17 Eylül 2014 Çarşamba

Dakika Bir Gol Kaç?

Olaylı Myna geldi. Başıma gelenleri anlatayım da gülün. Okulun ilk günü çıktım durağa. Bindim dolmuşa ayakta ve kapının hemencecik yanındayım. Dolmuşlar küçük münübüs gibi bir şey önde şoförün yanında iki kişilik yer var arkası ayakta yolcu için tutungaç. O muübarek kapının camı da açık hemen önceki kapının camı da açık. Neyse kapıya yapışık vaziyette gidiyorum saçlarımı ağzıma tıkıştıran rüzgarla cebelleşiyorum derken kolumda bir acı hissettim. Hemen bakmaya cesaret edemedim yaklaşık 2 saniye sonra baktım. Acıyan yerde bir arı poposu var. Kendisi yok namussuz! Parmağımla poposunu dürtünce adeta örümceğin ağından sarkması gibi sarktı. Bağlantısı ise iğnesi! Neyse onu da çıkardım attım. Ama kolumda nasıl bir acı var anlatamam.
Annem yanımda olsa oturur ağlarım acıyo diye. Sonra dolmuş durdu bir yerde son durak dedi. Lan! Okulun en ıssız yoluna durak yapmışlar gevurlar! Yaya yolu dahi yok. Yolun kenarından ezilmemeye gayret göstererek gidiyorsun. Neyse indim gidiyorum koluma baktım. Sinek ısırığı kadar kabarmış beyaz beyaz. Kızların yanına gittiğimde bile hala arı soktu lan! Nasıl oldu bu Allah’ım çıldırıcam modundaydım. Gömleğe geçmiş doğum günü hediyesini takdim ettim, o da benim telefon istiyooom diye beni de selfie diye höykürmelerime dayanamayıp telefon almış bana. Hani pazarlarda falan çizgi film pepe’nin oyuncak telefonları vardı ya ondan alacağım derdi bende onu istemem Çılgın Hırsızdaki minyonlardan isterim diye şakalaşırdık. Gitmiş minyonlu fafalon almış bana :) ona telefon demiyorum çünkü. Neyse ilk derse girdik hoca gene niye bu bölüme geldiniz, bir halt olmazsınız ki alt mesajını içeren konuşmasını yaptı. Sonra dersiyle ilgili konuştu ne yapacağını falan söyledi. Bu yıl ders programımız çıldırmış durumda ilk gün ilk olarak Gömlekle Siyah alttan aldıkları derse girdiler, ondan çıkıp bu yıl ki seçmeli derse Gömlekle ben girdim. Bu arada Siyah da evine gitti. Saçma sapan şeyler yüzünden evi hemen karşı kapıya taşıdılar. Ev rezalet pismiş her yer her yerdeymiş, yerleşmeye çalışıyor. O da bana doğum günü hediyesi uzun elbise almış :) çok beğendim. İlk gün öyle böyle geçti. Eve gittim akşam serini diye giydiğim hırkamı çıkardım ne göreyim! Arının soktuğu yer büyümüş ve kızarmış. Neyse yattım ama o gece bir ara uyandığımda kolumu kaşırken buldum kendimi. Sabah kalktığımda kolum kocaman olmuştu. Gece üçüncü bir kol çıkartmaya uğraşmış olmalıyım. Kalktım gittim okula bu defa benim alttan dersim vardı.bir saat bekledim hoca gelmedi. Sonra kızlarla lak lak yaparken bayağı vakit geçti ama kolum ağrımaya başladı. Bak şimdi ders 1’de başlayıp 5’te bitiyor, hoca gelmedi ben 2’de çıktım dersten. Bir sonraki dersin 7’de. Ben ne yapayım? Nerelere vurayım başımı bilmiyorum. Sonra kolum ağrı yapınca başlarım dersine dedim kalkıp eve geldim. Babam benim patroncuğumu aradı, onunda işi varmış iki saat sonra geldi. Gece 9da hastane yolunu tuttuk. O da ayrı bir maceraydı. Adam yolda atarım diye aldığı çöpüyle tüm yolu gidip geldik. Hastanede koluna bakayım diyen patrona gösterdiğimde şok oldu. Sanırım daha tırt bir durum olduğunu sanmış.
Neyse hastanede benim aciliyetim yok diye bayağı bekleme durumumuz oldu. Bunu duyan patron hemen polis odası vardı oraya gidip konuştu. Polis amca beni aldı doktorun yanına koydu gitti. Doktor geldi anlattım falan derken sana iğne yapalım şişliği alsın dedi. Hemşire hanım geldi hunharca yaptı iğneyi. Daha çok uf oldum. Doktor bey ilaç ve merhem  yazdı gecenin o saatinde haydi nöbetçi eczane ara.. derken sapağı kaçırmalar derken, bulduk bir tane. İşte tam o vakit patron çöpünü atabilme zevkine erişti. Aldık ilaçları vın eve döndük. İlaçlarımı alıp yattım. Sabah iğnenin etkisiyle kolumun şişi bayağı indi ama kızarıklık ve kaşıntı durumu devam ediyor neyse dedim. Bugün de hazırlandım çıktım yola bekliyorum son araba 16,00 ve 16,05’de var başka da kampüse çıkan yok. İlki geldi içi balık istifi dolu yanaşıp durmadı bile. Neyse bir tane daha var dedim kendime o da aynı şekilde olunca mal gibi kalıverdim yolun kenarında. Terminale gitsem yetişemem ne yapsam olmuyor mal bir durumun içine sıkışıp kaldım. Kıstırdım kuyruğumu kös kös eve döndüm. Ulan bu dolmuş şoförleri işime çomak soktular hep ama şimdi de gene mağdurum ben! 

