3 Kasım 2015 Salı

Sosyal Myna

Evrenin bana depresyon öyle değil böyle olur deme şekli pek hoşuma gitmedi. Babam uzun zamandır olmak istediği ameliyatı olmak için hastaneye yatırıldı. İkinci haftaya girdik babam hastanede yatıyor ama ameliyat günü hala belli değil. Al sana nur topu gibi bunalım.
Annem düşünür kendini hasta etti. Nur topu 2 tansiyon hastamız mevcuttur. Bu hastaneye yatma olayı gündeme geldiği gün okulda mal gibiydim. Hoca ara verince lambur lumbur yürürken sınıftan tatlı mı tatlı bir bayan arkadaşımın telefonunun şarj cihazına takılıp telefonu uçurdum. Bu uzun cümlenin ardından bi dur soluklan. Evet telefon bildiğin uçtu uçtu kuş uçtu misali..
Bu aralar ciddi anlamda arkadaşlıklarımı sorguluyorum. İnandığım doğrular sarsıldı. Güvendiğim dağlar diz boyu kar içinde. Al sana cillop gibi bunalım.
Arabamın vurukları gözüme kötü gözükmüyor artık hatta onları seviyorum.
Komşular yardım lazım olursa biz buradayız diye kapıya gelip duruyorlar. Hepsi sağ olsun.

Artık pek kitap okuyamıyorum. Deli gibi kitap alsam da oturup okuyamıyorum. Büyük bir boşluk hissetsem de okuduğumdan anlayamadığım için olmuyor. Bir sürü okunacak kitabım var ve alacak listem kabarık. 

Yavaş yavaş üzerimdeki mutsuzluk gitti. Yerini endişe aldı. Düzeliyorum biraz biraz. Artık eskisi gibi güçlüyüm. Afyondan önceki zaman da olduğu gibi ben güçlendikçe dertler katlanarak geliyor. Sen dertsen bende Herkül’ün yeğeniyim ulan! 

Azıcık gülelim.. instagram açtım. Kullanma özürlüsüyüm. Herkesler bissürü like alıyor ben ezik kalıyorum. Blogtakiler takip edin like atın
İnstagram: mynasacmaliyor
Snap:mynasacmaliyor
Twitter:mynamayanamndömn şaka şaka tabi ki mynasacmaliyor
EKLEYİN 

Ekleşelim blogtakiler ben bulduklarımı falan ekledim. Bu aralar pek güldürüklü şeyler yaşamıyorum. Tek aksiyonum beni geçen sene kanser eden dolmuşlarla yarışıyorum onları geçince baya söyleniyorum. Ralli tek hobim oldu. 


Nezle oldum ses ekoleyzrım (umarım doğru yazdım) fabrika ayarlarına dönemedi. Burnum desen çeşme misali ceblerim sümüklü mendillerimle dolup taşıyor. Yanımda yeni kankim mendil deposu. Babam evde olsa kesin sana mendil yetmiyor git ötede bayıl derdi bana. Neyse bu yazı ölmedim demek amacıyla yazıldı. Saygılar..

19 Ekim 2015 Pazartesi

Temizliğe Kafa Atan Bunalım..

Bunalımdaki Myna temizlik yaptı. Pazar günü misafir gelecek olmasa gene elimi sürmem. Bunalımdayım! Annem desen hasta bişey yapamıyor. Kardeşlerim okul dershane falan filan yırtıyorlar. İşler Mynanın elini öpükler. Yapmıyorum dedim  u zamana kadar direndim ama yok içim daraldı artık hemde misafir gelecek diye evin altında olan üstünü yerine koydum.
Dip bucak süpürdüm. Lanet örümceklerle kavga ettim. Halıları dövdürdüm vs. tam iş bitti az oturayım sonra cam silerim derken annem gel şu halıyı değiştirelim diğerini serelim demez mi? Ben zaten iş yaparken çenem düşüyor söylenmekten insanları kaçırıyorum. Gene başladım yapmıyorum lan bir gün babamla yapın edin falan. Sonra baktım bizim iki numara halıyı almış hadi beraber yapalım diyor. Ulan ya! Diyerek gittim bir baktım en son kanepeleri itiyorum kakıyorum falan tek başımayım. Allah’ım neden? Diye konuşmaya başladım. Halıyı da kanepenin altına soktuktan sonra gittim cam silmeye. İş güç biti derken annem elinde bez şurayı da siliver diyor.

