servis beladır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
servis beladır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Haziran 2014 Pazar

Final Sendromlu Myna

Çok sevgili Beyaz Gemi blogu beni mimlemiş.  Şuan için büyük bir sınavın ufkundayım ve telefonumun son kalan internet kırıntılarıyla bunu yüklemeye çalışıyorum. İstenmeyen nedenlerden dolayı mimi ertelemiş bulunuyorum.
Olayın özüne gelecek olursak şöyle; lanet servisle cuma günü yollarımı ayırdım bildiğiniz gibi. Sınav haftası ne yapacağım tabi ki halama geldim iki otobüsle gidiliyor buradan okula ama kafam rahat en azından. Ama bir sorun var? Bizim evden köye altımda araba olsa 20 dakikada varırken otobüsle 3vasıta ve hepsinin kalkış saati kendine has saçma. Şimdi yanıma aldığım eşek ölüsü kadar ağır küçük bavulumla ben nasıl 3 otobüsle köye ulaşacağım? Ya da kaç günümü alır? Aaa bakın size problem yaptım. Tamam kızmayın ben olsam ağız dolusu sövüyor olabilirdim. Neyse konuyu dağıtmadan Eşme’deki kuzenimi aradım siz köye gidiyor musunuz? Beni de sıkıştırın bir yere diye şey ettim. O da sağ olsun ayarladı kocası beni yollardan topladı. Neyse çıktım kuzenin evine çünkü eniştemin işi varmış onu bekliyoruz. Geçen bahsetmiştim ya Küçük Haydutla Büyük Haydut diye, hah işte onların evinde kuzularımla hasret giderdim.

 Dün Küçük Haydut tam bir yaşına bastı. Biz sıkış tepiş arabaya doluştuk köye giderken Büyük Haydut babasına doğum günü pastası niye almadığını sorunca, eniştem bizi bırakıp pasta alıp geldi. Ama hiç birimizin haberi yok kuzenim Büyük Haydut’u mutfağa çağırıyor gel sürpriz var diyor. Bizimki de benim aldığım dondurmayı söylüyor sanıp biliyorum ki diye bık bık ediyor. Anası görmen lazım deyince işte bir gariplik olduğunu anlayıp yıldırımdan daha hızlı mutfağa ışınlandı. Sonra ağzı kulaklarında birazdan ışıkları söndürceeeezz diye ağzını yaya yaya dolandı. Sonra pasta geldi. Ama o sırada elindeki eriği yemekle meşgul olan Küçük Haydut olaya pek yabani. Teyzesi onu kapıp pasta başına geldi karanlıkla mum ışığında resim çekmeye uğraştık. Daha doğrusu azıcık megapikseli olan telefonumla ben uğraştım. Eniştem telefonun çıkardı artist artist resim çekiyor. Bir benim çektiklerime baktık birde onunkilere. Hemen bendeki katliamdan kurtuldum.
Sonra pastalar konuldu tabaklar dağıtıldı, Küçük Haydut herkesin tabağına musallat oldu. Maşallah boğazlı ama dokunacak diye korkuyoruz. Ama sıpa bizimle kavga ediyor.’’ Bana da ver benim doğum günüm bu pasta da benim hepsini yiyceeeem ‘’ edasıyla tüm tabakları gezdi.  Karşında ağzını açıp lokma bekleyen bir sıpa varken nasıl yersin o pastayı?

Köyde maalesef internet yok komşudan çekiyorduk ama onun için balkona çıkmam lazım ki bu Myna çok üşüyen biri. O yüzden telefonun internetiyle acı çekmeye devam. Birde ders çalışıyorum bugün ama aklım yarın çarşıya ineceğim yemek mi yesem? Ne yesem? Nerde yesem?...  Sorularına takıldı, ben var ya tok evin aç kedisiyim. Önceden boğazsızın tekiydim şimdi dünyaları yesem bana mısın demiyorum. Biraz hareket ediyorum da duba gibi olmadım, şimdilik. Bu gidişat duba olma yolunda devam ediyor. Ayyy şu finallerin sıkıntısına kendimi yemeğe mi vursam?  Neyse tamam ben size daha komikli yazıyla dönüş yapıp gönlünüzü alacağım. İlla bir şey olur yani sonuçta söz konusu olan kişi benim burada :) 

30 Mayıs 2014 Cuma

Serviste son günüm

Bir etkinlik var gündemde Kardeş Blog diye bir şey. Galiba süresi dolmuş ama bilmiyorum siz bakın birde. Ayrıntılar için Işınlanmak için son 3 saniye..








Evet konumuz servis! Ulan son günde de olaylıyım yahu. Nankör’e mesaj attım yeni Adam’a hatırlat beni diye. Sonra oda mesaj attı beni Laz aldı sen Yeni Adam’ı ara istersen diye. Aradım, Laz gelecek onu ara dedi. Arıyorum meşgul arıyorum meşgul, Nankör’ü aradım, ‘’söyle şuna ben arıyorum meşgul çalıyor beni bu alacakmış’’ neyse beklediğim otoparkın girişinde durdu araba mal gibi yola doğru bakıyor. Bende derince otobüsü var ona bakıyor sandım, Nankörle konuşunca anladım ki beni tanımıyor mal mal oradaki insanlara bu mu şu mu yapıyormuş. Neyse öğrenciler söylemiş geldi aldı beni ama yol boyunca dikiz aynasından kötü kötü bakıp durdu. Bende o baktıkça ezildim büzüldüm. Paramla rezil oluyorum ya neyseeee. Nankör’ün dediğine göre beni alacağını öğrenince ‘’bu da bela olacak başımıza iyice he…’’ diye söylenmiş birde utanmaz adam. Ben napayım olum git Yeni Adamla kavga et, o beni senin başına sarıyor cık cık cık. Benim suçum ne yani? Ulan son günüm olaysız geçeydi iyiydi. Okulda da ders erken bitti, Gülle yemeğe gidecektik ama onun arkadaş tayfası gelince ben şe edemedim.

