29 Haziran 2014 Pazar

Ramazan Hoşgelmiş

Ramazan geldi hoş geldi. Ramazan ayını hep çok sevmişimdir. Ama bu sefer eski tadım, neşem yok. Beklide bir yıl önceki ramazan yaşadığım şeylerden dolayıdır bilemiyorum. Ben çok gamsızım ama en olmayacak konuya hüzünlenirim, en olması gereken yerde odunun teki oluveririm. Değişik biriyim gerçketen.


Cuma günü ehliyet kursuna gittim direksiyon harç parasını yatırdım. Ben harcı 50lira diye biliyorken kadın bana ‘’Ehe geçen sene 70idi şimdi zam geldi 80 lira ehe’’ diyince şaşaladım. Neyse verdim parayı ama hala söyleniyorum adam soyuyor bunlar diye. O gün erken kalktığım için gece sahuru beklemek oldukça zor oldu. Birde babam sağ olsun bilgisayarı falan kapattırınca uyuklayarak bekledik sahuru. Neyse yemek yiyeceğiz ben makarnama azıcık mayonez döktüm ama azıcık. Ulan makarna insanlıktan çıktı! Tadı çok kötü oldu. Biraz eşeledim sonra bıraktım, ilk orucum pek zorlamadı. Niye dersen akşama kadar yattım, gezsem dolansam ‘’Ayyy bana bi haller oluyooo’’ diye triplere gireceğimden eminim.
Ramazan geldi, annemin benimle imtihanı başladı. Ben çok yemek seçen biriyim, tüm gün oruç tutuyorum diye yemezsen yeme triplerine giremeyen annem mecbur bana göre yemek yapmak zorunda. Yemek seçiyorum diyince pek önemsemezler o yüzden size neleri yemediğimi saysam mı? İstek olursa bir dahaki yazı öyle olur genşşler.
İkinci sahuru beklerken kardeşimle düzeltiyorum camış kardeşimle şakalaşırken bildiğin gözüme parmağını soktu ayı. Kör oldum sandım lakin hiç bir şey olmadı. Biraz kızardı. Sabaha geçmişti bile. Sabah rüyamda tatlı yiyordum tatlı krizim tuttu o yüzden. Ama kardeşim kurabiye yapayım diye gidip şu yok bu yok diye bahanelerle geri geldi. İş başa düştü Myna gider ve kendine iki kazan Profiterol yapar. Hayırlı iftarlar

Sesli Bir Mim

Uzaklarda Arama bana mim şe etmiş bu mimde gözüm vardı ama o sıralar ben kendi halimde tek başına bir blogger olduğum için denk gelmemişti. Teşekkür ederim ve mime geçerim.
Şöyle kendisi:


1.            Müzik listenizi -her nerede olursa olsun- açın ve karışık çal moduna alın.
2.           Her soruda playe basarak bir sonraki şarkıya geçin.
3.           Her ne kadar komikli ya da uyumsuz olursa olsun, çıkan şarkı ismini sorunun cevabı olarak yazmanız gerekiyor!



·         Birisi ‘’iyi misin?’’ Diye sorarsa cevabın?
P!nk-Just Give Me a Reason ft. Nate ruess
·         Kendini nasıl tanımlarsın?
Halil Sezai & Ömür Gedik- Paramparça
·         Bir erkekte/kadında hoşlandığın nedir?
Fettah Can- Yalanlar Cumhuriyeti
·         Bugün nasıl hissediyorsun?
Lindsey Stirling- Electric Daisy Violin
·         Yaşam amacın nedir?
Kolpa- Ölünmüyor Mutsuzluktan
·         Arkadaşların senin hakkında ne düşünür?
Oğuzhan Koç-Yüzük
·         Ailen senin hakkında ne düşünüyor?
Mabel Matiz-Zor Değil
·         En çok düşündüğün şey nedir?
P!nk- Raise Your Glass
·         2+2=?
Robert Downey Jr. Sun Goes Down
·         En iyi arkadaşın hakkında ne düşünüyorsun?
Jab We Met- Ye Ishq Hai
·         Hayat hikayen nedir?
Sehabe-Ben
·         Hoşlandığın insanı görünce ne düşünürsün?
Oğuzhan Koç- Bitmedi Elem
·         Düğününde hangi şarkıyla dans edeceksin?
Gökhan Türkmen- Çatı Katı
·         Cenazende ne çalacak?
Bu soruyu çok saçma bulduğum için cevaplamayı reddediyorum
·         Hobi/ilgi alanın nedir?
İndila- Derniere Danse
·         En büyük korkun?
Lindsey Stirling- What Child İs This
·         En büyük sırrın nedir?
Pentatonix & Lindsey stirling (cover) Radioactive
·         Şuan ne istiyorsun?
Gökçe- HErşey Bitmedi Bitemez
·         Arkadaşların hakkında ne düşünüyorsun?
Foster The People- Houdini
Bir mimin daha sonuna geldik. Cevaplara denk gelen şarkılar pek depresif oldu sanki? Ama mime müdahale etmemek için elleşmedim. U mimi birçok kişi yaptığı için mimlemiyorum. Saygılar Hörmetler..

