2 Nisan 2014 Çarşamba

Gezmelerde bir Myna

Dün gene mal gibi gittim okula, oturdum sırama beklemeye başladım. Tabi ki o lanet serviste Nankör hanımla burun buruna gelmem de cabası. Neyse sınıfta Gömlek vardı Allahtan onunla muhabbet gırgır yapıyoruz derken hoca yerine asistan geldi. ‘’Hocanızın işi çıktı, kendisi gelemiycek ben ödevlerinizi toplicam.’’ Bir de büyük bir lütufmuş gibi ‘’Yoklama almıyorum gidebilirsiniz’’  Orada demek vardı lan dangalak hoca da yoklama almıyor zaten bir duyuru yapıp haber vereydi iyiydi ben neyse de ta İstanbul’dan gelenler var insaf diye ama sustum.  Kızlar başladı eve gidelim demelere e ben nolcam lan?! 8,30’a kadar ne halt etcem? ‘’Gitmeyinn nolür nolürrr bi şeyler yapak gitmeyin  L’’ diye ağlayarak ikna ettim kızları. Sonra Gömlek ‘’çok açım la yemekhaneye gidelim’’ demesin mi? Ben çok antika bir insan olduğum için aşırı yemek seçiyorum. Biliyorum hoş bir şey değil ama doğdum doğalı böyleyim ben elimden gelmiyor. ‘’Ah canısı ben yemekhanede yemiyorum kie, ama açsan gidelim.’’ Diğerleri de bayağı acıkmışlar haydi gidelim diye hücum yaptılar. Baktım menüye en sevdiğim çorba var, birde bilmem ne köftesi varmış. Zaten kaç gündür canım köfte istiyor diyip daldım bende. En son ayran sandığım yoğurdu almak için verdiğim mücadele anlatılmaz yaşanır cinsindendi. Sonra onun ayran değil de yoğurt olduğunu anladığımdaki hayal kırıklığım da öyle. Neyse yedik zıkkımlandık, haydi bir çarşı yapalım dedik. Duraktaki otobüse koşa koşa yetiştik. Yaldır yaldır giderken Siyah taktik veriyor bize: ‘’ Görmemiş gibi davranmayın en pahalı yerlerde bu fiyat ne diye ciyaklamayın hı iyiymiş diyin azıcık sosyetik davranalım. Azıcık havalı davrancaz bak bozanı döverim….’’ Sıraladı durdu. Otobüsten indiğimiz yerde çakma çanta satan yere balıklama atlayıp ay ne güzel buraya girelim yapmasın mı? O tipi çok komikti. E sonuçta indirim veya ucuz bir şey gören bir bayanın önünde hiçbir engel duramaz değil mi? Sonra gezdik bayağı bir mağazada Siyahla, Filozofiye bir şeyler denemeye gittiler. Kapıda iki kişi girilmez çantayla girilmez yazıyordu. Tüm yasakların canına okudular. En son Siyah bir trençkot buldu alsam mı güzel mi diye bayağı bir tereddütte kaldı. En nihayetinde aldı onu. Sonra hepimiz dağıldık. Ben mal gibi gene kampüse çıktım ordan servise gittim. Önceki günde hoca erken bırakınca yalnız olduğum için bindim otobüse gittim. Bugünde öyle yapacağımı sanan Nefret beni servise binerken görünce gözleri bir açıldı ki sormayın. Görsen babasının arabasına lök diye binmişim gibi. Artist sen sonradan geldin ulan. Ek tercihsen kesinlikle benden sonra geldin bu ayaklar ne? Neyse gene dövesim geldi şunu, ama sakinim iyiyim ben tamam. Üniversite arkadaşlarımla ilk gezmem dün yaşandı sevgili seyirciler J Devamı gelicektir… Unutmadan bizim Filozofiye anasına beni anlatmış. Ne dedin nasıl anlattın dediğimde cavabı aynen şöyleydi: ‘’ Anne sınıftan Myna diye bir arkadaş var kıza aa desek İzmit’e gelin diyor, iki lafından biri İzmit’e gelin demek.’’  ‘’Geldiniz mi peki? Gelin de susturun beni Allah Allah,  ablanızım ben sizin çok konuşmayın’’ ikinci kısmı biraz içimden demiş olabilirim.
 Neyse ya bende bir gün İstanbul’a gitmek istiyorum azıcık göreyim. Okul gezisi haricinde gitmedim hiç yazık bana çok cahilim :P


