28 Şubat 2016 Pazar

Gitmek ya da Sadece Uyumak?

Okulda bu yıl sürekli erasmus yapın baskısı görüyoruz. Bütün hocalarımız yurt dışına çıkın diye beynimizi yiyorlar adeta.
Birde yalaka tayfa var. Ayyy bir tane çocuk var sınıfta eli yüzü düzgün bir o var ama o da gitti muşmula gibi bir kızla sevgili oldu. Üç beş haftaya ayrılırlar dedim ama neredeyse 2,5 yıl oldu. Ay birde bir inekliyorlar anlatamam. Bizlere göz açtırmıyor namussuzlar. Şimdi bizde kazıkçı hoca bol ortalamalar yerlerde ama bu akıllılar başka üniversitede yaz okulunda dersleri AA verip ortalamanın kıçını tavana vurduruyorlar. Birde hocalarla araları çok iyi ayyy bakıp bakıp nefret ediyorum. Uzaktan nefret bakışlarımla boğmaya çalışıyorum.

Ben dersleri hakkıyla geçsem de ortayla geçtiğim için ortalama yerlerde, e baba yaz okulu desem bana masraf çıkarma diyor. Adam da haklı ki ben başka şehirde yapabileceğime inanmıyorum Afyondan sonra. Yurtdışı diye beynimi yedikçe bir tırsıyorum. Geziyle bir haftalığına filan gitsem güzel olur da 3-5ay kalamam.
Ben zaten yemek konusunda aşırı problemli biriyim oralarda açlıktan ölür giderim hafazanallah. Hayallerime el sallıyormuşum gibi hissetmeye başladım. Bu nemrutlar benim yerime araştırma görevlisi olur bende ortada bön bön baka kalırım. Yalakalık olayı bana ters hiç yapamam. Ben pazarlık bile yapamıyorum bırak yalakalık yapacağım..düşündükçe fenalıklar geliyor.
Yaklaşık üç haftadır kuzenimin evi okul ve kendi evim arasında mekik dokuyorum. Kaynanası hastanede yatıyor ve kızına bakmak için beni çağırıyor. Artık evdekilere kızıyorum kendinize dikkat edin hasta istemiyorum diye. Çok az kaldı aklımı oynatmama.
Unutmadan geçen Salı günü jandarmalar durdurdu yolda beni. Ayyy Allah’ım hapislerde çürüyeceğim diye içime ağlarken ehliyet ruhsat dedi. Yarım saat cüzdan da ehliyetimi aradım. Bulup verdim sonra baktı elindeki şeyin tuşlarına bastı bekledi, bekledi, bekledi.. Ecel terleri döktüm. Yanıma gelip gidebilirsiniz dedi. Benim bir gidişim var ki sorma uçtum adeta.

Okulda şöyle mi uyusam yoksa bu tarafa doğru mu yatsam ikileminde kaldım. Evet ders bayağı tek düze olunca uyumak çok güzel geldi. Büyük ve zorlu rakiplerim var ne yapsam okulu bırakıp örgü mü yapsam? Hiçte el becerim yok lanet. Ben en iyisi kuaför olayım evet felsefeci olup ne yapacağım? Zaten bir hocamız sürekli deli misiniz ne yapacaksınız yol yakınken kaçın kurtarın kendinizi diyor. Bize potansiyel 12 kedisiyle yaşlanacak bekarlar gözüyle bakıyor. Sanırım haklı olabilir..

Serzenişlerim bitmek bilmez. Bu sadece ölmedim yazısıydı. Daha güldürüklü dönmek ümidiyle hoşçakalınız..

14 Şubat 2016 Pazar

Sosyal Mecralara Girişim..

