31 Temmuz 2014 Perşembe

İlk Gün

  Bugün ilk iş günümdü. kendimi kesmedim ve henüz çocuğu yolmadım. Ama bunları yapmama ramak kaldı. Çocuk bir kaç hafta babanesinde kaldı ve orada müthiş şımartılmış. Çocuğun ağzına bi tane yapıştırmamak için zor dayandım. Lan tuvaletten çıktın ellerini sabunlayacağız diyorum yok diyor. Zor sabunladım bu defa çıldırdı ağlıyor bağırıyor pençe savuruyor. Gerisini siz düşünün.. Bunun babane etkisi geçene kadar sinirden ölmezsem iyi. Birde yeni bir hesap blog bişi açmayı düşünüyorum. Ben koca çeneli olduğum için önüme gelene blogum var diye bık bık ediyorum. Sonra birşey oluyor yazacağım ama ya filanca okursa diye geri vites yapıyorum. Demem o ki özgürce giydirebileceğim bir blog açmanın eşiğindeyim. Birde biriken mimler var onlarla da ilgileneceğim en kısa sürede.
Şimdilik bu kadar dönüşüm muhteşem oluciiikk :) saygılar  ;)

30 Temmuz 2014 Çarşamba

Bayram Gelir Leylim Ley

Canlarım kuzularım yavrularım döndüm evime ama nasıl diye bir sorun. Bayramdan önce kuzenime gittim ama ordan bir yere gidemedim. Abim aradı (kuzenimin kardeşi) Myna gitmesin ben geleceğim görüşürüz falan dedi. Tabi ben Çarşamba gitmiştim abim cumartesi akşam geldi. Ablamın büssürü iftarı vardı. İlk iki akşam baba tarafı yani bizi taraf vardı sonraki akşam anne tarafından gençler geldi. Lan bildiğin gençler muhabbet iyi hoş ama Myna orada saksı bitkisi, koltuğun kırleti gibi duruyor. Dün akşam ablam benle konuştu ne o öyle kırlent gibi duruyorsun hiç katılmıyorsun falan. Ama işte ben öküz geldim öküz gidiyorum alışık değilim ki. Oysaki hep ortamda konuşan eden insanlara hep imrendim keşke öyle olsam derdim. Bu işe bir el atmam lazım. Onu da yapılacaklar listesine ekliyorum.
İftardan iftara koşturduk ama hamd olsun çok güzeldi. Almanya’dan gelen kuzenimle görüştük. İki çocuğu var ufağı yesen doymazsın öyle şeker bir şey. Büyük kız daha oturaklı ama ilgilendin mi çok mutlu oluyor. Ona tekerlemeler öğretiyorum çok seviyor gittiğinde hep Myna ablam öğretti diye söylüyormuş.

Ben arife günü köye çıkacak babamlarla buluşacaktım ve bayramın ilk günü hep birlikte dönecektik. Plan buydu en azından. Ben arife günü çarşıya çıkarken abime durağa gidiyorum diyince höstlendim. Araba var yarın hep birlikte gideriz, uğraşma otobüsle dedi. Allah dedim bayram günü kalktık kahvaltı ettik amcamın evine geçtik orada da akşama gideriz dendi. Babamı aradım onlar dönüş yoluna bile koyulmuşlar. Mübarek koşarak kaçıyor sanki erkenden. Baktım yetişemiyorum, kardeşim de köyde kalıyor gideyim kardeşimin yanına dedim. Gittiğimde de kardeşim kalmak isteyince diğer kuzenle konuştum abla giderken bunu da alın olur mu falan dedim. Onu da oraya kakaladığıma göre huzur içinde gezebilirim.
Abim bugün İstanbul’a gidecek, ona sordum beni götürürsen geleyim sizle diye olur dedi. Çantamı arabadan çıkarmadım. İnince gene kuzenime geçtim abla bana don ver don diye höykürdüm. Aldım donu giydim açtık belgesel izliyoruz. Maymunlara bakıp vay anasını ne akıllı diye diye izledik. Eniştem yatınca ablam bana öküz olmama yolunda ders niteliğinde öğütler verdi. Aşacağım bu durumu hadi bakalım. Sabah oldu amcamlara kahvaltıya gittik abim yatıyordu hem de akşamüstü gideriz diyip duruyordu o yüzden ablamın evine döndük ben evde oturdum onlar apartmanda bayram ziyareti yaptılar. Geldiler baya oturduk saat 5 gibi ablama telefon geldi sonra bana dönüp abin gitmiş seni unutmuş dedi. Anam eşyalarım kaldı arabada! Hemen aradı ablam o ona bağırdı öteki buna bağırdı. Sonuç? Benim valiz bana dönecek ama nasıl bilinmiyor. Mal gibi kaldım ortada. Abim arayıp çağıracak diye beklerken nal topladım. Yapacak bir şey yok kalktım otobüsle geldim. İnsanlar kapıdan taşarken binmeye çalıştım ve bindim tutunacak bir yer buldum oraya yapıştım. Zorla geldim eve bu defa yeni patroncuğum bayramlaşmaya geldi eğlendik. Bayram güzel millet, çocuklar için daha da güzel ama hayat güzel mutlu olmak lazım. Çok konuştum daha da konuşacağım buralardayım artık millet 