Kütüphaneye gittim ama yok kitap falan almadım ki yanıma. Hava da birden yağmaya başladı ama nasıl bir dakika da suya girip çıkmışçasına ıslanırsın. Siyah dün evine gitti, bugün bayağı yalnız kaldım anlayacağın. Laz’ın kötü bakışlarından sonra tekrar onun servisiyle de dönmek istemedim, bindim Derince dolmuşuna geldi. Verdiğim yol parasına acıdım. Neyse artık sınavlarımda halama gideceğim orda kaçak internet bulursam gözüm buralarda olur. Ve birde şey bu dönem derslerim bayağı iyi inşallah %10luk dilime girer harç paramı kurtarırım. Yarın ya da öbür gün yolcudur Abbas bağlasan durmaz. Bavulumla yollara vuracağım kendimi 

27 Mayıs 2014 Salı

Sendromlu Myna

Bugün servisi beklerken gene ağaç oldum. Kendi elmalarımdan bir tane kopartıp yedim. Saat ilerledikçe tutuştum Nankör’e mesaj attım beni unuttunuz mu diye. Maalesef kaza olmuş ondan trafik çok fenaymış. Üzüldüm. Servise bindim yer yok, hemen telefonumu Nankörün kucağına attım. Çantanı da ver dese de ağır değil diye vermedim. Bir oğlan kalkayım diye hamle yaptı. ‘’yok yok otur sen mesafe kısa zaten bir şey olmaz. Valla otur ya otur otur.’’ Oturttum çocuğu rica minnet. Kocaman olsa laf dinlemiyor, yer verip kankası olan kızların yanına oturuyor. İkili koltuğu dörtlüyor. Evet kendisi iki kişiye bedel bir popoya sahip. Kızlara üzülüyorum, cama yapışıyor garipler. Neyse benden 10 dakika sonra ki bu da yolun yarısı eder, benim arkadaşımı da aldık servise. Bu sefer Yeni Adam arabadan indi bagajdan tabure çıkardı. Ulan ben ayakta dururken o tabureler niye çıkmadı bagajdan? Çok sinir oldum. İki tane çıkardı ama iç içe geçmişti ve aman dedim. Arkadaşıma sen otur dedim, oda zaten sıkışmış ehe diyip çöktü tabureye.


Bu sırada Yeni Adam liste yaptınız mı diye bir şeyler dedi. Nankör’ün önünde oturan kız listeyi gözüme soktu. Aldım tam Nankör’ün kucağına koydum yazıyorum adam viraja öküz gibi giriyor, tam yazacağım saçım kağıdın tamamını kapatıyor, tam yazacağım kalem tutukluk yapıyor. Acı çektim oracıkta o listeyi hımınımını diye parçalamak istedim. Pembe bir mezarlık olmak istedim..
Derste kalemimle bileklerimi kesmek istedim. Çok istedim kendimi asmak. Acaba hoca ne kadar sıkıcı olduğunu biliyor mu? O ders anlatırken bedenim dururken beynim uyuşuyor, vücudum uyanıkken beynim uyuyor. Çok saçma bir şey oluyor bana o ders anlatırken. Birde her kelimenin arasında istisnasız eeeeee mi denir! O ee dedikçe ümüğüne çöküp bir daha dicen mi diyesim geliyor. Ders bitti ama genel tekrar yapacağım isteyen gitsin isteyen kalsın dedi. Baktım servis saatime daha var, bizim kızlardan da hiç biri yoktu bekleyeyim dedim. Anlatıyor anlatıyor ama hiç bitmiyor! Bazen beynimin uyanık kalabildiği zaman işittiği şeylerden bahsedince cevap verdim. Yazık kadına kimse cevap vermiyor. Dersteyken inatla soru soruyor bu akıllı o ayrı, bugün şöyle oldu
-        -  Kurum nedir arkadaşlar?
-        +  …..
-         - Kurum neydi?
-          +…..
-          -Kurum hani bir ara gelen insanların kurduğu şeye denmiyor muydu?
-          +…..

Kadına inatla cevap vermiyoruz o derece ama o hala uğraşıyor. Bazen üzülüyorum ama o kadar. Baktım konuyu uzatıyor kalktım durağa giderken başka sınıfın camından geçen dönemin en bela hocasını gördüm. Bunun adı Bela olsun. Çok özlemişim. Sınıfın büyük kısmı o adamdan kaldı ben rahat geçtim, bunun tam tersi olan durumda yani kolay hocadan ve herkesin geçtiği dersten kaldım. Ama asıl önemli olan şu ki birinden öğrendiğime göre bu okulda bana gerçekten bir şeyler katabilecek hocalardan birisiymiş bu Bela. Bazen saçma tripleri olsa da dersi çok güzel anlatıyor herif yahu. Hatta dedikodulara göre buna aşık olan öğrenciler varış. Bir kızın anası gelip konuşmuş kızım çok seviyor seni falan demiş. Deli galiba bunlar. Gerçi Bela’nın k*çı b*klu. Bir öğrencisiyle birlikte olmuş sonra kızı bırakmış sanırım ki kız idareye bunu şikayet etmiş. Bunu okuldan atmışlar, sonra bir şeyler olmuş geri gelmiş diğer hocalar bu geldi diye triplere girmiş vs. bizim okul dedikodu kazanı. Ama adam belalı ya serseri sıfatına yakın şekilde uzak durulması gereken bir tip olduğu için kızları bu kadar cezp ediyor olabilir. Evet çıkarımda yaptığıma göre ağlayarak ödev yapabilirim. İyi geceler canlar 
                                                        Sakar Myna

23 Mayıs 2014 Cuma

Ah servis yuh servis!

