sınav etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sınav etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ekim 2016 Cumartesi

Ölene Kadar Ölümsüzmüşüz Diyolla?

Hayat zor..kuşlar bile ölümlüyken pozitif olmak zor geliyor. Neden mi bu kadar karamsarım? Hemen anlatayım. Sanırım arabam var diye küçük minnak bir hava atmış olabilirim. Ardından çok değil 15 dakika içinde arabama çarpmış olabilirler. Suç bende değil o konuda netim. Ama çok tırstım öyle böyle değil. Yanımda arkadaşlarım olmasa salya sümük ağlardım. Neyse ki geçti gitti. Hasar küçük falan filan derken halledildi. Ama bana büyük bir tırsma gelmedi değil.
Yarın formasyon zımbırtısına oralara gitmem gerekiyor. Kaderime ağlayarak giderim büyük olasılıkla. Hocamız şu çok satan sapiens kitabını ders kitabı yaptı. Okuma hevesim zorunlulukla söndü. Geçen hafta sınavım vardı. Sınav sabahı canım çalışmak istemediği için evi temizlemeye girişecektim neredeyse. ders için okumam gereken kitaplar birikti.


Tez için hocayla gidip görüştüm. Şu kitabı okumaya başla dedi. He yav he dedim hala kitaba el sürmedim. Ay çok tembel bir öğrenci oldum ben galiba. Birde akademisyenlik işi baya uzakta artık. Önümdeki rakiplerden bana sıra gelmeyecek muhtemelen. Ortalamaları fiuv almış başını gidiyor. Bilmiş bilmiş konuşup araya iki terim de sıkıştırıp zeki gözükmeyi de beceriyorlar. Bense adeta moron ifadeyle onlara bakıyorum. Sizce hangimizi işe alırlar? Tabiki de onları. Farkındayım. Gerçeklerle yüzleştim kaderime sövüyorum. Dünya bu kadar saçmalıkla doluyken bizden mantıklı olmamız nasıl bekleniyor anlamıyorum doğrusu. Gün geçmiyor ki Türkiye bir rezilliğe daha imza atıyor. Dünya korkunç bir yer halini aldıkça sığamaz oldum. Ne dünyaya ne de kendi kabıma. Bazen sadece bağırmak istiyorum. “Yetişin komşular adam öldürüyorlar!”

3 Şubat 2016 Çarşamba

Aforizmamsı Şeyler Kendimce

Üç koca bütünleme sınavını alnımın akıyla vermiş bulunuyorum. Her yıl kendime yükseltmeye almak için yeni dersler bırakıyorum. Bütlerden birinden çok umutluydum yüksek alacağımı düşünüyordum lakin DC yüzüme öyle bir çarptı ki SALAKSIN SEN! Dediğini duydum. Ciddi anlamda okulu mu bıraksam diye düşündüm, bunca zayıfla olmaz dedim ama bir yandan da son bir gayret çırpındım. Çırpınışım sonuç verdi. Ortalamam yerlerde o ayrı. Güya bu dönem ortalama kasacaktım..

Önümüzdeki dönem için daha umutluyum. Zihinim biraz olsun arınmış gibi.. evde babamla deliriyoruz. İzdivaç programlarını açıyor ve bende maalesef maruz kalıyorum. Artık oha bu öteki talibini tanımak istiyordu falan demeye başladım. Ben sevmiyorum ev hatunu gibi böyle programlar izlemeyi. Kendim gidipte kesinlikle ay şuna bakayım diye açmam televizyonu. Ya müzik kanalı yada çizgi film açarım.
Bilmiyorum ama babam hep şöyle der “insanlara hayatları boyunca iki cevher bahşedilir, kimisi onu keşfeder ve kullanır kimisi ise haberi bile olmadan ömrünü tamamlar“ bende cevherimi arıyorum. Yazıyorum belki budur diye. Belki sırf saçma sapan hayatımı anlatıp edebiyat katline sebep oluyorum bilmiyorum. Çizmeyi denedim ama o baya taklitten öteye gidemedi. Şarkı desen kargalar dahi kaçar. Dans desen bu kalaslıkla kıvrak olamam. Düğünlerde göbek bile atamıyorum o kadar diyeyim. Belki öğretmek olabilir. Anlatmayı seviyorum ve nasip olursa atanamayan öğretmenler kadrosunu dahil olacağım. Düşünüyorum.. profesyonel dinleyici olabilirim. Çünkü ortamlarda benim konuşmama pek sıra gelmez dinlerim genellikle.
Ne olacağımı ne yeteneğim olduğunu geçtim de en çok insanları güldürmeyi istiyorum. Belki dişi cem yılmaz olurum? Bak bu komik bir cümle mesela. Gülmeye her zaman ihtiyacımız var! Bundandır en sevdiğim filmler hep komedi.

