acıların çocuğu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
acıların çocuğu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Kasım 2015 Salı

Sosyal Myna

Evrenin bana depresyon öyle değil böyle olur deme şekli pek hoşuma gitmedi. Babam uzun zamandır olmak istediği ameliyatı olmak için hastaneye yatırıldı. İkinci haftaya girdik babam hastanede yatıyor ama ameliyat günü hala belli değil. Al sana nur topu gibi bunalım.
Annem düşünür kendini hasta etti. Nur topu 2 tansiyon hastamız mevcuttur. Bu hastaneye yatma olayı gündeme geldiği gün okulda mal gibiydim. Hoca ara verince lambur lumbur yürürken sınıftan tatlı mı tatlı bir bayan arkadaşımın telefonunun şarj cihazına takılıp telefonu uçurdum. Bu uzun cümlenin ardından bi dur soluklan. Evet telefon bildiğin uçtu uçtu kuş uçtu misali..
Bu aralar ciddi anlamda arkadaşlıklarımı sorguluyorum. İnandığım doğrular sarsıldı. Güvendiğim dağlar diz boyu kar içinde. Al sana cillop gibi bunalım.
Arabamın vurukları gözüme kötü gözükmüyor artık hatta onları seviyorum.
Komşular yardım lazım olursa biz buradayız diye kapıya gelip duruyorlar. Hepsi sağ olsun.

Artık pek kitap okuyamıyorum. Deli gibi kitap alsam da oturup okuyamıyorum. Büyük bir boşluk hissetsem de okuduğumdan anlayamadığım için olmuyor. Bir sürü okunacak kitabım var ve alacak listem kabarık. 

Yavaş yavaş üzerimdeki mutsuzluk gitti. Yerini endişe aldı. Düzeliyorum biraz biraz. Artık eskisi gibi güçlüyüm. Afyondan önceki zaman da olduğu gibi ben güçlendikçe dertler katlanarak geliyor. Sen dertsen bende Herkül’ün yeğeniyim ulan! 

Azıcık gülelim.. instagram açtım. Kullanma özürlüsüyüm. Herkesler bissürü like alıyor ben ezik kalıyorum. Blogtakiler takip edin like atın
İnstagram: mynasacmaliyor
Snap:mynasacmaliyor
Twitter:mynamayanamndömn şaka şaka tabi ki mynasacmaliyor
EKLEYİN 

Ekleşelim blogtakiler ben bulduklarımı falan ekledim. Bu aralar pek güldürüklü şeyler yaşamıyorum. Tek aksiyonum beni geçen sene kanser eden dolmuşlarla yarışıyorum onları geçince baya söyleniyorum. Ralli tek hobim oldu. 


Nezle oldum ses ekoleyzrım (umarım doğru yazdım) fabrika ayarlarına dönemedi. Burnum desen çeşme misali ceblerim sümüklü mendillerimle dolup taşıyor. Yanımda yeni kankim mendil deposu. Babam evde olsa kesin sana mendil yetmiyor git ötede bayıl derdi bana. Neyse bu yazı ölmedim demek amacıyla yazıldı. Saygılar..

17 Eylül 2014 Çarşamba

Dakika Bir Gol Kaç?