23 Temmuz 2014 Çarşamba

Durum Bildirimi Stop

Tabii ki bunun çok çok çooookk uzunu
Durum bildirmesi yapıyorum. Yarın Sakarya’ya kuzenime gideceğim. Sanırım sülaleye iftar verecekmiş. Benim haberim yok aslında şans eseri öğrendim, babam sağ olsun ailenin soğuk nevaleleriyiz. Böyle şans eseri gittiğimizde ise anan baban nerde ne soğuk insanlar bunlar diye illa laf yeriz. Bu durum çok canımı sıksa da babam pek oralı değil.
Bugün ehliyet kursuna gidip evraklarımı aldım. Evet artık orasıyla ilişkim kesildi şimdi ağız dolusu sövebilirim. Kendime uzun hoş bir elbise aradım ama bulamadım. Şansımı Sakarya’da deneyeceğim bakalım. Yarın yolcudur Abbas.. gittiğim yerde net yok yada pc. Belki oradan diğer kuzene gidersem onların evi internet cenneti orada hunharca buluşabiliriz.
Neyse durup durup telefonum ezik diye deliriyorum. Hani şu saçma selfie olayı var ya kızlar çekilip attıkça beni de selfie beni de diye kendimi yırttım. Sonuç elimde yarı ölü bir telefon ve yenisini almaya bir türlü ikna olmayan bir babam var. Şu dadılık işi uzarsa eğer kendime telefonda alırım kariyerde… neyse bu bildirim burada son bulur max. Bayramın son günü soluğu burada alırım. Eğer gelmezsem ölmüşümdür yada telefon isyanımdan çıkmam için beni vurmuşlardır.

Selfisiz Myna saçlarını tekrar karamele boyadı. Şuanlık çok koyu eski haline gelmedi sanırım birkaç kat daha boyarım. Bu bildiri burada gerçekten çok ciddi olarak son bulur.

19 Temmuz 2014 Cumartesi

Filmli Günler

Kısaca saçmalayıp gideceğim. Geçenlerde Vampir Akademisini
açtık kardeşimle izlerken anlatan şahsiyet Dhampir ve Morio’lar hakkında konuşuyordu. O Dhampir dediğinde nasıl güldük anlatamam. O ne lan isim mi bulamadın vampiri çevirdin. Birde vampirli filmleri severek izlediğimden bu filme de banko iyidir diye bakmakla hata ettim. Vampir dediğinde bir tek kan içmesi olmuyor ki, üstün hızı kuvveti falan olmalı.
Burada soylu kanlar kanla besleniyor ve sihir yapıyor. Yarı vampir yarı insanlarda bunları koruyor, dövüşüyor. Bana acayip saçma geldi. Güneşe çıkıp geziyorlar ve sadece rahatsız oluyor soylular. Ama birde manyak vampirler var onlar vahşi ve duygusuz. Onlar güneşte yok oluyo galiba emin değilim ama öyle bir şey.
Bir kerede Romantik Vampir diye bir kitap almıştım. Aynı onun gibi boş ve saçmaydı. Filmi izlerken güzel iyi vakit geçiyor. Ama durup düşününce boş! Ben bu aralar hiç bir şeyi beğenmez oldum. Çoğu film hakkında böyle düşünüyorum.
Birde eğer izlemeyen ve izlemek için film arayan varsa birkaç film söyleyip gidiyorum
1.  Ölümsüz Polisler

2.  Çelik Yumruklar

3.  Ödül Peşinde

4.  Hayatımın En Kötü Gecesi


5.  R…Rajkumar
6.  Umut Işığım


Kısa Bir Mim

Zamska bana mim paslarsa yapmak zorundayımdır. Geçelim sorulara:
1.  Kendinde en yetersiz bulduğun durum?
Iımm şey sanırım pasifliğim. Yabancıların yanında yada az tanıdığım insanlar yanında pek konuşmam hatta hiçbir şey yapmam.

2.  Hayatında düzenlemen gereken şeyler?
Kararlarımı ve önceliklerimi o kadar sık değiştiriyorum ki bazen ben bile şaşırıyorum. Şuan için zamanı düzgün kullanmayı halletsem çok iyi olacak.
3.  Kendine yeni donanımlar katacak mısın? Ne ki onlar?
Bir müzik aletini kullanmayı öğrenmek istiyorum.
İki yabancı dil biliyor olmak istiyorum.
Bana iş alanında fırsat verecek kurslara gidip sertifika almak istiyorum.
Spora başlamak istiyorum.
Bir kitap yazmak istiyorum. Ve ben istediklerimi kafama koymuşsam yaparım =)

4.  Yapmak istediğin etkinlik var mı? Rotan nedir?
Yurtdışını görmek istiyorum neresi olursa ama öncelikle kendi ülkemin güzelliklerini görmeliyim. Önce Türkiye’yi fethetmeli sonra ise dünyayı.
5.  Çocuğuna mirasın ne olacak? 5 seneye kadar yapabileceğin şeyleri söyle bakalım.
Öncelikle üniversite diplomamı gözüne sokarım. Anan okudu sende okuyacaksın eşek sıpası derim.
Kitap okuma ve günlük tutma alışkanlığı edinmesi için uğraşırım.
Teknolojinin esiri olmaması için savaşırım. Dikkat ettiniz mi sokakta oynaya çocuklar azaldı. Hiç biri bizim oynadığımız oyunları oynamıyor.
Bir spora ya da kursa gönderirim. Çünkü önemli insanlara baktığımda hepsi küçük yaşta kendini donatmaya başlamış ve aman yönetimini öğrenmişler.