                                                                                                                                          Sakar Myna

31 Mart 2014 Pazartesi

Ödev dediğin nedir ki

    Benim bir dünya ödevim varken açtım film izledim,sonra orada burada gezdim... O lanet ödevin başına geçmemek için olabilecek tüm saçmalıkları yaptım. Ve anladım ki ödev yapma bilinci gelişse de yaşın kaç olursa olsun o ödevi hiç yapmak istemiyorsun. Ben ilkokulda dahi bu kadar ödev yaptığımı hatırlamazken üniversitede ödevden başımı kaldıramıyorum. Gençliğim ödev yaparken geçiyor, gözümün feri söndü. Bıktım yahu... Birde ödev veren hocanın kelekleri olmasa ne iyi olacak. Adam ödev veriyor, verdikçe veriyor ve süreyi de kısa tutuyor. Neyse Sabahlayarak da olsa yapıyoruz. Bu defa yapmayanlara bir hafta daha süre tanıyor. ''Yok ben öyle demedim siz yanlış anlamışsınız, onu ödev vermedim, versem bilirdim, benden iyi mi bileceksiniz!'' gibi atar yapıyor utanmaz. Geçen hafta da aynı muhabbet döndü. daha önce verdiği ödevi tekrar verdi. Anlatıyoruz yok efendim vermemiş onu. Birde artistleniyor p..... Üst sınıftan birine verdiği ödevi yazdırdı sonra kolunu bizden tarafa sallayarak ''sonra itiraz ediyorlar, ver şu kağıdı haftaya görüşürüz'' diyor. Tut ağzına tuvalet terliğiyle vur!! Kendisi genç yaşta bunamış gelmiş bize bık bık ediyor. Bölüm başkanı birde. Öyle olmasa tenhada kıstırıp dövmeyi dahi düşündüm. Evet minyon biriyim ama gayette adam dövebilirim. Sinirlendim mi on kaplan gücünde olanlardanım. Heheyt sen kime laf çatıyorsun. Bu ödevi yapmazsam tabi ki koca bir sıfırı yüzüme yapıştıracak ya neyse. Yaşı ilerledikçe ödev yapmayı seven biri var mı acabası? O kadar nefret ediyorum ki ilkokula giden kardeşime yaptırmaya uğraşıyorum. Ha o yapmış ha hiç yapmamışım aynı şey. Ama ödev ahlakımdan ötürü o hocaya kıytırıkta olsa bir ödev gitmek zorunda.
     Neyse ben gideyim de ödevimle başbaşa romantik bir gece geçireyim :/ iyi geceler...
                                                                                                   Sakar Myna

29 Mart 2014 Cumartesi

Zoruma gidiyor...

