geziyorum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
geziyorum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ağustos 2014 Cumartesi

Myna'nın Son Durumu

Ölüyorum galiba sanırsam. Dün kalktım boğazlarım şişmişti. Dün Çitlenbik o kadar sinirlerimi zorlamadı. Hatta öğlen arasına gelince annesiyle babası, kızı aldılar bir saat yanlarına. Kız gitti uyudum uyuycam! Uykuyla hayatımda bu kadar büyük savaş vermedim diyebilirim. Sonra ben kazandım tabi ki! Mutlu muyum? Nasla!
Hafta tatili olunca aldım anamı kuzenime oturmaya gittik. İki aktarma yapmak gerekiyor ve otobüs saatleri sıkıntılı biraz. Beklerken oradaki kuzeninim kocasının kardeşiyle karşılaştık. Aslında adamın dükkanının orada beklediğimiz için karşılaştık demem saçma oldu. Neyse sonra ben kuzenin kızını abur cubur alırken bissürü itfaiye sesi falan geldi. Yola döküldü insanlar nereye gidiyor diye. Bizim abi de merak etti pek bi. Sonra abiye telefon geldi. İtfaiye onlara gitmiş. Aslında benim kuzenin mutfağı yanmış ama onlarda senin benim yok. Birde evleri yan yana olduğu için öyle demiş olabilir. Adamcağız paldır küldür gitti. Ben ablamı (kuzeni) aradım açmadı. O telaşta duymamıştır. Sonra bindik otobüse gittik öbür kuzene. Yemekler yapmış döktürmüş bizimki =) yemezsen terlikle dövüyor. Ama onun evi apartmanın en üst katı 5. Katta ve tüm gün pişiyorsun. Klima aç kapa yaparken bir hal oluyoruz.
Bugün sabah annem beni kaldırırken carladım. Çitlenbik bugün gelmiyor bırak uyuyayım! Ama boğazım daha da şişmiş travesti gibi bir sesle anırınca annem neredeyse ağzımın ortasına yapıştırıyordu. Gerçi ranzada beni görmek için parmak uçlarına yükselmesi gerekiyor, oradan nasıl çakabilirse? Ama anne terliğindeki isabetlerinden sonra hiçbir şey onun için imkansız değil.
Kuzende yedik içtik terledik. Gönül isterdi ki eğlendik diyebileyim ama onu da terleyerek vücudumuzdan atıvermiş olduk. Sonra bir yağmur başladı ki sorma. Oh bereket desek de o yağmurda ıslanan Myna yarın hastalıktan gebermezse iyi. Islandık otobüste terledik. İndik ikinci arabayı beklerken soğuk rüzgarla üşüdüm. Yarın boğazımda balon falan çıkabilir. O derece şişeceğini düşünüyorum.
Yeni blogda da ben Myna olacağım. Çok düşündüm Myna’dan başka bir şey olamam. Ayrıca burası olduğu gibi devam edecek kapatmak gibi derdim yok. Lakin yeni isim düşünürken beynimi yakıp duruyorum. Mesela kızlardan Filozofiye var ya onun nick namesini çok seviyorum. Ama kızda haklı olarak bana özel bir şey o diyor. Ama yani ben çok sevmiştim. Filozofun dişisi gibi olunca e bide felsefe okuyunca cuk oturmuş oluyor. İyi bir isim bulup geleceğim.

Site iyiden iyiye birbirine girdi. Çardak kavgası aldı yürüdü, bir güvenlik görevlisi işi bıraktı, çardak kavgaları başladı. Keşke görseniz de sizde benim kadar gülseniz. Koca koca insanların 5yaş krizlerini.