Gözlerimden lav fışkırdı lav! Yaparım falan dedim ama yattım. Yazdan beri çok hareket etmediğim için bünye cortlayacak sandım. Babamın evde olmayışını fırsat bilip dizi izlerken zil çaldı hastıroloji derken kapı açıldı. Bizim siteden bir oğlan çocuğu. Neymiş kapıda kalmış annesi bir yere gitmiş bizde dursunmuş. Baba! Sen bize sokakta her bulduğun şeyi eve getirme derken sen ne yaptın? Çocuk geçti içeri bak asıl olay bundan sonra..
Canı sıkılıyor verdim telefonumu al oyna len dedim. Atmaca gibi atladı telefona. Sonra bir ara burnunu çekiyor annem mendil verdi al sil oğlum dedi tamam dedi ama o mendil pek kullanılmadı. Annen nereye gitti biliyor musun dedik düğüne dedi. Lan ebeveyn olmak için cidden ehliyet vermeleri lazım insanlara! Düğüne giderken çocuk sokakta bırakılır mı? Nasıl bir mantıktır bu? Ki bu çocuk zekasal problemli zeka yaşı iki yıl kadar geriden geliyor ne dayaklar yedi ne doktorlara götürüldü. Böyle bir çocuğu sokakta bırak git akıl var mı bilemedim.

Akşam on buçuk gibi telefon geldi annesi gelmiş. Söyledik tamam dedi ama telefonla hala oynuyor. Hatta bu oyunu beğendim indireyim mi diyor. De ge tordan demediysem hanımefendiliğimden değil gayet yorgunluğumdan.. sonra babam baktı gitmiyo oğlum annen bekliyor hadi dedi. Hey gidi dedim ya. Böyle mal insanların sürü sepet çocuğu olur nice bilinçli insanlar çocuğum olsun diye ağaca çıkıyor.
Nefret Siyahla konuştuktan sonra arada bakışlarını yakalıyorum. Sanki yanıma gelmek istiyorda evcil köpekbalığımdan korkuyor gibi. Geleni yemiyorum da neyin korkusu bu acaba? Onun o bakışları nedense canımı acıtıyor. İçten içe dram yazıyorum. Biz çok iyi kankaydık ama sonra o benim manitamla beni boynuzladı. Ben ondan uzaklaştım sonra benim eski manita bunu da boynuzladı bu da beni kaybettiğine yanıyor gibi. Çok tutar yaz bunun senaryosunu telif hakkı da istemiyorum bak valla.

Tatilsizlik bende bunalım etkisi yaptı. Nasıl kurtulurum bilmiyorum çok mutsuzum lan. Her şeyim var çok mutsuzum. Sakın Allahtan kork imansız deme bana! Bende biliyorum ama içten içe mutsuzum. Keşke hep çocuk kalsaydık. Tek derdimiz oyuncağımızı paylaşmamak olsaydı.. hadi ben okula gider sabahlara kadar ders işkencesine öpüldün okuyucu…

                                                                                              Myna..

8 Ekim 2015 Perşembe

Öylesine Bir İç Dönüş..

 Şaka gibi. Bugün Nefret, Siyah'a beni sormuş. Konuşmuyor bizden uzaklaştı falan filan. İçim acıdı. Ben mi uzaklaştım. Belki. Ama niye?  Çünkü Nefret ve Nankör hep birlikte olmaya başlamıştı. Bende aradan çekilmeliyim diye düşündüm. Selam vermeler zamanlar denk gelen gözleri kaçırmaya başladı.
 Hiç yokmuşum gibi.
Ama komik olan donuk olan facemi bazen açmam gerekiyor. Bir baktım ki Nankör beni silmiş ve Nefretle hala arkadaş gözüküyoruz. Komik dedim çünkü serviste Falan Nankörle baya muhabbet ediyorduk. Net şekilde Nefretle konuşmuyorduk.  Aramızda hiç bir şey geçmemiş olmasına rağmen böyle olmuştuk.
Düşünüyorum da ben zaten onlara çok uyamazdım.  Ayy şu çocuk taş, oha bu çocuk süper, gördün mü bana baktı vs. Konuşmalar beni bayıyor.  Nedense onun beni sorması içimi acıttı keşke böyle olmasaydık dedim içimden. Kalbinde kötülük olmadığını iyi biliyorum biraz saf, biraz gösteriş budalası ve biraz da erkeklerle fazla laubali olsa da kötü biri değil.
Ama iyiki böyle olmuş ki Siyahla dost oldum, bizim aramız bozulmasa belki Siyah selam verip geçtiğim herhangi biri olacaktı.  Iyyy düşüncesi bile kalbimi acıttı. Şu üniversite de gerçek dost diyebileceğim insanlardan biri SİYAH. Nefret hiç bir zaman o kategoriye girmezdi çünkü uyuşmuyorduk. Ben beni düşünen dost isterim sürekli konuştuğu çocukları anlatan birini değil.. Bu da böyle bir iç dönüş olsun