İnternet camiasıyla tanışmam ilkokulda bilgisayar dersiyle başlamıştı. Hoca ders anlatırken biz bilgisayardan anlayan birine e-mail açsın diye dil döküyor olurduk. O zamanlar MSN diye bir sosyal ağ vardı oradan dizlediğin şarkıyı göstererek mesajlar gönderilirdi. Nickler kanayan güllerin devriydi. Kimse kendi adıyla mail adresi açmazdı ve abuk subuk şeyleri ezberler bu şuydu diye aklımızda tutmaya çalışırdık. Ergenlik yıllarımın en cool olayı havalı bir mail adresi sahib olmaktı.
Sınıfta iki bilemedin üç kişinin evinde internet bulunuyordu. Onlar bu ortamın eski toprakları sayılıyordu. MSN ‘de epey çevreleri vardı bizim gibi sınıftaki kankalarından ibaret değildi. Konuştukları çocuklar vardı. Kardeşimin araştırma ödevlerini fırsat bilip internet kafelere giderdik ödevi masaya oturduğunun 3.dakikasında halletmiş olup kalan zamanı MSN için kullanmak için kendimizi epey geliştirmiştik. Kafeler erkek dolu olduğu için hep gidebildiğimiz yerler olmuyordu. Küçük bir kasabada yaşayınca yeni alternatifler bulmak zorundaydık.
Evinde internet olanlar en yakın arkadaşlarımız olmuştu. Çıkardı dediğini duyar gibiyim hemen çıkar o düşünceyi kafandan! Bizimki paylaşımdı. Onun o geniş arkadaş çevresini bizimle paylaşması. Çünkü paylaşmak güzel şey çocuklarımıza öğretelim. Neyse konumuza dönelim. Bilgisayar konusunda o kadar tazeyiz ki kızın sağ tıklayıp yenile yapmasını hokkabaz izler gibi büyülenerek izliyorduk. ‘’oha bunu yapmayı nerden öğrendin?’’ dediğimizde o da kasılarak ‘’ay canım o da bişey mi?’’diyip klavyede ne kadar hızlı yazabildiğiniz gösteriyordu. Tabi ki ağzımız beş karış açık büyülenmiş gibi bakıyorduk. O dönemin cool eylemiydi onun yapabildikleri. Biz çekirgeleri yetiştirip doğaya saldı. Onun çevresiyle konuşarak bir müddet staj yapmış ve işi kavramıştık. Artık bizde klavyede hızlı yazabiliyorduk. Yem arayan tavuk gibi tık…….tık…..tık diye klavyeyle savaşmıyorduk.
Artık kendi aşk meşk işlerimize başlayabilirdik. Hoşlandığımız çocuğu ekleyip hiç yazmayarak sanki ilgilenmiyormuş edasıyla takılabilirdik. O online mı diye günde 5000 kez arkadaşımızın beynini yiyebilirdik. Tabi bu arada olay iyice yayılmış çoğu eve internet bağlanmıştı. O dönem hızlı gelişmeler oluyordu tabi biz internete yeni alışmışken telefon furyası çıkmıştı. Telefonlu arkadaşlarımızı günden güne artmaya başlamıştı.
Telefonda en havalı şey ise kızılötesi özelliği olmasıydı. Tuşlara basarak melodi yapmak en büyük hobiydi. Anne-babanın telefonunu araklayıp hoşlandığın çocuğu arayıp müzik dinletmek en büyük aksiyondu. Düşündüm de ezberimizin en kuvvetli olduğu dönemlermiş. Herkesin mailini ve telefonunu ezbere biliyorduk. Ödemeli atmak en büyük eğlencemizdi. Bir kere evet iki kere ise hayır demekti. Tasarruflu çocuklardık. O dönem mesajlaşma olayı ağabeylerimiz ablalarımızda vardı. Biz olan kontörümüzle melodi indirirdik. Mesaj atacak kimsemiz yoktu atsak da ödemeli geri dönüş alıyorduk sonuçta. Derken birden yeni bir sosyal ağ patladı. Facebook! İsmail YK şarkılarıyla coşan gençlerken onunda bu alanda şarkı yapması bizi o alanı iteledi. Mail adresi olmayanlar bu defa kesin olarak mail açıp facebook’a kayıt oldular. Burada nick derdi yoktu herkes kendi adıyla vardı. Şimdi düşününce Allah’ım ne korkunç nickleri ezberlemişim hafızamda kazınmış haldeler. Facebook camiasının da bokunu çıkardık. Duvarımıza abu subuk olan ama o zaman bize son derece nlamlı laf sokan beyitler paylaşırdık. Ne dinliyorum özelliği olmadığı için beklediğimiz zat online olunca hemen şarkıyı paylaşırdık üstüne de iğneleyici iki kelam laf yapıştırmak adettendi. Msn camiasını özler olmuştuk. Çünkü orada konuşurken profil resmini çeşitli kanayan gül resimleri atabiliyorduk. Ya da laf sokan yazıları koyup ‘’noldu üstüne mi alındın cınım’’ diyebiliyorduk. Bu yeni camia bizim ağalığımız epey sarstı. Yeni racon yolları bulmak zorundaydık. Şarkıyla laf sokamadı diye depresyona giren arkadaşlarım oldu. Ciddi bir sorundu bu biz ergenler için. Sonra resim paylaşma özelliğiyle hayalleri yıkan etiketlemeler başladı.