Dün gayri ihtiyari okula gittim ama herkes seçim bahanesiyle erkenden evlerine gittiler. Sınıfta bir avuç insan vardı. Ben başlarda bir arkadaş edinmiştim, daha doğrusu ben öyle sanmışım. Ona ıımmmm….Nefret diyeceğim. Bununla benzer durumlarımızdan dolayı beraberdik sonra ben vize haftasından bir hafta önce ek tercihlerle bizim sınıfa gelen kızla tanıştım. Zavallım geç geldiği için herkes gruplaşmıştı pek bir yalnız kalmış. Ben salak üzüldüm haline insanlık yapayım dedim. Aldım bunu getirdim Nefretle tanıştırdım ortamıma soktum. Sen misin öyle yapan dercesine bunlar Nefretle bir kaynaştılar ki anlatamam. Derken bir gün beni ortada mal gibi bırakıp gezmelere tozmalara başladılar. Beni çağırdıkları yok yüzüme baktıkları yok. Neyse ona da Nankör diyeceğim. Besle kargayı oysun gözünü misali. Bir gün olsun beni beklememiş olan Nefret bir de bakıyorum derse geç kalmış olsa da bekliyor Nankör’ü.  Olacak iş mi ben Nankörle aynı servisteyim.  Şansıma tüküreyim! Açıkçası bazen zoruma gidiyor onları fik fik konuşurken gülüşürken gördüğümde. En azından Nefret gördüğünde selam veriyor gerçi benle takılırken selam vermekle kalmaz gidip o kişinin yanana uzun uzun konuşurdu. Böyle olunca sinirleniyorum haksız mıyım? Düşünüyorum bu duruma nasıl geldiğimizi, onları kıracak bir şey yapıp yapmadığımı ama yok bir şey bulamıyorum. Onlar uzaklaştıkça yanıma yaklaşan insanlarla hala görüşüyorum. Eğer sorun bende olsaydı bunlarda uzaklaşırdı değil mi? Yani onlarla gerzek muhabbetler yapmaktan kurtulduğuma sevinmeliyim.  Neyse dün bir avuç öğrenci vardı sınıfta sonra  arkadaşım Gömlekle takıldım. Erken bitince ders hadi çay içmeye gidelim dedik.  Gömlek bir çocuğa kahve borcu varmış onu da çağırdı hep beraber gittik. Bu çocuk çok efendi çok çekingen biriymiş. Buna Gözlük diyeceğim ona bu isim çok yakışır bence.Sohbeti de güzeldi ve bu geçen sene gelmiş iki gün okula gelmiş burası beni bozar diyip dönmüş. Bu sene de girmiş sınava pek niyetli değil bölümü bitirmeye. Yine de çok tatlı çocuk ve bazı notları ikinci sınıf arkadaşlarından alıp Gömlek’e veriyor. Arayı sıkı tutmak hem faydalı hem eğlenceli olacak. Gerçi bölüme ayıla bayıla gelen en fazla on kişi vardır. Önü açık değil diye herkes çekiniyor, gelecek için başka şeylere yöneliyorlar. Öğrendiğim diğer bir şey de okulda kesinlikle siyaset konuşmamak. Herkes öyle bir çirkefleşiyorlar ki anlatamam.


                                                                                                                                              Sakar Myna

22 Mart 2014 Cumartesi

Gelmesen de olurdu YGS

      Geldi yine tipine mıçtığım sınav. Allah’tan bu sene ben giremiyorum, daha doğrusu giremiyorum. Artık beni kabul etmeyeceklerinden de hafiften tırsmaya başladım. Bu sene giremiyorum çünkü sistem öyle uyanık ki. Ama bu tuzağa düşmemek gibi bir lüksünüz yok. Ya her şeyi riske atacaksın ya da unutacaksın. Nasıl mı? Anlatayım şöyle ki : üniversiteye girdiğin yıl sınava giremezsin! Girersen zaten azıcık olan okul puanını kırpıp hiç edecekler çünkü. İlk yıl okula geldin ne oluyor burada hacııı? Diye sudan çıkmış balık gibi oluyorsun. Arkadaş edinme çabalarındasın, hocaların soru tarzlarını anlayıp ona göre çalışmaya uğraşırsın, ders kitabındakini harfi harfine yazarsın ama aldığın not sana bir şey bilmiyorsun ha ha ha gerizekalı! diye bas bas bağırır. Aynı zamanda yeni insanlara ne kadar güvenebilrsin ki? Herkes ayrı telden çalar. Senin kafa dengin birini arar durursun. İlla arkadaş şart mı tek başına da olabilirsin deseniz de kazın ayağı pek öyle değil. Ben çıkar ilişkisine karşıyım!! Arkadaşlığa gerçekten değer veriyorum ve verdiğim değerin biraz da olsa bana yansımasını istiyorum. Çok mu?
   İlk başta bulduğun insanların senin için doğru arkadaş olma ihtimalinin yüzdesi kaçtır? Gerçekten merak ediyorum. O ihtimalin %-10000 olarak bende geri tepmesinin bilimsel bir açıklaması var mı acaba? Neyse konuyu dağıttım.
    Sistem sana ilk yıl girme diye caydırıcı teklif yapıyor. Bir sonra ki sene de bütün bilgilerin uçup gitmiş olduğu için gel gel gir sınava hiç bir şey yapama otur aşağıya diyor. Bu sene giremesem de girecek olan arkadaşlarıma bol bol başarılar diliyorum. Allah gönüllerine göre versin, istedikleri yerleri kazanırlar, emeklerinin karşılığını alırlar umarım.

