Bugün ilk iş günümdü. kendimi kesmedim ve henüz çocuğu yolmadım. Ama bunları yapmama ramak kaldı. Çocuk bir kaç hafta babanesinde kaldı ve orada müthiş şımartılmış. Çocuğun ağzına bi tane yapıştırmamak için zor dayandım. Lan tuvaletten çıktın ellerini sabunlayacağız diyorum yok diyor. Zor sabunladım bu defa çıldırdı ağlıyor bağırıyor pençe savuruyor. Gerisini siz düşünün.. Bunun babane etkisi geçene kadar sinirden ölmezsem iyi. Birde yeni bir hesap blog bişi açmayı düşünüyorum. Ben koca çeneli olduğum için önüme gelene blogum var diye bık bık ediyorum. Sonra birşey oluyor yazacağım ama ya filanca okursa diye geri vites yapıyorum. Demem o ki özgürce giydirebileceğim bir blog açmanın eşiğindeyim. Birde biriken mimler var onlarla da ilgileneceğim en kısa sürede.
Şimdilik bu kadar dönüşüm muhteşem oluciiikk :) saygılar ;)
31 Temmuz 2014 Perşembe
30 Temmuz 2014 Çarşamba
Bayram Gelir Leylim Ley

İftardan
iftara koşturduk ama hamd olsun çok güzeldi. Almanya’dan gelen kuzenimle
görüştük. İki çocuğu var ufağı yesen doymazsın öyle şeker bir şey. Büyük kız
daha oturaklı ama ilgilendin mi çok mutlu oluyor. Ona tekerlemeler öğretiyorum
çok seviyor gittiğinde hep Myna ablam öğretti diye söylüyormuş.
Ben arife
günü köye çıkacak babamlarla buluşacaktım ve bayramın ilk günü hep birlikte
dönecektik. Plan buydu en azından. Ben arife günü çarşıya çıkarken abime durağa
gidiyorum diyince höstlendim. Araba var yarın hep birlikte gideriz, uğraşma
otobüsle dedi. Allah dedim bayram günü kalktık kahvaltı ettik amcamın evine
geçtik orada da akşama gideriz dendi. Babamı aradım onlar dönüş yoluna bile
koyulmuşlar. Mübarek koşarak kaçıyor sanki erkenden. Baktım yetişemiyorum,
kardeşim de köyde kalıyor gideyim kardeşimin yanına dedim. Gittiğimde de
kardeşim kalmak isteyince diğer kuzenle konuştum abla giderken bunu da alın
olur mu falan dedim. Onu da oraya kakaladığıma göre huzur içinde gezebilirim.
Abim
bugün İstanbul’a gidecek, ona sordum beni götürürsen geleyim sizle diye olur
dedi. Çantamı arabadan çıkarmadım. İnince gene kuzenime geçtim abla bana don
ver don diye höykürdüm. Aldım donu giydim açtık belgesel izliyoruz. Maymunlara bakıp
vay anasını ne akıllı diye diye izledik. Eniştem yatınca ablam bana öküz olmama
yolunda ders niteliğinde öğütler verdi. Aşacağım bu durumu hadi bakalım. Sabah oldu
amcamlara kahvaltıya gittik abim yatıyordu hem de akşamüstü gideriz diyip
duruyordu o yüzden ablamın evine döndük ben evde oturdum onlar apartmanda
bayram ziyareti yaptılar. Geldiler baya oturduk saat 5 gibi ablama telefon
geldi sonra bana dönüp abin gitmiş seni unutmuş dedi. Anam eşyalarım kaldı arabada!
Hemen aradı ablam o ona bağırdı öteki buna bağırdı. Sonuç? Benim valiz bana
dönecek ama nasıl bilinmiyor. Mal gibi kaldım ortada. Abim arayıp çağıracak
diye beklerken nal topladım. Yapacak bir şey yok kalktım otobüsle geldim. İnsanlar
kapıdan taşarken binmeye çalıştım ve bindim tutunacak bir yer buldum oraya
yapıştım. Zorla geldim eve bu defa yeni patroncuğum bayramlaşmaya geldi
eğlendik. Bayram güzel millet, çocuklar için daha da güzel ama hayat güzel
mutlu olmak lazım. Çok konuştum daha da konuşacağım buralardayım artık millet 23 Temmuz 2014 Çarşamba
Durum Bildirimi Stop
![]() |
Tabii ki bunun çok çok çooookk uzunu |
Durum bildirmesi
yapıyorum. Yarın Sakarya’ya kuzenime gideceğim. Sanırım sülaleye iftar
verecekmiş. Benim haberim yok aslında şans eseri öğrendim, babam sağ olsun
ailenin soğuk nevaleleriyiz. Böyle şans eseri gittiğimizde ise anan baban nerde
ne soğuk insanlar bunlar diye illa laf yeriz. Bu durum çok canımı sıksa da
babam pek oralı değil.