Tatilimin beşinci günü bugün ama ben daha okumaya başlamadım. Yeni kitaplarım dergilerim geldi ve benim onları hunharca okumamı bekliyorlar. Yepisyeni hikaye yazmak istiyorum üçüncü sayfada tıkansam da. Deniyorum ve pes etmeye niyetim yok en fazla ara veririm ama geri dönerim kesin..
Aöf sınavlarından sonra bana bir geldiler. Biri dedi ki elçin sangu’ya benziyorsun. Saçını onun gibi boyasana. Yok artık dedim ertesi gün kızıl saçlı bir kız gördüm ay bu ne güzel falan demeye başladım. Kıza yakışmış baya da güzel duruyorum. Gidip boya aldım ve kızıl oldum. Bütlerde görenler şok. Sebebi bunalım dedim güldüler. Herkes yakışmış dedi bir kişi hariç. Ama ben kızıl pek duramam tatil bitişi kendi rengime karamele dönerim diyorum da bakalım. Evde boya stokladım resmen. Bu aralar “ay bana bişiler oluyo“ diye ilgi çekmek (sadece aile arasında ve artık onlar bile takmıyor beni)

Bu arada Gömlek de aöfzede bin pişman yazıldığına hatta şuan beni de yaz diye mesajlar atıyor bana. Yedin bizi aöf diyerek gidiyorum. Küçük gidiyorum ama döneceğim yani. Buralardayım.. birde saçımı beğenmeyen zat sayesinde çaycı biri oldum ki ben çayı bir kahvaltıda içerdim. (özel biri değil yanlış anlaşılmasın)

25 Ocak 2016 Pazartesi

Sınavlara Doyamadım Üniversiteyi Okuyunca..

Sınav kusacağım artık! Cidden okulu bırakıp evleneyim ben moduna girdim. Bu dönem rezil ötesi geçti. Üç bütünleme ve birde aöf de bir yığın kaldığım ders. Aöf dündü ama ben hiç çalışmadığım için kaldığıma eminim. Soruyorlar nasıl geçti diye bende bilmediğin şeyi nasıl bileceksin diyorum susuyorlar. Aöf iptal olur diye dualar etsemde ı ıh olmadı. Karda patinaj yaparak yürüdüm hep. İlk gün kardeşim benimle geldi ama ikinci gün yat uyu dedik ona. Ben sınav aralarında eve geldim. Banane bu soğukta saatlerce ne yapacağım ben diye bastım geldim.
Şimdi sıra geldi bütlere! Allah’ım aöf’e kapsamlı bir baktım ki(notlarıma) ben gerizekalıyım galiba dedim. Ay ben okuyamıyorum salak mıyım acaba? Paraları sokağa mı atıyoruz ay israf.. kendimi yedim cumartesi gecesi. Hala öyle düşünüyorum üstün derecede gerizekalıyım yoksa bu kadar başarısız olmam mümkün mü?
Bazı şeylerin etkisi var evet. Vizelerime babamın ameliyatı denk geldi. Geçen yıldan kalan bunalmışlık tatilsizlik vs adı neyse o var. Kafamın içi o kadar sisli ki oraya yeni bir şey koyamıyorum. O sis bulutlarını dağıtmam lazım! Nasıl olacak bilmiyorum. Bu dönem bu tökezleyiş bütün hayallerime balta vurdu. Akademisyenlik için iyi ortalama kasmam lazımdı ama ortalamam ölmemek için çırpınıyor şu anda bu da beni hedefimden ne kadar geriye attı bilemiyorum. Ales’e girmek için kitap aldım kapağı açılmadı. Hatta ygs paragraf ve mat1 kitabı aldırdım onlarda sahibinden sıfır!