23 Temmuz 2014 Çarşamba

Durum Bildirimi Stop

Tabii ki bunun çok çok çooookk uzunu
Durum bildirmesi yapıyorum. Yarın Sakarya’ya kuzenime gideceğim. Sanırım sülaleye iftar verecekmiş. Benim haberim yok aslında şans eseri öğrendim, babam sağ olsun ailenin soğuk nevaleleriyiz. Böyle şans eseri gittiğimizde ise anan baban nerde ne soğuk insanlar bunlar diye illa laf yeriz. Bu durum çok canımı sıksa da babam pek oralı değil.
Bugün ehliyet kursuna gidip evraklarımı aldım. Evet artık orasıyla ilişkim kesildi şimdi ağız dolusu sövebilirim. Kendime uzun hoş bir elbise aradım ama bulamadım. Şansımı Sakarya’da deneyeceğim bakalım. Yarın yolcudur Abbas.. gittiğim yerde net yok yada pc. Belki oradan diğer kuzene gidersem onların evi internet cenneti orada hunharca buluşabiliriz.
Neyse durup durup telefonum ezik diye deliriyorum. Hani şu saçma selfie olayı var ya kızlar çekilip attıkça beni de selfie beni de diye kendimi yırttım. Sonuç elimde yarı ölü bir telefon ve yenisini almaya bir türlü ikna olmayan bir babam var. Şu dadılık işi uzarsa eğer kendime telefonda alırım kariyerde… neyse bu bildirim burada son bulur max. Bayramın son günü soluğu burada alırım. Eğer gelmezsem ölmüşümdür yada telefon isyanımdan çıkmam için beni vurmuşlardır.

Selfisiz Myna saçlarını tekrar karamele boyadı. Şuanlık çok koyu eski haline gelmedi sanırım birkaç kat daha boyarım. Bu bildiri burada gerçekten çok ciddi olarak son bulur.

8 Haziran 2014 Pazar

Paranız Hunharca Harcanır

Dün benim mayış günümdü. Gömlekte çarşıda yurdundaydı, ben hazır iniyore sen geliyore biz geziyore dedim. Oda sıkıntıdan patlıyormuş olur dedi. İndik çarşıya ama ben bir fena oldum bir fena oldum. İki adım atıyorum yer çekimi beni kendine kendine çekiyor. Gömlek nolur oturalım diye kıza bik bik ediyorum. o da baktı olacak gibi değil gel yurda gidelim az yatarsın kendine gelirsin dedi. Yurda gidene kadar kaç kere bir yerlere çöktüm bilmiyorum. Bir ara bankta oturuyorum Gömlek çantasını telefonunu verdi az dur geliyorum diyerek kayboldu. Biraz sonra baktım abur cubur almış sıpa =) arkadaşını da düşünür yahu. Daha önce böyle düşünceli arkadaşım olmadı biliyor musun? Hep bir taraflarımı yırttım arkadaşlarım için ama onlardan bana zerresi dönmedi.
Neyse kalktık gittik yurda, yolda Gömlek diyor ki ‘’sorarlarsa sana yurdu göstercem, sen yurt bakıyorsun tamam mı?’’ bende konuşacak hal yok ki? Neyse girdik yurda kimseler bir şey demedi. Odaya girdiğim gibi Gömlek’in yatağına çöktüm. Az yatınca zıpkın gibi oluverdim. İçtim ilaçla alakası yok yani o benim potansiyelimdeki iyileşmeydi bence. Ben kendime geldiğim gibi haydi gezelim diye tutturdum. Çıktık çarşıya gezdik dolaştık olmayan paralarla alışveriş yaptık. Maaş aldım ama o paranın hep yeri var. Mesele 3te 1i babama, 3te 1i kredi kartına ve 3te 1inin yarısı direksiyon sınav harç parası bana da kalan 3te 1inin diğer yarısı. Oda buradan okula gidiş geliş parası yani. Ama çok heves ediyordum gittiğimde beğenmeyip dönüyordum. Evde de keşke alsaydım diye kendimi yediğim takıları bu defa aldım. Hep Mien’in aldıklarına bakıp sümük çekmekle olmaz. Azıcık bir para gömme operasyonuyla çıktım takıcıdan.
Ahanda cicilerim. Evet kedili ne var?
Pişman mıyım asla! Ay sonu babama para versene hacı diye vik viklerim. Kardeşimin parasına sulanırım. Kız şunu alsana canım çekti diye kızın beynini yerim. Zavallım iyi sabrediyor bana he. Ben olsam kendi karşımda kendimi dinlene dinlene döverim. Bazen çok çekilmez oluyorum.