Bugün ehliyet kursuna
gidip evraklarımı aldım. Evet artık orasıyla ilişkim kesildi şimdi ağız dolusu
sövebilirim. Kendime uzun hoş bir elbise aradım ama bulamadım. Şansımı Sakarya’da
deneyeceğim bakalım. Yarın yolcudur Abbas.. gittiğim yerde net yok yada pc. Belki
oradan diğer kuzene gidersem onların evi internet cenneti orada hunharca
buluşabiliriz.

Selfisiz Myna saçlarını
tekrar karamele boyadı. Şuanlık çok koyu eski haline gelmedi sanırım birkaç kat
daha boyarım. Bu bildiri burada gerçekten çok ciddi olarak son bulur.
19 Temmuz 2014 Cumartesi
Filmli Günler
Kısaca saçmalayıp gideceğim. Geçenlerde Vampir
Akademisini
açtık kardeşimle izlerken anlatan şahsiyet Dhampir ve Morio’lar
hakkında konuşuyordu. O Dhampir dediğinde nasıl güldük anlatamam. O ne lan isim
mi bulamadın vampiri çevirdin. Birde vampirli filmleri severek izlediğimden bu
filme de banko iyidir diye bakmakla hata ettim. Vampir dediğinde bir tek kan
içmesi olmuyor ki, üstün hızı kuvveti falan olmalı.
Burada soylu kanlar kanla besleniyor ve sihir
yapıyor. Yarı vampir yarı insanlarda bunları koruyor, dövüşüyor. Bana acayip
saçma geldi. Güneşe çıkıp geziyorlar ve sadece rahatsız oluyor soylular. Ama birde
manyak vampirler var onlar vahşi ve duygusuz. Onlar güneşte yok oluyo galiba
emin değilim ama öyle bir şey.
Bir kerede Romantik Vampir diye bir kitap almıştım.
Aynı onun gibi boş ve saçmaydı. Filmi izlerken güzel iyi vakit geçiyor. Ama durup
düşününce boş! Ben bu aralar hiç bir şeyi beğenmez oldum. Çoğu film hakkında
böyle düşünüyorum.
Birde eğer izlemeyen ve izlemek için film arayan
varsa birkaç film söyleyip gidiyorum
1. Ölümsüz Polisler
2. Çelik Yumruklar
3. Ödül Peşinde
4. Hayatımın En Kötü
Gecesi
5. R…Rajkumar
6. Umut Işığım
Kısa Bir Mim
Zamska
bana mim paslarsa yapmak zorundayımdır. Geçelim sorulara:
1. Kendinde en yetersiz
bulduğun durum?
Iımm şey sanırım pasifliğim. Yabancıların yanında yada az
tanıdığım insanlar yanında pek konuşmam hatta hiçbir şey yapmam.
2. Hayatında düzenlemen
gereken şeyler?
Kararlarımı ve önceliklerimi o kadar sık değiştiriyorum ki
bazen ben bile şaşırıyorum. Şuan için zamanı düzgün kullanmayı halletsem çok
iyi olacak.
3. Kendine yeni
donanımlar katacak mısın? Ne ki onlar?
Bir müzik aletini kullanmayı öğrenmek istiyorum.
İki yabancı dil biliyor olmak istiyorum.
Bana iş alanında fırsat verecek kurslara gidip sertifika
almak istiyorum.
Spora başlamak istiyorum.
Bir kitap yazmak istiyorum. Ve ben istediklerimi kafama
koymuşsam yaparım =)
4. Yapmak istediğin
etkinlik var mı? Rotan nedir?
Yurtdışını görmek istiyorum neresi olursa ama öncelikle
kendi ülkemin güzelliklerini görmeliyim. Önce Türkiye’yi fethetmeli sonra ise
dünyayı.
Öncelikle üniversite diplomamı gözüne sokarım. Anan okudu
sende okuyacaksın eşek sıpası derim.
Kitap okuma ve günlük tutma alışkanlığı edinmesi için
uğraşırım.