Kardeşimle ygs’e gireceğim. Ales için ön hazırlık olarak düşündüm ve biraz da şansımı denemek için. Aöf araştırmam sonucunda ben neden her şeye birden saldırmışım dedim. Yazık bu kadar boş harcamalara diye kahroldum. Aklımı çıldıracağım.
Şu haftayı da atlatayım da kendime gelmeye uğraşacağım. Artık o kadar komik şeyler de gelmiyor başıma. Aksiyonsuzluktan öleceğim galiba.
Yeni yıl planlarımdan bazılarını daha ilk aydan uymadım ama bazılarını düzenli uyguluyor ve sonuç alıyorum. Gördükçe çok mutlu oluyorum. Su içme işini baya yola koymuştum ama şu diş çekim olaylarından sonra su içmeyi de ihmal eder oldum. Onu düzeltmeye uğraşıyorum.

Sürekli kitap sipariş edip alıyorum ama okuma işine başlamadım henüz. Bu Cuma günü bir geçsin kendime geleyim o zaman okumazsam kafama bir odun vurunuz lütfen.

İçimde çok şeyler var ama dediğim gibi kafamdaki sisler içinde diyeceklerimi toparlayamıyorum. Ah bütler ahhh.. 

28 Aralık 2014 Pazar

Sınav Stresi

Lisenin son yılında tekrar dershaneye gidip biraz da orada dirseklerini çürütmek durumunda olan kızımızın geçmiş okul hayatına bir göz atalım.
Sınavlardan bir haber olmakla meşhurdu.
-Myna çalıştın mı?
+Neye çalıştım mı?
-Edebiyat sınavı var bugün?
+Aa o bugün müydü?
-Senin şu rahatlığına hastayım.
+Ne rahatlığı kızım bilmiyordum. Notları ver az bakayım.
Yahut sınavda kopya çekemediği için cinnet geçirerek zayıf alırdı.
Sınıfta herkes kopya çekmiş ama bir tek ona vermemişlerdi. Herkes yüksek not alarak onun zayıf notuna gülmüşler gibi triplere girerdi. Hiçbir zaman deli gibi ders çalışmamış ve çalışamazdı. Adeta tembel öğrenci modeliydi. Notları hiçbir zaman rezalet derecede değildi. Hep orta halli bir öğrenci olmuştu. Liseye kadar hep takdir ve teşekkür belgesi getirmiş olmanın verdiği beklentiyi lisede karşılayamamamız ve bunun için şöyle bir savunma tezi ortaya koymuştu.
+Baba lisede yok o sistem. Git sor kimse alamıyor. Vermiyorlar çünkü cidden bak.
-Uydurma kızım öyle bir şey yok. Filancanın kızı almış.
+Hangi liseye gidiyor? (Ona göre çamur atacağım sen söyle hele)
-Fişmanca lisesi.
+O lise başka işte onun uygulamasında var. Yakın çevredeki liselere bak inan ki yok. Kimselere vermiyorlar.
-Yürü git şuradan alacağım ayağımın altına seni. Tembelim alamıyorum diyeceğine tüm sistemi abuklaştırıyor.