Olaylı Myna geldi. Başıma gelenleri anlatayım da gülün. Okulun ilk günü çıktım durağa. Bindim dolmuşa ayakta ve kapının hemencecik yanındayım. Dolmuşlar küçük münübüs gibi bir şey önde şoförün yanında iki kişilik yer var arkası ayakta yolcu için tutungaç. O muübarek kapının camı da açık hemen önceki kapının camı da açık. Neyse kapıya yapışık vaziyette gidiyorum saçlarımı ağzıma tıkıştıran rüzgarla cebelleşiyorum derken kolumda bir acı hissettim. Hemen bakmaya cesaret edemedim yaklaşık 2 saniye sonra baktım. Acıyan yerde bir arı poposu var. Kendisi yok namussuz! Parmağımla poposunu dürtünce adeta örümceğin ağından sarkması gibi sarktı. Bağlantısı ise iğnesi! Neyse onu da çıkardım attım. Ama kolumda nasıl bir acı var anlatamam.
Annem yanımda olsa oturur ağlarım acıyo diye. Sonra dolmuş durdu bir yerde son durak dedi. Lan! Okulun en ıssız yoluna durak yapmışlar gevurlar! Yaya yolu dahi yok. Yolun kenarından ezilmemeye gayret göstererek gidiyorsun. Neyse indim gidiyorum koluma baktım. Sinek ısırığı kadar kabarmış beyaz beyaz. Kızların yanına gittiğimde bile hala arı soktu lan! Nasıl oldu bu Allah’ım çıldırıcam modundaydım. Gömleğe geçmiş doğum günü hediyesini takdim ettim, o da benim telefon istiyooom diye beni de selfie diye höykürmelerime dayanamayıp telefon almış bana. Hani pazarlarda falan çizgi film pepe’nin oyuncak telefonları vardı ya ondan alacağım derdi bende onu istemem Çılgın Hırsızdaki minyonlardan isterim diye şakalaşırdık. Gitmiş minyonlu fafalon almış bana :) ona telefon demiyorum çünkü. Neyse ilk derse girdik hoca gene niye bu bölüme geldiniz, bir halt olmazsınız ki alt mesajını içeren konuşmasını yaptı. Sonra dersiyle ilgili konuştu ne yapacağını falan söyledi. Bu yıl ders programımız çıldırmış durumda ilk gün ilk olarak Gömlekle Siyah alttan aldıkları derse girdiler, ondan çıkıp bu yıl ki seçmeli derse Gömlekle ben girdim. Bu arada Siyah da evine gitti. Saçma sapan şeyler yüzünden evi hemen karşı kapıya taşıdılar. Ev rezalet pismiş her yer her yerdeymiş, yerleşmeye çalışıyor. O da bana doğum günü hediyesi uzun elbise almış :) çok beğendim. İlk gün öyle böyle geçti. Eve gittim akşam serini diye giydiğim hırkamı çıkardım ne göreyim! Arının soktuğu yer büyümüş ve kızarmış. Neyse yattım ama o gece bir ara uyandığımda kolumu kaşırken buldum kendimi. Sabah kalktığımda kolum kocaman olmuştu. Gece üçüncü bir kol çıkartmaya uğraşmış olmalıyım. Kalktım gittim okula bu defa benim alttan dersim vardı.bir saat bekledim hoca gelmedi. Sonra kızlarla lak lak yaparken bayağı vakit geçti ama kolum ağrımaya başladı. Bak şimdi ders 1’de başlayıp 5’te bitiyor, hoca gelmedi ben 2’de çıktım dersten. Bir sonraki dersin 7’de. Ben ne yapayım? Nerelere vurayım başımı bilmiyorum. Sonra kolum ağrı yapınca başlarım dersine dedim kalkıp eve geldim. Babam benim patroncuğumu aradı, onunda işi varmış iki saat sonra geldi. Gece 9da hastane yolunu tuttuk. O da ayrı bir maceraydı. Adam yolda atarım diye aldığı çöpüyle tüm yolu gidip geldik. Hastanede koluna bakayım diyen patrona gösterdiğimde şok oldu. Sanırım daha tırt bir durum olduğunu sanmış.
Neyse hastanede benim aciliyetim yok diye bayağı bekleme durumumuz oldu. Bunu duyan patron hemen polis odası vardı oraya gidip konuştu. Polis amca beni aldı doktorun yanına koydu gitti. Doktor geldi anlattım falan derken sana iğne yapalım şişliği alsın dedi. Hemşire hanım geldi hunharca yaptı iğneyi. Daha çok uf oldum. Doktor bey ilaç ve merhem  yazdı gecenin o saatinde haydi nöbetçi eczane ara.. derken sapağı kaçırmalar derken, bulduk bir tane. İşte tam o vakit patron çöpünü atabilme zevkine erişti. Aldık ilaçları vın eve döndük. İlaçlarımı alıp yattım. Sabah iğnenin etkisiyle kolumun şişi bayağı indi ama kızarıklık ve kaşıntı durumu devam ediyor neyse dedim. Bugün de hazırlandım çıktım yola bekliyorum son araba 16,00 ve 16,05’de var başka da kampüse çıkan yok. İlki geldi içi balık istifi dolu yanaşıp durmadı bile. Neyse bir tane daha var dedim kendime o da aynı şekilde olunca mal gibi kalıverdim yolun kenarında. Terminale gitsem yetişemem ne yapsam olmuyor mal bir durumun içine sıkışıp kaldım. Kıstırdım kuyruğumu kös kös eve döndüm. Ulan bu dolmuş şoförleri işime çomak soktular hep ama şimdi de gene mağdurum ben! 