Teknolojinin esiri olmaması için savaşırım. Dikkat ettiniz
mi sokakta oynaya çocuklar azaldı. Hiç biri bizim oynadığımız oyunları
oynamıyor.
Bir spora ya da kursa gönderirim. Çünkü önemli insanlara
baktığımda hepsi küçük yaşta kendini donatmaya başlamış ve aman yönetimini
öğrenmişler.
Sanırım bu
kadar. Bir mimin daha sonuna geldik. Şimdi mimleme zamanı =)
18 Temmuz 2014 Cuma
Bi Öyle Bi Böyle ?
Ne dicem sana! Hani şu hatıra mimi vardı ya onda
bahsettiğim bana mektup yollayan arkadaşına beni anlatan kız vardı ya. Heh işte
geçen Özdilek’e çıktık annemle eve alışveriş yapıyoruz. Kızın teki durdurdu
beni sen şu dershanaye gittin mi? adın Myna mı? dedi. O an gözümde şimşekler
çaktı ve kızı tanıdım Kızıl sen misin? Dedim sonra hoş beş ettik bana diğer
arkadaşlarımızın resmini falan gösterdi ama tanımadım. Numaralarımızı verdik
birbirimize vedalaştık. Bu olay neredeyse bir hafta önce oldu ve biz daha
birbirimize mesaj falan atmadık. O numara alma olayı işin raconuydu galiba.
Ama tüm gece söylendim. Vay anasını tanıdı lan beni
nasıl tanıdı yuh artık… Diyerek söylenip durdum, ben tanısam da tanımamazlıktan
gelirim onca sene sonra ne konuşcam ya derim ama kız geldi konuştu peh! Aslında
yaptığı iyi bir şey.Biyoloji okuyormuş ne güzel dedim. Bende Felsefe dedim hiç
garipser gibi davranmadı ah ne güzel dedi. Şaşırdım çünkü okulun ilk haftası
beynimizi yıkadılar. Hele bir gün okuldan gelip ağladım resmen.
Hoca anlatıyor:
Şimdi felsefecilere bir tahtası eksik gözüyle
bakılır. Kızlar evde kalmak istemiyorsanız son senenizde evlendiniz evlendiniz
bir daha kaçar o tren. Başta size bir hatası eksik gözüyle bakacaklar. Sonra zaten
atamaların durumu da ortada iş yok size. Niye geldiniz ki buraya? Biz bölümü
kapatmaya uğraşırken siz tercih ediyorsunuz olmuyor. Şimdi size soracaklar ne
okuyosun diye felsefe dediğinde o ne dediklerinde hadi açıkla sıkıysa? Ne işe
yarıyor dediklerinde gene cevapsız kalacaksın. Daha biz açıklayamıyoruz. Dinsiz
imansız gözüyle bakacaklar size….

O gazdan sonra tutmayın beni.. Şaka şaka bildiğin
ana dersten kaldım ilk dönem. Ne okuyosun felsefe. Alttan dersin var mı? Var
felsefeye giriş. Sanki insanlar bana k*çlarıyla gülebilsin diye gayret etmişim
gibi. İkinci dönem o kadar kastım hepsinden geçtim ama geçen dönemki alttan
dersim var diye %10luk dilime giremedim gerçi çok imkanlı değildi finallerde
batırdım işi biraz. Gömlek’in ortalaması sınıf birincisinden düşük ikincisinden
yüksek ama giremedi dilime. Niye çünkü alttan dersi var. Birde dalga geçer gibi
ilk dönem etkilemiyor diyorlardı. Bugün bayağı sövdük. Birde en çok Nankör gene
girmiş o dilime ona sinir oldum. Kızın vizeleri benden düşüktü of kendimi
kalemliycem..Neyse sakinim ikinci sınıfta görüşeceğiz onlarla.
Heyyo Dadı Oldum

Ama iş sanırım bir aylık bir
şey çünkü okullar açılınca çocuğu okula verirler. Çocuk için daha sağlıklı olur
okulda benim verebileceğimden daha faydalı şeyler öğrenir. O yüzden kış
döneminde de çocuk avına çıkmayı düşünüyorum. Çocuğunuza ders verem mi? diye
insanların önünde beliricem. İlkokul grubunu hak edebilirim sanırım, yani
inşallah.