Benim otobüs saatim yaklaşırken Gül ve Zenginden telefon geldi çarşıya geliyoruz diye. Onları bele babam bekle benim otobüs saati geldi. Dakika başı arayıp nerdesiniz diye alt mesajı höykürme olan konuşmalar yaptım. Gül dediki senin durak nerde? Orta garaj dedim ama iki tane var biri tren yolunun aşağısında biri yukarısında. Aşağıdaki illere olan yukarıdakinde ise il içindeki köylere otobüsler kalkıyor. Bunlar uzaktaki sanmışlar. Yolda umarım ötekinde inmezler derken Gömlek arasana o zaman söyle dedi. Aradım Bak diyorum aşağıdakinde değil bak bizimkinin yanında essen var diyorum. Gül’ün tepki şu ‘’hııı kanka bununkinin yanında essen varmış’’diye Zenginle konuşuyor. Neyse bunlar gene aşağıdakinde inmişler. Yukarı geliyorlar benim durağın yan tarafı essen arkada tarafı esmer. Bu iki isim büyük süper market ismi bilmeyenler için söylüyorum. Zengin ‘’lan bu esmer’i essen sanmıştır gel oraya gidelim’’ diyerek bizim durağa gelmişler. Ben hala inatla ahan essen şura bak şundan gözükmüyor ama orda git bak diye kendimi ispat etme çabalarındayım. Neyse kızlar geldi ben otobüse hemen çantalarımı koyup iki kişilik yer tuttum ama gözüm çantamda. Gömlekte akıllı çantanda para var niye bıraktın diye söyleniyor. Kaş göz yaptım duyurma diye. Otobüse binen bizim koltuğa gidiyor duraklıyor. Benim aklım gidiyor çantamı iteleyip oturacaklar diye. Arabanın kalkmasına 5dakika kala yolladım kızları bindim ben hemen kuzenimi arıyorum nerdesin lo diye. Oda telefonu kapattığımızdan 10 saniye sonra arabadaydı. Neyse yolda giderken kurtlandı. Yok sidik kokuyo şura mı kokuyo bura mı kokuyo camı aç camı sen mi kokuyon, of bir sürü koku öyk midem bulandı..bık bık bık. Neyse indik eve geldik odada üstümüzü değişiyoruz sen mi kokuyon dedi gene kendimi kokladım bir şey yok lan sabah yakınadım olum diye atar yapacaktım ki şaka lan dedi cam açık dışarıdan geliyor herhalde dedi.  Sonra mı? yemek ye yat zıbar yaptık.
Not: Çok sevgili okur bu yazıyı yayınlamak pahasına balkondan düşmeyi göze almış ve hatta balkon duvarına yapışmış Myna’nın bu çabalarından haberdar olun istedim. Böyle yapınca anca bir tırnak çekiyor internet yani.
Not 2:Yarın önemli bir finalim var ben burada size yazıyorum. Gerçi daha şimdiden dersten geçmiş olmanın rahatlığı var ama yine de ben gidiyorum biraz çalışayım %10’a girmek kolay değil.
                      Sakar Myna

1 Haziran 2014 Pazar

Final Sendromlu Myna

Çok sevgili Beyaz Gemi blogu beni mimlemiş.  Şuan için büyük bir sınavın ufkundayım ve telefonumun son kalan internet kırıntılarıyla bunu yüklemeye çalışıyorum. İstenmeyen nedenlerden dolayı mimi ertelemiş bulunuyorum.
Olayın özüne gelecek olursak şöyle; lanet servisle cuma günü yollarımı ayırdım bildiğiniz gibi. Sınav haftası ne yapacağım tabi ki halama geldim iki otobüsle gidiliyor buradan okula ama kafam rahat en azından. Ama bir sorun var? Bizim evden köye altımda araba olsa 20 dakikada varırken otobüsle 3vasıta ve hepsinin kalkış saati kendine has saçma. Şimdi yanıma aldığım eşek ölüsü kadar ağır küçük bavulumla ben nasıl 3 otobüsle köye ulaşacağım? Ya da kaç günümü alır? Aaa bakın size problem yaptım. Tamam kızmayın ben olsam ağız dolusu sövüyor olabilirdim. Neyse konuyu dağıtmadan Eşme’deki kuzenimi aradım siz köye gidiyor musunuz? Beni de sıkıştırın bir yere diye şey ettim. O da sağ olsun ayarladı kocası beni yollardan topladı. Neyse çıktım kuzenin evine çünkü eniştemin işi varmış onu bekliyoruz. Geçen bahsetmiştim ya Küçük Haydutla Büyük Haydut diye, hah işte onların evinde kuzularımla hasret giderdim.