Sanırım bu kadar. Bir mimin daha sonuna geldik. Şimdi mimleme zamanı =)

18 Temmuz 2014 Cuma

Bi Öyle Bi Böyle ?

Ne dicem sana! Hani şu hatıra mimi vardı ya onda bahsettiğim bana mektup yollayan arkadaşına beni anlatan kız vardı ya. Heh işte geçen Özdilek’e çıktık annemle eve alışveriş yapıyoruz. Kızın teki durdurdu beni sen şu dershanaye gittin mi? adın Myna mı? dedi. O an gözümde şimşekler çaktı ve kızı tanıdım Kızıl sen misin? Dedim sonra hoş beş ettik bana diğer arkadaşlarımızın resmini falan gösterdi ama tanımadım. Numaralarımızı verdik birbirimize vedalaştık. Bu olay neredeyse bir hafta önce oldu ve biz daha birbirimize mesaj falan atmadık. O numara alma olayı işin raconuydu galiba.


Ama tüm gece söylendim. Vay anasını tanıdı lan beni nasıl tanıdı yuh artık… Diyerek söylenip durdum, ben tanısam da tanımamazlıktan gelirim onca sene sonra ne konuşcam ya derim ama kız geldi konuştu peh! Aslında yaptığı iyi bir şey.Biyoloji okuyormuş ne güzel dedim. Bende Felsefe dedim hiç garipser gibi davranmadı ah ne güzel dedi. Şaşırdım çünkü okulun ilk haftası beynimizi yıkadılar. Hele bir gün okuldan gelip ağladım resmen.
Hoca anlatıyor:
Şimdi felsefecilere bir tahtası eksik gözüyle bakılır. Kızlar evde kalmak istemiyorsanız son senenizde evlendiniz evlendiniz bir daha kaçar o tren. Başta size bir hatası eksik gözüyle bakacaklar. Sonra zaten atamaların durumu da ortada iş yok size. Niye geldiniz ki buraya? Biz bölümü kapatmaya uğraşırken siz tercih ediyorsunuz olmuyor. Şimdi size soracaklar ne okuyosun diye felsefe dediğinde o ne dediklerinde hadi açıkla sıkıysa? Ne işe yarıyor dediklerinde gene cevapsız kalacaksın. Daha biz açıklayamıyoruz. Dinsiz imansız gözüyle bakacaklar size….
Daha bir sürü laf etti. Ondan sonra Allah’ım ne yaptım ben nasıl bir çıkmaza girdim diye ağla dur. Ertesi günkü hocamız ise öyle şeyler dedi ki gerçekten motive olduk. Ben evlendiğimde işsizdim, çocuğum olduğunda işsizdim, kayınçomun fabrikasında amelelik yaptım ama bak şimdi neredeyim. İş illa ki olur siz yeter ki gayret edin kendinizi geliştirin öğrenmeye istekli olun…

O gazdan sonra tutmayın beni.. Şaka şaka bildiğin ana dersten kaldım ilk dönem. Ne okuyosun felsefe. Alttan dersin var mı? Var felsefeye giriş. Sanki insanlar bana k*çlarıyla gülebilsin diye gayret etmişim gibi. İkinci dönem o kadar kastım hepsinden geçtim ama geçen dönemki alttan dersim var diye %10luk dilime giremedim gerçi çok imkanlı değildi finallerde batırdım işi biraz. Gömlek’in ortalaması sınıf birincisinden düşük ikincisinden yüksek ama giremedi dilime. Niye çünkü alttan dersi var. Birde dalga geçer gibi ilk dönem etkilemiyor diyorlardı. Bugün bayağı sövdük. Birde en çok Nankör gene girmiş o dilime ona sinir oldum. Kızın vizeleri benden düşüktü of kendimi kalemliycem..Neyse sakinim ikinci sınıfta görüşeceğiz onlarla.

Heyyo Dadı Oldum

Serin yaz akşamından herkeslere merhaba! İş kaptım olum nasıl mutluyum anlatamam. Büyük yerlerde çalışmak istiyorum okul açılınca da part-time çalışırım diyorum ama kim beni alır? Birde sigortayla sorunum var maalesef :/ burs aldığım için o kesilir ve ben iki ay sonra işten şutlanırsam haydi eller havaya olurum. O nedenle çocuk bakıcılığı tarzında işler tam benlik ve bu akşam polis çiftin 3,5 yaşındaki kızına bakıcı olarak atandım. Çocuklarla iletişimin gayet iyi ve kuzenimin haydut oğluna koca yaz baktıysam bunu da yaparım. Büyük haydut sevdiği biri olduğunda yemeğini ona yaptırır yedirtir, çişini bile sevdiği insan yaptırtıcaktır. Öyle huyları vardır ve sen uzanışken kafana bir anda süpürge sapı yeme riskin daima vardır. Kendisi akşam 10 gibi yatar sabah 7de kalkar ve ramazanda sahura kadar oturduğum için kalan uyku süremi siz hesap edin. Ben ne acılar çektim, oruçlu olarak o çocukla top bile oynadım.