                                          Sakar Myna

25 Haziran 2014 Çarşamba

Geçmiş Zamanda Myna

Kısa bir şey anlatıp gidiyorum. Ben liseden mezun olduğum yıl Afyonda iki yıllık bir bölüm kazandım. Gerçi liseden mezun olabilmem biraz sıkıntılıydı. En kıl hoca bana taktı kafayı ve beni en iyi olduğum dersten dil ve anlatımdan bıraktı. İlk bütünleme sınavında veremedim dersi ikinciye gittim oda bayağı sıkıntılıydı verdim ama biz o gece Afyon’a yola çıkacağız ve benim diplomama ihtiyacım var. Geçici belge neyin verdiler. O sınavdan aldığım 90 puanı nal gibi belgeledim. Sınav kağıdını verdiler. Çerçeveletmeyi falan düşündüm.

Neyse o gece ya da sabah 4 gibi çıktık yola.. bizde araba yok. Babam arabalı bir arkadaşından rica etti. Onunla çıktık yola. Bununla ilgili daha önce yazmışım zaten bknz:

Neyse ben gittim oraya bayağı sersefil oldum, hiç gelişmemiş bir yerdi. Oturacak bir mekan filan hak getire. Daha sonra yurta problem yaşadım. Oda arkadaşlarımla ciddi sorunlar. Sütten çıkmış ak kaşık olmayabilirim ama o kadar da olmamalıydı. Gerçekten bir insana verebileceğiniz en büyük ceza onu yok saymaktı. Denendi onaylandı. 3günde 4defa acile kaldırıldım. Kimi enfeksiyon dedi kimi sinir krizi dedi. Yemediğim serum kalmadı, en son bunlar benim bilgisayarımı alıp açık olan facebook’uma girmişler. Bütün konuşmalarımı okumuşlar. Ondan sonra da panter misali üstüme saldırdılar. Ben halsizim kendimi savunamıyorum benden açıklama istiyorlar filan. Bir ara annemleri tola döktüm gelin beni alın diye. Onlarda gece geldiler bu defada yurt görevlisi salya sümük ağladı. Kızlarda geri adım attı, sıfırdan başlayalım falan dediler. İyi tamam dedim ama iki hafta sonra odadan atıldım o gece komşu odada kaldım. Tası tarağı topladım döndüm geri 3ay durabildim.

Hatıra Mimi

DördüncüTekil Şahıs bana hatıra mimi paslamış, ona teşekkür eder mime geçerim.
Mim hatıralar üzerine bir sorusu yok yada ben öyle sanıyorum. Hatıralara geçelim hemen..

Biz ilkokuldayken hep kağıtlaşırdık, her konuda.. Ben saklardım bu kağıtları, annemin porselenleri koyduğu vitrine. Porselen çaydanlığın içine, ama gel zaman git zaman kaybettim o kağıtları, çok üzüldüm ama yapacak pek bir şey de yok maalesef.

Lisede yıllık almayıp da kağıtla notlarını verenler oldu onları sakladım. Yıllığımın resmini koymuyorum nal kadar Myna’nın suratı var çünkü.



İlk adam akıllı çizdiğim şey bu. Bundan utanç duymalı mıyım? Liseye giderken çizmiştim çünkü.
Bir arkadaşımın benim için yaptığı grafiti mi deniyor neyse işte
Bu lanet yere taşındıktan sonra bir arkadaşımın doğum gününe gidememiştim ve iki şapşal o günün resimlerini ve videolarını cdye atıp getirmişti. Çok mutlu olmuştum bunlara.