Bu tezini hiçbir zaman kanıtlayamamış kimseyi buna inandıramamıştı. Belge alan liselilere hasetle bakıp içinden minimum kötü dileklerde bulunmayı ihmal etmemişti.
Hayatının 3/5ini okul dolduruyordu ve bununda yaklaşık %50sine dershane ekleniyordu. Dershane hayatının vazgeçilmezi olmuş gibiydi. İlkokulda liseye hazırlık için gittiği son sene okulundan bir arkadaşıyla aynı dershaneye yazılmışlardı. Aralarında geçen şu diyaloga bir bakın ve anlayın sınavın minnak kafaları nasıl bulandırdığını.
-Myna o kola mideni delecek bir gün. Annem çok kola içersen miden delinir der hep.
+Onca senedir içiyorum hem de deli gibi hala bir şey olmadı.
-Aman neyse. Ne iyi oldu aynı Dershaneye yazıldık beraber ders çalışırız. Okulda da aynı sınıftayız zaten.
+Ya çalışırken ortalığı fethederiz. Sende oturup deli gibi çalışmıyorsun değil mi?
-E yani. Hatta kitaplarım ortada duruyor. Annem iş yapmamı istediğinde kitaplara sarılıyorum dersim var diye.
+Ben öyle yapsam da kanmıyor. Zaten çalışmıyorsun şunu yap sonra oturur çalışırsın diyor.
-Ama sen kaç senedir dershaneye geliyorsun iki kere dinlemiş oluyorsun ondan çalışmadığın halde zayıf not almıyorsun.
+Buradaki hocalarla akraba olacağız neredeyse. Artık içli dışlı olduk hocalarla. Bıktım ama bir daha hazırlık sınıfları haricinde gitmem dershaneye.
-Bende öyle düşünüyorum. Sekizinci sınıfta gidiyoruz, lise sonda giderim bir de üniversite sonda giderim daha da gitmem.
+(o zamanlar KPSS diye bir şey yok tepkimi yadırgama) Üniversite sonda mı?
-Evet ne oldu ki?
+Üniversite sonda gidince neye hazırlık yapacaksın anlamadım?
-İş için olmuyor mu?
+Üniversite grupları için dershane yok diye biliyorum ben Meliscim. Ayrıca iş için sınav yok. ÖSS gibi bir şey yok ne dershanesi? Dershane havası çarptı galiba seni gel hava alalım biraz.
-Ya tamam hemen üstüme gelme. Senin kadar içli dışlı olmadım ki ben dershaneyle. Neyse hava alalım.
Çocuklarımızın sınav maratonundan beyni yanıyor. Sınav maratonunda çocuklarımızın arada nefes almasına eğlenmesine de imkan vermemiz gerekiyor. Toplumsal mesajımızı da verdiğimize göre devam edebiliriz.
Lise son sınıfta gittiği dershanedeki sınıf öğretmeni Bay Türkçeci idi. Hoca oldukça tatlı bir kişiliğe sahip olup kendi mizahına göre şakalaşmayı severdi.
Ön sırada oturan Myna’nın ayağına basıp:
-Myna niye ayağın, ayağımın altında?
+Hocam asıl soru niye ayağınız ayağımın üstünde?
-Sen soktun ayağını ayağımın altına.
Myna gözlerini devirip cevap verme tenezzülünde dahi bulunmadı. Hocaya trip atıyordu.  Hoca gönül almak için bir iki uğraştıktan sonra Myna tav olmuştu.
Günlerden bir karganın b*kunu şey etmeden evvel olan ders için kahvaltı yapmayı kararlaştırdılar. Herkes bir şeyler getirdi veya satın aldı. Hep birlikte güle oynaya yemek yediler. Arada sırada bu tarz etkinlikler üzerlerindeki stresi azaltıyordu. Hatta resim çekilme merasimi dahi yapıldı.

Başka hocalarda da yemek yeme etkinlikleri yapıldı. Dershaneye dışarıdan yiyecek sokmak yasak olmasına rağmen hocaların yardımıyla kaçaklama yemek sokma maceraları yaşadılar.

