Olaylı Myna geldi. Başıma gelenleri
anlatayım da gülün. Okulun ilk günü çıktım durağa. Bindim dolmuşa ayakta ve
kapının hemencecik yanındayım. Dolmuşlar küçük münübüs gibi bir şey önde şoförün
yanında iki kişilik yer var arkası ayakta yolcu için tutungaç. O muübarek
kapının camı da açık hemen önceki kapının camı da açık. Neyse kapıya yapışık
vaziyette gidiyorum saçlarımı ağzıma tıkıştıran rüzgarla cebelleşiyorum derken
kolumda bir acı hissettim. Hemen bakmaya cesaret edemedim yaklaşık 2 saniye
sonra baktım. Acıyan yerde bir arı poposu var. Kendisi yok namussuz! Parmağımla
poposunu dürtünce adeta örümceğin ağından sarkması gibi sarktı. Bağlantısı ise
iğnesi! Neyse onu da çıkardım attım. Ama kolumda nasıl bir acı var anlatamam.
Annem
yanımda olsa oturur ağlarım acıyo diye. Sonra dolmuş durdu bir yerde son durak
dedi. Lan! Okulun en ıssız yoluna durak yapmışlar gevurlar! Yaya yolu dahi yok.
Yolun kenarından ezilmemeye gayret göstererek gidiyorsun. Neyse indim gidiyorum
koluma baktım. Sinek ısırığı kadar kabarmış beyaz beyaz. Kızların yanına
gittiğimde bile hala arı soktu lan! Nasıl oldu bu Allah’ım çıldırıcam
modundaydım. Gömleğe geçmiş doğum günü hediyesini takdim ettim, o da benim
telefon istiyooom diye beni de selfie diye höykürmelerime dayanamayıp telefon
almış bana. Hani pazarlarda falan çizgi film pepe’nin oyuncak telefonları vardı
ya ondan alacağım derdi bende onu istemem Çılgın Hırsızdaki minyonlardan
isterim diye şakalaşırdık. Gitmiş minyonlu fafalon almış bana :) ona telefon
demiyorum çünkü. Neyse ilk derse girdik hoca gene niye bu bölüme geldiniz, bir
halt olmazsınız ki alt mesajını içeren konuşmasını yaptı. Sonra dersiyle ilgili
konuştu ne yapacağını falan söyledi. Bu yıl ders programımız çıldırmış durumda
ilk gün ilk olarak Gömlekle Siyah alttan aldıkları derse girdiler, ondan çıkıp
bu yıl ki seçmeli derse Gömlekle ben girdim. Bu arada Siyah da evine gitti. Saçma
sapan şeyler yüzünden evi hemen karşı kapıya taşıdılar. Ev rezalet pismiş her
yer her yerdeymiş, yerleşmeye çalışıyor. O da bana doğum günü hediyesi uzun
elbise almış :) çok beğendim. İlk gün öyle böyle geçti. Eve gittim akşam serini
diye giydiğim hırkamı çıkardım ne göreyim! Arının soktuğu yer büyümüş ve
kızarmış. Neyse yattım ama o gece bir ara uyandığımda kolumu kaşırken buldum
kendimi. Sabah kalktığımda kolum kocaman olmuştu. Gece üçüncü bir kol çıkartmaya
uğraşmış olmalıyım. Kalktım gittim okula bu defa benim alttan dersim vardı.bir
saat bekledim hoca gelmedi. Sonra kızlarla lak lak yaparken bayağı vakit geçti
ama kolum ağrımaya başladı. Bak şimdi ders 1’de başlayıp 5’te bitiyor, hoca
gelmedi ben 2’de çıktım dersten. Bir sonraki dersin 7’de. Ben ne yapayım? Nerelere
vurayım başımı bilmiyorum. Sonra kolum ağrı yapınca başlarım dersine dedim
kalkıp eve geldim. Babam benim patroncuğumu aradı, onunda işi varmış iki saat
sonra geldi. Gece 9da hastane yolunu tuttuk. O da ayrı bir maceraydı. Adam yolda
atarım diye aldığı çöpüyle tüm yolu gidip geldik. Hastanede koluna bakayım
diyen patrona gösterdiğimde şok oldu. Sanırım daha tırt bir durum olduğunu sanmış.