Dün akşam babam bir haber
okumuş onu anlattı. Bir baba çocuğunu teşvik edebilmek için kendisi de öss’ye
girmiş ve baba, oğlundan çok daha yüksek puan yapmış. O çocuğun psikolojisini
düşünemiyorum. Bende kız kardeşime baskı yapıyorum seninle bende gircem senden
yüksek yaparsam yandın diye. Hiç acımayın ona çünkü oks puanımdan daha yüksek
sbs puanı yaptığında beni ne kadar ezmişti anlatamam. Çok eziklendim çok. Gün intikam
günü, gerçi o sayısaldan girer bense eşit ağırlığın sözel kısmıyla ne kadar
yapabilirim bilmiyorum.
Bu akşam seni yönetim
çatışmaları yaşandı. Polis abimiz intikam için and içti. Olay ise çardak
kavgası çok komik değil mi? bildiğin beş yaşındaki çocuğun oyuncak kavgası gibi
çardak kavgası yapmışlar. Birde polis abim de arabayla okula gitmeme taş koydu.
Yol çok tehlikeli dedi kamyoncu dedi Allah muhafaza dedi. Babam mesajı aldı
tabi.. ama bakalım iyi bir şoför olursam kamyoncular benden korksun levyeyle
dalarım ağız burun zıbartırım. Minyon olabilirim ama cidden sinirlendim mi iş
biter.
Birde evde yata yata kilo
aldım camış gibi oldum. Annem terzi olduğu için dikiş atölyesinden don lastiği
aldık. Bildiğin don lastiği ve ben onla spor yapıyorum başlığı altında
oynuyorum. Bir ara ondan sapan yapmaya çalışmış olabilirim ama etkili olmadı. Her
gün azıcık mekik çekiştiriyorum bu göbek gitmeli arkadaş! Aşırı yediğimden
değil aşırı hareketsizliğimden böyle. Lanet olsun tatil, yaşasın çalışmak. Kızın
bakıcılığını yarken iğne ipliğe dönebilirsem ne ala.
Etiketler:
acıların çocuğu,
arabalar,
eziklenmek,
polis,
yönetim
15 Temmuz 2014 Salı
Kitaplı Filmli Yorumlu Birşey

Yayın evi yaygın değil o yüzden bulmak falanda çok kolay değildi en azından benim için. Neyse aldım
okudum UYUMSUZU ve filme arasındaki ilişkiyi kuran şahsiyete neremle gülsem
diye düşündüm. Sonra ikincisini okudum KURALSIZ bunun filmi seneye gelecekmiş.
Bakalım ne kadar makaslayıp kafalarından bir şey ekleyecekler göreceğiz. Sonra
da son kitap YANDAŞ var. Ama ben son kitabı hiç sevmedim. Bittiği yerde yuh yok
artık çüş deve falan dedim. Bir başka blogda kitabı tanıtmış ve orada kadın
olayı anlatamamış demiş. Kız kardeşimde aynı görüşte ama bana ne bileyim normal
geldi. Belki de benim yaptığım deneme gibi anlattığı içindir. Hiii kadın
tarzımı çalmış! Neyse ben kitapları ve aksiyonu sevdim son kitabın sonunu
sevmedim. Ve bazı yerlerde ciddi olarak havada kalıyor olaylar. Hep kafanda
neden şöyle olmadı bu ne olacak diyorsun. Son kitapta bazı karakterler iki
kitap boyunca sergilediği tavırları biranda bırakıyor ve bambaşka davranıyor.
Değişimin bu kadar hızlı olması bilemiyorum. Belki fark ettin kitaba sövmekle
sövmemek arasında gidip geliyorum. Ama sadece sonunu sevmedim bunu bilin.
Birde Cuma günü babanemin
senesi için okuma yaptı halam. Kardeşimle ben kalktık köye gittik. Köyde gırgır
şamata kuzenlerle eğlendik. Okuma oldu herkes evine gitti kardeşimle ben öyle
mal gibi kaldık. Canımız sıkıldı falan derken abim ben İstanbul’a gidiyorum
sizi de götüreyim mi deyince balıklama atladık. Sonra eve geldik şimdi bayrama
yakın kuzenleri geze geze köye gidicem. Çünkü çok laf soktular gitmedim diye,
hatta bir ara sinirlerim bozuldu gözlerim doldu. Evet çok sulu göz biriyim yapacak
bir şey yok ne yazık ki.
Sonuç olarak döndüm
buralardayım.
Filmden de bir kaç kare ekleyip gidiyorum.