14 Eylül 2014 Pazar

Fragman Şe Ettim Size

Anlatacak çok şey birikti. Hiç bu kadar sessiz kalmamıştım. Sınav dönemlerimde dahi hep buralarda olmuştum. Ne değişti? Sanırım sadece yaz bunalımı, tatilsizlik başıma vurdu beklide.. Aslında bu konuda mastır yapmış insanım ben, hayatım boyunca sadece bir kerecik tatile gitmiş insanım. Tabi bunda tatil kasabası gibi bir şeyde yaşamış olmanın etkisi de vardır eminim. Ev yüksek gerilim hattı gibi. Herkes ufacık bir şey olsa da bağırıp carlayıp hınç alsamın peşindeyiz. Hepimiz birbirimize o kadar çok bağırıyoruz ki bunu anlatmak mümkün değil. En son babama telefon al diye höykürdükten sonra kayışlar koptu. Evin para yönetimini anneme bıraktı aslında bizim evin deyişiyle direksiyonu anama verdi. Bize de bundan sonra benle gerekmedikçe konuşmayın resmi olacağız falan dedi. O geldi mi odamıza kapanıyoruz, gerekmedikçe ayakaltında dolanmamaya çalışıyoruz. Bu durumun geçici olduğuna adım gibi eminim. Zaten bizim ki de tekrar eskiye dönmenin yolunu yapmanın peşinde.

Okul açılıyor! Yuppi demeli miyim? Okula ulaşma çabalarım başlayacak. Otobüs beni almadı krizlerim hayatımın olmazsa olmazı olacak sanırım. Şuan için acayip coştum eve çıkma konusunda ancak bizim zaten orada dairemiz olmasına rağmen ben bu sıkıntıları yaşıyorum. Neden? Kiracılar babamın öz evladı bense üvey evladım o yüzden. Onların okulu bu yıl son, nisan mayıs civarı araba almamış olursa kiracılar çıktığı gibi eve yerleşme planım var. Ev arkadaşımı da şe ettim. Sanırım birini daha bulmamız gerekebilir. O eve çıkarsam ilk işim kedi almak olacak. Babam bu eve hayvan sokarsan parkta yatarsın demişti, o evden bahsetmedi ki. Kendi evine istersen kaplan al falan da dediği olmuştu. Yani anlayacağın kedi damarım tuttu. Gönül isterdi müstakil bahçeli bir evin olsun bahçesinde köpek bakasın ama o model evimiz taze bitti.