 Ve evet en ergence hatta beklide şapşalca şey olan şaçma sapan sorulara verdiğimiz yanıtlara göre fal baktığımızı sanmamız.



 İlkokulda dershaneye giderken bir gün bir etüt dersinde bir kızla oturmuşum ve ben bayağı etkilemişim onu. Sadece bir gün en fazla 3 saat (ki o kadar bile değil) takılmışız. Kız beni arkadaşına anlata anlata bitirememiş, bir sonraki sene o arkadaşıyla karşılaştım. Kız bana şöyle bir baktı ve ‘’sen Myna mısın?’’ dedi. Nasıl anlattıysa beni, kız bir bakışta tanıdı. İşin komiği ben sarhoştum galiba, hiç hatırlamıyorum o kızla takıldığımı. Kız arkadaşıyla bana mektuplar, şiirler, kendi fotoğraflarını yolla. Bende cevap verdim tabi. Ben hala hatırlamıyorum olayı, kıza ne yaptım da bu kadar şey yaptı bana anlamadım. Bu da onun mektupları, resimleri koymadım.


              Bir ara deli gibi mektup kağıdı ve zarf alıp biriktiriyordum.
                                                 Bunlar da zarflar..
                         Son dershanemdeki hocamın verdiği hikaye.
İlkokulda bir arkadaşımın verdiği, defter ve benim ilkokul numaram olan 18 nolu etiket.
              6.sınıftayken yaptığımız yılbaşı çekilişinde bana gelen hediye
                                    Bu da 7.sınıf yılbaşı hediyem
                            Lise mezuniyetimdeki sembolik diplomam
 Lanet olası gösteri kıyafetlerim, o gösteri hazırlıkları bize büyük zulümdü. Lise 1deki 19Mayıs Gösterisi
8.sınıf gömleği no:1(resim inatla tepetaklak çıkmak istedi, ben elimden geleni yaptım)
                 8.sınıf gömleği no:2 bol notlu  Gömleğe benzemese de
Bir taşla iki kuş! Hem ÖSYM kalemliği değerlendi hem dershane istediği reklamı yaptı hem güzel kalemim silgim oldu. Üç mü etti? Off bu matematik! 
           Afyonu kazandığımda komşu felsefecimiz bana bunu hediye almıştı.

                               ÖSYM kağıt israfımın bir kısmı
  6.sınıftayken resim öğretmeni beni model seçip resmimi çizmişti. Hayatımın en sıkıldığım 40 dakikasıydı ama sonuç çok iyi.
İlkokul dershane hocam sanırım 7.sınıf rehber öğretmenimin düzenlediği etkinlikteki hediyesi
                           Gene aynı hocamın hediyesi olan kalem :)
   İlkokul 5sınıfta matematik sınavından 87 aldığım için öğretmenimin hediyesi
Gene utanç verici olan şey. 5.sınıfta ezberlediğim çarpım tablosunun ödülü
Sınıf öğretmenimiz bize 0,5uçlu kalem kullandırtmazdı. Ama karne günü, yani veda günü hepimize rotring kalem almıştı ve hepsi 0,5 uçluydu. O gün çok ağlamıştık. Bu kalemin hediye paketini bile saklıyordum ama sonra o kayboldu.
Afyondayken bir günlük Denizli gezisi hatırası evet akıl edip oradan hiçbir şey almadım biletleri saklamakla yetindim
Afyona üç vasıtayla gidiyordum. Ve gittiğim yerde bunalınca gene bir vasıtayla gezmeye gidebiliyorduk. Gezme biletlerimiz.
        Afyon gidiş geliş biletlerim. Kırmızı olanı temelli dönüş biletim.
8.sınıf yılbaşı hediyem. Bunu hediye eden arkadaşım şuan İngilizce öğretmenliği okuyor.
Komşu bir arkadaşım vardı onun bana doğum günü hediyesi. Bir başka hediyesi daha var ama onu koymaya gerek görmüyorum şuan. Bu tarz pijama alamk istiyordum. O önce kedine aldı, bende böyle bir şey alacağımı söyleyince sen alma demişti. Bende benzer olur diye istemedi herhalde falan dedim kendime. Sonra çıktı kokusu, bana hediye alacağı içinmiş.
Lise kravatımı koymazsam olmazdı. Bu kravatı çok seviyorum nedense. Aslında lise formamı da çok severdim. Üstündeki yazıya lütfen aldırış etmeyin. Bol ergenlik içeriyor.
 Evet bol fotoğraflı bir yazının sonuna geldim. Mimlediklerim şunlar:

24 Haziran 2014 Salı

Yardım?