![]() |
Bu ikisi burada kardeş ama Aynı Yıldızın Altında filminde iki aşık :/ |
![]() |
Bu da geçen bahsettiğim filmde Şuan Muhteşem'de kızın sevgilisi iken burada kızın ağzını yüzünü dağıtıyor. Bunlar bana çok komik geliyor nedense |
9 Temmuz 2014 Çarşamba
Dost musun Düşman mı?
Dün iftara Eşme’ye gittik. Kendimi
bildim bileli oradaydım. Lise 3e geçtiğimde bu lanet yere taşındık. Benim burada
hiç arkadaşım yok, çok sıkılıyorum. Bunaldığımda gidebileceğim bir sahil
olmaması epey canımı sıkmıştı. Ama alıştım, birde bir gerçeği anladım. Benim arkadaşım
dediklerimin gerçekten arkadaşım olmadıklarını. Bana en çok o dokundu. Takıldığım
iki farklı grup vardı. Birisi zaten beni face’den silmiş etmiş.
O
kızda ilk yılında Kocaeli üniversitesinde baba bi bölümün ikinci öğretimini
kazanmıştı. Eşmede çok araba kullandı direksiyonu iyi diye ailesi ona araba
aldı. Okula gidip gelsin diye. Tabi o sıralar ben afyondan tası tarağı toplayıp
dönmüşüm depresyondayım. Bu gelmiş Özdilek’e ne için tahmin et? Kontör atmak
için, arabayla 15dakikalık yolu gelmiş benzin yakmış. Neymiş efendim eşmede
bayi yokmuş bir lira fazla alıyormuş. Bir durdum dalga mı geçiyor diye ama
gayet ciddi. Sonra geldi eve biraz oturduk konuştuk. Bir arkadaşımın mektubunu
gösterdim. Hevesle arkadaşımla bana özel olan bir şeyi paylaşıyorum. O naptı
dersiniz? Okudu mektubu ve bir sürü imla ve yazım hatası var dedi. Sonra biraz
oturdu ve bindi arabasına gitti. O zaman anladım, benim için gelmişti ama dost
görmeye değil hava atmaya. O zaman çok dokunmuştu bana evde ağladım kudurdum. Babam
o zaman dedi sende kazan güzel bir yer alacağım araba diye. Neyse konuyu çok
dağıtmak istemiyorum. bu kız geçen yaz iki kere yazın sınavlara gitmke için
yanında arkadaş olayım diye çağırdı beni. Orada da hava atar bir şey olur canın
sıkılır gitme dedi annem. Bahane buldum gitmedim. Sonrada silinmişim. Belki başka
nedeni vardır bilmiyorum.
Takıldığım
diğer gruptaki arkadaşımın da benim vize haftamda nişanı oldu. Vizelerde Sakarya
da olduğum için gidemedim. Sanırım bana küstü, geçen mesaj attım yok ya
çalışıyorum filan demişti. Dün iftara 1,5 saat kala mesaj attım Eşmedeyim
dedim. Ne cevap geldi ne bir şey. Sahilde 11e kadar oturduk, bir yandan gelip
geçenlere bakıyorum birkaç arkadaşımı gördüm ama onlar beni ya görmedi ya
tanımadı. Kimse oradaki varlığımın farkına varmadı. İçim burkuldu ben arkadaşım
diye kendimi yırttım o kadar, kimse benim için bir şey yapmadı ve ben hiç
yokmuşum gibiler.
Artık
yalnızlığa alışıyorum kimseye tenezzül etmiyorum. Birazda onlar bana gelmeli. Gelmeyenin
de keyfi bilir benim kaybedecek bir şeyim yok.
Sitede de yönetim pek
faaliyet yapmıyor ve muhalefet buna kızıyor ve imza toplamalar yönetimi devirme
çalışmaları başladı. Yönetimde olanlar kendi saflarıyla sitenin orta yerinde
iftar yapıp boy gösteriyorlar, muhalefet ise (polis abimiz) bizi sadece yandaş
olarak değil aile dostu olarak gördüğü için içine bizi de kattığı etkinlikler
yapıyor. Az kaldı yakında yönetim savaşı diye kitap falan yazacağım. Burada olanlar
çok komik, o kadar saçmalayan insan var ki. Neyse şimdi oruç başıma vurdu
diyerek gidiyorum. Birde dün dönüşüm muhteşem olacak demiştim ya öyle oldu hikikaten
iki mimle döndüm =)
Beş Kelime Mim
Uzaklarda Arama bana beş
kelimeli mim şe etmiş. Ona teşekkürlerimi iletiyorum ve bakalım mim nasılmış.
