28 Aralık 2014 Pazar

Sınav Stresi

Lisenin son yılında tekrar dershaneye gidip biraz da orada dirseklerini çürütmek durumunda olan kızımızın geçmiş okul hayatına bir göz atalım.
Sınavlardan bir haber olmakla meşhurdu.
-Myna çalıştın mı?
+Neye çalıştım mı?
-Edebiyat sınavı var bugün?
+Aa o bugün müydü?
-Senin şu rahatlığına hastayım.
+Ne rahatlığı kızım bilmiyordum. Notları ver az bakayım.
Yahut sınavda kopya çekemediği için cinnet geçirerek zayıf alırdı.
Sınıfta herkes kopya çekmiş ama bir tek ona vermemişlerdi. Herkes yüksek not alarak onun zayıf notuna gülmüşler gibi triplere girerdi. Hiçbir zaman deli gibi ders çalışmamış ve çalışamazdı. Adeta tembel öğrenci modeliydi. Notları hiçbir zaman rezalet derecede değildi. Hep orta halli bir öğrenci olmuştu. Liseye kadar hep takdir ve teşekkür belgesi getirmiş olmanın verdiği beklentiyi lisede karşılayamamamız ve bunun için şöyle bir savunma tezi ortaya koymuştu.
+Baba lisede yok o sistem. Git sor kimse alamıyor. Vermiyorlar çünkü cidden bak.
-Uydurma kızım öyle bir şey yok. Filancanın kızı almış.
+Hangi liseye gidiyor? (Ona göre çamur atacağım sen söyle hele)
-Fişmanca lisesi.
+O lise başka işte onun uygulamasında var. Yakın çevredeki liselere bak inan ki yok. Kimselere vermiyorlar.
-Yürü git şuradan alacağım ayağımın altına seni. Tembelim alamıyorum diyeceğine tüm sistemi abuklaştırıyor.

Bu tezini hiçbir zaman kanıtlayamamış kimseyi buna inandıramamıştı. Belge alan liselilere hasetle bakıp içinden minimum kötü dileklerde bulunmayı ihmal etmemişti.
Hayatının 3/5ini okul dolduruyordu ve bununda yaklaşık %50sine dershane ekleniyordu. Dershane hayatının vazgeçilmezi olmuş gibiydi. İlkokulda liseye hazırlık için gittiği son sene okulundan bir arkadaşıyla aynı dershaneye yazılmışlardı. Aralarında geçen şu diyaloga bir bakın ve anlayın sınavın minnak kafaları nasıl bulandırdığını.
-Myna o kola mideni delecek bir gün. Annem çok kola içersen miden delinir der hep.
+Onca senedir içiyorum hem de deli gibi hala bir şey olmadı.
-Aman neyse. Ne iyi oldu aynı Dershaneye yazıldık beraber ders çalışırız. Okulda da aynı sınıftayız zaten.
+Ya çalışırken ortalığı fethederiz. Sende oturup deli gibi çalışmıyorsun değil mi?
-E yani. Hatta kitaplarım ortada duruyor. Annem iş yapmamı istediğinde kitaplara sarılıyorum dersim var diye.
+Ben öyle yapsam da kanmıyor. Zaten çalışmıyorsun şunu yap sonra oturur çalışırsın diyor.
-Ama sen kaç senedir dershaneye geliyorsun iki kere dinlemiş oluyorsun ondan çalışmadığın halde zayıf not almıyorsun.
+Buradaki hocalarla akraba olacağız neredeyse. Artık içli dışlı olduk hocalarla. Bıktım ama bir daha hazırlık sınıfları haricinde gitmem dershaneye.
-Bende öyle düşünüyorum. Sekizinci sınıfta gidiyoruz, lise sonda giderim bir de üniversite sonda giderim daha da gitmem.
+(o zamanlar KPSS diye bir şey yok tepkimi yadırgama) Üniversite sonda mı?
-Evet ne oldu ki?
+Üniversite sonda gidince neye hazırlık yapacaksın anlamadım?
-İş için olmuyor mu?
+Üniversite grupları için dershane yok diye biliyorum ben Meliscim. Ayrıca iş için sınav yok. ÖSS gibi bir şey yok ne dershanesi? Dershane havası çarptı galiba seni gel hava alalım biraz.
-Ya tamam hemen üstüme gelme. Senin kadar içli dışlı olmadım ki ben dershaneyle. Neyse hava alalım.
Çocuklarımızın sınav maratonundan beyni yanıyor. Sınav maratonunda çocuklarımızın arada nefes almasına eğlenmesine de imkan vermemiz gerekiyor. Toplumsal mesajımızı da verdiğimize göre devam edebiliriz.
Lise son sınıfta gittiği dershanedeki sınıf öğretmeni Bay Türkçeci idi. Hoca oldukça tatlı bir kişiliğe sahip olup kendi mizahına göre şakalaşmayı severdi.
Ön sırada oturan Myna’nın ayağına basıp:
-Myna niye ayağın, ayağımın altında?
+Hocam asıl soru niye ayağınız ayağımın üstünde?
-Sen soktun ayağını ayağımın altına.
Myna gözlerini devirip cevap verme tenezzülünde dahi bulunmadı. Hocaya trip atıyordu.  Hoca gönül almak için bir iki uğraştıktan sonra Myna tav olmuştu.
Günlerden bir karganın b*kunu şey etmeden evvel olan ders için kahvaltı yapmayı kararlaştırdılar. Herkes bir şeyler getirdi veya satın aldı. Hep birlikte güle oynaya yemek yediler. Arada sırada bu tarz etkinlikler üzerlerindeki stresi azaltıyordu. Hatta resim çekilme merasimi dahi yapıldı.

Başka hocalarda da yemek yeme etkinlikleri yapıldı. Dershaneye dışarıdan yiyecek sokmak yasak olmasına rağmen hocaların yardımıyla kaçaklama yemek sokma maceraları yaşadılar.

8 yorum:

  1. Sinav ve dersane tramvalari :D uzun zaman oldu sen yazmayali ozlettin beee

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah internetsizlik zor işmiş bunu anladım :(
      bundan sonra daha sık uğrayabileceğim ona da şükür :)

      Sil
  2. Hahahaha kendimi gördüm myna sende, öğrenciliken tiksiniyorum resmen, ama nimetlerinden de yararlanmadan edemiyorum :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yararlanmazsak israf olur. israf neydi? günahtı! boş yere günaha girmeyelim :D

      Sil
  3. Ögrencilik güzel de dersler olmasa asdfg

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kesinlikle:) ne yapsam milli eğitim bakanı falan mı olsam :D

      Sil
  4. Yeni senede kurtulursun umarım bu sınav cartısından curtusundan :d

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim dertlerim biter sınavlarım bitmez :)

      Sil

Söyle Söyle İçinde Kalmasın