‘’ay o kızla mıymış Allah’ım intihar edeceğim ya bu ne? O kıza nasıl bakar..!’’ gibi delirmelere kız tarafı olarak biz maruz kaldık. Zaman geçmiş biz artık lisedeydik. Kız dedikodu grupları iyice oturmuştu. Erkeklerde ise sigara ve alkol kullanmak havalı sayılmaya başlanmıştı. Kızlarda bunları ulu orta ilan ederek kullananlara itici hatta yollu gözüyle bakılıyordu.  Biz kızlar delirirken erkekler rakı sofrası demiyeyim de bira şenliği yaparak içip dertleşirlerdi. Kafası güzel olunca da kıza abuk subuk mesajlar atılır ya da aranıp höykürülürdü.
Hatta benim birbirini zamanında çok seven arkadaşlarım vardı. Kız bizim internet camiasında usta saydığımız kızda yatıya kalmıştı. Çocuksa içmiş kafayı epey bulmuştu. Sonra arkadaşları da ondan farksız olunca ‘’Dur saçmalama’’ diyecek kimse olmayışıyla kızın evine gitmişler. Elinde bisküvisiyle gecenin bir yarısı kıza serenatımsı ilanı aşk etmiş. Ama kız kısmı ve küçük kasaba dedim di mi? Kızlar tutuşup Allah’ın varsa git, nolur git diye camdan yalvarmaya başlamışlar. Sonra ne mi oldu? Bende bilmiyorum orada değildim. Evimde bilmem kaçıncı uykumdaydım. Ertesi gün bu konuyu çok detaylı inceledik. Tabi biz diğerleri için efsane bir aşk olarak adlandırıldı. Kızın o gece yaşadığı korkuysa korku filmlerini solda sıfır bırakacak dereceydi. Bunun tribini uzun süre çekti bizim oğlan.
Kısa süreli beraberlikleri oldu. Çocuk kız için komşunun bahçesinden gül yolmuş okula geliyor. Yolda da internet ustamız olan kızla karşılaşıyorlar. Gülü kıza gösterip fikir almak ister bizim oğlan ama esas kız gülü ustanın elinde görünce seyreyle cümbüşü. Kızların %99.9’u trip o çok net. Bakın içerden bilgi veriyorum size beyler. Tabi bu bütün kızları kapsamıyor mesela ben çok tripli değilim fazla umursamazım. Konumuz ben değilim tabi ki.