Ama iş sanırım bir aylık bir şey çünkü okullar açılınca çocuğu okula verirler. Çocuk için daha sağlıklı olur okulda benim verebileceğimden daha faydalı şeyler öğrenir. O yüzden kış döneminde de çocuk avına çıkmayı düşünüyorum. Çocuğunuza ders verem mi? diye insanların önünde beliricem. İlkokul grubunu hak edebilirim sanırım, yani inşallah.
Dün akşam babam bir haber okumuş onu anlattı. Bir baba çocuğunu teşvik edebilmek için kendisi de öss’ye girmiş ve baba, oğlundan çok daha yüksek puan yapmış. O çocuğun psikolojisini düşünemiyorum. Bende kız kardeşime baskı yapıyorum seninle bende gircem senden yüksek yaparsam yandın diye. Hiç acımayın ona çünkü oks puanımdan daha yüksek sbs puanı yaptığında beni ne kadar ezmişti anlatamam. Çok eziklendim çok. Gün intikam günü, gerçi o sayısaldan girer bense eşit ağırlığın sözel kısmıyla ne kadar yapabilirim bilmiyorum.
Bu akşam seni yönetim çatışmaları yaşandı. Polis abimiz intikam için and içti. Olay ise çardak kavgası çok komik değil mi? bildiğin beş yaşındaki çocuğun oyuncak kavgası gibi çardak kavgası yapmışlar. Birde polis abim de arabayla okula gitmeme taş koydu. Yol çok tehlikeli dedi kamyoncu dedi Allah muhafaza dedi. Babam mesajı aldı tabi.. ama bakalım iyi bir şoför olursam kamyoncular benden korksun levyeyle dalarım ağız burun zıbartırım. Minyon olabilirim ama cidden sinirlendim mi iş biter.

Birde evde yata yata kilo aldım camış gibi oldum. Annem terzi olduğu için dikiş atölyesinden don lastiği aldık. Bildiğin don lastiği ve ben onla spor yapıyorum başlığı altında oynuyorum. Bir ara ondan sapan yapmaya çalışmış olabilirim ama etkili olmadı. Her gün azıcık mekik çekiştiriyorum bu göbek gitmeli arkadaş! Aşırı yediğimden değil aşırı hareketsizliğimden böyle. Lanet olsun tatil, yaşasın çalışmak. Kızın bakıcılığını yarken iğne ipliğe dönebilirsem ne ala.

15 Temmuz 2014 Salı

Kitaplı Filmli Yorumlu Birşey

Evet genşler birkaç gündür bilgisayar başına geçtiğim yoktu. Şu lanet olası kitaplar beni benden aldı =) kitap okuma alışkanlığımı kaybettiğimi düşünüyordum. Daha önce heyecanla yalayıp yuttuğum kitabı (unuttuğum için ve ikincisini anca aldım ona geçmek için hatırlamam gerekiyordu) tekrar okurken kitaba acı çektirdim diyebilirim. Sonra aynı gevşeklikle ikinci kitabı okudum. Ki kitaplar gayet heyecanlı yani. Neyse sonra bir blogda görmüştüm UYUMSUZ filmini sonrada kardeşim zorla izletti. Birde üstüne demesin mi bunun kitabı da var. Onu duyduğum anda kitabı almak için yanıp tutuştum ve sonunda aldım.

    Yayın evi yaygın değil o yüzden bulmak falanda çok kolay değildi en azından benim için. Neyse aldım okudum UYUMSUZU ve filme arasındaki ilişkiyi kuran şahsiyete neremle gülsem diye düşündüm. Sonra ikincisini okudum KURALSIZ bunun filmi seneye gelecekmiş. Bakalım ne kadar makaslayıp kafalarından bir şey ekleyecekler göreceğiz. Sonra da son kitap YANDAŞ var. Ama ben son kitabı hiç sevmedim. Bittiği yerde yuh yok artık çüş deve falan dedim. Bir başka blogda kitabı tanıtmış ve orada kadın olayı anlatamamış demiş. Kız kardeşimde aynı görüşte ama bana ne bileyim normal geldi. Belki de benim yaptığım deneme gibi anlattığı içindir. Hiii kadın tarzımı çalmış! Neyse ben kitapları ve aksiyonu sevdim son kitabın sonunu sevmedim. Ve bazı yerlerde ciddi olarak havada kalıyor olaylar. Hep kafanda neden şöyle olmadı bu ne olacak diyorsun. Son kitapta bazı karakterler iki kitap boyunca sergilediği tavırları biranda bırakıyor ve bambaşka davranıyor. Değişimin bu kadar hızlı olması bilemiyorum. Belki fark ettin kitaba sövmekle sövmemek arasında gidip geliyorum. Ama sadece sonunu sevmedim bunu bilin.