7 Ekim 2015 Çarşamba

Okul açılmasa mıydı?

Okul? Her ne kadar yaz bitsin okul açılsın diye söylendiğim günler çoktan geçmişte kaldı.. ikinci haftadan bitse de gitsek moduna girdim. İlk hafta zaten bizim tayfadan kimseler teşrif etmedi. Nasıl olsa giden birileri vardır ne gerek var şimdi popişimizi kaldırmaya diyerek. Siyah ve ben iki mal olarak teşrif ettik tüm derslere. Perşembe Rizeli geldi. Bununla geçen dönem samimi olduk bu sene Siyahların eve çıktı yani ev arkadaşı oldular. Myna üzgün Myna dışlandı. Tabi ki öyle olmadı başta içten içe böyle olur hep böyle oldu diye kafamda kurarken Siyah telefon edip asla öyle olmaz senin yerin başka diye konuştu. Nasılda içimi biliyor DOSTUM!
Ne diyordum Rizeli de Perşembe gelince hoppala yavrum olduk üçlendik. Gömlek koca hafta Sakaryada olmasına rağmen derslere gelmedi.
Ve ben salak gibiyim gözüm hep Nankörle Nefreti arıyor. Görünce tadım kaçıyor. Mazoşist olabilirim. Asıl bomba burada Nefret burnunu yaptırmış. Lan diyorum sanki başka kız bu ama Nankör yanında saçı da aynı diyorum derken kızlardan biri BURNUNU YAPTIRMIŞŞŞŞŞŞ VIŞŞŞŞ!! Diyince ohalar beni götürdü. Lanet olsun baya güzel olmuş. Mod on: haset!

Teee ilkokuldan beri kankito olduğum bir arkadaşımla liseden sonra daha doğrusu afyondan sonra bazı nedenlerden dolayı konuşmaz olmuştuk. Baya ciddi birbirimizi silmiştik. Derken geçen hafta mesaj attı eski konulardan bir mesele için. Meğer bu eşek kafalı zamanında bizi bayağı bir kandırmış. Bizde mal gibi inanmışız. Oydu buydu derken barıştık. Akrep burcu nasıl affetti hala anlamadım. Oraları çok eşelemeyeceğim.
Pazartesi çalçene bir hoca sayesinde ki ders bitiş saatinden erken bırakan bi milyon hoca varken yarım saat kala salmak nedir? Hocam kız başımıza çok tehlikeli yapma böyle diye ağlamak istedik. Sonuç gece 11de eve geldim ve yollarda arabanın içini bolca Yusuflarla doldurdum. Karanlık virajlı yol uçsam gitsem kesin ölürüm. Kendimi kura kura geldim.

Okulda park ederken stresten ölebilirim. Arabalara min. 3metre uzaklıkta olunca huzurlu olabiliyorum.
Latince dersim var. Hoca çok tatlı biri neşeli cıvıl cıvıl ama işte Latince göz korkutuyor yine de. Allah’ım bana çok zihin açıklığı ver amin.
Artık tatilsizlik başıma vurdu herhalde her şeyden öyle bıkkınım ki hiç bir şey yapmak istemiyorum. Saçlarım bile ölmeye başladı. Neredeyse popoma kadar olan kaçların omzumun az aşağısında şimdi. Kestikçe kendine geleceğine daha da ölüyor. Herhalde bende bir Tuğba büyüküstün olacağım. Ya da Hamdi olurum kısacık saçlarla. Hep bere takar haydut gibi gezerim ortada. Saçlarım kendinize gelin!