   BAŞARILARRRRR!!!! =)                                                                                         Sakar Myna

20 Mart 2014 Perşembe

Mutsuz olmamak ne mümkün?

  Servisin beni unutup durmalarından bıktım artık. Babama diyorum ki seneye ne yapacağız. Servisle gitmek istemiyorum, eve çıkartacaksan beni bilim de ona göre çevre yapem diyorum. Ona da ı ıh diyordu. Eee o zaman ben şimdiden başlayayım direksiyon öğrenmeye seneye  yarım dönem servisle gider ondan sonra da arabayla tıs tıs giderim diyorum. Hele ehliyetini al da öyle direksiyonu iyice öğrenirsin diyor. Öyle mi ulan! Gittim iki gün önce yazıldım ehliyete yazıldım. Benim eve çıkmama bık bık eden adam birden bire ben sana ev bulayım ikinci el eşya şe ederiz, olmadı o dediğin apartlara çıkartırım seni demeye başladı. Bu 360derecelik dönüşe ilk anda anlam veremedim. 5dakika düşündükten sonra uyandım. O lafın alt mesajı aynen şöyle : kızım ben şimdi araba alamam, çenen dursun diye ehliyeti bahane ediyordum şimdi o bahaneyi de aldın elimden napayım seni adada bir eve kakalayım da çeneni çekmim, araba yok sana avcunu yala , çok konuşma sus otur aşağıya! Yuh dedim bu kadar komplike nasıl çalışıyorsun be adam?

    Olan bana oluyor ben çekiyorum valla yakında saçlarım beyazlar bu gidişle. Bugün hoca da dersi erkenden bitirdi iki buçuk saat bekle babam bekle. Artık okulun oradaki otoparkta kendi arabam için yer bakıyorum. O derece manyak’a bağladım.
    Geçen  pazartesi tekrar bir pazartesi sendromu yaşadım. Servis gene almadı beni. Gene kırk dakika yolda bekledim. Beni unutmuşlar gene bu defa ben telefonda gaza gelip kavga ettim. Kendime hayret ettim , bu servis beni geliştirdi galiba, yoksa ben kim laf söylemek kim. Ama o gün adam baya tırsmış ki geçende bıraktık sorun olmasın filan dedi. Bu defalık idare ederim dedim ya adam bugün iyi akşamlar  felan demelere başladı.  Sonuç olarak bazıları gerçekten fırçadan anlıyormuş onu anladım. Seneye ola hayrola diyorum artık.
                                                                                                                    