Bu sene ders programım ayrı gerizekalı, ikişer saat arayla ders var. Ulan o iki saat ben ne yapacağım. Araba alsak o ders arasında eve git gel yapsam (ki o araba su yakıyor olsa dayanmaz) idamımı hazırlarım. Bu yüzden içimdeki çocuk çareeeeeesssiiiiizzzzzzzz… Yani yarından itibaren benim çilem sizinse güldürüklü yazılarınız gelmeye başlayacak. Bu yazıyı fragman olarak algılayabilirsiniz. Komik! Felsefede de fragman var ama herifin söylediklerinden oluşan şeyler birde bildiri var. Şuan unuttum ama bunlardan biri garanti onun sözü diğeri ise kulaktan kulağa gelmiş ona ait olduğu çok net olmayan cümlecikler falan. Size felsefi bilgi kırıntıcığı da bıraktığıma göre huzur içinde gidebilirim. Sezon başlıyor lütfen herkesler bilgisayar başına geçsin ve yazmaya başlasın, yazın uyuşukluğundan kurtulalım =)

Myna

26 Ağustos 2014 Salı

Bazen Lily Olmak İstersin

Bu Bir bant kaydıdır sayın okuyucu. Şaka şaka J önceden çiziktirilmiş Bir Yazı sadece sadece, ben yokmuşum Gibi YORUM yazabilirsiniz.
Evet ben Doğum Günü kutlanmayan insanıyım. Hemen ne demek olduğunu açıklayayım. Ben arkadaşlarım için kendimi ne kadar yırtarsam onlar beni aynı oranda unutuyor, yok sayıyor ... AMA alıştım bu duruma. Bir kere Doğum Günüm kandile denk gelmişti o zaman o kadar çok kandil mesajı gelmişti ki sormayın. Aralarında Dogum Günümü hatırlayan mı? Imm sanırım bir elin parmaklarını doldurmaz.
Simdi nişanına gidemediğim arkadaşım her ​​sene atardı ama bugün belli olacak Hanya Konya. Hatırlarsa ​​küs değil demektir. Bakalım bu sene skor ne alemde Olacak?
Çitlenbikle son bir haftamıza girdik. Biran önce okul açılsın istiyorum. Evde vakit geçmiyor, arkadaşlarımı özledim. Hatta o lanet olası servisi bile özlemiş olabilirim. Simdi yeni trend'im dolmuşlar. Bu sene de onlarla boğuşacağım hadi hayırlısı.
Bu bir acındırma yazısı DeğiL ALTINI çiziyorum. Sadece sadece kendimi ya da içimdekileri ifade ettim. Bizim ailede de Doğum Günü kutlama olayımız olmadığı için o günün bir anlamı olmadığını falan düşünmeye başladım. Çünkü iki türlü de insanların beni hatırlamadığı bir gün. Beklide hayatta bu kadar silik biri olmasaydım her​​şey farklı olurdu. Gerçi arkadaş ortamımda öyle değilim orada gayet varlığımı gözlerine falan sokuyorum. Demek ki görmek istemekle alakalı, kimlerin bana ne değer biçtiğini bir mesaj atamamalarından anlamak zor değil. Bir mesaj atmak ne kadar zor olabilir? Hediye falan derdim değil o levele çok uzağım. Birde doğum günümde bazen Lily gibi olmak vardı diyorum :) İzleyenler bilir..
Ya ben gidiyorum 

Herkese iyi Dogum güncükleri diliyorum. 