10 Kasım 2014 Pazartesi

Son Havadisler

İki hafta önce…
Pazartesiyi sel götürdü burada haberiniz var mı a dostlar? Benimde quizim vardı ama baktım sel olmuş her yer okul yok diyerek çalışmadım. Durağa çıkma saatime yarım saat kala haberlerde bangır bangır yolları açtık diyen spikerleri gördüm. Onlara içten içe sövdüm. Koşarak okula hazırlandım. Koşar adım durağa gittim ve durağın oradaki küçük çaplı sele kapılmamak için yolun oldukça kenarında bekledim. Gelen geçen adi kamyoncuların o kornalarını en münasip yerlerine monte etmek istedim. Dudaklarımda okkalı küfürler mırıldanırken dolmuş geldi.gene kapının dibindeki ufazcık boşluğa sığışmaya çalışarak bindim.
Şoförde tombiş bir şey gözler fıldır fıldır yolda bir sağa bir sola bakıyor. Okulun içinde ilk durakta inenler ve para üstü bekleyenlerden kuyruk oldu. Adam inin bozuk para gelsin vereceğim dedi. Sonra bozuk para bulamadı, yirmi lira bozuğu olan dedi. Bende vardı verdim. Sonraki durakta da aynı tantana yaşandı. Bu defa ben 50 lira verdim birkaç kişi daha 50  verdi ama kimse 5lira vererek arabadan inme şansına nail olamadı. Sonra şoför dönüp:
‘’Daha büyük paranız yok muydu? Gönderin daha büyük para’’ diye sitem etti. Sonra neyse bana verdi bozuk para hemen atladım okulun önünde. Yoksa son durağa kadar götürcekti bizi orada ara üstü verip naş naş diyecekti.
Sınıfa gittim apar topar notları çıkardım okumaya başladım. Güvendim yağmurlara ama olmadı işte quiz neredeyse yüzümde patlayacaktı. Sonra asistan geldi quiz yapmaya ve kitap açık olacak dedi. Biz hemen göbek atmalara başladık. Sonra durun lan kitap açık diyorsa kesin oradan yapamayacağımız bir şeydir diye triplere girdik bu defa da. Neyse ki kitapta olan birşeyi sordu ama gel görki kitaba baka baka eksik yaptık soruyu. Salaklığımıza doyamıyoruz. Bir şeyin kaç türü olduğunu sordu ve kitapta da birinci şu ikinci bu üçüncü şöyle dördüncü böyle yazıyor, ama o salak beşinciyi beş diye demememiş mal kitap. Aslında mal olan aristoteles hep onun yüzünden. Tuz buz olmuş kemikleri sızlmış mıdır halimize? Hiç sanmıyorum hahaha salaklar kuyuya bir taş attım 40 akıllı onunla uğraşın durun diye ya yukardan ya aşağıdan kahkaha atıyordur. Yani sonuç itibariyle okula sadece on dakikalık aptal sınav için gitmiş oldum.
Bir hafta önce…
Gene sakin bir pazartesi çıktım yola okula gitme umuduyla. Derken gelen iki dolmuşta bana hayaletmişim gibi davranarak durmadan çekip gitti. Bir dersimi kaçırmış bulundum. Sonra akşam başka ders var diye bir saat bekleyerek diğer dolmuşa bindim ve okula gittim. Kaçırdığım ders henüz bitmemişti ve okulda bizim kızlardan kimse yok. Kantin hınca hınç dolu. Kantine girdim boş masa umuduyla göz gezdirdim. I ıh boş masa yok arkanı dön ve çık. Çıktım okul binasına girdim bir iki dolandım tekrar kanitne girerek şansımı denemek istedim. Sonuç aynı arkanı dön ve çık. Üçüncüye gitmek için oldukça oyalandım mal mal dikildim sokakta. Çünkü ikidir girip bakınıp mal gibi geri döndüğümde çok baktılar. Kesin salağa bak dediler diye utandım. Son denemem başarılı oldu. Tam kalkan birileri vardı ve ben çöktüm hemen o masaya. Sonra ders bitti kızlar geldi yanıma falan filan. Akşamki dersi bekledik derste bize yeni hoca vermişler, adam bizimle konuşmak muhabbet etmek için yırtındı. Okulda kalmayı düşünen var mı? Erasmus düşünen? Dese de ses vermedim çünkü sınıfta o konulara girmek istemedim malum rakibiz.
Bu arada Siyah ve benim yeni kankitomuz oldu. Bu deyim tamamiyle Siyah’a ait onu söyleyeyim. Kızımız Rizeli hazırlık okumuş ilk yıldan tanışıyorum onunla, sonra ne olduysa oldu birden samimi oluverdik. Hatta onun yurdu amcamların evine yakın bazen oraya gidiyorum. İşte pazartesi o derste bitince Siyahla Rizeli kızımız hadi kumpir yiyeylim diye coştular sonra soluğu çarşıda aldık. O gece Siyahta kaldım ama yatağa sığamadık, b,r ara kalktı salona gitti sonra döndü ayak ucuma yattı. Sabah onun dersi benden erkendi o gitti. Bende ev arkadaşlarıyla kahvaltı ettim sohbet ettim.
Kendime yarım topuklu çizme almıştım onlarla Siyahların evden durağa giderken düştüm. Yani bir bakıma bian da zeybek oynamaya karar verdim. Bir dizim yerde kollar açılmış vaziyette buldum kendimi. Millet iyi misin derken saçımla yüzümü gizleyerek iyiyim diye kaçtım oradan. Paldır küldür derse girdim sonra okulda mal mal diğer dersi bekledim. Üç gün üst üste quiz olduk.


