28 Şubat 2014 Cuma

Yoksa?

  Bugün de lanet servisle sorun yaşadığım günlerden biriydi. Ben her zaman ki gibi süslenip püslenip hazırlandım. En az on fııısssttt parfümledim kendimi. Sonra hiçbir şeyden habersiz çıktım, tıngır mıngır durağa gittim. Durak dediğime bakma, bizim buradaki avm'nin otoparkından biniyorum. Hele salı günü yağmur yağıyordu. Saklanacak bir yerde olmadığı için sap gibi otoparkın ortasında bekledim. Hatta o kadar bekledim ki artık şemsiye bile geçirgenleşti. Pıt pıt kafama yağmur damlaları geliyordu o derece. Şu lanet durak meselesine çok canım sıkılıyor doğrusu.
    Bugün çıktım bekliyorum. Her zaman telaşlı olduğum için erkenden çıkarım durağa, bugünde öyle oldu. Bekle babam bekle, Acaba geçti mi? Unuttu mu yoksa ? diye strese giriyorum. Bugün normalden daha fazla durakta bekleyince içimdeki kurtlar coştu. Ama insaf yani 40 dakika olmuş. Ben artık bizim yeni şoförümüz olan zatı muhteremi aradım:
+ ''Servis nerelerde acaba? Ben hala durakta bekliyorum''
-''050..''
+'' servis için aradım ben?''
-''Tamam şoförün numarası yaz. Onu ara. 05...........''
dıt dıt dıt. Suratıma kapanan telefon. Bu da neydi şimdi? Ben bu bizim yeni adamla hiç anlaşamıyorum. deliricem. Neyse aradım numarayı oda demesin mi bin otobüse gel, fiş al bekliyorum. Haydaaaa 20 dakikalık yol diye artistleniyorum tamam ama bindiğin andan itibaren 20 dakika. Yetişmem mümkün değil. Neyse tıpış tıpış döndüm. Bunu duyan babam durur mu anında yapıştırmış: ''Ben onların gelmişini.......''
Sonra şirketi aradı fırçaladı, cilaladı.
   Az önce de bizim Bay K. aradı. Kaç servisiyle döneceksin diyor canım benim. Bir an aradığını görünce yoksa döndü mü diye sevindim. Henüz tam bilgiye sahip değilim ama bizim gerizekalı yeni şoförler numaramı kaydetmeyi unuttular, ve bugünkü fırçadan sonra benim eksikliğimi fark etmiş olacaklar ki ( muhtemelen tutuştulardır ) Bay K. üzerinden bana ulaşmaya çalışıyorlar. İki ucu boklu değnek şöyle ki Bay K. dönsün istiyorum ama diğer yandan da ona da yazık. Köpek gibi çalıştırıyorlar üç kuruş para veriyorlar. Gençliği yollarda çürüyor içim acıyor. Birde yetişmek için deli gibi hızlı sürüyor kalp krizinden ölmem de mümkün. Ani bir durum için fren yaptığında öndeki koltuğa kafa göz giriyoruz. Araçta her an tetikte durmamız gerekiyor yoksa kafanı çarparsın, gözün morarır. Tehlikeli! Ama sohbeti iyi, yaşı da genç olduğu için kafa yapılarımız uyuştuğu için eğlenceliydi. Selektör yapmaktan Selektör kolu bozuldu, Radyosu her daim bozuktu. Bir ara yaptırdım dedi, Takmış flashı lıngır lıngır arabesk dinliyorduk. En sakin olanımız bile yeter artık diye çığlık atmıştı o şarkılara. Yine de güzeldi, yinede anıydı. Ama herşeyin hayırlısı bea . Neyse diyeceklerim bu kadar
                                                                                   Myna :) 