                                                                                                                            Sakar Myna

8 Mart 2014 Cumartesi

Ömrüm bekleyerek tükeniyor

       Şu aptal ikinci dönem başladığından beri çok canım sıkkın. Hocalar yarım saat ders işleyip bırakıyorlar. Buna sevinmen gerek salak diyeceksiniz tabi. Ama kazın ayağı öyle değil işte kuzum.  Hoca yarım saat sonra bıraktıktan sonra 3 saat mal gibi beklemek zorunda kalıyorum. Çünkü anca o saatte ilk servis kalkıyor. Benimle beraber bekleyecek arkadaşım da yok ki. Olanlar evine yurduna gidiyor. Bir bekler iki bekler daha fazla beklemez, zaten niye beklesin ki bir yerden sonra insanın tahammül sınırını geçiyor. Allah var kızlar çok iyiler evi yakın olan soruyor servisin kaçta ne yapacaksın?   Ama el insaf yani insanları da bıktırmamak lazım.Birkaç kez gittim ama bir yere kadar. Adama demezler mi buda hep işi düştüğünde geliyor hiç hoş değil…..  Kızların bir şey diyeceğinden değil ama işte insanlık hali böyle demezler de başka şey derler rahatsız olurlar. Durduk yere insanları kendimden soğutmanın anlamı yok. Zaten arkadaş edinme konusunda biraz sıkıntı yaşıyorken anlamsız  atraksiyona hiç hiç hiç hiç gerek yok. 
Sonra diğer bir seçenek otobüsle gitmek ama oda içime sinmiyor. Ben servise o kadar para gömmüşüm bir de yol parası mı bayılcam? Oğlum bodrum katta para falan basmıyorum yok yani. Her ne kadar babam bu doğrultuda şakalar yapsa da yok öyle bir şey. Olsa ben anlar ve onu bir güzel söğüşlerdim. Yok eğer yedirmem kafasında olursa da polise ihbar ederdim. Böyle de kötü bir evladım.
Zaten bizim evin üvey, bencil, pislik, kötü kalpli, gaddar, vb özelliklerini taşıyan çocuğu benim. En cefakarı, en mazlumu, en masumu ortanca kardeşim. Babam öyle diyor. Ortanca kardeşimde az uyanık değil yani. Beni bin kere kaldırıp iş buyurduklarında tepkimi hep gösterdiğim için böyle görülüyorum. Ama o çakal yok mu o çakal! Hiç ses etmeden yapar, kimsenin olmadığı, kimsenin onu duymayacağından emin olduğu zaman bir ağız dolusu küfür ederek kendini deşarj eder.
    Bak konuyu dağıttım. Neyse diyeceğim o ki şu servis yüzünden haytan soğudum. Otobüsler ayrı bir dert zaten. Seneye ne yapacağımı düşünürken karnıma ağrılar giriyor. Adada eve çıksam açlıktan ölürüm. Kalkıp kendime yemek yapmak yerine açlıktan ölmeyi tercih edebilirim. Benim için en iyisi araba almak!!! Hadi inşallah araba alınır. Yaza alıyorum ehliyeti, arabada geldi mi benden mutlusu olmaz

                                                                                                                     Sakar Myna

28 Şubat 2014 Cuma

Yoksa?

