                                   
 Siz hiç kendi takımınız yense bile karşı takımı alay etmeden medenice tebrik ettiniz mi?
Fanatik değilim maç varmış ne olmuş ne gitmiş haberim bile olmuyor. Ama itiraf etmek gerekirse haberim olursa çok pis dalga geçerim yani, benle çok uğraşıyorlar bende bu fırsatı sonuna kadar kullanırım doğruya doğru.                                                                                                                       Siz hiç yardımlaştınız mı?
Elbette,yardım ederim de yardım almaya da bayılırım aynı derece =)                                                     Siz hiç saatlerce beklemenize rağmen acelesi olduğu her halinden belli birine yerinizi verdiniz mi?         

Hiç bir şey için o kadar beklemedim ama verirdim herhalde çünkü çok empati kurarım                                                                                                        
Siz hiç etraf ne der demeden hiç rahatça hareket ettiniz mi?     
Bazen çok gamsız oluyorum, bazen de aman elalem ne der diye kıvranıyorum. Dengesizim biraz                                                                                                               
 Siz hiç gönlünüzce yaşayabildiniz mi?
Hayır, aşırı çekingen biriyim. İnsanların makara yaptığı ortamlarda dahil olmak istesem bile katılamamam. Odada bebek olsa ay canım diye gidip sevemem bile.. ben en iyisi gidip uykumda ,kuytuda köşede öleyim ya…