18 Temmuz 2014 Cuma

Heyyo Dadı Oldum

Serin yaz akşamından herkeslere merhaba! İş kaptım olum nasıl mutluyum anlatamam. Büyük yerlerde çalışmak istiyorum okul açılınca da part-time çalışırım diyorum ama kim beni alır? Birde sigortayla sorunum var maalesef :/ burs aldığım için o kesilir ve ben iki ay sonra işten şutlanırsam haydi eller havaya olurum. O nedenle çocuk bakıcılığı tarzında işler tam benlik ve bu akşam polis çiftin 3,5 yaşındaki kızına bakıcı olarak atandım. Çocuklarla iletişimin gayet iyi ve kuzenimin haydut oğluna koca yaz baktıysam bunu da yaparım. Büyük haydut sevdiği biri olduğunda yemeğini ona yaptırır yedirtir, çişini bile sevdiği insan yaptırtıcaktır. Öyle huyları vardır ve sen uzanışken kafana bir anda süpürge sapı yeme riskin daima vardır. Kendisi akşam 10 gibi yatar sabah 7de kalkar ve ramazanda sahura kadar oturduğum için kalan uyku süremi siz hesap edin. Ben ne acılar çektim, oruçlu olarak o çocukla top bile oynadım.

Ama iş sanırım bir aylık bir şey çünkü okullar açılınca çocuğu okula verirler. Çocuk için daha sağlıklı olur okulda benim verebileceğimden daha faydalı şeyler öğrenir. O yüzden kış döneminde de çocuk avına çıkmayı düşünüyorum. Çocuğunuza ders verem mi? diye insanların önünde beliricem. İlkokul grubunu hak edebilirim sanırım, yani inşallah.
Dün akşam babam bir haber okumuş onu anlattı. Bir baba çocuğunu teşvik edebilmek için kendisi de öss’ye girmiş ve baba, oğlundan çok daha yüksek puan yapmış. O çocuğun psikolojisini düşünemiyorum. Bende kız kardeşime baskı yapıyorum seninle bende gircem senden yüksek yaparsam yandın diye. Hiç acımayın ona çünkü oks puanımdan daha yüksek sbs puanı yaptığında beni ne kadar ezmişti anlatamam. Çok eziklendim çok. Gün intikam günü, gerçi o sayısaldan girer bense eşit ağırlığın sözel kısmıyla ne kadar yapabilirim bilmiyorum.
Bu akşam seni yönetim çatışmaları yaşandı. Polis abimiz intikam için and içti. Olay ise çardak kavgası çok komik değil mi? bildiğin beş yaşındaki çocuğun oyuncak kavgası gibi çardak kavgası yapmışlar. Birde polis abim de arabayla okula gitmeme taş koydu. Yol çok tehlikeli dedi kamyoncu dedi Allah muhafaza dedi. Babam mesajı aldı tabi.. ama bakalım iyi bir şoför olursam kamyoncular benden korksun levyeyle dalarım ağız burun zıbartırım. Minyon olabilirim ama cidden sinirlendim mi iş biter.

Birde evde yata yata kilo aldım camış gibi oldum. Annem terzi olduğu için dikiş atölyesinden don lastiği aldık. Bildiğin don lastiği ve ben onla spor yapıyorum başlığı altında oynuyorum. Bir ara ondan sapan yapmaya çalışmış olabilirim ama etkili olmadı. Her gün azıcık mekik çekiştiriyorum bu göbek gitmeli arkadaş! Aşırı yediğimden değil aşırı hareketsizliğimden böyle. Lanet olsun tatil, yaşasın çalışmak. Kızın bakıcılığını yarken iğne ipliğe dönebilirsem ne ala.

16 Haziran 2014 Pazartesi

Yaşıyorum!