22 Ağustos 2014 Cuma

Ölmedim Ben Buradayım

Hey ben yaşıyorum hala..sadece bilin istedim. Ve gene tüm aksiliklerle karşınızdayım efenim. Geçen hafta cumartesi benim patron evine duvar kağıdı falan yaptırıyordu. Orada sıkılan Çitlenbik hooopp bize geldi. Bende anasının işi çok diye postalandı sanıyorum oynatmaya uğraşıyorum. Pardon onun deyimiyle sırnaşıklık yapıyorum. Kurtlu sıkıldı eve gidicem diye tutturdu. Neyse öyle böyle annesiyle konuşup yolladım bunu. Pazar günü içinse bizim apartmanın en ağır topu olan bir teyzemiz var, çok severiz kendilerini hatta bol bol kendimizi ona üfürtürüz. Onun kızı felsefe örtmeni ev alınca kışın buraya kızının yanına geliyor bizde öyle tanıştık. Yazında Sakaryada bir yerde evi var ona ziyarete gittik. Organizatör benim patron. Adamın arabası clio ama toplamda 9kişiyi almaz. Küçük kardeşim ve patronun oğlunu bagaja koysak ve bende arabanın üstüne kendimi bağlasam gene olmuyor. Benim patron arkadaşından ikinci araba buldu sırf bizim için, buradan hayır dualarımı yolluyorum. Yüzüne desem patron işçi ilişkisini bozmayalım der. Cidden der hatta diyor yani.
Yola çıktık emanet araba baya külüstür ve lastiği patlamışi bizim buradaki lastikçiye gittik adam yokmuş. Sonra biraz ilerdekine gidelim dedik ama 10metre gittikten sonra durup hava basıyoruz filan. Lastik çortladı ve biz yolun ortasında kaldık. Diğer arabadakilerde gidemiyor yolu bilmiyorlar. Babam ise ben kızları eve yollarım diyip duruyor. Sonra benim patron bu arabayı yol ortasında bırakamayız diyince sustu. Patron arayıp çekici çağırdı. Arabayı koyduk kasaya biz içindeyiz. Hobbidik  gidiyoruz. Adam her tümsekte öküz gibi gittiği için biz arabanın içinde ecel terleri döktük. Arabanın tavanına bol bol kafa attık. O teker yüzünden 2 saatimiz gitti. Neyse zar zor çıktık yola gittik. Teyzem bir sevindi ki sormayın. Ben orada da dadılık işine devam ettim. Çitlenbik k*çımdan ayrılmadı. Dönüşte kucağımdan inmedi. İki araba yol boyunca birbiriyle yarıştı. Sonuç clio kazandı.


O hafta benim patron terasında mangal keyfi yaptı bize. Bende babamla konuşup organize ettim sonra Çarşamba günü biz keyif yaptık. Tabi onlar çalışan insan fazla zahmet vermeyelim diye ben sadece akşam teras müsait mi diye sordum onlarda çay falan sandılar. Anneme dedim onların iş çıkışı yaklaştı şimdi ara söyle mangal yapcaz de diye yırttım kendimi. Zor zahmet arattım. Akşam terasta ise bana bol bol laf sokuşturdular. Myna’nın ipiyle kuyuya inilmez insan söyler, bizde çay sandık, nasıl organizasyon bu yahu diye boy boy lafları giydim. Sonra annem babamda ehehe bide kendine bilim insanı diyo ehehe diyince hepten sinir oldum. Ben söyleyip zahmet versem gene laf yerdim. İki ucu b*klu değnek. Birde deseki annem Myna arattı söyletti zaten diye sorun olmayacak. Neyse işte sonra bu sıralar ilk kahvaltımı hazırladım diyebilirim. Yuhalamak yok! Ben öğlene kadar uyuduğum için kurulan sofraya kalkıyorum. Çünkü kimse benim kalkmamı beklemez. Ama şimdi madem erken kalkıyorum Çitlenbik’te fazla beklemesin diye hazırlıyorum.  Ben yokken böyle şeyler oldu, çiziktirdim bir şeyler gidiyorum.

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Anne-Baba Çalışıyorsa..