İçimdekileri döktüm rahatça gidip uyuyamayabilirim. Myna dönüyor ahali..

3 Ekim 2015 Cumartesi

Duyarsızlığı Kınıyorum!

Rehberimde aranmadık insan kalmadı. Mail kutuma dün bir tane mail geldi oda kediler Ankara da mı diye sordu. Delirmemek elde değil. Onca insan arasında hiç kimse ben bakarım diyemedi. Derneklerle defalarca konuşulup ilanlar verilse de sonuç yok. Bugün son kez dernekten bir başka yetkiliyle konuşuldu ve alınan cevap ‘’Bu sene kedi patlaması yaşadık ve gerçeği söylemek gerekirse sokağa salın yapabileceğimiz bir şey yok’’ oldu. Dünya ne kadar duyarlı bakar mısınız?
Onları sokakta düşündükçe ağlamaktan helak oldum. Ne kadar ağlasak da zırlasak da elimizden hiçbir şey gelmiyor. Bu yazıda insanların duyarsızlığını kınıyorum! Diyebileceğim başka bir şey yok.


İçim rahatlar belki diye internette baktım ve herkes sokağa salma ölür, yaşayamaz, direk öldürsen daha iyi vs. çeşitli katliam senaryoları fır dönüyor. Allah’ım diyorum belki doğası gereği tutunur hayata, belki onlar için böylesi daha hayırlıdır, böyle olması gerekiyordur. Arkadaşıma döndüğün zaman onları geri almayı düşünür müsün dediğimde eğer durumları iyiyse neden alayım ama kötüyse ve onları bulabilirsem tabi ki alırım dedi. Belki diyorum bir süre hayatta kalmayı başarırlarsa bir umut yuvalarlına geri dönebilirler. Sizinde dualarınız onların üstünde olsun diyecek başka bir şey yok..

19 Eylül 2015 Cumartesi

Harç Bitti Yapı Paydos..

Dostum hayat bir harika! Demek isterdim ama değil. Boşlukta gibiyim. Hiçbir şeyden memnun olamıyorum hep bir depresiflik. Cem Yılmaz’ın anlattığı keke isyan eden ergen gibiyim. Bana isyan edebileceğim bir kek getirin!
Bilmiyorum hedeflerim bir anda patır kütür oluverdi, hiç beklemediğim anda evlenen bir arkadaşım beni çok sarstı. Sürekli insanlardan gol yemekten çok sıkıldım. Geçen kuzenim direksiyon sınavına girecek diye yanına gittim destek olmaya. Hah onu anlatayım:
Cuma günü konuştuk sabahtan. Kuzi bana dua et yarın sınava gircem deyince kimle gidiyosun la değişik dedim. Yalnız gideceğini söyleyince istersen gelirim dedim. Sonra bu Çitlenbili teslim edince babama hadi gidek dedim ama yok mıy mıy herif. Anlaşana kadar saat sekiz oldu. Bende aldım pijamalarımı çıktım yola. Allah’ım nolur dağda kurda kuşa yem olmim. Lan ben tam dağ patikasına geldim hava karardı. Allah uzun farları arabaya koymaya akıl edenden razı olsun AMİN! Ben gerizekalı yola bakacağıma daha çok dikiz aynasına baktım. Niye? Malım galiba kafamdaki trajik sonlarımdan biri arkadan gelen arabayla bağdaşıyordu. Her beş dakikada bir kapı kilitlerini tazelercesine tekrar kilitledim. Sonuç ölmeden uçurumlardan fırlamadan ulaştım. Eve girdim halam kuzen sanmış. Alaaaaaa diye daldım odaya kadına hoba diyip sen miydin diye sarıldık öpüştük. Kuzen işten eve varamadan ben ondan önce gelmiştim. Gazı köklersem böyle olur.