Geldim ama neler yaşadım da geldim diye bir sor önce? Hemen başlıyorum anlatmaya.. Son finale gittim okula valizle ve onun açılıp kapanırken illa sorun çıkartan sapıyla kavga ede ede gittim. Neyse sağ salim vardım okula, Siyahla karşılaştık Güllerin olduğu sınıfa gittik. Sınıfa girdiğimde bir de baktım bunlar selfie yapıyor ve birde Zengin de bizim sınıfta. Hobaaa ‘’bensiz nasıl çekilirsiniz ıı şey bizsiz!’’ hemen atladık Siyahla tüm pozların içine =) ama aceleyle çektiler ben kenarda olduğum için tüm resimlerde bulanık çıkmışım. Şansıma tüküreyim. Neyse sınavdan sonra hepimiz vedalaştık. Çok zor geldi, ben çok çabuk bağlanıyorum sonrada ayrılmak zor geliyor. Karşımdaki beni düşünmezken ben düşünüyorum. Mesela seneye tekrar sınava gireceğim istediğim yeri kazanırsam burayı nasıl bırakırım diye dert ediyorum. Neyse tamam kapatıyorum bu konuyu. Sınavdan sonra tabi ki dolmuşa bindim eve gittim. Ben gittim yarım saat sonra annem evden çıktı. Çünkü ananem ameliyat olacak ona bakmaya gidecekti. Aradan bir iki saat geçti babam geldi. Çarşıya ilaçlarını almaya gitmiş, sonra da alışveriş yapmış geldi. Haa birde annem evde hazırlanırken ocağa süt koydum taşırmayın dedi. Ve evet tabi ki o sütü taşırdım. Annem terlikle alkışlamak istediyse de vakti olmadığı için yırttım. Babam geldiğinde de benim son zamanlarda taktığım çeçil peynirden almış. Birkaç kere almıştı ama benim sevdiğimden değildi onlar. Ve evdekiler de pek sevmedikleri için çok bereketli olmuştu. Neyse bu defa tutturmuş ve birde neredeyse bir kasa boyunda! Aslan babam diye tezahürat yaptım tabi ki. Sonra babam sütü kaynattınız mı dedi getirin mayalayayım. Babam tam bir yoğurt canavarıdır. Kahvaltıda dahi yoğurt yer, yoğurtsuz doymuyorum der. Neyse hayatında bir ilke imza atarak süt mayaladı. Bir ara annemi arayalım dedik, sonra araya iş girdi şey edemedik. Biraz sonra da annem aradı, bişiyler olmuş onu bekliyorlarmış falan. Aradan iki saat geçti annem eve geldi. Bana sitem ediyor ‘’seninde annen hasta olsun bende seni aramayacağım görürsün!’’
Bu yakışıklıyı dün sitede yürüyüş yaparken bulduk. Kendisi tam bir sevgi arsızı


Ameliyat ertelenmiş falan. Sonra cuma günü ehliyet kursuna gittim sınav giriş belgemi almaya, biraz gezdim oyalandım eve geldim. Gece de yumurta kapıya dayandı ya açtım ehliyete çalışmaya uğraşıyorum gözümden uyku akarken. En son amaaaan ya diyerek yattım sabah zorlanmadan kalktım, çeçil peynirimle kahvaltı ettim çıktım. Sınav kağıdında14,30 yazıyor ama yandaki yazıda sınav 11de diyor internetten baktım hep 11 yazıyor. Gittim okulun oraya iki otobüsle gittim birde varya! Bir kız iki adam var başkada insan yok. Gttim sordum onlarda benim gibi kararsız kalmışlar gelmişler.
Biraz daha durdum gene gelenler oldu ama saat geldi ne polis geldi ne gözetmen. Kalktım tekrar çarşıya gittim bir arkadaşımla buluştum ondan alacağım bir şey vardı onu aldım. Sonra durağa indim sınav yerine gideceğim lanet otobüs gelmek bilmedi. Neyse bir tane geldi sordum ‘’hangisine binersen bin yürüme mesafesi aynı gel’’ dedi. Bindim beni öyle bir yerde indirdi ki sora sora koşa koşa zor buldum okulu. Ayağımda sandalet koşarken şap şap ses yapıyor hava sıcak, kan ter içinde kalmışım. Neyse depar atarak yetiştim sınava, sınıfta nefesimi düzenleyene kadar sınavın yarısı oldu. Hemen okudum bitirdim. Ama çıkartmadılar bekle babam bekle. Neyse saldılar hemen uzaklaşmak istedim oradan. Daha önce çarşıya gitmek için beklediğim durağa doğru yürürken hemen otobüs geldi bindim. Meğer tam okulun önünden geçen otobüs varmış! Ulan şoför sen var ya sen. İçimden kötü kötü şeyler söyledim. Bugün de evde hummalı bir temizlik yaptım ufuu. Deterjan kokusundan zehirlenmiş olmam mümkün. Bir dahaki yazımda çıkar kokusu. Daha da yazarım ama sen okumaktan sıkılma diye kısa kestim. Emin ol bu kısa hali 