Birde Cuma günü babanemin senesi için okuma yaptı halam. Kardeşimle ben kalktık köye gittik. Köyde gırgır şamata kuzenlerle eğlendik. Okuma oldu herkes evine gitti kardeşimle ben öyle mal gibi kaldık. Canımız sıkıldı falan derken abim ben İstanbul’a gidiyorum sizi de götüreyim mi deyince balıklama atladık. Sonra eve geldik şimdi bayrama yakın kuzenleri geze geze köye gidicem. Çünkü çok laf soktular gitmedim diye, hatta bir ara sinirlerim bozuldu gözlerim doldu. Evet çok sulu göz biriyim yapacak bir şey yok ne yazık ki.

Sonuç olarak döndüm buralardayım.
 Filmden de bir kaç kare ekleyip gidiyorum.





Bu ikisi burada kardeş ama Aynı Yıldızın Altında filminde iki aşık :/
Bu da geçen bahsettiğim filmde Şuan Muhteşem'de kızın sevgilisi iken burada kızın ağzını yüzünü dağıtıyor.
Bunlar bana çok komik geliyor nedense

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Dost musun Düşman mı?

Dün iftara Eşme’ye gittik. Kendimi bildim bileli oradaydım. Lise 3e geçtiğimde bu lanet yere taşındık. Benim burada hiç arkadaşım yok, çok sıkılıyorum. Bunaldığımda gidebileceğim bir sahil olmaması epey canımı sıkmıştı. Ama alıştım, birde bir gerçeği anladım. Benim arkadaşım dediklerimin gerçekten arkadaşım olmadıklarını. Bana en çok o dokundu. Takıldığım iki farklı grup vardı. Birisi zaten beni face’den silmiş etmiş.
O kızda ilk yılında Kocaeli üniversitesinde baba bi bölümün ikinci öğretimini kazanmıştı. Eşmede çok araba kullandı direksiyonu iyi diye ailesi ona araba aldı. Okula gidip gelsin diye. Tabi o sıralar ben afyondan tası tarağı toplayıp dönmüşüm depresyondayım. Bu gelmiş Özdilek’e ne için tahmin et? Kontör atmak için, arabayla 15dakikalık yolu gelmiş benzin yakmış. Neymiş efendim eşmede bayi yokmuş bir lira fazla alıyormuş. Bir durdum dalga mı geçiyor diye ama gayet ciddi. Sonra geldi eve biraz oturduk konuştuk. Bir arkadaşımın mektubunu gösterdim. Hevesle arkadaşımla bana özel olan bir şeyi paylaşıyorum. O naptı dersiniz? Okudu mektubu ve bir sürü imla ve yazım hatası var dedi. Sonra biraz oturdu ve bindi arabasına gitti. O zaman anladım, benim için gelmişti ama dost görmeye değil hava atmaya. O zaman çok dokunmuştu bana evde ağladım kudurdum. Babam o zaman dedi sende kazan güzel bir yer alacağım araba diye. Neyse konuyu çok dağıtmak istemiyorum. bu kız geçen yaz iki kere yazın sınavlara gitmke için yanında arkadaş olayım diye çağırdı beni. Orada da hava atar bir şey olur canın sıkılır gitme dedi annem. Bahane buldum gitmedim. Sonrada silinmişim. Belki başka nedeni vardır bilmiyorum.

Takıldığım diğer gruptaki arkadaşımın da benim vize haftamda nişanı oldu. Vizelerde Sakarya da olduğum için gidemedim. Sanırım bana küstü, geçen mesaj attım yok ya çalışıyorum filan demişti. Dün iftara 1,5 saat kala mesaj attım Eşmedeyim dedim. Ne cevap geldi ne bir şey. Sahilde 11e kadar oturduk, bir yandan gelip geçenlere bakıyorum birkaç arkadaşımı gördüm ama onlar beni ya görmedi ya tanımadı. Kimse oradaki varlığımın farkına varmadı. İçim burkuldu ben arkadaşım diye kendimi yırttım o kadar, kimse benim için bir şey yapmadı ve ben hiç yokmuşum gibiler.
Artık yalnızlığa alışıyorum kimseye tenezzül etmiyorum. Birazda onlar bana gelmeli. Gelmeyenin de keyfi bilir benim kaybedecek bir şeyim yok.


Sitede de yönetim pek faaliyet yapmıyor ve muhalefet buna kızıyor ve imza toplamalar yönetimi devirme çalışmaları başladı. Yönetimde olanlar kendi saflarıyla sitenin orta yerinde iftar yapıp boy gösteriyorlar, muhalefet ise (polis abimiz) bizi sadece yandaş olarak değil aile dostu olarak gördüğü için içine bizi de kattığı etkinlikler yapıyor. Az kaldı yakında yönetim savaşı diye kitap falan yazacağım. Burada olanlar çok komik, o kadar saçmalayan insan var ki. Neyse şimdi oruç başıma vurdu diyerek gidiyorum. Birde dün dönüşüm muhteşem olacak demiştim ya öyle oldu hikikaten iki mimle döndüm =)