Selam olsun tatil insanları.. Tatilsizlik başıma vurdu galiba. Neyse anlatacaklarım var sizlere. Bu baktığım Çitlenbik var ya hani cadı olan. İşte o ömrümden ömür götürüyor. Cadı sataşmak için küçük kardeşimi kışkırtıyor sonra onunla kavga ediyor. Yemek konusunda beni benden alıyor zaten. Ay onu yemem karnım tok benim bla bla. Halbuki kahvaltıyla duruyor tok olması imkansız bir saatteyiz. Birde yemek seçme huyu olmamasına rağmen ay iğrenç o, yemem, beğenmedim…
Annemin bile sınırlarını zorluyor. Uyku problemimiz var. Öğlen uykusuna yatmak istemiyor. Kavga kıyamet zorla yatıyoruz. Birde bana söyleme annen uyutmamı söyledi diyorum. En son dün artık annesine nasıl baskı yaptıysa uyumamak için izin almış. Dakika başı uyumicam bugün diyip durdu.
Çarşamba günü çok mutluydu teyzesi gelecekmiş. Geldi de teyzemiz, ertesi gün yarım gün teyze baktı ona. Ben mal gibi sabah erken kalktım gelecek diye bekledim. Sonra benim uykum iyice açıldıktan sonra telefon geldi. Öğleden sonra gelecekmiş, haber vermeyi unutmuşlarmış diye. Hemen yatağıma tırmanıp yattım. O uyku alınacak arkadaş. Ben uykusuzluğa dayanamayan biriyim ve günün 25 saati uyuyabilirim.
Neyse konuya dönelim. Öğlen bizimki almış oyuncak poşetini geldi ama yüzünden düşen bin parça. Noldu, anlat kuzum diye diye anlattı. Teyzesi gitti diye bozulmuş, bizim hanımın hayalinde teyzesi bakacaktı ona falan. Ama teyze gidince hayaller yıkılmış. Anlatırken neredeyse ağlayacaktı. Hemen oyun oynadık unutturduk. Akşam parka çıktık oyun oynadık. Anasının gelme saatine doğru bizimki başladı söylenmeye annemler beni sevmiyor gelmediler baksana…

Annesi çalışan çocuklar için hayat daha zormuş onu anladım. İçim parçalandı. Hem annesi çocuğuna hasret hem yavrusu annesine. Gerçekten zor evladına daha iyi yaşam sunabilmek için iki tarafında fedakarlık etmesi gerekiyor. Bu durum en fazla da çocukları zorluyormuş onu anladım. Biraz da şımarık olmalarına sebep oluyor bu durum. Saç baş yoldurdu bize mesela. Dün en son bulaşık yıkayan annemle inatlaştı. Bende yapacağım dedi, annem olmaz dedi kıyamet bundan sonra koptu. Bizimki sandalye çekip kendine meydan hazırlama girişiminde bulundu. Annem kızdı ufaklık isyan etti. En son da abisi gelip aldı.

Yarın seçim var patron 7de iş başı yapacakmış. Benle dalga geçiyor 5,5da kalkıp kahvaltı hazırla bizeeee. Ellam yani o dert değil de bu defa oğluşu da gelecek bize. Anne babanın öğle arası olmadığı için çocuk aç susuz kalmasın diye zaaar. Ama oğlunu çok seviyorum benim küçük kardeşimden iki yaş küçük ve büyüklerine çok saygılı. Çokta şeker bir şey ve oldukça akıllı bıdık. Küçük kardeşimle iyi anlaşıyorlar. Bütün gün bilgisayar başında o salak minecraft denen oyunu oynuyorlar. Çok yahşi ve kötü bir oyun, hiç hoşlanmadım. Kardeşime o oyunu sildirmeye uğraşıyoruz. Neden doğru dürüst olan şeyleri faydalı şeyleri sevmiyoruz anlamıyorum. Sevdiğimiz çoğu şeye dönüp baktığımda hep zararlı şeyler olduğunu görüyorum. Dikkat etmek lazım arkideş. Bu çok sakin bir yazı oldu farkındayım ama şuan için atraksiyonsuzum ondan. En kısa zamanda telafi edilecek. Saygılar, hörmetler..