1 Haziran 2014 Pazar

Final Sendromlu Myna

Çok sevgili Beyaz Gemi blogu beni mimlemiş.  Şuan için büyük bir sınavın ufkundayım ve telefonumun son kalan internet kırıntılarıyla bunu yüklemeye çalışıyorum. İstenmeyen nedenlerden dolayı mimi ertelemiş bulunuyorum.
Olayın özüne gelecek olursak şöyle; lanet servisle cuma günü yollarımı ayırdım bildiğiniz gibi. Sınav haftası ne yapacağım tabi ki halama geldim iki otobüsle gidiliyor buradan okula ama kafam rahat en azından. Ama bir sorun var? Bizim evden köye altımda araba olsa 20 dakikada varırken otobüsle 3vasıta ve hepsinin kalkış saati kendine has saçma. Şimdi yanıma aldığım eşek ölüsü kadar ağır küçük bavulumla ben nasıl 3 otobüsle köye ulaşacağım? Ya da kaç günümü alır? Aaa bakın size problem yaptım. Tamam kızmayın ben olsam ağız dolusu sövüyor olabilirdim. Neyse konuyu dağıtmadan Eşme’deki kuzenimi aradım siz köye gidiyor musunuz? Beni de sıkıştırın bir yere diye şey ettim. O da sağ olsun ayarladı kocası beni yollardan topladı. Neyse çıktım kuzenin evine çünkü eniştemin işi varmış onu bekliyoruz. Geçen bahsetmiştim ya Küçük Haydutla Büyük Haydut diye, hah işte onların evinde kuzularımla hasret giderdim.

 Dün Küçük Haydut tam bir yaşına bastı. Biz sıkış tepiş arabaya doluştuk köye giderken Büyük Haydut babasına doğum günü pastası niye almadığını sorunca, eniştem bizi bırakıp pasta alıp geldi. Ama hiç birimizin haberi yok kuzenim Büyük Haydut’u mutfağa çağırıyor gel sürpriz var diyor. Bizimki de benim aldığım dondurmayı söylüyor sanıp biliyorum ki diye bık bık ediyor. Anası görmen lazım deyince işte bir gariplik olduğunu anlayıp yıldırımdan daha hızlı mutfağa ışınlandı. Sonra ağzı kulaklarında birazdan ışıkları söndürceeeezz diye ağzını yaya yaya dolandı. Sonra pasta geldi. Ama o sırada elindeki eriği yemekle meşgul olan Küçük Haydut olaya pek yabani. Teyzesi onu kapıp pasta başına geldi karanlıkla mum ışığında resim çekmeye uğraştık. Daha doğrusu azıcık megapikseli olan telefonumla ben uğraştım. Eniştem telefonun çıkardı artist artist resim çekiyor. Bir benim çektiklerime baktık birde onunkilere. Hemen bendeki katliamdan kurtuldum.
Sonra pastalar konuldu tabaklar dağıtıldı, Küçük Haydut herkesin tabağına musallat oldu. Maşallah boğazlı ama dokunacak diye korkuyoruz. Ama sıpa bizimle kavga ediyor.’’ Bana da ver benim doğum günüm bu pasta da benim hepsini yiyceeeem ‘’ edasıyla tüm tabakları gezdi.  Karşında ağzını açıp lokma bekleyen bir sıpa varken nasıl yersin o pastayı?

Köyde maalesef internet yok komşudan çekiyorduk ama onun için balkona çıkmam lazım ki bu Myna çok üşüyen biri. O yüzden telefonun internetiyle acı çekmeye devam. Birde ders çalışıyorum bugün ama aklım yarın çarşıya ineceğim yemek mi yesem? Ne yesem? Nerde yesem?...  Sorularına takıldı, ben var ya tok evin aç kedisiyim. Önceden boğazsızın tekiydim şimdi dünyaları yesem bana mısın demiyorum. Biraz hareket ediyorum da duba gibi olmadım, şimdilik. Bu gidişat duba olma yolunda devam ediyor. Ayyy şu finallerin sıkıntısına kendimi yemeğe mi vursam?  Neyse tamam ben size daha komikli yazıyla dönüş yapıp gönlünüzü alacağım. İlla bir şey olur yani sonuçta söz konusu olan kişi benim burada :) 

14 Nisan 2014 Pazartesi

Koltuğa tünemek..