Beş Kelime Mim

Uzaklarda Arama bana beş kelimeli mim şe etmiş. Ona teşekkürlerimi iletiyorum ve bakalım mim nasılmış.
                         AŞK
İnsanlar için çok özel bir duygu olduğunu düşünüyorum. Hatta bazı hayvanlarda bile bulunduğu bir gerçek. Kuğular tek eşli olur, eşi ölünce kendisinde kalp kırıklığından ölür. Angut kuşu eşi öldükten sonra onun başında bekleyerek ölür vs. Ama gel gör ki insanlar alemindeki bazı öküzler bu duygunun anlamını kaçırdı, insanların şüphe duymasına neden oldu. Öküzden kastım sadece beyler değil bunu yapan bayanlarda var. Niye? Eğlence olsun diye. Saf olan AŞK harika bir şey ve her insan hayatı boyunca en az bir kez tatmıştır bunu.
                        HAYAT
Durmadan akıp gidiyor. Bizler ona yetişmek için her anı dolu dolu yaşamalıyız. Bazen b*k gibi bu hayat diye isyan etsek de bu hayatta farkında olmadan sıkı sıkıya da tutunuruz. Yaşamak güzel şey farkına varabilirsek.
                        UMUT
Bizi peş etmekten alıkoyan yegane duygu. Umut etmek güzel şey. Eğer umut olmasaydı yaşamak anlamsız olurdu. Yaşama amacımız gibi bir şeydir umut aslında.
                        ACI
Sanırım acı bizim daha da güçlenmemizi sağlıyor. Acı çekmeseydik bazı şeylerin kıymetini de anlamazdık. Bencil yaratıklar olurduk beklide. Yada hayatta hiç bir şeyden mutlu olamayan varlıklar.
                      GÜLMEK
Gülmek kadar güzel bir şey var mı? hele de karnın ağrıyana kadar gülmek, etrafında seninle birlikte gülen insanlarla. Gülmek hem de çok faydalı. Biliyorsunuzdur. Birde çok bulaşıcı bir şey bu. Bence herkese bulaştırmalıyız.


Herkesler mimlenmiş o nedenle ben mimlemiyorum.

Duygulu Mim

Dikkat Duyguların Ortaya Çıkabilir Mim’i
Öncelikle beni mimleyen Şeyma’ya çok tişikkür ediyorum
1.      En çok Kırıldığın/incindiğin kelime ne?
Immm.. özellikle bir kelime yok ruh halime bağlı. Bazen şakayla bile sanane deseler bozulurum, bazen laf söyleseler tınlamam.
2.      Herkesin kullandığı bir kelime olur. Ama senin için bir insan olur, o özel insan o kelimeyi kullanınca alınırsın. Ne düşünüyorsun?
Aslında öyle takılmam ama dediğim gibi ruh halimle alakalı. Ama hep kullandığı bir kelimeyse alınmam.
3.      Seni en çok duygulandıran şarkı?
Bu da çok değişken bir şey. Ama son zamanlarda en çok Sezan aksu- Unuttun mu beni
4.      Daha önce seni bırakan biri geldi. Senden bir şans daha istedi sende o şansı verdin. Ama buna rağmen yine bırakıp gitti. Şimdi yine pişman ne yaparsın?
Buna şu şarkıyla cevap vermek istiyorum.

5.      Nefret mi? Aşk mı?
Hiçbir zaman nefret etmesini beceremedim. O yüzden aşk diyorum.
6.      Birinin kalbini kırdığında nasıl gönlünü alırsın?
Özür dilemek pek bana göre değil ama kişiyle olan yakınlığın önemli. Çok yakınımda yılışırım öperim gıdıklarım.
7.      Nasıl ağlarsın? Bağırarak mı, içine atarak mı?
Çok sulu gözlü olduğum için ulu orta ağlarım ama bağırarak pek ağlamam. Afyonda bağıra bağıra ağlayarak sinir krizi geçirmiştim.
8.      En korktuğun şey ne?
Örümcek fobim var ama sanırım bunu sormuyorsun. En çok başıma bir iş geldiğinde çığlık atmam gerektiğinde sesimin çıkmamasından korkarım.
9.      Ruhun sıkıldığında ne yapmayı seversin? Kendini nasıl sakinleştirirsin?
Birçok şey denerim. Evde dolanırım buzdolabıyla bakışırım, yatağıma çıkıp yatarım, kitap okumaya çalışırım. Hiç biri etkili olmazsa ya temizlik yaparım (burada demek istediğim dolabımı toplamak, odamı düzenlemek, kitaplarımı düzenlemek vs.) yada mutfağa tatlı yapmaya giderim
10.    Bazen kızılmasından hoşlanırsın. Peki en çok ne için kızılmasından hoşlanırsın?
Ortanca kardeşim soğuk biri gidip onu zorla öperim, çok kızar =)
11.    Şiir/müzik/öykü/ deneme
Müzik-öykü-deneme-şiir
12.    En son ne için ağladın?
Hatırlamıyorum. Bayağıdır ağlamıyorum galiba.
13.    Birinde hemen etkilendiğin özellik?
İnsanlara olan tavrı.
14.    Dayanamadığın şey?
Çaresize yapılan eziyet
15.    En sevdiğin duygu?
Başarma sevinci
Gelelim kimleri mimlediğime;