24 Şubat 2014 Pazartesi

Bunu ön görmeliydik

     Bugün ara servisle gitmeyeceğim için ne kadar sevinmiştim. Ama bizim mal ötesi servis şirketi bizim buraları adamdan saymadığı için bize bir servis vermiyor. İşin aslı bizim bir Z. abimiz vardı. Adam işinin hakkını vererek yapıyordu ama nazar mı değdi ne olduysa adamın arabası bozuldu. Yok sigorta karşılamıyormuş, yok oymuş yok buymuş. Adamı üç günde kanser ettiler. Tabi bizde bayağı üzüldük neyse ki birde bizim yaşlarımızda Bay K.'miz vardı. O zavallım iş görülsün tatsızlık çıkmasın diye didinip durdu.
       Böyle konuştuğuma bakma ilk başlarda çocuğun arkasından öyle bir atıp tutuyorum ki sorma yani. Duyan kanlı bıçaklı düşman sanacak. Başta pek bir kıl olmuştum. Yaşını bilmiyorum ama belli gençte bişey. Bendeniz ömrümü üniversite sınavında harcadığımdan benimde yaşım var yani. En azından yeni başlayanlardan ve bir sene hazırlanıp da gelenlerden büyük oluyorum. Bu yaş şeysine çok takığım ben onu karıştırmıyım şimcik. Şimdi ben servis için arıyorum bunu  K. Bey diyorum böyle böyle diyorum. Bendeki resmiyete karşılık. ''Hasan amca gelecek bugün onun numarasını vereyim sana. Hasan Amca!! Numaranı söylesene hele. 05...'' diye höykürerek adamı çağırdığı filan olmuştu. çok gıcık kapmıştım. Onun hakkında duyduğum en ufak garip huyu tavrı bık bık konuşuyordum. Sonra zaman geçtikçe daha da tanıdıkça anladım özünde iyi biri olduğunu. Bazen bizim kapının oraya kadar getiriyordu beni eheheh.
   Şimdi geçmişte kaldı o günler bugün onu öğrendim. Bizim bu mal ötesi şirket bu bay K.'yi eşşek gibi kullanıyordu biz az çok bir şeyler görüyorduk zaten. Ama buz dağının görünmeyen yüzü daha betermiş. Bay K. 'de işi bırakmış öhühühü. Bizi az çok kollayan düşünen oydu o da gitti şimdi nanayı yeriz bol bol. Serviste kendi aramızda koordine olmaya çalışıyoruz artık. Bütlerde benim telefonlarımı inatla açmayan o pis şoförden sonra en ufak bir sıkıntı yaşayayım ortalığı yıkarım. Ya onu yapamam da benim yüzüm bitek sevdiklerime höykürmeye tutuyor. Babamı fişeklerim yani, adamın beynini yerim delir-tirim onların üstüne salar keyifle izlerim. Artık fenalık geldi şu lanet servis işinden. Ah Ekosüperpeçete! (Kendisi babam olur ona taktığım isim bu) Alamadın bana bir araba! Alemin ağız kokusunu çekiyorum burada olacak iş mi? Al bir araba da azıcık hava atalım dimi? Azıcıkta biz baba parasıyla çaka satalım! Hep bize çaka sattılar ulan, biz yetim miyiz? Bak sinirlendim gene... Neyse sakinim ben anlatacaklarım bu kadar saygılar :)

19 Şubat 2014 Çarşamba

Uzun tatil mi olurmuş deme GÜNAH!