Gene servisin beni almadığı bir günün akşamından herkese selam. Son son nasıl kazık atarım diye dert edindiklerini düşünmüyor değilim. Çarşamba günü okula gitmek için durağa çıkıyorum anam bir baktım, servis geliyor. Hemen pıtı pıtı koştum durağa servise atlayıverdim. Binerken Nankörle selamlaştım, inince yürürken seslendi bana. Yanımdan yürümeye başladı. Bende o sırada telefonla konuşuyorum sonra baktım bu bır bır konuşuyor. Bana mı laf ediyor diye dönüp baktım. Meğer manitasıyla telefonda kavga ediyormuş. Şimdi konuştuğum insana da dur az şunları bir dinleyeyim diyemiyorum. O bana bir şey söylüyor hıı evet evet falan diye geçiştiriyorum. Mübareğin lafı da bitmiyor. Neyse ben kapadım telefonu zaten sınıfa gelmiş bulunduk. Farklı sıralarda oturduğumuz için ayrıldık. Soramadım ya la! Neyse hoca bu defa gelip gerçekten ders anlattı. Ders sırasında bir baktım Nankör kalktı gitti. Heh kesin manitası gelmiştir ağzına mıçacak kesin ne biçim kavga ettiler kim bilir diye geçirdim içimden.

Ders çıkışı kütüphaneye gidip Gömlek'in ödevini yapmasına yardım ettim, tabi ki öküz gibi tuşlara basarak hızlı hızlı yazdım. Klavyeyi kırabilirdim gerçi şuan yazarken de aynı şekildeyim. Annem bazen kızım yavaş yaz o bilgisayar sana lazım olacak gene öldürme onu diyor. Neyse konumuz bu değil, yardım ettim sonra servise indim. Yeni adamın arabasının kapısı da açıktı ama içinde kimse yoktu, baktım Laz’ın arabasında birileri var bindim o arabaya. Duraktan tam çıkıyoruz anam birde baktım yeni adam arabasındaki üç kişiyle çıktı yola. Neyse bizde çıktık derken Özdilek’e yaklaşınca Laz , Yeni Adamla telefonda konuşuyor ‘’Özdilek bende mi?’’ dedi evet dedik. ‘’Ula kaç kere dedim size Özdilek’i bana vermeyin….’’ Diye bayağı söylendi. Ulan beni indiriyorken sorun oluyor ama az ilerde kendi yolcusu var onu indirirken sıkıntı yok.  Nasıl sinir oldum anlatamam. Oranın istenmeyen simitçisi benmişim. Servisten inerken gene insanlık bende kalsın diyerek ‘’iyakşamlaaar’’ dediysem de içimden ağız dolusu sövmek geldi.
Dün hocanın bilmem nesi varmış ders olmayacakmış gelmeyin dedi. Adamsınız dedik. En azından haber veriyor sıpa =) böyle hocaları çok seviyorum. Bugün Yeni Adamı arayıp geleceğim haberin olsun koç alt mesajı içeren bir konuşma yaptım. Durakta bekle babam bekle gelen giden yok. Derse yarım saat kala aradım servis nerede hacı ağaç oldum buralarda der gibi olduysam da sadece servis nerelerde dedim. Ne dese beğenirsin? ‘’seni almadılar mı?’’ yok aldılarda ben can sıkıntısına seninle kafa buluyorum. Şurada bir haftacık daha katlanacağım sonra bitiyor ama beni deli etmeden gitmeye niyetleri yok sanki! Allah’ım neydi günahım?  Birkaç saçma cümlecikten sonra iyi ya gelmiyorum dedim. Adanalıya böyle desem tutuşurdu aynı tepkiyi beklerken tamam o zaman dedi telefonu kapadı. Mal gibi kaldım öyle. Ulan sen kimsin kim kim kim? Kafamın içinde eko yaptı. Kös kös döndüm eve yapacak bir şey yok. Bu servisten bıktım ya ömrümden ömür gidiyor.
İyi kötü bir seneyi geride bıraktım. Artık çömez değilim kıh kıh kıh.. Ödevler bitmiyor ilkokul yıllarımı aramıyorum. Vizeler geçeli tam bir ay oldu ama hala açıklanmayan derslerim var. Notumu söyleyin de finallere ona göre asılayım be insanlar. Son dakika golü atmaya bayılıyorlar doğrusu. Hadi bakalım nasip kısmeeeeet.

                                                                                       Sakar Myna

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Bol saçmalık dolu bir yazı

Bugün Nankör’e şoföre hatırlat beni demiştim. Gerçi iki haftadır işimi öyle götürüyorum yeni adamı aramak gelmiyor içimden. Yeni bir ilişkiye hazır değilim şoför yolcu ilişkisine giremem. Neyse ben durakta sap sap beklerken yeni adam geldi aldı beni. Tam bindim ‘’Unuttular mı seni ehe ?’’ her şeyden habersiz Myna ‘’ Bilmem unuttular mı?’’ o kadar habersizim ki durumdan. Adam benim tepkime daha çok güldü tabi. Sonra arabada benimle beraber üç kız vardı. O ikisi de hem adaş hemde kankiydi. Kanki deyince bugün hoca derste aşırılığı anlatıyor aşırı cesura atik, aşırı yakın arkadaşa ne denir deyince kızın teki bağırdı Kankiii!. Sonra derste de çok saçma şeyler oluyor. Sanırım doğru yerdeyim.
Neyse servisteki bu adaşlar gerzek muhabbet yapıyorlar adamı da katıyorlar. Tamam yaşı genç ama adıyla hitap edecek kadar değil bence. Kız ismiyle hitap edip durdu gerzek bir doğum günü sürprizinden bahsetti. Bir kere de benim doğum günüm adam akıllı kutlansa ya, harbi gözüm açık gideceğim he. Arkadaşına feci harika sürpriz yapacakmış nasıl ballandırıyor. Sonra selfie yapıyorlar. İki koltuğun arasından gerizekalı gibi çıkmayayım diye kıvrandım. Bu defa derste Gömlek çekiştirip durdu gel çekilelim diye. Bir iki çekildim sonra kendini çekmeye başladı. Arada atladım resme dahil oldum. Başka servisten kızlarla konuştum memnun musunuz diye. Bir dokun bin ah işit oldu. Onlarda servisten bir dertlilermiş ki sorma. Yeminle şükrettim halime o derece.