Geleceğe Yönelik Bildirim

   Bizim üst kat komşulardan çift polisler var. Bizim site içinde de yönetim çatışmaları var ve herkes kendine yakın bulduğunun safına geçiyor. Gün geçtikçe de yandaş edinip dosta düşmana gösterişler yapılıyor... İşte bizim de saflarına geçtiğimiz polisler bu akşam iftara sürpriz yaptılar. İftara eşmeye gittik ve orada göle karşı iftar yaptık ve bayağı oturduk. Bununla ilgili bir şeyler karalama niyetindeyim. Şimdi gidiyorum ama dönüşüm muhteşem olacak! Hep kullanmak istediğim bir cümleydi ama sanırım gene bana yakışmadı. Kendimi bi ezik hissettim galiba, neyse cidden gidiyorum. Bir de keşke evden bilgisayar başından çalışabileceğim bir işim olsa istiyorum, boş durmak istemiyorum bir işe yaramak istiyorum. Bir de hala içten içe bir şeyler başaracağımı hissediyorum hep. Belki gaz sıkışması falandır ama ben öyle olduğunu düşünüyorum. Önemli biri yada ismini duyurmuş bir şeye imza atmış biri olacağım. Büyük ihtimal rüyamda yada Türkiye'nin başına filozof kesilir oradan oraya sürdürürüm kendimi, belkide Ajdar gibi olurum. Milletin neresiyle güleceğini şaşırdığı...
Neyse gittim ben.

6 Temmuz 2014 Pazar

Sıradan Bir Kek Tarifi

Benim her zaman yaptığım kekimle karşınızdayım ama maalesef şuan elimde kekimin resmi yok. Belki instagramım yok diyedir bilemiyorum ama yaptığım şeylerin resmini çekmeyi hiç akıl edemem. Benim kek sıradan ve oldukça basit. Herkeşler yapabilir..
MALZEMELERİMİZ:
4 Yumurta, 1,5 su bardağı şeker, 1 su bardağı süt, 1 su bardağı sıvıyağ, 1 şekerli vanilya, 2 hamur kabartma tozu ve kıvamlanıncaya denk un.
YAPILIŞI: Ben hiç sıralama yapmazdım, ister hepsini koyup çırpın ister önce şeker ve yumurtaları çırpın. Ama hep yumurta ve şekerin çırpılması tavsiye ediliyor siz öyle yapın. Sonra süt, sıvıyağ ve başlangıç olarak iki su bardağı un koyun karıştırın ve kıvamını alana kadar un ekleyin. Kıvamını ben şu şekilde anlıyorum, çırpıyoruz ya mikseri durdurduğumda yüzeyde dalgalar yavaş kaybolmaya başladıysa olmuştur onun kıvamı. Son olarak vanilya ve kabartma tozunu koyun ve çırpın. Bu karşımı normal kek kalıbına koyarsanız taşar, büyük boy borcam varsa ona koyun, yoksa iki ayrı kek kabında pişirin sonuç memnun edici olacaktır. Fırını 180 derece ile 160 arasında yapın ve yarım saat ila 40 dakikada pişer siz 25 dakikadan sonra gidip bakın. 

Pişmiş gözükebilir ama sizi kandırıyor olabilir! Dikkat, fırından biraz çıkartıp elinize aldığınız çatal, bıçak veya kürdanı çeşitli yerlerine batırın. Çektiğinizde çatala kürdana bir şeyler bulaşıyorsa onun biraz daha durması gerekiyor demektir J bulaşmıyorsa çıkartın biraz bekleyin ılıkken yanına ya da üstüne dondurma koyarak ham ham yapın. Bir de isterseniz kakao ekleyin hatta birazını ayırıp kakao ekledikten sonra karışıma döküp üstten bir iki karıştırıp mazoik yapabilirsiniz, üstüne ceviz fındık da koyabilirsiniz ama içine koymayın. Cevizler yaş gibi oluyor yenimi çok iyi olmuyor. Çok tatlı kriziniz tuttuysa üstüne çikolata sosu döküp yiyin krize birebir :D Afiyet olsun

Ah Debriyaj

Dün direksiyon sınavındaydım. Yanıma Ekosüperpeçete’yi (babamı) aldım. Neyse sınav yeri İzmit’in en ücra köylerinden birindeydi. Babam fidan satan arkadaşıyla gezerken gitmiş o köylere ama otobüsle gidecek olunca işin rengi değişti. Babam erkenden gitti çarşıya alışveriş yapmaya ben öğlen gittim. Öğlen diyorum ama sınavım 17.15te. Deli gibi erkenden saat 2de evden çıktım. Neyse babamla buluştum çarşıda nerden bineriz bilmiyoruz. Şansa kalmış işimiz. Ben burası diyorum babam ötesi diyor.. gittik sorduk bulduk durağı. Orada bir oğlanda aynı sınav için bekliyor. Benden önce sınavı ve köy otobüsü seyrek saatlerde gelir, birde bu garibim yanlış durakta beklemiş sonra tam doğru durağa gelirken kıl payı kaçırmış otobüsü. Durakta nasıl stresli anlatamam. İstanbuldan gelmiş, normalde Kocaeli üniversitesinde gazetecilik okuyormuş. Aynı kurstan çıktık çocukla. Neyse otobüs geldi bindik otobüs köy otobüsü muhabbet, kahkaha, laf atmalar havada uçuşuyor. Hala varmış insanlığın ölmediği yerler.
İndik gittik bizim kursun listesini tutan hocanın yanına ben geldim yaptım. Ehe erken gelmişsin iki kişi var önünde dedi. İyi tamam geçtik oturduk, o çocukta yetişti sınava hatta biraz bekledi bile. Beklerken diğer adaylara bakıyorum. Tabi parkurun başı ve sonu olan yerdeyiz biz. Bir gideni birde geleni görüyorum, gelene park yaptırıyorlar ve sınav bitiyor.