   Ben galiba blogumu bozdum :/ takip ettiğim blogların yayınlarının göstermiyor. Sadece en son yayın paylaşanın yayını gözüküyor. Tek tek bakmam gerekiyor yeni birşey var mı diye. Biri bana yardım edebilir mi?

22 Haziran 2014 Pazar

LYS Gençliği - La Yine Sınav

Bu tüm Lys'zedelere gelsin :)

Ödül Töreni!

Evet arkadaşlar bugün burada toplanmamızın sebebi çok sevgili adaylarımızı ödüllerine kavuşturmak. Çok zor oldu ödüle isim vermek. Herkesler o kadar kendine has ki. Bir isim birine uyarken diğerine uymadı gibi, o yüzden farklı bir şey denemek istiyorum.
        

Şimdi ilk olarak ödülü Deep’e vermek istiyorum. En takip edilesi blogger, her kafaya uyum sağlamasını bilen çok şeker biri. Yazılarına diyecek laf yok, hepsi harika. Bence bu alemin ulu önderi gibi bişeyi o.

Bir diğeri Dördüncü TekilŞahıs. O bir avukat! Oldukça yetenekli ve çok aşık biri. Bazen çok ilginç şeyler paylaşıyor ve onu okumak oldukça zevkli. En güzel yazan bloggerlardan birisi olduğu için, en güzel yazan blog ödülünü hak ediyor.

Umut Hikayem blogu sahibesi Şeyma çok tatlı şahıslardan biri. Çoğu yazısı oldukça eğlenceli ve güldürüklü. Ona en komik ödülünü takdim ediyorum.

Ben ve Yolculuğum blogu sahibesi Mien. O bir ÖSYM mağduru tıpkı benim gibi. Ama bu defa bitiyor çilesi, bakalım seneye üniversite anıları benim gibi olacak mı? Birde kendisi çok şahane maceralar yaşıyor, yaşadı mı tam yaşıyor anlayacağınız. Ona da en tatlı blog ödülünü vermekten gurur duyarım.

Beyaz Gemi blogu sahibesi Şenay. O çok güzel hikayeler yazıyor. Matematik öğretmeni olacak yakında. Güzel bulduğu şeyleri bizlerle paylaşmak onun için bir zevk. Ona matematiği sevdiren matematik öğretmenlerinin en hikayeci matematik öğretmeni ödülünü veriyorum ona.


Herkesin kendine özel ödülü olsun istedim. Umarım ödüllerinizi seversiniz.

21 Haziran 2014 Cumartesi

Filmli Günler

  Akşam otururken haydi film açalım dedik. Ne açalım diye aranırken geçen ikincisi çıkan bir film geldi aklıma.İlk filmine acayip gülmüştük. Hatta üniversite kaydım için kuzenime gittiğimde tvde yayınlanıyordu ona da izlettim. Çok güldük.. Birde galiba ben aşırı iyimserim böyle şeylerde, çoğu kimsenin beğenmediği şeye ama öyle deme şöyle iyiydi diye savunmaya geçiyorum. Ben hiç bir şeyde iddialı değilim, izleyin diye höykürmüyorum. Sadece ultra iyimserliğimle düşüncelerimi aktarıyorum. Bu filmin adı SAĞ SALİM- SAĞ SALİM2.


İlkinde çok gülmüştüm hatta babamlara da izlettim onlarda çok güldü. İkincisi biraz boş gibiydi. Yani bittiğinde boşluk kaldı içimde bir yere bağlamadı ve kızın estetik yaptığını falan söyleseler daha iyi olurdu. Boş diyebilirsiniz ama Abzürdlüğüne güleceğinizi düşünüyorum. Ben neşelendim...












  Birde öğlen izlediğim bir film var oda bence iyiydi hani vakit geçirmek için falan. Filmin adı da Şu an Muhteşem. Oda ortalama bir şeydi. Açıkçası ben sevdim, kardeşim bu ne biçim bişi böyle tepkisini verdi. Filmin sonu da belirsiz gibiydi oda biraz rahatsız ediciydi onun haricinde gerçekten düşününce komik olmayan ama filmde gördüğümde çok güldüm. Oha falan oldum kıza zönk diye araba çarptı ama ben niye o kadar güldüm bilmiyorum.
Ben gidiyorum lütfen bana gülmeli aksiyonlu maceralı filmler önerin. Öpüldünüz!