Yazmadan duramadım gene geldim. Bu hafta Kocaeli ve Sakarya üniversitesinin büyük çoğunluğunun sınav haftası olduğu için servis bir saat erken geliyor. Sadece ikinci öğretim için bu böyle. Ama benim sınavlarım haftaya olduğu için boşu boşuna erken gidip duruyorum okula, sonra sap gibi ders saatini bekliyorum. Neyse gene sinirlendim bak! Bugün evden 3te çıkmam gerekiyordu. Kalktım, yemeğimi yedim, duşumu aldım derken saat 1 olmuş. Çok değil bak azıcık saçımla başımla oynadım saate bir baktım aman Allah’ım! 13,50 olmuş. ‘’Oha lan bu neeeee yaa ben o kadar oyalanmadım ki. Anneee saat mi bozuldu saat kaç şuan. Ya saçmalama o kadar olmuş olamaz yuh ya!!!’’ dedim durdum. Saatle kavga ettim bildiğin ve inatla inanmıyorum o kadar oyalanamadım diye inat ettim. Kalktım hemen hazırlandım ama lanet saçlarım çepil çepil duruyordu. Maşa yapmaya da üşendim doğrusu. Aslında benim saçlarım varyaaaa kendiliğinden kıvırcık oluyordu da çok uzayınca ağırlaştılar popolarını kaldırıp kıvırcık olmuyorlar. Servise bindiğimde Adanalı ‘’Eşme vaar mıııağğ?’’ diye sordu. Muavinde oldum serviste bu aralar. ‘’Kaptan yolcular tamam, ücretini vermeyen? Para üstü almayaağğn?’’ konumuna gelmeme çok az kaldı hissediyorum. Okula erken gitmem bir nebze iyi oldu çünkü quiz vardı bugün. Notlara şöyle üstün körü baktım derken zaman geçti sınav başladı. Hoca tek sorusorunca bön bön baktım başka soru yok mu bu kadar mı diye afalladım. Ama kolay sordu Allahtan J sınavdan sonra derse girmedim, kütüphaneye gidip yarın ki quize çalıştım. Bir ara ödev için kitap baktım bilgisayardan arattım koduna baktım döndüm kitabı aramaya gittim. Bakıyorum ama yok kitap Allah Allah? Ben mi çok salağımda bulamıyorum derken gidip gene baktım bilgisayara. Meğersem biri almış kitabı teslim tarihi falan yazıyormuş. Hakikaten salakmışım. Neyse servis saati geldi indim servise hemen. Bizim Kart Dalkılıç hemen arkasında oturan kızlarla muhabbet ediyorken bir çocuk bindi. Serviste bayağı dolmuştu yanıma koydu çantasını gitti. Baya kişi geldi liste okundu baktım Dalkılıç bastı gaza gidiyor. ‘’Adanalı abiiiiğğ! (kart olduğu için abi diyorum başta yaşını bilsem napıyon kerata derdim de şimdi ağız alışkanlığı işte) bir çocuk çantasını bıraltı daha gelmedi.’’ ‘’Kim o adını biliyor musun?’’  ‘’Hee biliyorum tc numarasınıda söyleyeyim mi? Bilsem bir çocuk mu derim Allahsen?’’ bu tamamen iç sesimdi kabul. Bizimki fırsat bu fırsat diye atladı arabadan bir sigara daha yaktı sanırım görüş açımdan çıkmıştı. Neyse sonra çocuk geldi. Bir kız daha geldi ama ayakta kaldı tabi.
 Yola çıktık kızcağız neredeyse koltuğa tüneyecek sandım. Halini anlıyorum bizim kart o bayırda gaza bastıkça basıyor. Bende nereye tutunacağımı şaşırdım kız koltuğa öyle bir tutunmuş ki. Hepsi benim! Diyor sanki, birde çantası da tutacak yerinin orda duruyor. Bir fren yapsa çantayla benim koltuk arasında kafam sekecek kesin yani. Yanımdaki çocukta yayıldıkça yayıldı. ‘’Koç bubanın servisi mi lan bu g*tünün üstüne otur belinin deeeel olum, o telefonun ışığı gözümü alıyor kapat olum kapat, lan beş Dakka sonra incem dur lan azcık!!’’ içimden saydım durdum. Onun poposunda olmadı ya neyse artık. Özdilek’e yaklaştıkça ayaklandım ama Adanalı telefonla konuşuyor araya girsem mi? Kendi mi hatırlatsam mı? Biliyordur yahu? Ooff kapatsa artık şu telefonu ya. Neyse geçerse birden bağırır Abi ne yaptın derim. Adamda panik yapıp kaza yapar hepimizi bok yoluna götürürüm artık. Ama şuç bende değil o telefonu kapatmayanlarda ben ne yapayım derken bizimki unutmadı beni durdu. Ve bende böylede katil olmadan gecemi tamamlamış olmanın rahatlığıyla evime geldim. Bugün pek bir şey olmadı kendi içimde geçenler haricinde ot gibiymişim yazınca fark ettim O.o

                                                                                           Sakar Myna

5 Nisan 2014 Cumartesi

Kuruntu yapmamak lazım..