  Bugün de lanet servisle sorun yaşadığım günlerden biriydi. Ben her zaman ki gibi süslenip püslenip hazırlandım. En az on fııısssttt parfümledim kendimi. Sonra hiçbir şeyden habersiz çıktım, tıngır mıngır durağa gittim. Durak dediğime bakma, bizim buradaki avm'nin otoparkından biniyorum. Hele salı günü yağmur yağıyordu. Saklanacak bir yerde olmadığı için sap gibi otoparkın ortasında bekledim. Hatta o kadar bekledim ki artık şemsiye bile geçirgenleşti. Pıt pıt kafama yağmur damlaları geliyordu o derece. Şu lanet durak meselesine çok canım sıkılıyor doğrusu.
    Bugün çıktım bekliyorum. Her zaman telaşlı olduğum için erkenden çıkarım durağa, bugünde öyle oldu. Bekle babam bekle, Acaba geçti mi? Unuttu mu yoksa ? diye strese giriyorum. Bugün normalden daha fazla durakta bekleyince içimdeki kurtlar coştu. Ama insaf yani 40 dakika olmuş. Ben artık bizim yeni şoförümüz olan zatı muhteremi aradım:
+ ''Servis nerelerde acaba? Ben hala durakta bekliyorum''
-''050..''
+'' servis için aradım ben?''
-''Tamam şoförün numarası yaz. Onu ara. 05...........''
dıt dıt dıt. Suratıma kapanan telefon. Bu da neydi şimdi? Ben bu bizim yeni adamla hiç anlaşamıyorum. deliricem. Neyse aradım numarayı oda demesin mi bin otobüse gel, fiş al bekliyorum. Haydaaaa 20 dakikalık yol diye artistleniyorum tamam ama bindiğin andan itibaren 20 dakika. Yetişmem mümkün değil. Neyse tıpış tıpış döndüm. Bunu duyan babam durur mu anında yapıştırmış: ''Ben onların gelmişini.......''
Sonra şirketi aradı fırçaladı, cilaladı.
   Az önce de bizim Bay K. aradı. Kaç servisiyle döneceksin diyor canım benim. Bir an aradığını görünce yoksa döndü mü diye sevindim. Henüz tam bilgiye sahip değilim ama bizim gerizekalı yeni şoförler numaramı kaydetmeyi unuttular, ve bugünkü fırçadan sonra benim eksikliğimi fark etmiş olacaklar ki ( muhtemelen tutuştulardır ) Bay K. üzerinden bana ulaşmaya çalışıyorlar. İki ucu boklu değnek şöyle ki Bay K. dönsün istiyorum ama diğer yandan da ona da yazık. Köpek gibi çalıştırıyorlar üç kuruş para veriyorlar. Gençliği yollarda çürüyor içim acıyor. Birde yetişmek için deli gibi hızlı sürüyor kalp krizinden ölmem de mümkün. Ani bir durum için fren yaptığında öndeki koltuğa kafa göz giriyoruz. Araçta her an tetikte durmamız gerekiyor yoksa kafanı çarparsın, gözün morarır. Tehlikeli! Ama sohbeti iyi, yaşı da genç olduğu için kafa yapılarımız uyuştuğu için eğlenceliydi. Selektör yapmaktan Selektör kolu bozuldu, Radyosu her daim bozuktu. Bir ara yaptırdım dedi, Takmış flashı lıngır lıngır arabesk dinliyorduk. En sakin olanımız bile yeter artık diye çığlık atmıştı o şarkılara. Yine de güzeldi, yinede anıydı. Ama herşeyin hayırlısı bea . Neyse diyeceklerim bu kadar
                                                                                   Myna :) 