5 Ağustos 2014 Salı

İtirazım Var

Çok atarlı bir yazıyla karşınızdayım. Dün baya iyiydim hastalığım geçmeye başlamıştı, sabah zorlanmadan kalktım Çitlenbikle uğraştım. Öğlen annesi yemeğe gelince aldı onu yanına. O sırada kuzenim aradı ve geçen ben öteki kuzene giderken mutfağı yanan kuzen bu. Benim küçük haydut durmuyor ona bakmaya gelebilir misin dedi. Ben gelemem ama kardeşimi yollarım dedim. O olur dedi ama arkadan büyük haydut Myna gelsin diye böğürüp durunca kıyamadım. Annesi giderken Çitlenbik’i bıraktı aldım hemen öğlen uykusuna yattırdım onu anneme emanet ettim. Koştur koştur hazırlanıp kardeşimle çıktık yola. Gittik ama mutfak diye bir şey kalmamış ortada. Sonra Myna ocaktan korkuyor denir. Olum ihmalden yanmamış mutfak bir anda tavadan alevler çıkmış ve davlumbaz tutuşu vermiş.

Ablam dalga geçiyor kocama ankastre mutfak al dedim almadı bende mutfağı yaktım şimdi ankastre mutfak alıyoruz =) diyip gülüyor. Ben gittim haydutlar sıcaktan iyice bunalmış ve huysuzlaşmışlardı. Ben onlara pek ilişmeden mutfağa girip biraz yardım ettim akşama doğru bindim otobüse döndüm.
Bir kerede de ben ufakken arkadaşım ateşle oynayıp evin altındaki samanlığı yakmıştı. Aylarca çok feci kokmuştu oralar. Birde ya ev yansaydı ya çocuklara bir şey olsaydı! En kötü ölümlerden biri de yanarak ölmek herhalde.

Eve geldim ama bir ton laf yedim. Benim patron şaka yoluyla lafları sokuşturdu. Maaşını kescem görev yerini terk ettin sen diyip durdu. Birde o bacaksız Çitlenbik beni şikayet etmiş annesine. Neymiş efendim çok sırnaşıyormuşum, hep onunla oyun oynamak istiyormuşum ben. Ağzım açık kaldı ve aşırı sinir oldum. Bit kadar boyuyla yazmış çizmiş eşek sıpası. Annesi babası ciddiye alsa ne olurdu acaba?

Lütfen arkadaşlar sırnaşmayın! 

Teşekkürler

Sayın okuyucu bu bir teşekkür yazısıdır. İnternetsizliğimde yakalandığım mimler adına düzenlenmiş olan teşekkür yazısına hoş geldiniz.
Evet gönül isterdi ki mimleri yapıp kıkırdamayı lakin hiç neşem yok. Mim dediğin neşeli olmalı benim için. O yüzden yapmamaya karar verdim.  Ve mimleyen canlara tişkür ediyorum

Dördüncü Tekil Şahıs teşekkürler kuzum bir ara kitaplarla ilgili bir şeyler yazarım ve mimden daha çok bilgi içerir söz =)
Plaza Sesi çok tişküüüürr ettim sana ve senin mim o kasveti hak etmediği için yapmıyorum canı gönülden inan bana =)
Deep tam benlik bir mim pasladın ama işte ona o itinayı şe edemem şimdik o yüzden es geçiyorum ve sana çok çok çoookkk tişkür ediyorum.