Allah’ım servis stresi yüzünden olmazsa kendi kendimi kurup kuruntu yaparken ölecem. Dünkü olaylardan sonra bugün beni bambaşka bir şoför aldı. ‘’anammmm!! Bu Adanalı kesin kızdı bu kızla mı uğraşcam ben beeehh dedi beni attı üstünden eyvah eyvah. Mıçtın kızım büyük mıçtın hemde şimdi bu yenisine derdini anlatmaya uğraş dur..’’ kendimi kurdum da kurdum. Yolda şirketin diğer arabası ışık hızıyla yanımızdan geçse de ben anladım onun bizim Adanalı olduğunu. Hepten kendimi kurdum. Suratım düştü moralim bozuldu. Neyse okulda kızlarla konuşunca havam değişti. Ders erken bitti hadi bize gidelim dedi (evi yakın olan arkadaş) Gül. Toplaştık giderken mama aldık. Eve geldiğimizde gırgır şamata arasında sofra kuruldu ama benim lanet olası servis saatim geldiği için çıkmak zorunda kaldım. Eğlencenin ortasında hep eve dönmek zorunda olmak kötü bea. Kızlar son servise kal biz seni okula götürürüz falan dediler ama servisle bu kadar tantana yaşanınca yüzüm tutmadı doğrusu. Bunun üstüne kal burada diye bir ısrar geldi ona da Ekosüperpeçete nedeniyle hayır dedim. Okula gidip birden burada kalcam baba dersem varya kabak gibi beni oyar sonra benden saksı yapar. Neyse koşarak gittim okula. Ciddiyim bildiğin koştum arada durup tuhaf sesler çıkararak nefes almaya çalıştım. Deli dana gibi koştum. Bir sor niye koştun? Serviste liste yapılıyor herkes kaç servisiyle döneceğini yazıyor ve o listeye göre servis yola çıkıyor. Kalan öğrenci olursa bir arayıp ulaşmaya çalışıyorlar. Üç gündür o lanet listeyi ben binmeden önce yapıp bitiriyorlar ve sonra şoförde bende unutuyorum. Asıl mallık bende bugün aklımdaydı da erken çıkıyorum diye ses etmedim. Oh olsun bana yaparsan öyle ukalalık, böyle koşarak çıkar acısı. Neyse gittim durağa sabah beni alan adamla bizim Adanalının arabaları var. Direk sabah ki arabaya binmeye kalkıştım oradakiler bu dolu başka kapıya dediler. Daha kibarca tabii ki.mecbur döndüm Adanalının arabaya bindim orda da Nankör var ve boş yer yok. İnmedim arabada öyle mal gibi dikildim. Sonra Nankör seslendi :’’Myna gel burası boş’’ gittim oturdum. Aramızda bir kavga falan olmadığı için ne haber nasılsın diye konuştum. Arada selam ver yahu dedim bakıyorum yüzüme bakmıyorsun dedim. Oda sende bana bakmıyorsun falan diyince orta yolda anlaştık. Çıktık yola ama Allah’a emanet gidiyorum. Bay K. Bunun yanında halt etmiş. Ayağıyla gaz pedalı arasında ciddi bir ilişki var sanırım. Neyse geldik Özdilek ışıklarına ben tabi 30saniye önceden kapının orada bitiverdim. Bizimki bağırdı ‘’Özdilek!’’ buradayım dedim ve el kol yaptım. Gör beni, sakın geçip gitme telaşından dolayı. Bana baktı sırıtarak sonra ‘’görüşürüz’’ dedi. Ben her zamanki gibi inerken kapıya sıkışmamaya çalışırken bir yandan ‘’iyi akşamlaaaaaaaarrr…’’ dedi. Dönemin başından beri derim. Oda hemen karşılık ‘’iyi akşamlar’’ dedi. Ben inerken pek konuşmaz bir kere de beni unuttuklarında şikayet etmemiş idare etmiştim onun ertesi günü kendi demişti. O diyince çok hoşuma gitmişti. Kart duruyor ama daha 25inde ve bence biraz olsun Murat Dalkılıç’a benziyor J sonuç olarak boş yere kendimi kurdum üzdüm… tipik Myna işte ne olsun.
NOT: 20 dakikalık yol diyorum ya bu Adanalıyla 13 dakikada geliyorum siz düşünün artık o gaz pedalının halini neyse diceklerim bu kadar iyi geceler..

                                                                                   








                                                                                                                       Sakar Myna

3 Nisan 2014 Perşembe

Ben deli değilim!?