24 Şubat 2014 Pazartesi

Bunu ön görmeliydik

     Bugün ara servisle gitmeyeceğim için ne kadar sevinmiştim. Ama bizim mal ötesi servis şirketi bizim buraları adamdan saymadığı için bize bir servis vermiyor. İşin aslı bizim bir Z. abimiz vardı. Adam işinin hakkını vererek yapıyordu ama nazar mı değdi ne olduysa adamın arabası bozuldu. Yok sigorta karşılamıyormuş, yok oymuş yok buymuş. Adamı üç günde kanser ettiler. Tabi bizde bayağı üzüldük neyse ki birde bizim yaşlarımızda Bay K.'miz vardı. O zavallım iş görülsün tatsızlık çıkmasın diye didinip durdu.
       Böyle konuştuğuma bakma ilk başlarda çocuğun arkasından öyle bir atıp tutuyorum ki sorma yani. Duyan kanlı bıçaklı düşman sanacak. Başta pek bir kıl olmuştum. Yaşını bilmiyorum ama belli gençte bişey. Bendeniz ömrümü üniversite sınavında harcadığımdan benimde yaşım var yani. En azından yeni başlayanlardan ve bir sene hazırlanıp da gelenlerden büyük oluyorum. Bu yaş şeysine çok takığım ben onu karıştırmıyım şimcik. Şimdi ben servis için arıyorum bunu  K. Bey diyorum böyle böyle diyorum. Bendeki resmiyete karşılık. ''Hasan amca gelecek bugün onun numarasını vereyim sana. Hasan Amca!! Numaranı söylesene hele. 05...'' diye höykürerek adamı çağırdığı filan olmuştu. çok gıcık kapmıştım. Onun hakkında duyduğum en ufak garip huyu tavrı bık bık konuşuyordum. Sonra zaman geçtikçe daha da tanıdıkça anladım özünde iyi biri olduğunu. Bazen bizim kapının oraya kadar getiriyordu beni eheheh.
   Şimdi geçmişte kaldı o günler bugün onu öğrendim. Bizim bu mal ötesi şirket bu bay K.'yi eşşek gibi kullanıyordu biz az çok bir şeyler görüyorduk zaten. Ama buz dağının görünmeyen yüzü daha betermiş. Bay K. 'de işi bırakmış öhühühü. Bizi az çok kollayan düşünen oydu o da gitti şimdi nanayı yeriz bol bol. Serviste kendi aramızda koordine olmaya çalışıyoruz artık. Bütlerde benim telefonlarımı inatla açmayan o pis şoförden sonra en ufak bir sıkıntı yaşayayım ortalığı yıkarım. Ya onu yapamam da benim yüzüm bitek sevdiklerime höykürmeye tutuyor. Babamı fişeklerim yani, adamın beynini yerim delir-tirim onların üstüne salar keyifle izlerim. Artık fenalık geldi şu lanet servis işinden. Ah Ekosüperpeçete! (Kendisi babam olur ona taktığım isim bu) Alamadın bana bir araba! Alemin ağız kokusunu çekiyorum burada olacak iş mi? Al bir araba da azıcık hava atalım dimi? Azıcıkta biz baba parasıyla çaka satalım! Hep bize çaka sattılar ulan, biz yetim miyiz? Bak sinirlendim gene... Neyse sakinim ben anlatacaklarım bu kadar saygılar :)

19 Şubat 2014 Çarşamba

Uzun tatil mi olurmuş deme GÜNAH!