Son günlerde Kocaman’ı görmüyorum okulu bıraktıysa kıymık kadar sebep olmuşumdur diye dert ederim. Saçma şeylere vicdan yapıyorum. Bu arada Gömlekte yurdunda sorun yaşıyor ve bana ‘’Sen Afyonda olanları anlatırken aman Myna da ne nazlıymış, ana kuzusuymuş diyordum. Şimdi seni anlıyorum  bende bırakacağım nerdeyse de annemler izin vermiyor.’’ Ben kime konuşuyorum yani. İnsanlar beni takmıyor, ben ailemden uzaktayım diye ilk iki gün hüngür hüngür ağladım. Sonra interneti verdiler elime sustum. Ben ailemi özlüyorum diye ağlamadım hiç. Küçüklüğümde hep köye babanemin yanına kalmaya giderdim. Biraz daha büyüdüm evlenen kuzenlerime gitmeye başladım. Ben evden uzakta kalabiliyorum sadece yemek olayım sıkıntı gerisi kolay yani. Finallerde halamda kalacağım mesela. Gül gel bize gene diyor da Ekosüperpeçete yok yea diyor olmaz öyle her zaman her zaman.  Halamın başına biraz musallat olayım. Kuzenim beni dövüp durur orada. Halamın evinde internet yok kaçak hat çekiyoruz. Aslında kaçakta değil arayıp konuştuk şifre istedik onlarda verdi şey etmediler. Tam kaçak değil yani memur bey.
 Bugün ana dersten hoca quiz yaptı ve cevaplar tahtada yazıyordu. Bu kağıdıma da 100 vermezse Bu da mı gol değil ulan! Diye kendimi çatıdan atacağım. Adam not vermiyor yahu deli ediyor bizi. Hatta bugün ortalaması 3ün üstünde olan var mı deyince kimse el kaldırmadı yuh o kadar mı eziyoruz sizi dedi. Kendi bile farkında değil. Şimdilik okulla ilgili kararım üniversitede kalmaya çalışacağım öğretim görevlisi olmak istiyorum da bakalım olacak mı? Umarım kendi okulumda öyle hak kazanırım. Ah ah en kazıkçı hocalardan çok rahat geçiyorum, orta halli çok kasmayan hocalardan kalıyorum ne kadar saçma bir insanım anlayın. Bayağı saçmaladığıma göre gönül rahatlığıyla gidip uyuyabilirim. İyi geceler

                                                                                 Sakar Myna

8 Mayıs 2014 Perşembe

Lanet ATM'ler

Dün başıma gelenleri anlatsam roman olur, yok yok hiç bişey olmaz beklentiyi boş yere yükseltmiyim. Neyse dün kalktım okul saatinden biraz erken Özdilek’e çıktım malum ayın 7si maaş günü. Gittim paracıklarıma kavuşmaya, atmde kartı taktım ama manyak makine öyle bir bağırdı ki ‘’Lütfen Şirenizi Giriniz’’ Öyle korktum ki sıçradım yerimden. Sonra da arkama da baktım ne kadar insana rezil oldum diye ortam değerlendirmesi yaptım. Kimseler yoktu, tabi güvenlik kameralarını seyreden görevliler gülmekten sandelyelerinden düşmüşlerdir. Neyse aldım paracıklarımı doğruca markete yöneldim. Hunharca paraları harcamaya =) abur cubur aldım doldurdum çantama.

Durağa indim, Nefret’e mesaj attım.’’Hangi servistesin?’’ ‘’biz Laz’ın arabasındayız’’ haydaaaa. Yeni adam beni bilmiyo unutuyor hepten tutuştum. Aradım adamı ilkinde açmadı, ama ben tutuştum bir kere tekrar aradım açtı ‘’Alo servis nerelerde acaba ben Myna Özdilekten beni unutmayın.’’ ‘’bugün ben gelmiyorum Laz geliyor onunla konuş’’ hoppala. Ulan onun numarası yok bende napcam? Aa dur Nankör onun servisindeydi. Hemen mesaj çaktım söylettim. Kız da bunun haberi yokmuş demesin mi? Deliricem durakta, telefon elimden düşmüyor bir onu bir bunu arıyorum… Derken bir baktım geldi bir servis atladım hemen. Anam bu bay K.’nin arabasıydı, hüzünlenmeme fırsat kalmadan şoför ‘’ara şoförünü birinci öğretimden M.. aldı beni de’’ hemen Nefret’e mesaj attım bu defa da Laz’a bu şoförü tanıtmaya uğraştım. Neymiş efendim tanımıyormuş bizim şirketten değil o diyormuş. Çıldırıcam…bu adam ikinci dönemin ilk haftası bizim şoför olmuştu, tabi servis İzmit’i bırakınca bu da birinci öğretime geçti. Birde bu adam kırmızı ışığa yakalanmamak için içeri girince görmüşte aldı beni. Anlayacağınız Allah’a emanet gidiyorum resmen. Bu adamla iletişim kuramıyorum o çok sıkıntı mıyıl mıyıl bir şey diyo anlamıyorum ney hı diyorum duymuyor EFENDİM diyince tekrar ediyor filan. Hem de serviste bir tek ben vardım he, adam okula gidip te çıkanları toplayıp götürcekmiş. Hatta okula geldiğimizde de ‘’seni yarım saat erken getirdim gördün mü?’’ Allah razı olsun beni almasa durakta debelenip duracaktım. İnerken ‘’ Sağ ol M… abi iyi günler’’ ‘’sende sağ ol abim’’ he diyip geçmediği için çok mutlu oldum.
İnsanlara selam vermek lazım, mahallenin bakkalından alış veriş yapmadan önce selam vererek girsek çıkarken hayırlı işler dilesek ya. Ben önceden otobüslerde bunu yapamazdım ama şimdi alıştım. İnerken iyi günler, hayırlı işler diyorum. İnsanlardaki önyargıları kırmanın yüzlerine tebessüm vermenin en güzel yolu bence budur. Ben yerlere de kesinlikle çöp atmıyorum. Bir benim çöpümle ne olacak demiyorum, çünkü ben desem sen desen o dese buralar hep çöplük olurdu. Biri bana selam verse o kadar mutlu oluyorum ki anlatamam. Dünya da iyi insanlar var diyorum. Öyle günlerde de o kadar mutlu ve enerjik oluyorum. Bu yüzden de insanlara merhaba, günaydın, hayırlı işler derim en olmadı gülümseyerek kafamla selam veririm illaki bir şey yaparım. Bence sizde yapmalısınız ve güzel etkinsi göreceksiniz buna eminim.