Benim çok sevdiğim arkadaşım Siyah üç haftadır okula quiz olcaz diye gelip duruyor. Her hafta aynı muhabbet ama görmelisiniz. En son dünde aynı şeyi söyledi. ‘’Siz inanmayın daha görürsünüz yarın quiz yapacak bu hoca dediydi dersiniz o zaman görcem sizi hadi bakalım.’’ ‘’ee tamam ama yapmazsa sen ne vercen kızım kaç haftadır aynı terane adam ne sorcak zaten anlattıklarını toplasan 1 saat etmez…’’ Sonra neyse eve geldik mal mal işlele uğraştık hepimiz. Siyah o kadar quiz diyipte quize harıl harıl çalışmayan yegane insandır. Bugün okula bir gittim amanın. Hiç görmediğim sıfatlar doluşmuş sınıfa. Ben mi yanlış geldim lan? Diye düşünmedim değil, sonra bizim sınıftan birkaç kişiyi görünce oh tamam doğru geldim dedim. Derken hoca elinde bir tomar kağıtla geldi ‘’Ders saatine kadar çalışın bari quiz yapcam.’’ Dedi ve gitti. Anam bir tutuştum ki sorma. Hiçte kafam basmıyor bu derse. Çünkü bugüne kadar öğrendiğim tüm şeylerin tam tersi olduğunu iddia eden bir ders olunca insanın kafası karışıyor haliyle. Size sorsam soyut ve somut neye denir diye. Herkes somut beş duyumuzla algılayabildiğimiz şeylerdir, algılayamadıklarımız soyuttur der değil mi? Ama kazın ayağı öyle değilmiş hocamız öyle diyor. Ya işte bende öyle bön bön baktım adamın suratına. ‘’hacı kafan mı iyi ne diyorsun sen ne ayaksın lan? Kafamı bulandırma oğlum!!’’diyesim geldiyse de sustum. Dersin adıyla bu kadar çelişik olması da çok enteresan ‘’MANTIK’’ dersi adı altında bize saçmalıklar öğretip birde sınav yapıyorlar. Sınav kağıdına yazıyı ilk gören insanmışım gibi baktım yahu. Birde anlatmadığı bişiylri de sordu mübarek. Utanmadan da ‘’Nasılsa bir şey yapamıycaksınız süreniz 5dakka oyalamayın beni haydi.’’ Dedi herif ya. Sınavdan sonra Siyah’ın ben demiştim bakışları zafer edasıyla parıl parıl parlıyordu. Sen çalıştın mı dediğimde ‘’Yok ya şöyle bir okudum sorsan pek bir şey söyleyemem doğrusu’’ diyince haliyle şok oldum. Aman bizim Siyah’ta böyle denişik bir arkadaş. Quizden sonra sınıfı bıraktı hoca. Yemin ediyorum şu servis yüzünden erken biten derslere gıcığım. Öğrencilik sıfatına yakışmıyorum. Siyah gel bize dedi ama hiç otobüse binesim yoktu. Sonra bir başka arkadaşım (evi yürüme mesafesinde olan) gel bize deyince yok diyemedim. Bende gerçekten hayır diyememe durumu var he. Neyse gittim oturdum kalktım servise geldim. Tam binerken şoför senle bi konuşak diye çekti beni kenara. Normalde servisle gelmiycem bugün mesajı attığımda sadece ‘’ok’’ diye cevap atan adam bir anda centilmen oldu.

-N’aber nasılsın?
+iyiyim sen nasılsın?
-iyiyim bende ya şu İzmit otobüsleriylen sorun yaşıyoruz bugün arabanın önünü kestiler…….
Çok sulu göz biriyim o öyle anlatıp imkanın varsa çık servistene getirince muhabbeti hemen sesim titredi gözlerim doldu. Niye? Malım çünkü başka açıklaması yok.
+tamam ben babamla konuşayım gerekirse şirketi ararız, ben imkanlarıma bakarım sana dönerim yarın.
Adam da haklı en psikopat İzmit şoförleri eşkiyalık yapıyorlar. Ama ben bu vakitten sonra ne yapabilirim paramı da peşin vermişim. Geldim babamla konuştum doluya koyduk almadı boşa koyduk dolmadı. ‘’bu dönemi bi şekilde idare edeceğiz bu saatten sonra yapacak bir şey yok, ama seneye onlar gelip ağlancak bize gelin bize gelin diye.’’ Benim için en hesaplısı servis iken orda da istenmiyorum. Sinirden ağlayacağım sonunda, çaresizzzz içimdeki cocugk…..  gerçekten moralim öyle bozuk ki. Birde sonradan gelen Nankör hanım rahat rahat gidip geliyor şu yirmi dakikalık yolda ben istenmiyorum, ben sorun yaşıyorum, ben çekiyorum ya en çokta o koyuyor. Sinirimden kızın üstüne atlayıp saçını başını yolduğumun hayallerini kuruyorum. Acaba ben mi deliriyorum? Yok yok çevremdekiler deli bence bende sorun yok tabi bende niye olsun onlar kaçık ( anca kendimi böyle avuturum bende)

                                                                          
                                                                                                                       Sakar Myna