İlk teşekkür yazısının sonuna geldin okuyucu, saygılar hörrrmeetler

2 Ağustos 2014 Cumartesi

Myna'nın Son Durumu

Ölüyorum galiba sanırsam. Dün kalktım boğazlarım şişmişti. Dün Çitlenbik o kadar sinirlerimi zorlamadı. Hatta öğlen arasına gelince annesiyle babası, kızı aldılar bir saat yanlarına. Kız gitti uyudum uyuycam! Uykuyla hayatımda bu kadar büyük savaş vermedim diyebilirim. Sonra ben kazandım tabi ki! Mutlu muyum? Nasla!
Hafta tatili olunca aldım anamı kuzenime oturmaya gittik. İki aktarma yapmak gerekiyor ve otobüs saatleri sıkıntılı biraz. Beklerken oradaki kuzeninim kocasının kardeşiyle karşılaştık. Aslında adamın dükkanının orada beklediğimiz için karşılaştık demem saçma oldu. Neyse sonra ben kuzenin kızını abur cubur alırken bissürü itfaiye sesi falan geldi. Yola döküldü insanlar nereye gidiyor diye. Bizim abi de merak etti pek bi. Sonra abiye telefon geldi. İtfaiye onlara gitmiş. Aslında benim kuzenin mutfağı yanmış ama onlarda senin benim yok. Birde evleri yan yana olduğu için öyle demiş olabilir. Adamcağız paldır küldür gitti. Ben ablamı (kuzeni) aradım açmadı. O telaşta duymamıştır. Sonra bindik otobüse gittik öbür kuzene. Yemekler yapmış döktürmüş bizimki =) yemezsen terlikle dövüyor. Ama onun evi apartmanın en üst katı 5. Katta ve tüm gün pişiyorsun. Klima aç kapa yaparken bir hal oluyoruz.
Bugün sabah annem beni kaldırırken carladım. Çitlenbik bugün gelmiyor bırak uyuyayım! Ama boğazım daha da şişmiş travesti gibi bir sesle anırınca annem neredeyse ağzımın ortasına yapıştırıyordu. Gerçi ranzada beni görmek için parmak uçlarına yükselmesi gerekiyor, oradan nasıl çakabilirse? Ama anne terliğindeki isabetlerinden sonra hiçbir şey onun için imkansız değil.
Kuzende yedik içtik terledik. Gönül isterdi ki eğlendik diyebileyim ama onu da terleyerek vücudumuzdan atıvermiş olduk. Sonra bir yağmur başladı ki sorma. Oh bereket desek de o yağmurda ıslanan Myna yarın hastalıktan gebermezse iyi. Islandık otobüste terledik. İndik ikinci arabayı beklerken soğuk rüzgarla üşüdüm. Yarın boğazımda balon falan çıkabilir. O derece şişeceğini düşünüyorum.
Yeni blogda da ben Myna olacağım. Çok düşündüm Myna’dan başka bir şey olamam. Ayrıca burası olduğu gibi devam edecek kapatmak gibi derdim yok. Lakin yeni isim düşünürken beynimi yakıp duruyorum. Mesela kızlardan Filozofiye var ya onun nick namesini çok seviyorum. Ama kızda haklı olarak bana özel bir şey o diyor. Ama yani ben çok sevmiştim. Filozofun dişisi gibi olunca e bide felsefe okuyunca cuk oturmuş oluyor. İyi bir isim bulup geleceğim.

Site iyiden iyiye birbirine girdi. Çardak kavgası aldı yürüdü, bir güvenlik görevlisi işi bıraktı, çardak kavgaları başladı. Keşke görseniz de sizde benim kadar gülseniz. Koca koca insanların 5yaş krizlerini.

31 Temmuz 2014 Perşembe

İlk Gün

  Bugün ilk iş günümdü. kendimi kesmedim ve henüz çocuğu yolmadım. Ama bunları yapmama ramak kaldı. Çocuk bir kaç hafta babanesinde kaldı ve orada müthiş şımartılmış. Çocuğun ağzına bi tane yapıştırmamak için zor dayandım. Lan tuvaletten çıktın ellerini sabunlayacağız diyorum yok diyor. Zor sabunladım bu defa çıldırdı ağlıyor bağırıyor pençe savuruyor. Gerisini siz düşünün.. Bunun babane etkisi geçene kadar sinirden ölmezsem iyi. Birde yeni bir hesap blog bişi açmayı düşünüyorum. Ben koca çeneli olduğum için önüme gelene blogum var diye bık bık ediyorum. Sonra birşey oluyor yazacağım ama ya filanca okursa diye geri vites yapıyorum. Demem o ki özgürce giydirebileceğim bir blog açmanın eşiğindeyim. Birde biriken mimler var onlarla da ilgileneceğim en kısa sürede.
Şimdilik bu kadar dönüşüm muhteşem oluciiikk :) saygılar  ;)