                                                                                                         Sakar Myna

14 Nisan 2014 Pazartesi

Koltuğa tünemek..

Yazmadan duramadım gene geldim. Bu hafta Kocaeli ve Sakarya üniversitesinin büyük çoğunluğunun sınav haftası olduğu için servis bir saat erken geliyor. Sadece ikinci öğretim için bu böyle. Ama benim sınavlarım haftaya olduğu için boşu boşuna erken gidip duruyorum okula, sonra sap gibi ders saatini bekliyorum. Neyse gene sinirlendim bak! Bugün evden 3te çıkmam gerekiyordu. Kalktım, yemeğimi yedim, duşumu aldım derken saat 1 olmuş. Çok değil bak azıcık saçımla başımla oynadım saate bir baktım aman Allah’ım! 13,50 olmuş. ‘’Oha lan bu neeeee yaa ben o kadar oyalanmadım ki. Anneee saat mi bozuldu saat kaç şuan. Ya saçmalama o kadar olmuş olamaz yuh ya!!!’’ dedim durdum. Saatle kavga ettim bildiğin ve inatla inanmıyorum o kadar oyalanamadım diye inat ettim. Kalktım hemen hazırlandım ama lanet saçlarım çepil çepil duruyordu. Maşa yapmaya da üşendim doğrusu. Aslında benim saçlarım varyaaaa kendiliğinden kıvırcık oluyordu da çok uzayınca ağırlaştılar popolarını kaldırıp kıvırcık olmuyorlar. Servise bindiğimde Adanalı ‘’Eşme vaar mıııağğ?’’ diye sordu. Muavinde oldum serviste bu aralar. ‘’Kaptan yolcular tamam, ücretini vermeyen? Para üstü almayaağğn?’’ konumuna gelmeme çok az kaldı hissediyorum. Okula erken gitmem bir nebze iyi oldu çünkü quiz vardı bugün. Notlara şöyle üstün körü baktım derken zaman geçti sınav başladı. Hoca tek sorusorunca bön bön baktım başka soru yok mu bu kadar mı diye afalladım. Ama kolay sordu Allahtan J sınavdan sonra derse girmedim, kütüphaneye gidip yarın ki quize çalıştım. Bir ara ödev için kitap baktım bilgisayardan arattım koduna baktım döndüm kitabı aramaya gittim. Bakıyorum ama yok kitap Allah Allah? Ben mi çok salağımda bulamıyorum derken gidip gene baktım bilgisayara. Meğersem biri almış kitabı teslim tarihi falan yazıyormuş. Hakikaten salakmışım. Neyse servis saati geldi indim servise hemen. Bizim Kart Dalkılıç hemen arkasında oturan kızlarla muhabbet ediyorken bir çocuk bindi. Serviste bayağı dolmuştu yanıma koydu çantasını gitti. Baya kişi geldi liste okundu baktım Dalkılıç bastı gaza gidiyor. ‘’Adanalı abiiiiğğ! (kart olduğu için abi diyorum başta yaşını bilsem napıyon kerata derdim de şimdi ağız alışkanlığı işte) bir çocuk çantasını bıraltı daha gelmedi.’’ ‘’Kim o adını biliyor musun?’’  ‘’Hee biliyorum tc numarasınıda söyleyeyim mi? Bilsem bir çocuk mu derim Allahsen?’’ bu tamamen iç sesimdi kabul. Bizimki fırsat bu fırsat diye atladı arabadan bir sigara daha yaktı sanırım görüş açımdan çıkmıştı. Neyse sonra çocuk geldi. Bir kız daha geldi ama ayakta kaldı tabi.
 Yola çıktık kızcağız neredeyse koltuğa tüneyecek sandım. Halini anlıyorum bizim kart o bayırda gaza bastıkça basıyor. Bende nereye tutunacağımı şaşırdım kız koltuğa öyle bir tutunmuş ki. Hepsi benim! Diyor sanki, birde çantası da tutacak yerinin orda duruyor. Bir fren yapsa çantayla benim koltuk arasında kafam sekecek kesin yani. Yanımdaki çocukta yayıldıkça yayıldı. ‘’Koç bubanın servisi mi lan bu g*tünün üstüne otur belinin deeeel olum, o telefonun ışığı gözümü alıyor kapat olum kapat, lan beş Dakka sonra incem dur lan azcık!!’’ içimden saydım durdum. Onun poposunda olmadı ya neyse artık. Özdilek’e yaklaştıkça ayaklandım ama Adanalı telefonla konuşuyor araya girsem mi? Kendi mi hatırlatsam mı? Biliyordur yahu? Ooff kapatsa artık şu telefonu ya. Neyse geçerse birden bağırır Abi ne yaptın derim. Adamda panik yapıp kaza yapar hepimizi bok yoluna götürürüm artık. Ama şuç bende değil o telefonu kapatmayanlarda ben ne yapayım derken bizimki unutmadı beni durdu. Ve bende böylede katil olmadan gecemi tamamlamış olmanın rahatlığıyla evime geldim. Bugün pek bir şey olmadı kendi içimde geçenler haricinde ot gibiymişim yazınca fark ettim O.o

                                                                                           Sakar Myna

11 Nisan 2014 Cuma

Yemek boğazında kalmasın emi!