Şuan vize haftasındayım ama ben saldım kendimi. Bugün en baba hocanın sınavı var hemde ama bende bir relax olma durumu. Hayırlara gelsin yoksa bende tükendim :O yok yok olsa olsa ben soğuk almışımdır gece üstüm açık uyumuşumdur, uyurken kafamın üstüne düşmüşümdür. Bana anca böyle şeyler olabilir. Evde anneme tükendim desem terlikle şarj eder beni, yani hiç şansım yok. Neyse şimdilik bu kadar 

6 Temmuz 2014 Pazar

Ah Debriyaj

Dün direksiyon sınavındaydım. Yanıma Ekosüperpeçete’yi (babamı) aldım. Neyse sınav yeri İzmit’in en ücra köylerinden birindeydi. Babam fidan satan arkadaşıyla gezerken gitmiş o köylere ama otobüsle gidecek olunca işin rengi değişti. Babam erkenden gitti çarşıya alışveriş yapmaya ben öğlen gittim. Öğlen diyorum ama sınavım 17.15te. Deli gibi erkenden saat 2de evden çıktım. Neyse babamla buluştum çarşıda nerden bineriz bilmiyoruz. Şansa kalmış işimiz. Ben burası diyorum babam ötesi diyor.. gittik sorduk bulduk durağı. Orada bir oğlanda aynı sınav için bekliyor. Benden önce sınavı ve köy otobüsü seyrek saatlerde gelir, birde bu garibim yanlış durakta beklemiş sonra tam doğru durağa gelirken kıl payı kaçırmış otobüsü. Durakta nasıl stresli anlatamam. İstanbuldan gelmiş, normalde Kocaeli üniversitesinde gazetecilik okuyormuş. Aynı kurstan çıktık çocukla. Neyse otobüs geldi bindik otobüs köy otobüsü muhabbet, kahkaha, laf atmalar havada uçuşuyor. Hala varmış insanlığın ölmediği yerler.
İndik gittik bizim kursun listesini tutan hocanın yanına ben geldim yaptım. Ehe erken gelmişsin iki kişi var önünde dedi. İyi tamam geçtik oturduk, o çocukta yetişti sınava hatta biraz bekledi bile. Beklerken diğer adaylara bakıyorum. Tabi parkurun başı ve sonu olan yerdeyiz biz. Bir gideni birde geleni görüyorum, gelene park yaptırıyorlar ve sınav bitiyor.