 Dün Küçük Haydut tam bir yaşına bastı. Biz sıkış tepiş arabaya doluştuk köye giderken Büyük Haydut babasına doğum günü pastası niye almadığını sorunca, eniştem bizi bırakıp pasta alıp geldi. Ama hiç birimizin haberi yok kuzenim Büyük Haydut’u mutfağa çağırıyor gel sürpriz var diyor. Bizimki de benim aldığım dondurmayı söylüyor sanıp biliyorum ki diye bık bık ediyor. Anası görmen lazım deyince işte bir gariplik olduğunu anlayıp yıldırımdan daha hızlı mutfağa ışınlandı. Sonra ağzı kulaklarında birazdan ışıkları söndürceeeezz diye ağzını yaya yaya dolandı. Sonra pasta geldi. Ama o sırada elindeki eriği yemekle meşgul olan Küçük Haydut olaya pek yabani. Teyzesi onu kapıp pasta başına geldi karanlıkla mum ışığında resim çekmeye uğraştık. Daha doğrusu azıcık megapikseli olan telefonumla ben uğraştım. Eniştem telefonun çıkardı artist artist resim çekiyor. Bir benim çektiklerime baktık birde onunkilere. Hemen bendeki katliamdan kurtuldum.
Sonra pastalar konuldu tabaklar dağıtıldı, Küçük Haydut herkesin tabağına musallat oldu. Maşallah boğazlı ama dokunacak diye korkuyoruz. Ama sıpa bizimle kavga ediyor.’’ Bana da ver benim doğum günüm bu pasta da benim hepsini yiyceeeem ‘’ edasıyla tüm tabakları gezdi.  Karşında ağzını açıp lokma bekleyen bir sıpa varken nasıl yersin o pastayı?

Köyde maalesef internet yok komşudan çekiyorduk ama onun için balkona çıkmam lazım ki bu Myna çok üşüyen biri. O yüzden telefonun internetiyle acı çekmeye devam. Birde ders çalışıyorum bugün ama aklım yarın çarşıya ineceğim yemek mi yesem? Ne yesem? Nerde yesem?...  Sorularına takıldı, ben var ya tok evin aç kedisiyim. Önceden boğazsızın tekiydim şimdi dünyaları yesem bana mısın demiyorum. Biraz hareket ediyorum da duba gibi olmadım, şimdilik. Bu gidişat duba olma yolunda devam ediyor. Ayyy şu finallerin sıkıntısına kendimi yemeğe mi vursam?  Neyse tamam ben size daha komikli yazıyla dönüş yapıp gönlünüzü alacağım. İlla bir şey olur yani sonuçta söz konusu olan kişi benim burada :) 

4 Mayıs 2014 Pazar

Debriyaj Kaçtı Sanki

Bugün son direksiyon dersimi aldım tıpış tıpış evime geldim. Gene deli danalar gibi gezdim. Direksiyon hocam çok sıcak kanlı bir kadındı. Ben hata yapınca ‘’naptın lan s*ıçtın arabanın içine, o debriyajzı bırakma niye bıraktın onu…frene sanki iğne varmış gibi hafif basacaksın (ben öküz gibi frene basınca)iğne nerende şimdi? Ciğerlerine çıktı iğne!!’’ hocamız biraz dominant ama sana şaka yoluyla lafları giydiriyor. O nedenle pek anlamıyorsun, zaten ilk kez geçiyorsun direksiyon başına elin ayağın birbirine giriyor. Ben birde sağımı solumu hepten şaşırdım. Sinyal lambasıyla kavga ettim, debriyajla anlaşamadık, vites desen bana hiç yüz vermiyor. Vites değiştirirken direksiyonu bırakıyorum, yoldan çıkıyorum. Hoca beni dövse yeridir. Aynı anda iki iş yapamıyordum. Ama bugün bayağı iyiydim. En başından beri iyi olduğum şey geri geri park etmekti. Tuhafım işte, düz gitmeyi beceremem ama geri park ederim hem de cillop gibi..


Hiii bir de şey var sahilde yürüyüşler yaptım, bir o kadar da yemekler yedim. Yani anca dengeledi ya da kilo aldım tam bilemiyorum. Orada sıra sıra dondurmacılar vardı bir ara bir baktım ki ne göreyim. Yoğurtlu, red full, naneli, kestaneli ve en çok ilgimi çeken gök mavisi. Dondurma çeşitleri arasında bunlar çok ilgimi çekti. O gök mavisine bayıldım sırf rengi için ondan alabilirdim. Çok güzel görünüyordu inanın ki. Arkadaşım tadı yok onun sade rengi var dediğinde büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. O rengi gibi güzel olmalıydı, bu hayallerin sonu böyle hüsran olmamalıydı. Alt tarafı 5salise de ne hayal ettiysem artık büyük hüsran şe ettim.
Bir de Platon ismini piston diye okuyan 10.sınıf beyin terk bir kardeşim var. Benim normal olmamı beklemeyin yani. Benim psikolojimi bozdular ya. Hocam ‘’düzgün sür kız sonra baban kızacak düzgün öğretmedi diye’’ ‘’hocam merak etmeyin onun suçlusu kesin ben olacağım için sıkıntı yapmayın’’ babam daima suçu bende arar. Ayağı kaysa ‘’Mynaaaaa! Gene ne yaptın bak görüyor musun?’’ diyor. Tamam biraz abartmış olabilirim ama buna yakın yani. Of artık döndüm buralardayım da bir ton da ödevim var. İlkokul çocuklarından beter halim ya.. bol saçmalı yazı oldu bu sanki