Bizim okuldaki hocalar ya çok salak ya da çok benciller tam bilemiyorum. Dün gittik okula bu hoca 5te başlayan dersi 5buçuğa çekmişti zaten. Servis nedeniyle biraz geç gelme lüksüm yok. Neyse sınıfta erken gelenlerle lak lak yapıyoruz. Biz kapı tarafındaki sırada oturuyoruz hep. Herkes için bunu iddia edemem ama ben hep o taraftaki sıraların ikinci sırasında oturuyorum daima. Bizim sıradan cam kenarı sıralarına göç etmiş bir arkadaşla konuştuk. ‘’yavrum bizim sıranın kızıydın  sen ayıp ettin ama… hem orada camdan bakmaktan ders dinleyemezsin buralara geri dön kuzum.’’ İçeriğinde mesajlar yolladım kıza. Pek etkili olmadı gibi. Neyse sonra bizim pek muhterem hocamız geldi ve ‘’ben yemeğe gidicem ne kadar sürer bilmiyorum sizi de bekletmek istemiyorum. Siz gidin haftaya dolu dolu ders işleriz. Haydi eyvallah..’’ döndü poposunu gitti. Hepimizin ağzı beş karış açık adama bakakaldık. Bazı açık gözler çantasını kaptığı gibi hemen evine yurduna koştu. Ben ne yapsam derken Gül çağırdı Gömlekle oraya gittik. Zengin kapıyı açtığında ‘’bugün size Matrix 2’yi çekmeyi düşünüyorum!’’ dediğinde bastık kahkahayı. Hemen çay çorba hazırladılar yerken gene Zengin’in hallerine gülerken kahveyi üstüme dökeceğim diye ödüm koptu. Zaten sakarım o da işimi zorlaştırıyor. Hafta sonu Gömlek’in manitası gelecek diye ona kıyafet uydurmaya çalıştılar. Gömlekte dünden razı mankenlik yapmaya derken benim vaktim geldi. Kalktım durağa yol almaya başladım. Evet tabi ki o bayırı çıkarken neremden nefes alacağımı gene şaşırdım. Yaldır yaldır gittim durağa, serviste yer kalmıyor. Diyceksiniz yirmi dakikalık yolu ayakta gitsen nolur neyin kafası bu? Haklısınız ama bende haklıyım çünkü bizim kart Dalkılıç yani Adanalı öyle bir gaza basıyor ki sormayın. Çok savruluyorum. Koltuğa öyle bir yapışıyorum ki kopacak diye korkuyorum. Koltuğun bi yerini kırsam koparsam adam bana kızar ‘’ ufak tefeksin ama senin içinde gizli bir ayı varmış nasıl becerdin lan bunu kız halinleee!!!’’ dese naparım. Pişkin biri değilim ki ‘’sende camış gibi sürüyon lan dingil’’ diyebileyim? Eziğim lan ben galiba. Bugün ödev yapmam gerekiyor haftaya quizler var ve ben buraya yazıyorum. Çok zekiyim dimi? Aa unutmadan bir hafta sonra gidip Gülle beraber kalacağım. Zengin’in sınavları bizden önce bitiyor evine gidecek ve Gül yalnız korkuyor. Benimde servis sorunum olduğuna göre bir haftalığına ev arkadaşı olacağız J Sınavlar çok yakındaaaa eyvah eyvah
                                                                                                Sakar Myna

8 Nisan 2014 Salı

Pisi Pisi'kopatım..!

Merhaba gene ben! Buraya benden başkası yazmıyor ki biraz saçma oldu tamam kabul. Ama Myna saçmalamazsa burası anlamını yitirmez mi?  Neyse bol hayvan severli bir şeyler yazacağım. Ben çok ama çok aşırı hayvan sever biriyim. İlkokuldayken arkadaşlarım, komşularımız annesiz bir kedi yavrusu bulsalar koşa koşa bize getirirlerdi. 6-7tane yavru baktım yani. Ama maalesef hiç biri yaşamadı. Bazıları çok küçüktü inek sütü dokundu, bazıları kazalara kurban gitti. Hatta bir keresinde babamın iş yerinde kedileri atmışlar ama bir yavru kalmış. Annesiz yaşayamaz diye babam bir iki gün fabrikada bakmış ama orda olacak gibi değilmiş, o yüzden aldı eve getirdi. Ona maden suyu şişesinden biberon yapmıştık neler neler. Hayvana inek sütü dokundu kabız oldu karnı kocamandı. Biraz zeytinyağı içirdik rahat tuvaletini yapsın diye. Kedi s*çtıkça nasıl seviniyoruz anlatamam. Cins bir aileyiz işte ne yapacaksın. O zamanlar biz Eşme adında sahil kasabasında kirada oturuyorduk. Evimiz bahçeliydi, demir kapımız vardı evin yanından yol geçiyordu. Demir kapının altı biraz yüksek olduğu için kedi oradan rahat geçip yola çıkıyordu. Bende eşek kadar bir tahta bulmuş ve o kapının altına dayayıp kapamıştım orayı. Ama ev sahipleri de o kapıyı kullandıkları için dikkat etmemişler ve o tahta umurlarında olmamış. O zavallı kedicik oradan çıkmış yola. Sonrası malumL çok üzülüp ağlamıştım, hatta bu kedicik ya da bundan iki önceki bir yağmurlu günde kaybolmuştu, anam arama kurtarma ekibi kurup her yerde aramıştık onu. Bulamayınca ben eve gidip zırlarken kuzenim onu bulup getirmişti. O an dünyanın hazinesi serilse önüme o kadar sevinmezdim. Neyse kazalardan çok bahsetmek istemiyorum. Ama arkadaşlarımın hayvan maceraları epey enteresan, onları anlatmak istiyorum. Bir arkadaşımın ablası yavru kedi bakarken kediyi yıkamış ve hayvancığı çamaşır sıkar gibi sıkıp kurutmak istemiş o.O duyduğumda böyle baktım bende. Zavallıcık o olaydan sonra çok yaşamamış. Kafamda deli sorular..
O kediyi sonra çamaşır ipine de mandalla astı mı acaba? Bir başka hikâyeyi arkadaşım bana anlattı. Kışın mahallede kedicik bulmuşlar. Hayvan titriyormuş ısınsın diye bu dangalaklar sobanın fırınına koymuşlar. Hayvan ayakları yandıkça zıplıyormuş bunlarda kah kah gülüyormuş. Kız anlatırken de gülüyordu tabii benim boş bakışlarım karşısında kısa kesti. Herkesin komedi anlayışı farklı tabi, o gülerken benim içim acıdı hayvancığa.
Ben geçen sene kudurdum tabi ‘’köpek alcaaaağğmmm ben, araştırdım apartmana uygun köpekleri, şikayet ederlerse neler yapabileceğimizi, site sözleşmesini de okudum yasal olarak alabiliriz haydiiiiieee alalım. Ben alcam yaaa bananeeeeeğ….’’ Höykürdüm ortalarda durdum. Benim babam alışmamış evde hayvan istemiyor. O kedicikler bahçeli evdeydik diye izinliydi. Burada kesinlikle istemiyor en son ben kudurunca tek bir şey söyledi ve sesimi kesti. ‘’ Alırsan o hayvanı bu eve giremez, gider onunla beraber parkta yatarsın.’’ Hiçbir şey diyemedim. Ama hain planlar yapmaya da devam ediyorum kıs kıs kıs… Eğer seneye şu lanet servis işi olmazsa aparta çıkarsam kedi alcam hehehehe. Dün babama da dedim. ‘’Baba seneye servis işi olmazsa aparta çıkarsam kedi alcağğm ben. Bu evde bakamazsın demiştin orda bakarım.’’ Adam rahat ya hiç istifini bozmadan ‘’Aaaal istersen kaplan al yesin seni banane’’ dedi ya. Gene bön bön baktım. Aparta çıkarsam yanıma ev arkadaşı adayı arkadaşıma soruyorum ‘’kedi seviyon mı kııııııızzzzz,sev nolüüüür nolüür ben kedi istiyom eve çıkarsam :’( ‘’ kız sevmem ama saygı duyarım dedi. Heheyt bee okul bitince baba napim sokağa mı atayım diye buraya getircem kediyi kıs kıs kıs kötü planlar kafamda uçuşuyor. Fikri olan beri gelsin kulağıma fısıldasın. Aslında köpekleri daha çok severim ama imkânlarım köpeciklere müsaade etmiyor. İlerde büyük adam olduğumda bahçeli ev alıcam iki de köpek alıcam hedefim bu yani. Hayvanları gerçekten çok ama çok seviyorum. Onlar da bebekler kadar masumlar bence.

