20 Haziran 2014 Cuma

Myna'dan Seçmeler..

Tatil bile sendrom yaptı yahu. Ben arkadaşlarımı özledim. Okulda en azından bir atraksiyon filan oluyordu. Bu yazı sıkıntı giderme amaçlı yazılıyor lütfen maruz görün.
Dün babam dondurma almış hadi bir kek yapta yiyelim dediler. Sıcak kekle dondurmayı birbirine pek bi yakıştırdılar. Bende yaptım kek iki tane ama onları fırına tepmeye çalışırken elimi yaktım. Birde mikser kirliydi kardeşime yıka dedim, yıkarken ne yaptıysa orta mekanizmasından şıpır şupur su akıyordu. Tabi tırstım onu fişe taksam patlarım diye. Elde çırptım ve bir dünya söylendim. ‘’Ulan eve mikser aldım hatta set aldım hala elde çırpıyorum şu keki, b*k var onu suya boğ…’’ kızda benim çenemden sonra ‘’ver biraz ben çırpayım, yardım edeyim..’’ diye girişimlerde bulundu. Tabi içimdeki canavar onu savuşturdu. Neyse kekim çok güzel oldu babam ‘’böyle güzel kek yapıyorsun madem çok yap bak hemen bitti. Bu kadar güzel yapılır mı yahu’’ bir yandan ağzına kek tıkıştırıyorken. Keki bitirip tabağını uzatırken de ‘’al hiç güzel olmamış yemem kekini’’ diye uyuzluğunu konuşturdu.
Aklıma şey geldi benim bir mendebur yengem var. Araba almış ama mendebur ya, amcama elleme bozarsın diyip duruyormuş. Cenazeden sonra köyde kalırken halam süpürge aldırdı. Kuzenimde domuzluk olsun diye ablasına vermiyor. ‘’bizim süpürgemiz elleme bozarsın..? ahahahah’’ o anda herkes gülmekten yerlerdeydi. Böyle olunca komik ama oturup düşününce çok acı bir şey. O kadın cenazeye de gelmedi. Sanırım içten içe nefret etmeye başladım ondan. Amcamın yüzü gülmüyor, evlatları bile adama karşı. Benim için son damla cenazeye gelmemesi oldu. Neyse geçelim bunu.
Bizim göl hakkında efsaneler var. Zamanında bir kadın mı artık derviş mi ne gelip kapı kapı su istemiş kimseler vermemiş. Bir kadın su vermiş ve dervişte ona ‘’arkana bakmadan yürü sakın arkana bakma’’demiş. Kadın denileni yapmış, yürümüş yürümüş ama merakı üstün gelmiş ve arkasına bakmış. Onun baktığı yere adar sular gelmiş. Yani o köy kasaba sular altında kalmış. Hatta bazen sular çekildiği zaman gölün ortalarında minarenin ucu göründüğü söylenir. Sapanca Gölü için…


Birde gölün derinliklerinde kocaman balıklar olduğu söylenir. Balık gelen balıklardan yemiş yemiş. Artık hareket edemeye kadar büyümüş ve gelen balıkları yutmaya devam ederek yaşarmış. Bunu bana bir arkadaşım anlattı sonra da ‘’düşünsene Myna yüzüyorsun arkanı dönüp bir bakıyorsun karşında bir çift kocaman göz!!!’’ ilkokul çocuğuyduk bizim için ultra korkutucuydu, gerçi şimdi olsa gene korkudan geberirim herhalde.
Bizim aile büyük egolu. Tabi kendi içimizde böyleyiz, dışarıda insanlara karşı büyük burunluluk yapamıyoruz. Neyse bazen yetenek sizsiniz Türkiye’yi izlerken babam ‘’ne var bunda şimdi Allaaaseeeenn ben *sursam yaparım bunu, ben serçe parmağımla yaparım, bir elim bağlıyken yaparım……’’ ama geçenlerde şınav çekiyor (çok tatlı yiyince kendi çapında onu eritmeye çalışırken pardon tepinip dururken desem daha doğru olacak) beş tane çekti, sonra anneme bak şimdi tek elimle çekeceğim dedi ve güp diye yere serildi. Bir daha denedi ve gene aynı sonuç. Demek ki neymiş *surmayı geç kendini yırtsan yapamayacağın şeyler var senin.
Birde benim babamın bilinçli olarak yanlış söylediği şeyler vardır. Mesela Cüneyt Arkın Kartal Tüfek. Nalburun…şuan aklıma gelenler bunlar.

 Ben yıllarca Kartal Tibet’i tüfek diye bildim ve lisede rezil olarak doğruyu öğrendim. Niye hep Myna rezil oluyor. Kışın yolda yürürken ağaca toslamışlığım bile var. Yazık bana len, neyse ben gidiyorum öpüldünüz

5 yorum:

  1. myna baban eğlenceli birine benziyor. Yazını okurken bayıldım. Bu arada senin blog sayfanı takip listeme ekledim. Seni de kendi blog safyama davet ediyorum, gelir misin? bilgicellim.blogspot.com

    YanıtlaSil
  2. Myna baban hayatta yaşlanmaz bak demedi deme :D
    Ama onun enerjisini sende de görüyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aile geleneği gibi bir şey oldu sanırım :D

      Sil

Söyle Söyle İçinde Kalmasın