24 Kasım 2014 Pazartesi

Unutmayın beni lütfen

Bilmiyorum ama nedense birilerinin hayatından bir şeyler yazdıkları her yazıyı büyük heyecanla okuyorum. Nedenini bende bilmiyorum. Öyle haftasonları oturup paparazi programlarını izleyen bir tip değilim aslında. Sanırım insanların hikayelerini merak ediyorum. Geçenlerde dediğim hocamız Kılçık’ın aklından geçenlerden tut hayatının her kırıntısına kadar merak ediyorum. Kediyi merak öldürür dye laf varya o aklıma geldikçe bir tırsıyorum ki sorma. İçgüdüsel bir kedilik var genlerimde diye yani.
Okula gidiş gelişlerim son sürat devam ediyor. O minnak dolmuşlar var ya onun merdivenden minnak rek basamağı oluyor ya. Heh işteo basamakta kapıya 0km mesafede yolculuk ediyorum. Kapı açılacak diye aklım çıkıyor. Şekil değiştirme lüksümde yok ki arkadaş. Okulda felsefe topluluğu var okulda onun etkinliklerine katılmaya çalışıyoruz kızlarla. Geçen hafta da film izleme vardı gittik izledik. Filmi izlerken kendimi kesmek istedim, kahkaha patlamak istedim. Ama yapamadım. Yanımızda hoca da vardı. Kızın deli misin hoşt der diye çekindim. Bizzat felsefeci kırıklığını taşıyorum bünyemde. Filmi izlerken mal izleyici perspektifindeydim. Film bitti çay içerek tartışma kısmı başladı. Gündüzcülerden bir kız başladı konuşmaya. Ulan dedim ben filmi izlememişim dedim. Hiçbir şey görmemişim, görmeyi bırak ben uyumuşum herhalde. Çünkü bön bön bakmışım. Derken bir iki düşüncemi söyleyince evet olabilir dediler.
Egom o anda gökyüzüneydi.
Sonra bilgisayar hocamız ödev verdi blog açın dedi. E benim zaten var dedim olmaz dedi. Olum internetim olsa burada bık bık konuşacağım her gün ne diyorsun sen diyecektim ama sustum. Zaten kimseleri pek okuyamıyorum. Arada net bulup girdiğimde yeni yazılara bakıp bazılarına yorum sıkıştırabiliyorum o kadar. Myna mutsuz. Bilin yani. Araba diye her zamankinden daha çok kendimi yiyorum. Telefon istiyorum. Düzgün telefonum olursa telefondan girip bakarım yaptığım internet paketim ziyan olmaz en azından. Ama taksit kalktığı için alamıyorum. Babam almıyor. İki gündür hadi telefon alalım diye gaz veriyorum ama tık yok yani. Kendimi kesmenin eşiğindeyim. O zengin ismitli gız doğru dürüst okula gelmiyor. Geldiğinde de gene zengin takılan başka kızla kankilil yapıyor. Üzülüyorum vizelerden dönüşte eşek ölüsü olan valizle önünden geçtim. O sırada arabayla yola çıkuyordu. Başka yöne dönüp gitti. İçime o kadar oturdu ki anlatamam. Ben birinin işini görmek için kendi işimi bırakan biriyken hiç iyilik görmüyorum. Karşılık beklediğimden değil! Ama insan dur yardım edeyim demez mi hiç?
Geçen hafta Perşembe günü durakta yağmur rüzgar demeden dolmuş bekliyorum. İlk gittiğimde bir yığın insan olan durakta bir kızla ben kalmıştık ama hala dolmuş yok. Sonra kızı da lüks bir araba gelip aldı. Ben iyice buruklandım derken yanımda durup kampüs mü dedi. Allah dedim anladı o beni. Bindim arabaya giderken kız bizim sitede oturuyormuş ya. Sonra o da ikinci sınıf makine okuyormuş.