                                                                                                 Sakar Myna

5 Nisan 2014 Cumartesi

Kuruntu yapmamak lazım..

Allah’ım servis stresi yüzünden olmazsa kendi kendimi kurup kuruntu yaparken ölecem. Dünkü olaylardan sonra bugün beni bambaşka bir şoför aldı. ‘’anammmm!! Bu Adanalı kesin kızdı bu kızla mı uğraşcam ben beeehh dedi beni attı üstünden eyvah eyvah. Mıçtın kızım büyük mıçtın hemde şimdi bu yenisine derdini anlatmaya uğraş dur..’’ kendimi kurdum da kurdum. Yolda şirketin diğer arabası ışık hızıyla yanımızdan geçse de ben anladım onun bizim Adanalı olduğunu. Hepten kendimi kurdum. Suratım düştü moralim bozuldu. Neyse okulda kızlarla konuşunca havam değişti. Ders erken bitti hadi bize gidelim dedi (evi yakın olan arkadaş) Gül. Toplaştık giderken mama aldık. Eve geldiğimizde gırgır şamata arasında sofra kuruldu ama benim lanet olası servis saatim geldiği için çıkmak zorunda kaldım. Eğlencenin ortasında hep eve dönmek zorunda olmak kötü bea. Kızlar son servise kal biz seni okula götürürüz falan dediler ama servisle bu kadar tantana yaşanınca yüzüm tutmadı doğrusu. Bunun üstüne kal burada diye bir ısrar geldi ona da Ekosüperpeçete nedeniyle hayır dedim. Okula gidip birden burada kalcam baba dersem varya kabak gibi beni oyar sonra benden saksı yapar. Neyse koşarak gittim okula. Ciddiyim bildiğin koştum arada durup tuhaf sesler çıkararak nefes almaya çalıştım. Deli dana gibi koştum. Bir sor niye koştun? Serviste liste yapılıyor herkes kaç servisiyle döneceğini yazıyor ve o listeye göre servis yola çıkıyor. Kalan öğrenci olursa bir arayıp ulaşmaya çalışıyorlar. Üç gündür o lanet listeyi ben binmeden önce yapıp bitiriyorlar ve sonra şoförde bende unutuyorum. Asıl mallık bende bugün aklımdaydı da erken çıkıyorum diye ses etmedim. Oh olsun bana yaparsan öyle ukalalık, böyle koşarak çıkar acısı. Neyse gittim durağa sabah beni alan adamla bizim Adanalının arabaları var. Direk sabah ki arabaya binmeye kalkıştım oradakiler bu dolu başka kapıya dediler. Daha kibarca tabii ki.mecbur döndüm Adanalının arabaya bindim orda da Nankör var ve boş yer yok. İnmedim arabada öyle mal gibi dikildim. Sonra Nankör seslendi :’’Myna gel burası boş’’ gittim oturdum. Aramızda bir kavga falan olmadığı için ne haber nasılsın diye konuştum. Arada selam ver yahu dedim bakıyorum yüzüme bakmıyorsun dedim. Oda sende bana bakmıyorsun falan diyince orta yolda anlaştık. Çıktık yola ama Allah’a emanet gidiyorum. Bay K. Bunun yanında halt etmiş. Ayağıyla gaz pedalı arasında ciddi bir ilişki var sanırım. Neyse geldik Özdilek ışıklarına ben tabi 30saniye önceden kapının orada bitiverdim. Bizimki bağırdı ‘’Özdilek!’’ buradayım dedim ve el kol yaptım. Gör beni, sakın geçip gitme telaşından dolayı. Bana baktı sırıtarak sonra ‘’görüşürüz’’ dedi. Ben her zamanki gibi inerken kapıya sıkışmamaya çalışırken bir yandan ‘’iyi akşamlaaaaaaaarrr…’’ dedi. Dönemin başından beri derim. Oda hemen karşılık ‘’iyi akşamlar’’ dedi. Ben inerken pek konuşmaz bir kere de beni unuttuklarında şikayet etmemiş idare etmiştim onun ertesi günü kendi demişti. O diyince çok hoşuma gitmişti. Kart duruyor ama daha 25inde ve bence biraz olsun Murat Dalkılıç’a benziyor J sonuç olarak boş yere kendimi kurdum üzdüm… tipik Myna işte ne olsun.
NOT: 20 dakikalık yol diyorum ya bu Adanalıyla 13 dakikada geliyorum siz düşünün artık o gaz pedalının halini neyse diceklerim bu kadar iyi geceler..