 Neyse yattık zıbardık sabah kalkıp çıktık. Sınav yerinde ben kızı okuyup üflüyorum o bana şiş sessiz ol rezil olcaz diyo. Sana buradan bir beddua gömerim 7göbek neslini lanetlerim lan salak dedim ya da dediğimi düşündüm ya da ima ettim bilemiyorum. Sonra bundan önce binen kız geçmiş. İnip geldi şöyle yap böyle et komisyon iyi falan dedi. Bizim kız az rahatlayarak bindi. On dakika sonra bizim kız arka koltukta döndüler. Sonra arka koltukta dönmeyi de yaşadım gibisinden geyik yaptı. Zaten o bizzat kalmaya gelmişti. Sonra eve dönerken çarşıda az takılak dedim. Tam gezcez herkeslerin eve gideceği tuttu. Halam evde yalnız gidelim dedik. Gittiğimizde Alamancı iki kuzen oturuyordu. Birisi evli ikizleri var diğeri bekar takılıyor sap. Bu sap bir ara bizi başka kuzenle İstanbul’a falan götürmüştü gezdirmişti. Abiiimmm vazgeçtim sana sap demiyim ben. O biraz değişiktir. Soğuktur senden ilk adımı bekler, onunla konuşurken biraz laflarını tartman falan gerekiyor. Değişik bir zat kendisi, herkes onunla konuşurken şekilden şekle girer falan yani. Biz eve çıktık hoş geldiniz falan dedim ama gidip mıç mıç öpmedim. Ben seslenince bana hamle yapsa öper sarılırdım ama o yapmayınca gel kız öpecem tiplemesine giremem.
 O soğuksa ben Antartikayım. Ciddiyim Siyah beni odunum diye seviyor, bazen şu mesajlara smiley koy lan diyor. Düşün yani hele düğüne neyin gidince elli milyon kişi gelip anneme noldu neyi var bunun diyip beni gösteriyor. Çatık bir öküz oluyorum. Neyse ben terden gebererek oturuyorum falan evli kuzen gerzek gerzek şöyle koca bulun buyu olsun şuyu şuyu olmasın. Tamam abi ben şipariş veriyorum seneye düğünüme beklerim. Neyse laf şey etmicem. Çünkü sonra bekar olan abime dönüp beni gösterdi. Bunun yeri başka bunu çok seviyorum lan ne bilim diğerlerinden bir farklı bir sıcakkanlı, dayımı da çok seviyorum onunda etkisi vardır. Teyze senin kızlar ayrı zaten ama bu bir değişik yani. Sövdü mü sevdi mi bilemiyorum belki bu kadar uzun da konuşmadı benim beyin nöronlarım yandığı için bu kadar uzattım.

Tamam günümüze dönelim.
Perşembe günü babası nüfus kağıdıyla ilacını getirdi bunu yazdır doktara dedi. Timam patron dedim. Kahvaltıdan sonra gittik doktora. Doktur ne kadar yazayım deyince ben ehehe bilmiyorum dedim. Adam tek kaşını kaldırıp ikimize baktı. Ben sadece bakıyorum ona dedim. Sonra güldü, gülüşü güzeldi. Ne ki bu falan diye geveledim ağzımda kan ilacı dedi. Altı ay kullanması gerekiyormuş o yüzden çok yazayım habire yazdırmaya uğraşmayın dedi. Sonra dönüp ne kadardır bakıyorsun? İkinci yaz bu. Hıı okul açılınca okula gidiyor. O da bende gidiyorum. Gene güldü, sonra reçeteyi verdi yallah çekti.
Dün annesi kızını almaya geldi. Üç torba bir çantadan oluşan eşyalarını kapıya taşıdık. Alt tarafı altı hafta baktım çocuk komple evini taşımıştı bize. Neyse kapıda annemle kadına yükledik semerini. Kadın dönüp anneme minnet ederek teşekkürler etti. Lan? Noluyor orda bakışlarımla mal mal baktım. Kadın dönüp gitti. Lan patroniçem ben seni böyle bilmezdim. Düştün gözümden bilmiş ol. Seneye yaza avucunu yala. Dua et kardeşin öldü saygımdan ses etmiyorum. Sustum çocuğuna baktım hatta maaşımın yarısıyla ona abur cubur aldım. Ayıp ya. Gene sinirlendim.

Bu arada benim kafa gidik. Wattpadde bi hikaye okudum biraz ergenimsi konuşmalar olsada konusu falan iyi hatta kitap teklifi falan almış. Kendimi kescem. Bende istiyorum bendeeeee. Neyse sustum.