 Bana sordu:
Ne okuyorsun?
Felsefe
. . .
Sonra Myna sinir oldu. Derken kız makine diyince karnıma yumruk yedim. Adam haklı yani yani. Sonra aynıyız muhabbeti başladı. İkimizde ikinci sınıf ikinci öğretimiz diye. İçimden b*k öyle dedim. Benim aslında son sınıf olmam lazımdı heheyt hatta bu ikinci üniversitem üçüncü de yolda heyt beeee. Diye kendi içimde coştum. Sonra yol boyunca hayır duası etmekten ağzım yamuldu. Öyle fena havada rahat rahat okula gittim diye. İnerken nezaketten kırılarak çok teşekkürlerimi sundum. Okula yürürken de hayır dualarıma devam ettim. Sonra kantinde hayallere daldım. Araba alırsam kızı da götürürüm okula o da rahat eder. Belki kankitom olur sitede takılırız. Komşu kızı taşındığından beri yalnızım burada. Zaten o da geçen hafta sonu nişanlandı. Çok güzel olmuş bir tek saçı güzel değildi. Makyajı nişanlığı şahaneydi. İçimde öküzler tepişti ağlamak istedim nişanda. Neden böyle olduğumu anlamayarak. O mutlu diye seviniyorum kendi evde kalmışlığıma üzülüyorum galiba. Akranlarım okulu bitirip evleniyor ben hala okuyorum diye sinirim bozuluyor galiba. Diğer arkadaşlarım da nişanlanıyor bu kadar etkilemiyor beni. Bilemiyorum. Bugün okulda tragedya sunacağız Gömlekle dua edin. Şimdilik gidiyorum internetli günlerde görüşmek dileğiyle.

Unutmayın beni lütfen. . .