20 Haziran 2014 Cuma

Myna'dan Seçmeler..

Tatil bile sendrom yaptı yahu. Ben arkadaşlarımı özledim. Okulda en azından bir atraksiyon filan oluyordu. Bu yazı sıkıntı giderme amaçlı yazılıyor lütfen maruz görün.
Dün babam dondurma almış hadi bir kek yapta yiyelim dediler. Sıcak kekle dondurmayı birbirine pek bi yakıştırdılar. Bende yaptım kek iki tane ama onları fırına tepmeye çalışırken elimi yaktım. Birde mikser kirliydi kardeşime yıka dedim, yıkarken ne yaptıysa orta mekanizmasından şıpır şupur su akıyordu. Tabi tırstım onu fişe taksam patlarım diye. Elde çırptım ve bir dünya söylendim. ‘’Ulan eve mikser aldım hatta set aldım hala elde çırpıyorum şu keki, b*k var onu suya boğ…’’ kızda benim çenemden sonra ‘’ver biraz ben çırpayım, yardım edeyim..’’ diye girişimlerde bulundu. Tabi içimdeki canavar onu savuşturdu. Neyse kekim çok güzel oldu babam ‘’böyle güzel kek yapıyorsun madem çok yap bak hemen bitti. Bu kadar güzel yapılır mı yahu’’ bir yandan ağzına kek tıkıştırıyorken. Keki bitirip tabağını uzatırken de ‘’al hiç güzel olmamış yemem kekini’’ diye uyuzluğunu konuşturdu.
Aklıma şey geldi benim bir mendebur yengem var. Araba almış ama mendebur ya, amcama elleme bozarsın diyip duruyormuş. Cenazeden sonra köyde kalırken halam süpürge aldırdı. Kuzenimde domuzluk olsun diye ablasına vermiyor. ‘’bizim süpürgemiz elleme bozarsın..? ahahahah’’ o anda herkes gülmekten yerlerdeydi. Böyle olunca komik ama oturup düşününce çok acı bir şey. O kadın cenazeye de gelmedi. Sanırım içten içe nefret etmeye başladım ondan. Amcamın yüzü gülmüyor, evlatları bile adama karşı. Benim için son damla cenazeye gelmemesi oldu. Neyse geçelim bunu.
Bizim göl hakkında efsaneler var. Zamanında bir kadın mı artık derviş mi ne gelip kapı kapı su istemiş kimseler vermemiş. Bir kadın su vermiş ve dervişte ona ‘’arkana bakmadan yürü sakın arkana bakma’’demiş. Kadın denileni yapmış, yürümüş yürümüş ama merakı üstün gelmiş ve arkasına bakmış. Onun baktığı yere adar sular gelmiş. Yani o köy kasaba sular altında kalmış. Hatta bazen sular çekildiği zaman gölün ortalarında minarenin ucu göründüğü söylenir. Sapanca Gölü için…


Birde gölün derinliklerinde kocaman balıklar olduğu söylenir. Balık gelen balıklardan yemiş yemiş. Artık hareket edemeye kadar büyümüş ve gelen balıkları yutmaya devam ederek yaşarmış. Bunu bana bir arkadaşım anlattı sonra da ‘’düşünsene Myna yüzüyorsun arkanı dönüp bir bakıyorsun karşında bir çift kocaman göz!!!’’ ilkokul çocuğuyduk bizim için ultra korkutucuydu, gerçi şimdi olsa gene korkudan geberirim herhalde.
Bizim aile büyük egolu. Tabi kendi içimizde böyleyiz, dışarıda insanlara karşı büyük burunluluk yapamıyoruz. Neyse bazen yetenek sizsiniz Türkiye’yi izlerken babam ‘’ne var bunda şimdi Allaaaseeeenn ben *sursam yaparım bunu, ben serçe parmağımla yaparım, bir elim bağlıyken yaparım……’’ ama geçenlerde şınav çekiyor (çok tatlı yiyince kendi çapında onu eritmeye çalışırken pardon tepinip dururken desem daha doğru olacak) beş tane çekti, sonra anneme bak şimdi tek elimle çekeceğim dedi ve güp diye yere serildi. Bir daha denedi ve gene aynı sonuç. Demek ki neymiş *surmayı geç kendini yırtsan yapamayacağın şeyler var senin.
Birde benim babamın bilinçli olarak yanlış söylediği şeyler vardır. Mesela Cüneyt Arkın Kartal Tüfek. Nalburun…şuan aklıma gelenler bunlar.

