En
son bir yıl önce yayın girmişim..
Dönüşüm
muhteşem olacak falan filan diyerek gittim ama kuyruğumu kıstırıp tırıs tırıs
geri döndüm. Beni çok üzdüler! Size biraz ağlayabilir miyim?
Cevabı
evet sayarak başlıyorum dökülmeye..
Mezun
olmak gibi büyük işlere kalkıştım hem de yanlışlıkla biliyor musunuz? Ya da
hatırlıyor musunuz? Evet evet o salak benim yanlışlıkla mezun olup sonra
mezuniyetin iptali için rektöre kadar gidip ağlayan. Şansızlık mı yoksa benim
kendi özgür irademle meydana gelen “özürlülüğüm mü?” bilemiyorum hiç.
İyi
kötü mezun oldum, kep attık, törende yerlerde sürünüyordum en son yorgunluktan.
Bana gerçekten değer veren insanlar kalkıp törene geldi yalnız bırakmadı. Hepsinin
yeri çok başka bende..
Mezunluk
durumuna alışmak derken birden fark ettim. Ben artık İŞSİZ biriydim. Öğrencilik
hayatımın bitmesi işte o zaman canımı acıttı ve bu acı küçük dozda başlayıp
giderek şiddetlendi. Öğretmen olmayı hiç istemedim zaten şartlarda buna izin
vermiyor. Senede 39 atamayla ben mi atanacağım? Güldürme allasen.
Cv
dağıtımları koşturmacalar sonunda nur topu gibi bir depresyonum oldu. Sadece yemek
ve wc için yatağımdan çıkıyordum. Sürekli yatıyordum. Bu süreçte küçük bir
market işi oldu. Giriyordum da ancak yüreğim kaldırmadı gidemedim oraya ağlaya
zırlaya vazgeçtim. İş beğenmemezlik değil kesinlikle üniversitedeyken dönercide
garsonluk yapmış insanım ben. Sadece o market işini istemedim bilmiyorum sanki
gidersem ölecekmişim gibi hissettim.
Bir
ay kadar sonra da Özel Eğitim üzerine ücretli öğretmenlik işi geldi.
Bir arkadaşım
yapıyordu ve sürekli video fotoğraf atıyordu bende bunlara kanıp çok
heveslenmiştim. İlk gün güle oynaya gittim. İşlemleri hallettim ve herhangi bir
sınıfta geçirdim ilk günümü. Ve ardından birkaç hafta sürecek olan ağlama
krizlerim başladı. Oraya gitmeyi istemiyordum. Beni psikolojik anlamda çok
etkiledi. Çocukların durumu ve ekstra şöyle bir durum daha vardı. Bizim okulumuza
çocuk esirgemenin engelli bölümünden de çocuklar geliyordu ve ben ilk olarak
orta-ağır düzey çocuklarla çalışmaya başladım. Bu beni çok sarstı. Düşünsene! Hem
engellisin, hem de kimsesiz! Herbirinin bambaşka hikayesi var.
Bu
iş ne biliyor musun? Okula direk problemle uğraşmaya gidiyorsun. Alışma sürecim
uzun sürdü. Kabullenmem çok zamanımı aldı. Ortama alışmam işleri kolaylaştırdı.
Benimle birlikte üç kişi daha başlamıştı. Öyle böyle derken kaynaştık. Bundan sonra
her şey daha da kolaylaştı. Bir şekilde çocuklarla baş etmeyi öğreniyorsun. Zamanla
onların dilinden konuşmaya başlıyorsun ve belki de bizde biraz onlar gibi
olmaya başladık.
Şimdi
bana sorsalar ki tekrar özel eğitim düşünür müsün diye. Şartlar beni zorlamazsa
istemem. Şartlar= İşsizlik. Her şey bir geçiş süreci bu da bana tecrübe oluyor
farkındayım. Dilimden düşmeyen tek şey NASİP! Oturdum hayırlısını bekliyorum. Akıntıya
direnmiyorum. Beni sürüklemesine izin veriyorum. Arada tutunmak için hamleler
yaptığım doğrudur. Bazen çok çaresiz köşeye sıkışmış hissediyorum. Şu an tamda
o anlardan birindeyim. Aldığım nefes bile boğazımı acıtıyor. Akıntıda sürüklenen
bir dal parçası olarak kalacakmışım gibi, sürekli, sonsuza dek..
Bazı
kararlar için de aceleci olduğuma karar verdim. Daha ağırdan alacağım artık. Söz
verdim! Kendimi yarım bırakmayacağım bundan sonra..