  Tatil çok uzadı diye düşündüğüm zamanlar oluyor. Sonra delirdin mi sen ne diyosun myna diyerek ağzıma iki tane çakıyorum. Günah lan tatile laf edilirmiymiş hiç! Bendeki de laf hani. Sonra düşünüyorum da ''Lan ben ikinci öğretim öğrencisiyim erken kalkmıyorum ki açılsa ya okul vakit geçer en azından'' diyorum. Okul açılmadan önce ortalığı yıkmıştım gece gidemem napcam gece gece diye. Ama kazın ayağı öyle değilmiş işte. Okul açılsın kendimi gündüze aldıracağım, tanıdık var mı? Dayınız var mı bizim kampüste ? diyerek ortalarda az gezmedim. Okulun ilk günü ders bitti çıktım o da ne? Lan kimse yok kampüste, herkes evine gitmiş kapkaranlık ıssız bir yerdeyim. Durağa gidene kadar üç buçuk attım.İlk gün kimseyi de tanımıyorum, tek başıma paldır küldür geldiğim gibi döndüm eve. İnsanlarda pek bir soğuktu. Bişey soruyorum kız önce beni baştan aşağı süzüyor, sonra beş dakika kadar düşünüyor ( cevap versem mi vermesem mi diye düşünüyor herhalde) ondan sonra yarım ağızla cevap veriyor.
  Ben kafama edeyim ki Afyondaki tecrübeme güvendiğimden ders programı neyin bakmadım hiç. Birazda mal servisçilere güvendim. Adam beş gibi okula getirdi bizi. Bende galiba ikinci öğretim dersleri beşte başlıyordur diye düşündüm. Sonuçta sabahçıların hiç yedi de başlayan dersi yok ki? Bizim niye olsun ulan. Net bir başlama saatimiz yok ki. Meğersem okulun ilk günü en gıcık hocanın saat üçte dersi varmış. Dersin esas sorumlu olduğumuz kitap 60 sayfalık birşeymiş. Ama hocamız onun kuyruğuna üç kitap daha eklemiş en incesi 500 sayfa. Ben bunu bileydim bütün kitapları alır mıydım? Lan topu topu 7 kitap aldım, sanki bayilik satın alıyorum bir hesap çıkardılar ki. Kuzenim bir ara kasanın üstüne çıkmış kasiyere çantasıyla vuruyordu. İnsanın nevri dönüyor.
  Ben Sakaryayı pek bilmediğim için gene kuzene dedim kitap almaya gitmemiz gerekiyor diye demez olaydım.  açtı ağzını yumdu gözünü. ''Ulan haram zıkkım olsun paralar onlara bu ne lan. Kitap aldırınca mı hoca olunuyo, aldıkları para haram olsun, borçları boylarını aşsın, paracıklara uçup gitsin.....'' saydı da saydı. Bu defa maymun gözünü açtı. ana dersim olmayan derslerin kitaplarının fotokopisini alacağım para yarısından da az oluyor öyle. Bu defa kazıklayamazsınız bizi keh keh keh.. zaten gene öyle çok tutarsa kuzenim önce beni, sonra kasiyeri ve kitapçıyı, en sonda okulda hocalarımı döver.Benim gözüm korktu. Geçen dönem gözünün nasıl döndüğünü bizzat gördüm. Allah onun şerrinden korusun derim başka da bişey demem artık.

10 Şubat 2014 Pazartesi

Okul açılmasamıymış

  Bugün okullar açıldı. Evde camış gibi yatmama rağmen bir mutsuzluk havasındayım. Niye mi? Çünkü sıkıldığımda bulaşıp rahatsız edeceğim çok sevgili kardeşim okulda. Akşam 5e kadar da gelmiycek. Sabah erken kalkıp gidiyorlar ama sabah hazırlanma rütieli sırasında bizim odada eşelenen tavuk misali takur tukur foş fuş tak tuk...... Hadi yaptığı sesi geçtim diyelim ki geçilebilecek birşey değil. Malum ranzanın tepesinde hayatımı sürdürdüğüm için ışığı açtıklarında kafamda şimşek çakıyor. Gözlerime yıldırım düşmüş gibi hissediyorum. O ışığı açtığında aç bir kaplan misali yataktan çıkıp üstüne atlayasım geliyor. İçimdeki vahşi kedi uyanıyor adeta.

Mal  kardeşim okula gittiği için evde sıkılmaya başladım. Takip ettiğim dizilerin yeni bölümlerini izledim, fragmanlarına baktım. Yapacak işlerim bitti, sıra sıkılmaya geldi heralde.. Komik olan bir şey var. Okul zamanı sınavlarım yaklaştığında özellikle aşırı bir kitap okuma aşkı geliyor  hatta okuyorum da. Sınavlarım sıkıntıya giriyor filan ama yinede okuyorum. Lisede de böyleydim ben hoca test dağıtırdı çözelim diye ben açar kitabımı okurdum. Bazı kitaplar çok heyecanlı olduğu için bırakamıyorum. 600 sayfalık kitabı 3 günde bitirmişliğim. Günde 200 sayfadan fazla okursam aşırı başım ağrıyor o yüzden limitimi çok çok nadir aşarım. Aştığım kitaplar bu ağrıya gerçekten değerdi. Ciddi anlamda bir kitap kurduyum. Fakat neyi okumalıyım neyi almalıyım pek karar veremiyorum. Tavsiyelerinizi bekliyorum