10 Eylül 2015 Perşembe

Sevgili Deep :)

  can ciğer bloggerların en herşeye yeteni :) Yeni güzel bir yazı paylaşmış ve beni de oracıkta anmış :) Bunu görünce tepkim tam olarak şöyle oldu :
benden çıkabilecek abuklukta bir sevinç gösterisi budur. 
Ve evet döndüm artık  :) 
Deep'in yazısına şuradan ulaşabilirsiniz :mim-duyuru-ve-izlenesi-bloglar

9 Eylül 2015 Çarşamba

Ondan Bundan..


Bu blog durup dururken kendi ayarlarını bozmuş sanki. Bir sürü ölü blog var listemde, onları temizleyemiyorum. Merak ettiğim bir sürü blogdan hiç ses seda çıkmıyor. Bir yerlerde okumuştum wattpad varmış hikayemsi yazılar yazmaya başladım orada paylaşmak için açtım ama onlar kitap kapağı gibi kapak yapıvermişler apışıp kaldım. Ben bir ara kendime logo tasarlamakla kafayı bozmuştum onu da beceremedim. Düşün ne denli kabiliyetsizim.
Şimdi iki kardeşimde hazırlık sınıfında biri üniversite diğeri lise için hazırlanıyor. Gerçi biri hazırlanıyor gibi gözükmeye çalışıyor öteki hiç oralı değil. Neyse ben açıköğretim derslerimde gereken ortalamayı tutturamayınca üst sınıfa geçemedim. Üniversitede iyi ortalama yapamazsam kalamam. Uzun bir maratona başlıyorum. Bu arada buraya ciddi anlamda döndüm.
Gene dadı oldum demiştim. Kız geldiği ilk hafta kan kusturdu. Duvardan duvara vursam gene sinirimi çıkaramazdım. Sonra üçüncü haftaya doğru bir şirinleşti bir uslu oldu ki sormayın. Anneme kesin bunun altında bir şey vardır diyip durdum. Geçen hafta dördüncü haftamızdı ve gayet iyiydik. Ama bu hafta Allah’ım sen nereden buluyorsun bu kadar gıdık etme potansiyelini ya. Evde beş kişiye karşı bir üstelik sadece beş yaşında. Evde beşimizi tek tek delirtmeyi başarıyor. Saç baş yoluyorum. Bugün mesela kol saatimi aldı bende şakayla kırma onu babana yenisini aldırırım dedim. Almazki diye diklendi neyse atma onu diyerek işime baktım ve şak diye saatimi yere attı. Dişlerimi sıkmaktan bir hal oldum inan ki gel döv beni diye zorluyor bu hafta.


Küçük kardeşim tekvandoya başladı ve sitenin çocukları teker teker salona yazılmaya başladı. Onlara özel arabayla getirip götürüyoruz. Bazılarının çocukları öyle kıymetli ki popoları otobüs koltuğuna değemez! Hatta geçen hafta bir gün çocuklardan biri (ailesinin otobüsle göndermediği) elinde kıyafet poşetiyle bir o yana bir bu yana gitti kim götürecek gitmiyor muyuz? Diyerek dolandı. Hatta arkadaşına sordu o da bilmiyorum diyerek eve çıktı. Bu garibim boynu bükük gene bir iki dolandı ve sonunda pes edip poşetini eve bıraktı. Onu öyle görünce içim parçalandı neredeyse ağlıyordum. Belki çocuk o kadar önemsemedi sadece boş boş dolandı bilmiyorum ama ben olsaydım diyerek içim gitti onun haline ve akşam babamla konuştum ben götüreceğim gerekirse valla çok üzüldüm dedim. O da bir şey demedi sen bilirsin dedi.

 O lafı dediğimden beri daha götürmek nasip olmadı. Pazartesi benim patron götürdü, dün babam götürdü bugünde gene babamın da işi varmış o götürdü. Hadi hayırlısı. Zaten iki buçuk hafta sonra okullar açılıyor herkesler okulunda sınavında bol bol başarılı olsun amin

26 Ağustos 2015 Çarşamba

Kitap Fuarı Anıları

Bu sene kitap fuarı hasılatımı paylaşmak istiyorum. Öncelikle kitap fuarı haricinde kitap almama kararı aldım kendime. Çünkü her yerden deli gibi kitap alıyorum evde bir yığın kitap oldu. Yoğun bir okul yılı geçirdiğim için dönem içinde hiç kitap okuyamadım. Eldekileri bitirmem lazım. Kitap fuarından da bu sefer ağabeydik gubidik kitaplara yerine hep felsefeyle ilgili kitaplara atladım. Kendime şaşırdım. Bir başka yazıda evdeki kitapların listesini ya da resmini paylaşayım da görün evdeki hazineyi.