  Tatil çok uzadı diye düşündüğüm zamanlar oluyor. Sonra delirdin mi sen ne diyosun myna diyerek ağzıma iki tane çakıyorum. Günah lan tatile laf edilirmiymiş hiç! Bendeki de laf hani. Sonra düşünüyorum da ''Lan ben ikinci öğretim öğrencisiyim erken kalkmıyorum ki açılsa ya okul vakit geçer en azından'' diyorum. Okul açılmadan önce ortalığı yıkmıştım gece gidemem napcam gece gece diye. Ama kazın ayağı öyle değilmiş işte. Okul açılsın kendimi gündüze aldıracağım, tanıdık var mı? Dayınız var mı bizim kampüste ? diyerek ortalarda az gezmedim. Okulun ilk günü ders bitti çıktım o da ne? Lan kimse yok kampüste, herkes evine gitmiş kapkaranlık ıssız bir yerdeyim. Durağa gidene kadar üç buçuk attım.İlk gün kimseyi de tanımıyorum, tek başıma paldır küldür geldiğim gibi döndüm eve. İnsanlarda pek bir soğuktu. Bişey soruyorum kız önce beni baştan aşağı süzüyor, sonra beş dakika kadar düşünüyor ( cevap versem mi vermesem mi diye düşünüyor herhalde) ondan sonra yarım ağızla cevap veriyor.
  Ben kafama edeyim ki Afyondaki tecrübeme güvendiğimden ders programı neyin bakmadım hiç. Birazda mal servisçilere güvendim. Adam beş gibi okula getirdi bizi. Bende galiba ikinci öğretim dersleri beşte başlıyordur diye düşündüm. Sonuçta sabahçıların hiç yedi de başlayan dersi yok ki? Bizim niye olsun ulan. Net bir başlama saatimiz yok ki. Meğersem okulun ilk günü en gıcık hocanın saat üçte dersi varmış. Dersin esas sorumlu olduğumuz kitap 60 sayfalık birşeymiş. Ama hocamız onun kuyruğuna üç kitap daha eklemiş en incesi 500 sayfa. Ben bunu bileydim bütün kitapları alır mıydım? Lan topu topu 7 kitap aldım, sanki bayilik satın alıyorum bir hesap çıkardılar ki. Kuzenim bir ara kasanın üstüne çıkmış kasiyere çantasıyla vuruyordu. İnsanın nevri dönüyor.
  Ben Sakaryayı pek bilmediğim için gene kuzene dedim kitap almaya gitmemiz gerekiyor diye demez olaydım.  açtı ağzını yumdu gözünü. ''Ulan haram zıkkım olsun paralar onlara bu ne lan. Kitap aldırınca mı hoca olunuyo, aldıkları para haram olsun, borçları boylarını aşsın, paracıklara uçup gitsin.....'' saydı da saydı. Bu defa maymun gözünü açtı. ana dersim olmayan derslerin kitaplarının fotokopisini alacağım para yarısından da az oluyor öyle. Bu defa kazıklayamazsınız bizi keh keh keh.. zaten gene öyle çok tutarsa kuzenim önce beni, sonra kasiyeri ve kitapçıyı, en sonda okulda hocalarımı döver.Benim gözüm korktu. Geçen dönem gözünün nasıl döndüğünü bizzat gördüm. Allah onun şerrinden korusun derim başka da bişey demem artık.

10 Şubat 2014 Pazartesi

Okul açılmasamıymış

  Bugün okullar açıldı. Evde camış gibi yatmama rağmen bir mutsuzluk havasındayım. Niye mi? Çünkü sıkıldığımda bulaşıp rahatsız edeceğim çok sevgili kardeşim okulda. Akşam 5e kadar da gelmiycek. Sabah erken kalkıp gidiyorlar ama sabah hazırlanma rütieli sırasında bizim odada eşelenen tavuk misali takur tukur foş fuş tak tuk...... Hadi yaptığı sesi geçtim diyelim ki geçilebilecek birşey değil. Malum ranzanın tepesinde hayatımı sürdürdüğüm için ışığı açtıklarında kafamda şimşek çakıyor. Gözlerime yıldırım düşmüş gibi hissediyorum. O ışığı açtığında aç bir kaplan misali yataktan çıkıp üstüne atlayasım geliyor. İçimdeki vahşi kedi uyanıyor adeta.

Mal  kardeşim okula gittiği için evde sıkılmaya başladım. Takip ettiğim dizilerin yeni bölümlerini izledim, fragmanlarına baktım. Yapacak işlerim bitti, sıra sıkılmaya geldi heralde.. Komik olan bir şey var. Okul zamanı sınavlarım yaklaştığında özellikle aşırı bir kitap okuma aşkı geliyor  hatta okuyorum da. Sınavlarım sıkıntıya giriyor filan ama yinede okuyorum. Lisede de böyleydim ben hoca test dağıtırdı çözelim diye ben açar kitabımı okurdum. Bazı kitaplar çok heyecanlı olduğu için bırakamıyorum. 600 sayfalık kitabı 3 günde bitirmişliğim. Günde 200 sayfadan fazla okursam aşırı başım ağrıyor o yüzden limitimi çok çok nadir aşarım. Aştığım kitaplar bu ağrıya gerçekten değerdi. Ciddi anlamda bir kitap kurduyum. Fakat neyi okumalıyım neyi almalıyım pek karar veremiyorum. Tavsiyelerinizi bekliyorum