AŞK
İnsanlar için çok özel bir duygu olduğunu
düşünüyorum. Hatta bazı hayvanlarda bile bulunduğu bir gerçek. Kuğular tek eşli
olur, eşi ölünce kendisinde kalp kırıklığından ölür. Angut kuşu eşi öldükten
sonra onun başında bekleyerek ölür vs. Ama gel gör ki insanlar alemindeki bazı
öküzler bu duygunun anlamını kaçırdı, insanların şüphe duymasına neden oldu.
Öküzden kastım sadece beyler değil bunu yapan bayanlarda var. Niye? Eğlence olsun
diye. Saf olan AŞK harika bir şey ve her insan hayatı boyunca en az bir kez
tatmıştır bunu.
HAYAT
Durmadan
akıp gidiyor. Bizler ona yetişmek için her anı dolu dolu yaşamalıyız. Bazen b*k
gibi bu hayat diye isyan etsek de bu hayatta farkında olmadan sıkı sıkıya da
tutunuruz. Yaşamak güzel şey farkına varabilirsek.
UMUT
Bizi
peş etmekten alıkoyan yegane duygu. Umut etmek güzel şey. Eğer umut olmasaydı
yaşamak anlamsız olurdu. Yaşama amacımız gibi bir şeydir umut aslında.
ACI
Sanırım
acı bizim daha da güçlenmemizi sağlıyor. Acı çekmeseydik bazı şeylerin
kıymetini de anlamazdık. Bencil yaratıklar olurduk beklide. Yada hayatta hiç bir
şeyden mutlu olamayan varlıklar.
GÜLMEK
Gülmek
kadar güzel bir şey var mı? hele de karnın ağrıyana kadar gülmek, etrafında
seninle birlikte gülen insanlarla. Gülmek hem de çok faydalı. Biliyorsunuzdur. Birde
çok bulaşıcı bir şey bu. Bence herkese bulaştırmalıyız.
Herkesler mimlenmiş o nedenle
ben mimlemiyorum.
Duygulu Mim
Dikkat
Duyguların Ortaya Çıkabilir Mim’i
Öncelikle
beni mimleyen Şeyma’ya çok tişikkür ediyorum
1.
En çok Kırıldığın/incindiğin kelime ne?
Immm.. özellikle bir kelime yok ruh halime bağlı. Bazen şakayla
bile sanane deseler bozulurum, bazen laf söyleseler tınlamam.
2.
Herkesin kullandığı bir kelime olur. Ama senin için bir insan
olur, o özel insan o kelimeyi kullanınca alınırsın. Ne düşünüyorsun?
Aslında öyle takılmam
ama dediğim gibi ruh halimle alakalı. Ama hep kullandığı bir kelimeyse alınmam.
3.
Seni en çok duygulandıran şarkı?
Bu da çok değişken bir şey. Ama son zamanlarda en çok Sezan
aksu- Unuttun mu beni
4.
Daha önce seni bırakan biri geldi. Senden bir şans daha
istedi sende o şansı verdin. Ama buna rağmen yine bırakıp gitti. Şimdi yine
pişman ne yaparsın?
Buna şu şarkıyla cevap vermek istiyorum.
5.
Nefret mi? Aşk mı?
Hiçbir zaman nefret etmesini beceremedim. O yüzden aşk
diyorum.
6.
Birinin kalbini kırdığında nasıl gönlünü alırsın?
Özür dilemek pek bana göre değil ama kişiyle olan
yakınlığın önemli. Çok yakınımda yılışırım öperim gıdıklarım.
7.
Nasıl ağlarsın? Bağırarak mı, içine atarak mı?
Çok sulu gözlü olduğum için ulu orta ağlarım ama bağırarak
pek ağlamam. Afyonda bağıra bağıra ağlayarak sinir krizi geçirmiştim.
8.
En korktuğun şey ne?
Örümcek fobim var ama sanırım bunu sormuyorsun. En çok
başıma bir iş geldiğinde çığlık atmam gerektiğinde sesimin çıkmamasından
korkarım.
9.
Ruhun sıkıldığında ne yapmayı seversin? Kendini nasıl
sakinleştirirsin?
Birçok şey denerim. Evde dolanırım buzdolabıyla bakışırım,
yatağıma çıkıp yatarım, kitap okumaya çalışırım. Hiç biri etkili olmazsa ya
temizlik yaparım (burada demek istediğim dolabımı toplamak, odamı düzenlemek,
kitaplarımı düzenlemek vs.) yada mutfağa tatlı yapmaya giderim
10. Bazen kızılmasından
hoşlanırsın. Peki en çok ne için kızılmasından hoşlanırsın?