 Ben yıllarca Kartal Tibet’i tüfek diye bildim ve lisede rezil olarak doğruyu öğrendim. Niye hep Myna rezil oluyor. Kışın yolda yürürken ağaca toslamışlığım bile var. Yazık bana len, neyse ben gidiyorum öpüldünüz

Tatil Bile Sendrom Yaptı

Tatil istiyorum diye kendimi yırttım, sonuç? Okul kapandı ben evde pineklemeye başladım. Kalkıp yürüyüş yapasım bile yok, ot gibi yaşamaya başladım. Arada da ders notlarıma bakıyorum. Galiba mantıktan kalacağım. Aslında onun bütüne gitsem benim için daha iyi olacak ya neyse. Şimdi birde bu sabah babam arkadaşlarıyla tatil gibi bir şeye gitti. Elebaşı olan arkadaşı yani babamın kankası olanla yıl boyunca fidan satmaya vs. köy köy geziyorlar. Bu adam bu defa 4 erkekle Tekirdağ’a gezi planladı ve babam onlardan biri. Adam kendi için hiç bir şey yapmıyor, gitsin gezsin diyorum. Ama beş dakika içinde kıskanıyorum! Ben okulda kendimi yırttım yıl boyu, hatta harcı geri almaya uğraştım. (tabi hüsranla sonuçlandı ve babam hala onun lafını sokuyor bana) Kendi kendimi piştekliyor, sinirlendiriyorum.
Dün aldım kardeşimin kolluklarını şişirip taktık koluma,simidini de geçirdim belime bir yandan şişirip bir yandan da ‘’baba hadi ben hazırım, yüzmeye gitmiyor muyuz ehe’’ gide geyik yaptım. ‘’güle güle gidin siz’’ lafını yapıştırdı suratıma. Bende durur muyum? Evet o an bayağı bi durdum. Ama akşam valiz hazırlarken şortunu aldım sakladım.’’bizi götürmedin sende yüzme oralardaaaa!!!’’ beş dakika sonra sıkıldım bıraktım.
Kendin gidemiyor musun diyen varsa lütfen! Dediğim gibi ben gölde yüzerek büyüdüm deniz yohhhh buralarda. Gölde küçük kasaba da ve oradaki insanların gözlerinde X-RaY ışınları olduğundan şüpheleniyorum. Birde kıyıda çoluk çocuğun bol bol işediği yerlerde yüzmek istemiyorum. babam kankasının kayığını (ama adamın deyimiyle yatını) alıyor ve açılıpta yüzüyoruz. Öylesi daha iyi oluyor.
İlk kayıkla gittiğimizde merdiveninden haberimiz yoktu. Merdiven kayığın içindeki bölmedeymiş. Biz mal ailesi olarak atladık suya ama kayığa çıkamıyoruz. Gölün ortasında, tam fiyaskoydu. Sonra babam çıktı bizi de çıkardı ve arkadaşını arayıp merdiveni öğrendi. Ondan sonra rahat ettik ama ilk gittiğimizde bir yandık bir yandık anlatamam. Evde annem bizi zeytinyağına yatırdı diyebilirim. Ranzaya çıkmak bana tam işkenceydi, o dizler bükülmüyor merdiven çıkamıyorum. Bir daha kaç lira para gömdüm güneş kremi aldım, sütten ağızım yandı yoğurdu buza yatırarak yiyorum. (aslında yoğurt yemem ben)

                                                Sakar Myna

16 Haziran 2014 Pazartesi

Yaşıyorum!