Bir ara oturduğum yerin yakınına iki kız geldi. Biri salya sümük ağlıyor, bir elinde sigara diğer elinde telefon bir şeyler anlatıyor. Yanındaki arkadaşı da elinde sigarayla gelip bunu teselli ediyor. Kız ağladıkça ben tırsıyorum. Kesin kalırım diyorum. Kız rampa kalkışında sanırım öndeki araca dur kalk yaptırmışlar bu da panik yapmış sürekli arabayı stop ettirmiş. Ben başladım dua etmeye, için için dualar okuyorum. Bir yandan da stresten acıktım midem gurulduyor. Ona kapa çeneni diyorum ama bana mısın demiyor.

Sıra bana geldi. Sonuncuydum. Heyecandan ölücem sandım. Bindim arabaya merhaba dedim duymadılar bile. Sonra hocam Myna merhaba dedi, döndüm merhaba hocam nasılsınız? Dedim. Ana gözetmen durur mu? Bizde iyiyiz dedi. Oracıkta öleyim istedim. Merahaba dedim ama şe etmediniz diyorum ama bana mısın demiyor. Trafik neymiş! Arabanın içine s*çtım. Marşa bastım el freni diye bir şeyden haberim yok ellemedim ona. Adam -50 puan dedi. Naptım hatam ne diye düşünüyorum kendimce. Ama yolun yarısından sonra adam el frenini indirince aha bittin kızım dedim. Sonra adam ya benle dalga geçti ya da iyimser olmak için suçu hocama attı. Rampa kalkışında da o el freni çekiliydi ve ben stop ettim. İkincide kalktım. Adam öğrenciye bak arabayı stop ediyor ama marşa bastığında fark ediyorum anca resmen imzasını attı yola ehehe dedi. Ezdi mi, ne yaptı anlamadım. Yolda gidiyorum ki vites iki de ve hızdan hoşlanmam adam ne dese beğenirsin? Acelemiz yok! Lan yavaş gidiyorum daha ne yapayım? Sonra ışıklara geldik şerit değiştirirken tüm kuralların canına okudum. Işıklarda uzun bir kuyruk bekledik. Üçüncü yeşil ışıkta sıra anca bize geldi. Sanırım orada dur kalk yaparken iyiydim. Yolda durdurdu geri geri gel dedi, debriyajla gideyim istedim gene kaçırdım. Debriyajla yıldızım hiçbarışmadı sınavda.
 Sonra parkurun sonuna geldik park edeceğim. Durduğumda adam gene ben kurtardım sizi ben bastım frene dedi. Hepten canım sıkıldı, geri park yaptım. İnince hocam sitem etti niye hiç arayıp sormadın diye. E hocam sınavlar filan dedim neyse hadi iyisin gibi kafa salladı. Ama benim moral yerlerde. Babamda ne yaptın kaldırıma çarptın dimi dedi. Ne alaka be çarpmadım dedim. O zaman çok yakın park ettin aferin dedi. Hocamın kocası babamın arkadaşı oluyor. Ben sınava girmeden önce adamı arayıp dalga geçti. Bak kız geçemezse sizden bilirim söyle torpil yapsınlar falan dedi. Adamda elinde olsa keşke kaç öğrencisini bıraktılar dedi ben tamam 80 lira ayarlayayım diye hesap yapıyorum.
Sınavdan sonra babamın yapamadığı alışverişi yaptık 20,16Da otobüse bindik ki yol max 40 dakika sürüyor. Yetişemiycez diyoruz baktı şoför, abi yetişiyor musun dedi. Hızlı sürüyosun kaptan galiba yetişiyoruz, sen yetişecek misin? Şoförde ben arabada açacağım dedi, buyur gel bize dedik Allah razı olsun dedi. Sanırım tekrar yola gidecek. Eve geldiğimiz de iftara 2dakika vardı.

Otobüsteyken hocamın kocası aradı babamı sonuç ne zaman açıklanır falan dedi sonra da müjdemi isterim geçmiş senin kız dedi. O an sevindim ama daha sonra yok kesin karıştırdılar, ben geçemem ki yok ya olamaz… Evet Sevinmemek için debeleniyorum öyle de saçmayım. Birazdan tarif paylaşacağım, öyle özel bir şey değil kendi sıradan kekim ve yaptığım profiterolün tarifi olacak. Saygılar, hömetleeeerrr