Ortanca kardeşim soğuk biri gidip onu zorla öperim, çok
kızar =)
11. Şiir/müzik/öykü/ deneme
Müzik-öykü-deneme-şiir
12. En son ne için ağladın?
Hatırlamıyorum. Bayağıdır ağlamıyorum galiba.
13. Birinde hemen
etkilendiğin özellik?
İnsanlara olan tavrı.
14. Dayanamadığın şey?
Çaresize yapılan eziyet
15. En sevdiğin duygu?
Başarma sevinci
Gelelim kimleri mimlediğime;
Geleceğe Yönelik Bildirim
Bizim üst kat komşulardan çift polisler var. Bizim site içinde de yönetim çatışmaları var ve herkes kendine yakın bulduğunun safına geçiyor. Gün geçtikçe de yandaş edinip dosta düşmana gösterişler yapılıyor... İşte bizim de saflarına geçtiğimiz polisler bu akşam iftara sürpriz yaptılar. İftara eşmeye gittik ve orada göle karşı iftar yaptık ve bayağı oturduk. Bununla ilgili bir şeyler karalama niyetindeyim. Şimdi gidiyorum ama dönüşüm muhteşem olacak! Hep kullanmak istediğim bir cümleydi ama sanırım gene bana yakışmadı. Kendimi bi ezik hissettim galiba, neyse cidden gidiyorum. Bir de keşke evden bilgisayar başından çalışabileceğim bir işim olsa istiyorum, boş durmak istemiyorum bir işe yaramak istiyorum. Bir de hala içten içe bir şeyler başaracağımı hissediyorum hep. Belki gaz sıkışması falandır ama ben öyle olduğunu düşünüyorum. Önemli biri yada ismini duyurmuş bir şeye imza atmış biri olacağım. Büyük ihtimal rüyamda yada Türkiye'nin başına filozof kesilir oradan oraya sürdürürüm kendimi, belkide Ajdar gibi olurum. Milletin neresiyle güleceğini şaşırdığı...
Neyse gittim ben.
Neyse gittim ben.
6 Temmuz 2014 Pazar
Sıradan Bir Kek Tarifi
Benim her zaman yaptığım
kekimle karşınızdayım ama maalesef şuan elimde kekimin resmi yok. Belki instagramım
yok diyedir bilemiyorum ama yaptığım şeylerin resmini çekmeyi hiç akıl edemem. Benim
kek sıradan ve oldukça basit. Herkeşler yapabilir..
MALZEMELERİMİZ:
4 Yumurta, 1,5 su bardağı
şeker, 1 su bardağı süt, 1 su bardağı sıvıyağ, 1 şekerli vanilya, 2 hamur
kabartma tozu ve kıvamlanıncaya denk un.
YAPILIŞI: Ben hiç sıralama
yapmazdım, ister hepsini koyup çırpın ister önce şeker ve yumurtaları çırpın. Ama
hep yumurta ve şekerin çırpılması tavsiye ediliyor siz öyle yapın. Sonra süt,
sıvıyağ ve başlangıç olarak iki su bardağı un koyun karıştırın ve kıvamını
alana kadar un ekleyin. Kıvamını ben şu şekilde anlıyorum, çırpıyoruz ya
mikseri durdurduğumda yüzeyde dalgalar yavaş kaybolmaya başladıysa olmuştur
onun kıvamı. Son olarak vanilya ve kabartma tozunu koyun ve çırpın. Bu karşımı
normal kek kalıbına koyarsanız taşar, büyük boy borcam varsa ona koyun, yoksa
iki ayrı kek kabında pişirin sonuç memnun edici olacaktır. Fırını 180 derece
ile 160 arasında yapın ve yarım saat ila 40 dakikada pişer siz 25 dakikadan
sonra gidip bakın.