Geldim ama neler yaşadım da geldim diye bir sor önce? Hemen başlıyorum anlatmaya.. Son finale gittim okula valizle ve onun açılıp kapanırken illa sorun çıkartan sapıyla kavga ede ede gittim. Neyse sağ salim vardım okula, Siyahla karşılaştık Güllerin olduğu sınıfa gittik. Sınıfa girdiğimde bir de baktım bunlar selfie yapıyor ve birde Zengin de bizim sınıfta. Hobaaa ‘’bensiz nasıl çekilirsiniz ıı şey bizsiz!’’ hemen atladık Siyahla tüm pozların içine =) ama aceleyle çektiler ben kenarda olduğum için tüm resimlerde bulanık çıkmışım. Şansıma tüküreyim. Neyse sınavdan sonra hepimiz vedalaştık. Çok zor geldi, ben çok çabuk bağlanıyorum sonrada ayrılmak zor geliyor. Karşımdaki beni düşünmezken ben düşünüyorum. Mesela seneye tekrar sınava gireceğim istediğim yeri kazanırsam burayı nasıl bırakırım diye dert ediyorum. Neyse tamam kapatıyorum bu konuyu. Sınavdan sonra tabi ki dolmuşa bindim eve gittim. Ben gittim yarım saat sonra annem evden çıktı. Çünkü ananem ameliyat olacak ona bakmaya gidecekti. Aradan bir iki saat geçti babam geldi. Çarşıya ilaçlarını almaya gitmiş, sonra da alışveriş yapmış geldi. Haa birde annem evde hazırlanırken ocağa süt koydum taşırmayın dedi. Ve evet tabi ki o sütü taşırdım. Annem terlikle alkışlamak istediyse de vakti olmadığı için yırttım. Babam geldiğinde de benim son zamanlarda taktığım çeçil peynirden almış. Birkaç kere almıştı ama benim sevdiğimden değildi onlar. Ve evdekiler de pek sevmedikleri için çok bereketli olmuştu. Neyse bu defa tutturmuş ve birde neredeyse bir kasa boyunda! Aslan babam diye tezahürat yaptım tabi ki. Sonra babam sütü kaynattınız mı dedi getirin mayalayayım. Babam tam bir yoğurt canavarıdır. Kahvaltıda dahi yoğurt yer, yoğurtsuz doymuyorum der. Neyse hayatında bir ilke imza atarak süt mayaladı. Bir ara annemi arayalım dedik, sonra araya iş girdi şey edemedik. Biraz sonra da annem aradı, bişiyler olmuş onu bekliyorlarmış falan. Aradan iki saat geçti annem eve geldi. Bana sitem ediyor ‘’seninde annen hasta olsun bende seni aramayacağım görürsün!’’
Bu yakışıklıyı dün sitede yürüyüş yaparken bulduk. Kendisi tam bir sevgi arsızı


Ameliyat ertelenmiş falan. Sonra cuma günü ehliyet kursuna gittim sınav giriş belgemi almaya, biraz gezdim oyalandım eve geldim. Gece de yumurta kapıya dayandı ya açtım ehliyete çalışmaya uğraşıyorum gözümden uyku akarken. En son amaaaan ya diyerek yattım sabah zorlanmadan kalktım, çeçil peynirimle kahvaltı ettim çıktım. Sınav kağıdında14,30 yazıyor ama yandaki yazıda sınav 11de diyor internetten baktım hep 11 yazıyor. Gittim okulun oraya iki otobüsle gittim birde varya! Bir kız iki adam var başkada insan yok. Gttim sordum onlarda benim gibi kararsız kalmışlar gelmişler.
Biraz daha durdum gene gelenler oldu ama saat geldi ne polis geldi ne gözetmen. Kalktım tekrar çarşıya gittim bir arkadaşımla buluştum ondan alacağım bir şey vardı onu aldım. Sonra durağa indim sınav yerine gideceğim lanet otobüs gelmek bilmedi. Neyse bir tane geldi sordum ‘’hangisine binersen bin yürüme mesafesi aynı gel’’ dedi. Bindim beni öyle bir yerde indirdi ki sora sora koşa koşa zor buldum okulu. Ayağımda sandalet koşarken şap şap ses yapıyor hava sıcak, kan ter içinde kalmışım. Neyse depar atarak yetiştim sınava, sınıfta nefesimi düzenleyene kadar sınavın yarısı oldu. Hemen okudum bitirdim. Ama çıkartmadılar bekle babam bekle. Neyse saldılar hemen uzaklaşmak istedim oradan. Daha önce çarşıya gitmek için beklediğim durağa doğru yürürken hemen otobüs geldi bindim. Meğer tam okulun önünden geçen otobüs varmış! Ulan şoför sen var ya sen. İçimden kötü kötü şeyler söyledim. Bugün de evde hummalı bir temizlik yaptım ufuu. Deterjan kokusundan zehirlenmiş olmam mümkün. Bir dahaki yazımda çıkar kokusu. Daha da yazarım ama sen okumaktan sıkılma diye kısa kestim. Emin ol bu kısa hali