                                                                                   








                                                                                                                       Sakar Myna

3 Nisan 2014 Perşembe

Ah Adanalı'm!

O lanet olası ‘’sen git seni istemiyoruz serviste’’ alt mesajını içeren konuşmasını yaptıktan sonra dünyam karardı. Tamam abartmış olabilirim ama niye ben istenmeyen insan oldum diye içerledim bayağı hatta gözlerim doldu, sesim titredi.  Eve gelince Ekosüperpeçeteyle  konuştuk felan ama bi çıkar yol yok ki. Neyse bu sabah ( benim sabahım 11 oluyor) aradım abi böyle böyle imkanım yok şirketi de aramadık senin başın ağrır diye dedim. ‘’olmuyo kavga çıkıcekte siz arayın şirketi de bık bık bık….’’ Allah’ım! ‘’ sizin kaydınızı Bay K.’mi yaptı? Ben olsam hiç yaptırmazdım sorun oluyor işte bla bla bla..’’ o kadar moralim bozuldu ki. ‘’Sen kimsin lan kimi istemiyon olum adam ol kafanı kırarım benim paramla geçiniyon len dürzük!!’’ diyesim geldi sustum gene. ‘’abi tamam ararız şirketi babam evde bi onla konuş al ‘’ babamla bayağı konuştular. Neymiş efendim otobüsle gidebilirmişim o adamların ekmeğiymiş haklıylarmışta mış. Babamda baya laf yetiştirmeye uğraştı ama yok adam ciddi ciddi beni istemiyor.Tamam şirketi arayayım diye döndük. Aradık orada da en az üç kez farklı kişilere ulaşmaya çalıştık en son 4.zat-ı muhtereme ulaştık. Oda bize ‘’o sorunu üç hafta önce çözdük olur mu öyle şey bu dönem sizi götürcez falan filan.. ben ararım onu neydi adı tamam ben onla konuşup dönerim size.’’ Tabi ki dönmedi. Ve aramamış şoförü! Ben evden çıkarken aradık şoförü beni kimse aramadı deyince babam kudurdu tabi. ‘’ seneye önüme altın serseneiz bu şirketle iş yapmam bu ne böyle, birbirinizle irtibat bile kurmuyosunuz , ne biçim iş, madem kayıt alıyorsunuz İzmitten düzgün yapın…….’’ Bayağı döşedi. Sonra ben durağa çıktım adam geldi aldı beni. O kadar çekinerek biniyorum ki anlatamam adam laf etcek bana diye diken üstündeyim. Adamın totosunda değilim. Öndeki grupla gırgır yapıyor, eğleniyor. O kafasını direksiyona vura vura pekmezini akıtmak istedim. O gırgır yaptığı kızlara da gıcığım benim bi adım yok ya anıra anıra ‘’Özdilekten binen kız?’’ diye sesleniyor. İkisini birlikte paralamak istedim. Çok ama çok istedim beni boş yere strese soktu dangalak kendisi eğlensin yok yaa!  Akşam dersten sonra Siyahın evine çay içmeye gittik. Yolüstünde markete uğradık herkes bir şeyler alıyor bizim akıllı Siyahta :’’ kasaya koyun hepsini bir geçirelim’’ yemezler o ayakları aklı sıra bize hesap ödetmiycek yok ya. Aldık mamalarımızı gittik çayımızı mamamızı zıkkımlandık. İlkokul ve lise hayatım boyunca olduğu gibi ortamın en zevkli yerinde eve dönmek zorunda kaldım. Kalktım servis alanına gittim, ama

nasıl gerilmişim ben bile farkında değilim. Serviste kaskatı oturuyorum gözlerim hep yerlerde. Adam bi laf sokacak diye ödüm kopuyor. Servisin en cins çocuğu olan Kocaman (poposu öyle kocaman ki insanlar onu anlatırken hani şu koca dötlü olan diye tarif ediyor) bizim Adanalı şoförle konuşuyor bir ara birkaç kelime yakaladım ‘’ abi hala sorun oluyor mu noldu ne gitti’’ ‘’şey varya(ismi devlet sırrıymış gibi gizli söylediler) Onu attıracam şikayet var’’ aman Allah’ım bana taktı adam beni attırcak kesin. Anam ne edeyim nerelere gideyim ben eyvah eyah. Şimdi mıçtın kızım hemde büyük mıçtın…diye kendimi kurdum kurdum da kurdum. Ah Ekosüperpeçete git al şu arabayı da kurtulayım şunlardan ya ömrümü yediler yahu. Şu yirmi dakikalık yol için çekmediğim zulüm kalmadı diyebilirim. Ah bi arabam olsa.. ama hayırlısı neyse o olsun ya napalım artık başa gelen çekilir. Ha bu ara da çok mutsuzum ben How I Met Your Mother'da bitti :( ekstra mutsuzum 

                                                                                                                 Sakar Myna