26 Aralık 2013 Perşembe

Platonik aşığınım ben!

     Hadi gel bizimki servis aşkı olsun! Platonik takıntıları olan biriyim. Gördüğüme bulaşığım tabi içten içeeeee. Lisede sınıfta da bu takıntılarım mevcuttu. O takıntılarımdan birinin sevgilisi olsa kıskançlıktan çatlardım. Kıza komplo teorileri geliştirirdim. Aynı şey gibi eski sevgili sendromu gibi. Sen hayatını yaşa, ama o kimseyle birlikte olmasın olmamalı olamazzz! Gene bizim serviste buldum mu bir takıntı ben. İçimden seranatlar mı dersin hayaller mi dersin ne ararsan mevcut.
  Geçen hafta servisçimiz bizim servisi tıka basa doldurmadan yola çıkmadığı için piyango bana vurdu bu defa. en önü şoför hariç üçledik. Ben kapıda oturuyorum. Dikkat! Kapı yanı değil, bildiğin kapıda oturuyorum. Yolda bir takım aksaklık olduğu için beni evin önüne kadar götürdüler. Bu sırada serviste şamata başladı tabi :

  • '' Sen fazla para mı verdin ne ettin kızzzzz''
  • ''Bizde isteriz olmuyo böyleeeee''
  • ''Amma ballısın kız sende hee''
Tabi o an gülümsemekle yetinmek zorunda kaldım o ayrı. Ulan ballı olsam kapıda mı otururum Allahım yaaaa! Kapıyla bütünleşmişim ne diyosun seeeeeenn kıııızaaaaaaaaaaammm! Dur! daha bitmedi. Geldik mi evin önüne. servis bayağı döküntü. Ben kapı kolunu bulamıyorum! Nerde lan şu lanet kol! Yok anacım ben becerip kapıyı açamadım. Bizim şoförde bayağı eserekli ( selektör ve sollama olmasaydı yaşayamayacak kadar tez canlı) Arkadan takıntıma sesleniyor.
  '' Olum inde kapıyı aç'' otomatik kapıyı açmış bile herif. tabi benimki indi açtı kapımı:
  '' Oooooo kapıyı da bize açtırıyo :):):):):D:D:D:D:D: ''
Bu laftan sonra serviste çığ gibi büyüyen kahkahalar bizim bekçiye kadar ulaştı tabi. Adam bana ne ayak len der gibi baktı. Ne yapacağımı bilemedim. Komik mi, değil mi? Rezil mi oldum, güzel bi anı mı yaşadım bilemedim ya la?

12 Aralık 2013 Perşembe

İnsan dediğin....

           İnsan dediğimiz varlık çok tuhaf. Aslında dillerinin dediğiyle davranışlarındaki tutarsızlığı gördükçe hayret etmemek mümkün değil. Zamanla bu tutarsızlığı normal karşılamamıza kızıyorum. Biz normal karşıladıkça onlarda bu hallerinden hiç utanmayıp daha da tepemize çıkmaya başlıyorlar. Hem kızıyorum hem bu tutarsızlıklara sinirleniyorum!! Bunu yapanı o anda duvardan duvara vursam, saçlarını tek tek yolsam gene hıncımı alamam. Bir laf vardır bilir misiniz : Keçinin sevmediği ot burnunda bitermiş. Benim durumum da aynen öyle yani. Hep beni mi bulur böyleleri? Okulda yurtta , evde kalanlar kendi aralarında baya kaynaştılar. Bizde servisçiler olarak az çok kaynaştık diyemem. Diğerlerinin kaynaşmasından çok daha fazla çıkar ilişkisi olduğu apaçık ortada. Bende biraz fazla arkadaşlık değerlerine düşkün olduğum için bu durum çok canımı sıkıyor. Zaten Afyonda da benim arkadaşlarım için olan bu fazla değer verme durumum yüzünden bunca üzülüp yıprandım. Ben kaşınıyorum galiba. Bana müstahak! Bu devirde babana bile güvenme lafı kol gezerken ben arkadaşta arkadaş diye vik viklersem olacağı budur.!
          ''Arkadaş dediğin tek olacak öz olacak harbi olacak!'' diyen zatı muhteremin ortamdaki herkesle samimi olup habire birilerinin yanına giderek ''Ayy canııımmm neredesin iki gündür yoktun?'' diyen bir karaktere sahip olmasını anlamıyorum. Birde bu tipler her türlü işini yanındakine yaptırır sonra işi bittiğinde çekip gider. Yalnız kaldığında ilk aradığı kişi sensindir. Böyle bir insanın arkadaşlığı ne kadar inandırıcı olabilir? Bunlar olduktan sonra sinirden çenemi tutamayacak hale geliyorum. Bütün sinirim çeneme vuruyor. Siz sinirlendiğinizde ne yapmak sizi rahatlatır?