30 Temmuz 2014 Çarşamba

Bayram Gelir Leylim Ley

Canlarım kuzularım yavrularım döndüm evime ama nasıl diye bir sorun. Bayramdan önce kuzenime gittim ama ordan bir yere gidemedim. Abim aradı (kuzenimin kardeşi) Myna gitmesin ben geleceğim görüşürüz falan dedi. Tabi ben Çarşamba gitmiştim abim cumartesi akşam geldi. Ablamın büssürü iftarı vardı. İlk iki akşam baba tarafı yani bizi taraf vardı sonraki akşam anne tarafından gençler geldi. Lan bildiğin gençler muhabbet iyi hoş ama Myna orada saksı bitkisi, koltuğun kırleti gibi duruyor. Dün akşam ablam benle konuştu ne o öyle kırlent gibi duruyorsun hiç katılmıyorsun falan. Ama işte ben öküz geldim öküz gidiyorum alışık değilim ki. Oysaki hep ortamda konuşan eden insanlara hep imrendim keşke öyle olsam derdim. Bu işe bir el atmam lazım. Onu da yapılacaklar listesine ekliyorum.
İftardan iftara koşturduk ama hamd olsun çok güzeldi. Almanya’dan gelen kuzenimle görüştük. İki çocuğu var ufağı yesen doymazsın öyle şeker bir şey. Büyük kız daha oturaklı ama ilgilendin mi çok mutlu oluyor. Ona tekerlemeler öğretiyorum çok seviyor gittiğinde hep Myna ablam öğretti diye söylüyormuş.

Ben arife günü köye çıkacak babamlarla buluşacaktım ve bayramın ilk günü hep birlikte dönecektik. Plan buydu en azından. Ben arife günü çarşıya çıkarken abime durağa gidiyorum diyince höstlendim. Araba var yarın hep birlikte gideriz, uğraşma otobüsle dedi. Allah dedim bayram günü kalktık kahvaltı ettik amcamın evine geçtik orada da akşama gideriz dendi. Babamı aradım onlar dönüş yoluna bile koyulmuşlar. Mübarek koşarak kaçıyor sanki erkenden. Baktım yetişemiyorum, kardeşim de köyde kalıyor gideyim kardeşimin yanına dedim. Gittiğimde de kardeşim kalmak isteyince diğer kuzenle konuştum abla giderken bunu da alın olur mu falan dedim. Onu da oraya kakaladığıma göre huzur içinde gezebilirim.
Abim bugün İstanbul’a gidecek, ona sordum beni götürürsen geleyim sizle diye olur dedi. Çantamı arabadan çıkarmadım. İnince gene kuzenime geçtim abla bana don ver don diye höykürdüm. Aldım donu giydim açtık belgesel izliyoruz. Maymunlara bakıp vay anasını ne akıllı diye diye izledik. Eniştem yatınca ablam bana öküz olmama yolunda ders niteliğinde öğütler verdi. Aşacağım bu durumu hadi bakalım. Sabah oldu amcamlara kahvaltıya gittik abim yatıyordu hem de akşamüstü gideriz diyip duruyordu o yüzden ablamın evine döndük ben evde oturdum onlar apartmanda bayram ziyareti yaptılar. Geldiler baya oturduk saat 5 gibi ablama telefon geldi sonra bana dönüp abin gitmiş seni unutmuş dedi. Anam eşyalarım kaldı arabada! Hemen aradı ablam o ona bağırdı öteki buna bağırdı. Sonuç? Benim valiz bana dönecek ama nasıl bilinmiyor. Mal gibi kaldım ortada. Abim arayıp çağıracak diye beklerken nal topladım. Yapacak bir şey yok kalktım otobüsle geldim. İnsanlar kapıdan taşarken binmeye çalıştım ve bindim tutunacak bir yer buldum oraya yapıştım. Zorla geldim eve bu defa yeni patroncuğum bayramlaşmaya geldi eğlendik. Bayram güzel millet, çocuklar için daha da güzel ama hayat güzel mutlu olmak lazım. Çok konuştum daha da konuşacağım buralardayım artık millet