Pişmiş gözükebilir ama sizi kandırıyor olabilir! Dikkat,
fırından biraz çıkartıp elinize aldığınız çatal, bıçak veya kürdanı çeşitli
yerlerine batırın. Çektiğinizde çatala kürdana bir şeyler bulaşıyorsa onun
biraz daha durması gerekiyor demektir J
bulaşmıyorsa çıkartın biraz bekleyin ılıkken yanına ya da üstüne dondurma koyarak
ham ham yapın. Bir de isterseniz kakao ekleyin hatta birazını ayırıp kakao
ekledikten sonra karışıma döküp üstten bir iki karıştırıp mazoik
yapabilirsiniz, üstüne ceviz fındık da koyabilirsiniz ama içine koymayın. Cevizler
yaş gibi oluyor yenimi çok iyi olmuyor. Çok tatlı kriziniz tuttuysa üstüne
çikolata sosu döküp yiyin krize birebir :D Afiyet olsun
Ah Debriyaj


Bir
ara oturduğum yerin yakınına iki kız geldi. Biri salya sümük ağlıyor, bir
elinde sigara diğer elinde telefon bir şeyler anlatıyor. Yanındaki arkadaşı da
elinde sigarayla gelip bunu teselli ediyor. Kız ağladıkça ben tırsıyorum. Kesin
kalırım diyorum. Kız rampa kalkışında sanırım öndeki araca dur kalk
yaptırmışlar bu da panik yapmış sürekli arabayı stop ettirmiş. Ben başladım dua
etmeye, için için dualar okuyorum. Bir yandan da stresten acıktım midem
gurulduyor. Ona kapa çeneni diyorum ama bana mısın demiyor.
Sıra
bana geldi. Sonuncuydum. Heyecandan ölücem sandım. Bindim arabaya merhaba dedim
duymadılar bile. Sonra hocam Myna merhaba dedi, döndüm merhaba hocam
nasılsınız? Dedim. Ana gözetmen durur mu? Bizde iyiyiz dedi. Oracıkta öleyim
istedim. Merahaba dedim ama şe etmediniz diyorum ama bana mısın demiyor. Trafik
neymiş! Arabanın içine s*çtım. Marşa bastım el freni diye bir şeyden haberim
yok ellemedim ona. Adam -50 puan dedi. Naptım hatam ne diye düşünüyorum kendimce.
Ama yolun yarısından sonra adam el frenini indirince aha bittin kızım dedim. Sonra
adam ya benle dalga geçti ya da iyimser olmak için suçu hocama attı. Rampa kalkışında
da o el freni çekiliydi ve ben stop ettim. İkincide kalktım. Adam öğrenciye bak
arabayı stop ediyor ama marşa bastığında fark ediyorum anca resmen imzasını
attı yola ehehe dedi. Ezdi mi, ne yaptı anlamadım. Yolda gidiyorum ki vites iki
de ve hızdan hoşlanmam adam ne dese beğenirsin? Acelemiz yok! Lan yavaş
gidiyorum daha ne yapayım? Sonra ışıklara geldik şerit değiştirirken tüm
kuralların canına okudum. Işıklarda uzun bir kuyruk bekledik. Üçüncü yeşil
ışıkta sıra anca bize geldi. Sanırım orada dur kalk yaparken iyiydim. Yolda durdurdu
geri geri gel dedi, debriyajla gideyim istedim gene kaçırdım. Debriyajla yıldızım
hiçbarışmadı sınavda.
Sonra parkurun sonuna geldik park edeceğim. Durduğumda
adam gene ben kurtardım sizi ben bastım frene dedi. Hepten canım sıkıldı, geri
park yaptım. İnince hocam sitem etti niye hiç arayıp sormadın diye. E hocam
sınavlar filan dedim neyse hadi iyisin gibi kafa salladı. Ama benim moral
yerlerde. Babamda ne yaptın kaldırıma çarptın dimi dedi. Ne alaka be çarpmadım
dedim. O zaman çok yakın park ettin aferin dedi. Hocamın kocası babamın
arkadaşı oluyor. Ben sınava girmeden önce adamı arayıp dalga geçti. Bak kız
geçemezse sizden bilirim söyle torpil yapsınlar falan dedi. Adamda elinde olsa
keşke kaç öğrencisini bıraktılar dedi ben tamam 80 lira ayarlayayım diye hesap
yapıyorum.
.jpg)
Otobüsteyken
hocamın kocası aradı babamı sonuç ne zaman açıklanır falan dedi sonra da
müjdemi isterim geçmiş senin kız dedi. O an sevindim ama daha sonra yok kesin
karıştırdılar, ben geçemem ki yok ya olamaz… Evet Sevinmemek için debeleniyorum
öyle de saçmayım. Birazdan tarif paylaşacağım, öyle özel bir şey değil kendi
sıradan kekim ve yaptığım profiterolün tarifi olacak. Saygılar, hömetleeeerrr
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)