Bir ara oturduğum yerin yakınına iki kız geldi. Biri salya sümük ağlıyor, bir elinde sigara diğer elinde telefon bir şeyler anlatıyor. Yanındaki arkadaşı da elinde sigarayla gelip bunu teselli ediyor. Kız ağladıkça ben tırsıyorum. Kesin kalırım diyorum. Kız rampa kalkışında sanırım öndeki araca dur kalk yaptırmışlar bu da panik yapmış sürekli arabayı stop ettirmiş. Ben başladım dua etmeye, için için dualar okuyorum. Bir yandan da stresten acıktım midem gurulduyor. Ona kapa çeneni diyorum ama bana mısın demiyor.

Sıra bana geldi. Sonuncuydum. Heyecandan ölücem sandım. Bindim arabaya merhaba dedim duymadılar bile. Sonra hocam Myna merhaba dedi, döndüm merhaba hocam nasılsınız? Dedim. Ana gözetmen durur mu? Bizde iyiyiz dedi. Oracıkta öleyim istedim. Merahaba dedim ama şe etmediniz diyorum ama bana mısın demiyor. Trafik neymiş! Arabanın içine s*çtım. Marşa bastım el freni diye bir şeyden haberim yok ellemedim ona. Adam -50 puan dedi. Naptım hatam ne diye düşünüyorum kendimce. Ama yolun yarısından sonra adam el frenini indirince aha bittin kızım dedim. Sonra adam ya benle dalga geçti ya da iyimser olmak için suçu hocama attı. Rampa kalkışında da o el freni çekiliydi ve ben stop ettim. İkincide kalktım. Adam öğrenciye bak arabayı stop ediyor ama marşa bastığında fark ediyorum anca resmen imzasını attı yola ehehe dedi. Ezdi mi, ne yaptı anlamadım. Yolda gidiyorum ki vites iki de ve hızdan hoşlanmam adam ne dese beğenirsin? Acelemiz yok! Lan yavaş gidiyorum daha ne yapayım? Sonra ışıklara geldik şerit değiştirirken tüm kuralların canına okudum. Işıklarda uzun bir kuyruk bekledik. Üçüncü yeşil ışıkta sıra anca bize geldi. Sanırım orada dur kalk yaparken iyiydim. Yolda durdurdu geri geri gel dedi, debriyajla gideyim istedim gene kaçırdım. Debriyajla yıldızım hiçbarışmadı sınavda.
 Sonra parkurun sonuna geldik park edeceğim. Durduğumda adam gene ben kurtardım sizi ben bastım frene dedi. Hepten canım sıkıldı, geri park yaptım. İnince hocam sitem etti niye hiç arayıp sormadın diye. E hocam sınavlar filan dedim neyse hadi iyisin gibi kafa salladı. Ama benim moral yerlerde. Babamda ne yaptın kaldırıma çarptın dimi dedi. Ne alaka be çarpmadım dedim. O zaman çok yakın park ettin aferin dedi. Hocamın kocası babamın arkadaşı oluyor. Ben sınava girmeden önce adamı arayıp dalga geçti. Bak kız geçemezse sizden bilirim söyle torpil yapsınlar falan dedi. Adamda elinde olsa keşke kaç öğrencisini bıraktılar dedi ben tamam 80 lira ayarlayayım diye hesap yapıyorum.
Sınavdan sonra babamın yapamadığı alışverişi yaptık 20,16Da otobüse bindik ki yol max 40 dakika sürüyor. Yetişemiycez diyoruz baktı şoför, abi yetişiyor musun dedi. Hızlı sürüyosun kaptan galiba yetişiyoruz, sen yetişecek misin? Şoförde ben arabada açacağım dedi, buyur gel bize dedik Allah razı olsun dedi. Sanırım tekrar yola gidecek. Eve geldiğimiz de iftara 2dakika vardı.

Otobüsteyken hocamın kocası aradı babamı sonuç ne zaman açıklanır falan dedi sonra da müjdemi isterim geçmiş senin kız dedi. O an sevindim ama daha sonra yok kesin karıştırdılar, ben geçemem ki yok ya olamaz… Evet Sevinmemek için debeleniyorum öyle de saçmayım. Birazdan tarif paylaşacağım, öyle özel bir şey değil kendi sıradan kekim ve yaptığım profiterolün tarifi olacak. Saygılar, hömetleeeerrr