Okul yılında çok atraksiyon olmadı. Bildiğiniz şeyler otobüs beni almadı falan. Birde haftada bir gün amcamlarda kalmaya başladım. Amcam beni görünce gözleri ışıldıyor, yüzü aydınlanıyor. Yengem desem pervane oluyor kadın bir iş yaptırmıyor. İnsana hasret olmak gerçekten zormuş onu anladım.
İki dönemde Kılçık Hocanın dersi vardı onu iki dönem üst üste görmek büyük mutluluk oldu benim için. Hatta bomba patlatayım. Bizim apartmanda felsefe öğretmeni vardı ya, hah! İşte o bizim Kılçık hocayla aynı üniversiteden mezun hatta bizim komşunun abisiyle aynı sınıfta okumuşlar. Bende gidip hocaya sordum. Amacım muhabbet kurmak beni tanısın falan. Hani ben sınıfta, ortamda falan silik bir tipim ya onun için. Adamın adını duyunca hoca bir coştu falan görmelisin. Sanırım hala adımı bilmiyor. Şansa o ara sınıf arkadaşı da İzmirden buraya falan gelmişti. Kartını aldım götürdüm. Bir ara nerdeyse Kılçık hoca numarasını verecekti arkadaşına vereyim diye sonra caydı. Neyse onlar görüştü benim elimdeki ufacık koz pufff oldu. Biraz daha girişken olmalıyım.
Okulda bu yıl baya yakınlaştığımız biri oldu. Ona Rizeli diyim. Siyah ben o baya iyiydik. Sonra bişey oldu, bana soğuk davranmaya başladı. Okulun son haftası gelip söyledi. Bir gün Gömlekle ben dersi asmışız giderken haber vermemişim ona kırılmış sonrada öyle uzaklaşmış. Siyahların evine taşındı.
Okulda bazen konuşurken öyle bir oldu ki sanki ben boş kitaplar okuyormuşum, boş bir insanmışım gibi hissettim. Belki de bunun etkisi olarak bu kadar çok felsefe kitaplarına saldırdım. Kuzenimin kızı Boncuk bu yıl okula başladı. Ben böyel istekle ders yapan okuyan çocuk görmemiştim. 41kere maşallah. Annesiyle gezmeye gidiyorlar yanında ders kitabı götürüp yapıyor. Birde başlarda tam okumayı bilmediği için teyze burada ne diyor ne yapayım diye sorup duruyordu. Kitap fuarından ona da imzalı kitaplar aldım.
Diğer kuzenimin oğlu, Küçük Haydut üçüncü sınıfa geçti ama hiç istekli değil. Geçen hafta sonu onlara gitmiştim rica minnet okuttum biraz. Aslında biraz gayret etse yapacak ama yok illa annesini üzecek eşek sıpası.

Birkaç hikaye gibimsi şeyler yazdım. Bilmiyorum belki paylaşırım, belki yorum alırım. Gerçi ben başak burcunun yüz karasıyım. Bir şeyler yazarken zerre ayrıntıya dikkat etmiyorum.

24 Ağustos 2015 Pazartesi

Sahiden Döndüm Galiba

 Döner gibi yapıp gene kaybolmayacağım inşallah. Birazcık yardım istiyorum. Ultra beceriksiz olup, herşeye  max derece heves eden bir ben varım herhalde. Tasarım işlerinden zerre anlamıyorum. Logo filan yapmak istiyorum kendime , bloğu insan kullanıyormuş gibi bir hale sokmak istiyorum. Kısacası değişim istiyorum. anlayan yardımseverlerden yardım beklerim.
Bu arada bu yaz tatil diye anırırken zoraki bir şekilde dadı olmak durumunda kaldım. Ben deniz, kum hayal ederken çocuk poposu siliyorum. Alın nur topu gibi depresyon bana.