O sıralar okuldan kaçmak çok havalı bir eylemdi ama biz iyi aile kızları bunu yapacak cesarete sahip değildik. Asi bir ergen Hacker arkadaşımız vardı. Gerçek hacker değil tabi ki de. Bize göre bilgisayara takla attırabilecek bilgiye sahip kişi hackerdır.  Hacker da okuldan kaçardı daha doğrusu sadece dersten kaçardı okulun bahçesinde bir başına takılırdı. Karnesinde hiçbir olmadığını söyleyip çünkü çoğu sıfır diye anırarak gülerdi. O zamanlar onun serserilik yoluna saptığını düşünürdüm.

13 Şubat 2016 Cumartesi

Türk İcadından Girip Nereden Çıktım Ben?

Bugün fark ettim kendi kendime bir yaşlanmışım. Mesela SCORP diye bir uygulama var bilirsiniz. Bilmeyenlerde bir baksın baya güldürüklü şeyler var. Neyse geçen kuzenimde kaldım. Kocası hastanede refakatçi olduğu için evde tek tedirgin oluyormuş. Orda sıkıldıkça telefonla her uygulamanın bokunu çıkardığım için ‘’Annelerin Garip Huyları’’ başlığına denk geldik. Kuzenimle baya izledik güldük. Bir tanesi demiş ki ben odada takılıyorum arada bir kapıyı açıp içeri giriyor bakınıyor ve gidiyor. Bir gün sordum anne napıyorsun diye cevapsa merak ettim olum iyi misin olmuş. Ben buna baya anırarak güldüm. Sonra kuzenim anne bakış açısıyla ama haklı bende kızım odada dursa ne yapıyor nasıl diye merak eder bakarım dedi. Aaaa birden işin komedisi kaçtı sanki? Sizce?

Sonra eve geldim annemle kardeşimle izliyoruz bu defa eleman diyor ki “evde dolaplar yenileniyor adam eski dolabı sırtlamış götürüyor bir baktım annem dolabın üstünü siliyor Allah’ım“ durup düşündüm. Ev hanımları, bayanlarlar herkesler… düşünün cevap ortada değil mi? Konu komşu görmesin rezil olmayalım değil mi? Ayy tüm komedi öldü baby. Kendimden tiksindim yahu ne zaman anne oldum ben? Ay çocuğum olmadan hatta kocam olmadan evimin hanımı komşulara papuç bırakmayan fettan ev kızı olmuşum ben.

Gene aynı başlıkta en çok rastlanan olay TEMİZLİK ve eve temizlikçi çağırıp o gelmeden önce temizlemek. Bu trajikomik değil mi? Evim pis denmesin ama zengin gözüksün der gibi.
İlkokul çocuğu gibi resmen 15 gün tatil yaptım ağlicam. Yeni dönem eşek gibi çalışacağım kendime söz veriyorum. Açıköğretimden gene kalmışım. Yeni aldığım 2 dersten geçmişim geri kalanlardan dördü direk ff birkaç da cd falan var. Bu dönemi çok sıkı tutmalıyım.
Birde arabam var güya ama fakirlik ruhuma işlemiş aman benzin gitmesin diyip nice yerlere yürüyorum ya da ay yol parasıyla daha hesaplı diyorum. Arabayı kilitleyip artist gibi yürüyemiyorum. Dönüp kapı kolunu çekeleyip kontrol etmem şart. Hiç klas hareket değil bunlar. Birde sanki çok alakasız giyiniyormuşum gibi bir his var. Güzel giyinmeye tarz olmaya kafayı takıyor gibiyim.

Çekilişlerle ilgili olarak çok istediğim bir şey varsa katılıyorum ama ek hak için ordan buradan paylaşmam artı hak olayına sıcak bakmıyorum ve yapmıyorum. Katılım az olanlara da katılıyorum ve duyuruyorum maksat sayı artsın. Bu böyle biline der elin oğlunu izlemeye giderim.