10 Kasım 2014 Pazartesi

Son Havadisler

İki hafta önce…
Pazartesiyi sel götürdü burada haberiniz var mı a dostlar? Benimde quizim vardı ama baktım sel olmuş her yer okul yok diyerek çalışmadım. Durağa çıkma saatime yarım saat kala haberlerde bangır bangır yolları açtık diyen spikerleri gördüm. Onlara içten içe sövdüm. Koşarak okula hazırlandım. Koşar adım durağa gittim ve durağın oradaki küçük çaplı sele kapılmamak için yolun oldukça kenarında bekledim. Gelen geçen adi kamyoncuların o kornalarını en münasip yerlerine monte etmek istedim. Dudaklarımda okkalı küfürler mırıldanırken dolmuş geldi.gene kapının dibindeki ufazcık boşluğa sığışmaya çalışarak bindim.
Şoförde tombiş bir şey gözler fıldır fıldır yolda bir sağa bir sola bakıyor. Okulun içinde ilk durakta inenler ve para üstü bekleyenlerden kuyruk oldu. Adam inin bozuk para gelsin vereceğim dedi. Sonra bozuk para bulamadı, yirmi lira bozuğu olan dedi. Bende vardı verdim. Sonraki durakta da aynı tantana yaşandı. Bu defa ben 50 lira verdim birkaç kişi daha 50  verdi ama kimse 5lira vererek arabadan inme şansına nail olamadı. Sonra şoför dönüp:
‘’Daha büyük paranız yok muydu? Gönderin daha büyük para’’ diye sitem etti. Sonra neyse bana verdi bozuk para hemen atladım okulun önünde. Yoksa son durağa kadar götürcekti bizi orada ara üstü verip naş naş diyecekti.
Sınıfa gittim apar topar notları çıkardım okumaya başladım. Güvendim yağmurlara ama olmadı işte quiz neredeyse yüzümde patlayacaktı. Sonra asistan geldi quiz yapmaya ve kitap açık olacak dedi. Biz hemen göbek atmalara başladık. Sonra durun lan kitap açık diyorsa kesin oradan yapamayacağımız bir şeydir diye triplere girdik bu defa da. Neyse ki kitapta olan birşeyi sordu ama gel görki kitaba baka baka eksik yaptık soruyu. Salaklığımıza doyamıyoruz. Bir şeyin kaç türü olduğunu sordu ve kitapta da birinci şu ikinci bu üçüncü şöyle dördüncü böyle yazıyor, ama o salak beşinciyi beş diye demememiş mal kitap. Aslında mal olan aristoteles hep onun yüzünden. Tuz buz olmuş kemikleri sızlmış mıdır halimize? Hiç sanmıyorum hahaha salaklar kuyuya bir taş attım 40 akıllı onunla uğraşın durun diye ya yukardan ya aşağıdan kahkaha atıyordur. Yani sonuç itibariyle okula sadece on dakikalık aptal sınav için gitmiş oldum.
Bir hafta önce…
Gene sakin bir pazartesi çıktım yola okula gitme umuduyla. Derken gelen iki dolmuşta bana hayaletmişim gibi davranarak durmadan çekip gitti. Bir dersimi kaçırmış bulundum. Sonra akşam başka ders var diye bir saat bekleyerek diğer dolmuşa bindim ve okula gittim. Kaçırdığım ders henüz bitmemişti ve okulda bizim kızlardan kimse yok. Kantin hınca hınç dolu. Kantine girdim boş masa umuduyla göz gezdirdim. I ıh boş masa yok arkanı dön ve çık. Çıktım okul binasına girdim bir iki dolandım tekrar kanitne girerek şansımı denemek istedim. Sonuç aynı arkanı dön ve çık. Üçüncüye gitmek için oldukça oyalandım mal mal dikildim sokakta. Çünkü ikidir girip bakınıp mal gibi geri döndüğümde çok baktılar. Kesin salağa bak dediler diye utandım. Son denemem başarılı oldu. Tam kalkan birileri vardı ve ben çöktüm hemen o masaya. Sonra ders bitti kızlar geldi yanıma falan filan. Akşamki dersi bekledik derste bize yeni hoca vermişler, adam bizimle konuşmak muhabbet etmek için yırtındı. Okulda kalmayı düşünen var mı? Erasmus düşünen? Dese de ses vermedim çünkü sınıfta o konulara girmek istemedim malum rakibiz.
Bu arada Siyah ve benim yeni kankitomuz oldu. Bu deyim tamamiyle Siyah’a ait onu söyleyeyim. Kızımız Rizeli hazırlık okumuş ilk yıldan tanışıyorum onunla, sonra ne olduysa oldu birden samimi oluverdik. Hatta onun yurdu amcamların evine yakın bazen oraya gidiyorum. İşte pazartesi o derste bitince Siyahla Rizeli kızımız hadi kumpir yiyeylim diye coştular sonra soluğu çarşıda aldık. O gece Siyahta kaldım ama yatağa sığamadık, b,r ara kalktı salona gitti sonra döndü ayak ucuma yattı. Sabah onun dersi benden erkendi o gitti. Bende ev arkadaşlarıyla kahvaltı ettim sohbet ettim.
Kendime yarım topuklu çizme almıştım onlarla Siyahların evden durağa giderken düştüm. Yani bir bakıma bian da zeybek oynamaya karar verdim. Bir dizim yerde kollar açılmış vaziyette buldum kendimi. Millet iyi misin derken saçımla yüzümü gizleyerek iyiyim diye kaçtım oradan. Paldır küldür derse girdim sonra okulda mal mal diğer dersi bekledim. Üç gün üst üste quiz olduk.


Şuan vize haftasındayım ama ben saldım kendimi. Bugün en baba hocanın sınavı var hemde ama bende bir relax olma durumu. Hayırlara gelsin yoksa bende tükendim :O yok yok olsa olsa ben soğuk almışımdır gece üstüm açık uyumuşumdur, uyurken kafamın üstüne düşmüşümdür. Bana anca böyle şeyler olabilir. Evde anneme tükendim desem terlikle şarj eder beni, yani hiç şansım yok. Neyse şimdilik bu kadar