Neyse hastanede benim aciliyetim yok diye bayağı bekleme durumumuz oldu. Bunu duyan
patron hemen polis odası vardı oraya gidip konuştu. Polis amca beni aldı
doktorun yanına koydu gitti. Doktor geldi anlattım falan derken sana iğne
yapalım şişliği alsın dedi. Hemşire hanım geldi hunharca yaptı iğneyi. Daha çok
uf oldum. Doktor bey ilaç ve merhem
yazdı gecenin o saatinde haydi nöbetçi eczane ara.. derken sapağı
kaçırmalar derken, bulduk bir tane. İşte tam o vakit patron çöpünü atabilme
zevkine erişti. Aldık ilaçları vın eve döndük. İlaçlarımı alıp yattım. Sabah iğnenin
etkisiyle kolumun şişi bayağı indi ama kızarıklık ve kaşıntı durumu devam
ediyor neyse dedim. Bugün de hazırlandım çıktım yola bekliyorum son araba 16,00
ve 16,05’de var başka da kampüse çıkan yok. İlki geldi içi balık istifi dolu
yanaşıp durmadı bile. Neyse bir tane daha var dedim kendime o da aynı şekilde
olunca mal gibi kalıverdim yolun kenarında. Terminale gitsem yetişemem ne
yapsam olmuyor mal bir durumun içine sıkışıp kaldım. Kıstırdım kuyruğumu kös kös
eve döndüm. Ulan bu dolmuş şoförleri işime çomak soktular hep ama şimdi de gene
mağdurum ben!
patron etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
patron etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
17 Eylül 2014 Çarşamba
5 Ağustos 2014 Salı
İtirazım Var
Çok atarlı bir yazıyla
karşınızdayım. Dün baya iyiydim hastalığım geçmeye başlamıştı, sabah zorlanmadan
kalktım Çitlenbikle uğraştım. Öğlen annesi yemeğe gelince aldı onu yanına. O sırada
kuzenim aradı ve geçen ben öteki kuzene giderken mutfağı yanan kuzen bu. Benim küçük
haydut durmuyor ona bakmaya gelebilir misin dedi. Ben gelemem ama kardeşimi
yollarım dedim. O olur dedi ama arkadan büyük haydut Myna gelsin diye böğürüp
durunca kıyamadım. Annesi giderken Çitlenbik’i bıraktı aldım hemen öğlen
uykusuna yattırdım onu anneme emanet ettim. Koştur koştur hazırlanıp kardeşimle
çıktık yola. Gittik ama mutfak diye bir şey kalmamış ortada. Sonra Myna ocaktan
korkuyor denir. Olum ihmalden yanmamış mutfak bir anda tavadan alevler çıkmış
ve davlumbaz tutuşu vermiş.
Ablam dalga geçiyor kocama
ankastre mutfak al dedim almadı bende mutfağı yaktım şimdi ankastre mutfak
alıyoruz =) diyip gülüyor. Ben gittim haydutlar sıcaktan iyice bunalmış ve
huysuzlaşmışlardı. Ben onlara pek ilişmeden mutfağa girip biraz yardım ettim
akşama doğru bindim otobüse döndüm.
Bir kerede de ben ufakken
arkadaşım ateşle oynayıp evin altındaki samanlığı yakmıştı. Aylarca çok feci
kokmuştu oralar. Birde ya ev yansaydı ya çocuklara bir şey olsaydı! En kötü
ölümlerden biri de yanarak ölmek herhalde.
Eve geldim ama bir ton laf
yedim. Benim patron şaka yoluyla lafları sokuşturdu. Maaşını kescem görev
yerini terk ettin sen diyip durdu. Birde o bacaksız Çitlenbik beni şikayet
etmiş annesine. Neymiş efendim çok sırnaşıyormuşum, hep onunla oyun oynamak
istiyormuşum ben. Ağzım açık kaldı ve aşırı sinir oldum. Bit kadar boyuyla
yazmış çizmiş eşek sıpası. Annesi babası ciddiye alsa ne olurdu acaba?
Lütfen arkadaşlar
sırnaşmayın!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)