3 Şubat 2016 Çarşamba

Aforizmamsı Şeyler Kendimce

Üç koca bütünleme sınavını alnımın akıyla vermiş bulunuyorum. Her yıl kendime yükseltmeye almak için yeni dersler bırakıyorum. Bütlerden birinden çok umutluydum yüksek alacağımı düşünüyordum lakin DC yüzüme öyle bir çarptı ki SALAKSIN SEN! Dediğini duydum. Ciddi anlamda okulu mu bıraksam diye düşündüm, bunca zayıfla olmaz dedim ama bir yandan da son bir gayret çırpındım. Çırpınışım sonuç verdi. Ortalamam yerlerde o ayrı. Güya bu dönem ortalama kasacaktım..

Önümüzdeki dönem için daha umutluyum. Zihinim biraz olsun arınmış gibi.. evde babamla deliriyoruz. İzdivaç programlarını açıyor ve bende maalesef maruz kalıyorum. Artık oha bu öteki talibini tanımak istiyordu falan demeye başladım. Ben sevmiyorum ev hatunu gibi böyle programlar izlemeyi. Kendim gidipte kesinlikle ay şuna bakayım diye açmam televizyonu. Ya müzik kanalı yada çizgi film açarım.
Bilmiyorum ama babam hep şöyle der “insanlara hayatları boyunca iki cevher bahşedilir, kimisi onu keşfeder ve kullanır kimisi ise haberi bile olmadan ömrünü tamamlar“ bende cevherimi arıyorum. Yazıyorum belki budur diye. Belki sırf saçma sapan hayatımı anlatıp edebiyat katline sebep oluyorum bilmiyorum. Çizmeyi denedim ama o baya taklitten öteye gidemedi. Şarkı desen kargalar dahi kaçar. Dans desen bu kalaslıkla kıvrak olamam. Düğünlerde göbek bile atamıyorum o kadar diyeyim. Belki öğretmek olabilir. Anlatmayı seviyorum ve nasip olursa atanamayan öğretmenler kadrosunu dahil olacağım. Düşünüyorum.. profesyonel dinleyici olabilirim. Çünkü ortamlarda benim konuşmama pek sıra gelmez dinlerim genellikle.
Ne olacağımı ne yeteneğim olduğunu geçtim de en çok insanları güldürmeyi istiyorum. Belki dişi cem yılmaz olurum? Bak bu komik bir cümle mesela. Gülmeye her zaman ihtiyacımız var! Bundandır en sevdiğim filmler hep komedi.

Tatilimin beşinci günü bugün ama ben daha okumaya başlamadım. Yeni kitaplarım dergilerim geldi ve benim onları hunharca okumamı bekliyorlar. Yepisyeni hikaye yazmak istiyorum üçüncü sayfada tıkansam da. Deniyorum ve pes etmeye niyetim yok en fazla ara veririm ama geri dönerim kesin..
Aöf sınavlarından sonra bana bir geldiler. Biri dedi ki elçin sangu’ya benziyorsun. Saçını onun gibi boyasana. Yok artık dedim ertesi gün kızıl saçlı bir kız gördüm ay bu ne güzel falan demeye başladım. Kıza yakışmış baya da güzel duruyorum. Gidip boya aldım ve kızıl oldum. Bütlerde görenler şok. Sebebi bunalım dedim güldüler. Herkes yakışmış dedi bir kişi hariç. Ama ben kızıl pek duramam tatil bitişi kendi rengime karamele dönerim diyorum da bakalım. Evde boya stokladım resmen. Bu aralar “ay bana bişiler oluyo“ diye ilgi çekmek (sadece aile arasında ve artık onlar bile takmıyor beni)

Bu arada Gömlek de aöfzede bin pişman yazıldığına hatta şuan beni de yaz diye mesajlar atıyor bana. Yedin bizi aöf diyerek gidiyorum. Küçük gidiyorum ama döneceğim yani. Buralardayım.. birde saçımı beğenmeyen zat sayesinde çaycı biri oldum ki ben çayı bir kahvaltıda içerdim. (özel biri değil yanlış anlaşılmasın)