                                                                                                 Sakar Myna

2 Mayıs 2014 Cuma

İpimi kopardım bir kere

Vize haftasında bile bir gözüm hep buradaydı. Vize bitti gezmeler başladı uğrayamaz oldum buralara. Vize haftası zaten evimde değildim. Geldim iki gece kaldım sonra direksiyon dersine diye çıktım evden bir daha ertesi gece geldim. Çünkü gezesim geldi kalktım arkadaşıma kalmaya gittim. Kız benim için elcağızlarıylan dolma sarmış. Valla onların yaptığı dolmayı üç öğün yesem bıkmam o kadar güzel oluyor. Neyse gittim abur cubur yidim ettim sonra kalktım eve geldim. Niye? Çünkü vize sonrasında son derece mantıksız olan mantık hocası ya quiz yaparsa diye. Gittik okula ama değse gam yemeyeceğim o mal ötesi hoca derse gelmeye bile tenezzül etmedi. Çok sinir oldum, bu sinir ancak bir bebek sevmeyle atarım diye servisten erken inip kuzenime gittim. Neredeyse bir yaşında bir bebiş var öp öp öp doyamadığımız. Onun bir de yedi yaşında bir abisi var tam bir hayduttur kendisi. Benim kuzenciğime kök söktürüyor. Bazen bu haydutu alıp kucağıma seviyorum öpe sarıla, o da ne tüçük haydut kıskanıp emekleyerek geliyor. O da çıkacakmış kucağıma ve birde orada abisiyle güreşecek, boğuşacakmış. Toz faresine bak hele! Daha popişini tartamıyor abisine kafa tutuyor sıpa. Birde uykudan kalktığında çok terli oluyor anası üstünü değiştirirken bana cilve yapıyor. Gülücük atıyor Allahım o dört dişini yerim senin len sıpaların sıpası. Ben eve gelirken büyük haydut gitme biraz daha kal diye duygu sömürüsü yaptı içim gitti ama kararımdan dönmedim (ne kararı lan yarın sabahın köründe direksiyon dersim var mecbur olmasam ben oraya temelli yerleşirdim deee kendimi avutuyorum işte)
Evet yarın ikinci direksiyon dersim var ve gene hava yağmurlu. Ve gene yarın arkadaşıma gideceğim. Laf aramızda orada bir Pazar kuruluyor ki sormayın birde ucuz şeyler varmış. Bu fırsat kaçmaz diyerekten koşarak gideceğim. Yarın atraksiyonlu bir ders olacakmış hoca öyle dedi. Ne yapacak çok merak ediyorum. Yaya mı ezdircek bana? Tırstım birazcık doğrusu. Sürerken bir höh mü yapcak? Yaparsa ben kasılır kalır ilk direğe, durağa toslarım ya da öküz gibi frene asılırım. Sonra biri gelip bizi camdan temizlesin diye bekleriz artık. Araba sürmek gerçekten zevkli bir şey ama gerçekten tecrübe gerektiriyor. Babam araba alsın hiç inmiycem. ‘TECRÜBE’ başlığına sığınıp gezip tozacağım yani umarım, inşallah.
O değil de kitap fuarı bu ay burada ya da bu ay buradaki açılıyor. Biz şimdiden kitap listeleri hazırlamaya başladık doğrusu. Bütün paramı kitaba gömmezsem rahat uyuyamam herhalde. Senede bir kez açılıyor oda on gün kadar. Varımı yoğumu kitaba harcamak için sadece on gün. Normalde de kitap alıyorum ama böyle toplu görünce ve indirim olunca gözüm dönüyor kendimi kaybediyorum. Ama haksız mıyım? Kitap bu! Sonuna kadar hak ediyor! Neyse ben gidip yatayım yarın söve söve kalkacağım çünkü. Biraz daha az sövmek için yatayım. Sabahki Myna’ya ayıp olmasın diye yoksa daha dururum

                                                                                         Sakar Myna